Hiç zor değil aslında yeni bir düzenleme getirmek yaşama şekillerine.Garipsenmek kadar insanı tedirgin eden tuhaf duyguları tatmış olsak da zaman zaman, anidensizlikler ile boğuşuyor olabiliyoruz bazen. Sürüp giden bir hayat şeklini değiştirmek bir çok nedenden dolayı gerçekleştirilemiyor belki. Kendi içsel benlerimiz bize istediği gibi hükmederken hükümsüzlüğün çığırtkanlığını yapıyoruz.Kendi benimize tecavüz edip kısmen, tecavüzün iyi bir şey olmadığını savunan tartışmalarda ön safları tutuyoruz. Hepimiz öz’üz. Ve özlük nedir bilmeden kabulleniyoruz.Kör olmak ile bulanık görmek arasında sıkışıp kalan ruhlarımızın bir gün gerçeği görecek olmasından korkuyoruz. Gerçek olanı gerçek olmayan kadar kabullenemiyoruz.Alerjik bir duygu gibi geliyor aşk. Herkesin yaşadığını yaşayamam kaygısı. Olması gerekeni olmaması gereken anlarda yaşama isteği. İç beninde ki seslerin titreşim birleşmesi. Ve soluk soluğa kalınan uzun koşu sonrası durumları.Kusursuz bir çevre sahibi olma çabasından arınmak yerine, kusurlu bir çevrede kusursuz biri olmayı tercih etme birleşkesi. Ve çelişkisizliğin çelişki ile çelişkileştiği kulak memesi kıvamları.Deniz kokan avuçları öpebilme konçertosu. Ve bir kemanın telli duvaklı gelin tarafından çalınması hoşnutsuzluğu. Korku ile sevişmenin akıl almaz uyumu. Materyalist bir sevgi kaosu.İnkarcı bir durumdan itirafçı duruma geçiş esnasında yaşanan acımsı tatsızlık.Sırtı açık bir kadının beden haritasında yeni bir yol bulmak gibi eşsiz hazlara tanık olmak. Kahır ile örülen bir hayatın ilmiklerinden tutmak gibi.Susarken kendi beninde gelen hıçkırıklara karşı engel olamamak gibi.‘O’ olmak isteğinin her defasında zaten olunulmuş bir ‘O’ olarak karşına çıkması gibi.Buna benzer her şey gibi.
yorumlar
Hiç zor değil aslında yeni bir düzenleme getirmek yaşama şekillerine.deyince aklaHerkes yeni bir televizyon seti yerine barış isteseydi barış olurdu.gelir.Sonra John’a baba adamsın be denilir. İmagine dinlenilir.
Imagine
sevdiğim iki gün önce sevdiğini anlattı bana. hayatından elemiş başkalarını ve sadece ve dahi yalnızca bana anlatıyormuş ilk defa sevdiğini. adını da söyledi yaşını da. ne yaşım tuttu ne de ne deme! ben benim de sevdiğimin verdiği isim… ah!sebep. en çok o tazenin kendisine ihtiyacı varmış. “hadi ordan ulen!” demedim tabii. dostum dedi bir iki üç. gülümsedim.kadeh kaldırdık “şerefe.”sayılı birkaç gün için gelirdi her yıl ve sayılı bir iki gün sonra gidecekti yine. yine saatlerce konuştuk. dertleştik.bir dahaki sefere kadarı “uğurlar olsun” niyetine “hoşcakal, kendine iyi bak, akıllı ol!, 900 metreyi sıkı koşuyorsun son 100 de salma kendini” latif sesleriyle pay ederken avucum yumruk değildi. elini tutuyordum.o yanaklarımdan ben boynundan öptüm ayrıldık. mis!“Ve özlük nedir bilmeden kabulleniyoruz”yazının bel kemiği ne bilemedim. bence “ilik” bu.ve yazının ismi anlamını aradım taradım da bulamadım. envai anlam çağrıştırıp çarpıştırıp durur durduğu yerde.eline diline sağlık.
buna benzer herşey gibi
vesile güzel.güzel görgü.yeterli mi? (…!)”yürü git bi boy ver bakiim” babında konuşur aklım sağımda solumda görünmez neler neler.fıkra geldi aklıma:kaza bu. yağmurlu bir gün. köy yolunda uçurumdan aşağı yuvarlanır köylünün bindiği külüstür dolmuş. herkes hem de herkes hakkın rahmetine kavuşur. bir tek safi sefer pazara giden köylü tutunmuş sıkısıkıya yarda yarıkta kök salmış ağacın dalına.bağırır çağırır durur. ” kimse yok mu? kimse yok mu?” yüceden tok bir ses gelir: “bırak. korkma bırak kendini. sonun son değil inan.”köylü durur dinler can kulağıyla. ve biraz toparlanmaya çalışıp az daha bir arayışla ses verir bir sefer daha titrek bir heyecanla:”başka kasme yok mu?”fıkra bu. bi de masallarımız var. emanetler emanetçiler. neler neler.teşekkür mü dedin. istirham ederim.
güzel ifadeler thing, beğendim…adı..başka bişi olsaydı sanki
yazının son yarısında saydığın sebepler yüzünden ya o çelişkiler işte! hayat bir çelişkiler yumağı. bir değil hatta, öyle çok çelişkide kilitlenip kalmamız da anormal bir durum değil hani. robot dahi olsa devresine verilen komut ile olayı çözmeye çalışır sonra o da kilitlenir kalır: ya reboot edersin ve yahut devreye verdiğin komutu yeniden formüle edip yazarsın, en son çare çevre koşullarında oynamaya gidersin, imkanların ölçüsünde, gayretin o koşullara yenilmediği müddetçe… bazen de insan çıkamıyorsa düştüğü delikten, yukarıdaki fıkrada da betimlendiği gibi, yardım ister. çoğu zaman iki elin sesi duyulur ve bu durum bir elin sesine galip gelir hep!çilekeşin içleşke hesabında hiç durmadan hesaba katması gerekenler de bunlardır kanımca!
Daha sık yazarsan sevinirim..
thing, yazına yeni yorum yapabildim kusuruma bakma, çok pratik anlatıvermişsin her şeyi, çok güzel!!!!! ve çarpıcı!duygusalsın sen işte:)
hu komşu, yorum yazdık, unutulmasın!!!
🙂 alemsin…öylesin!
çok sesli yalnızlık
deneme…
ben yazabiliyorum yorum yupppiii…
bakiim ben yazabileceğmiyim
ohannes..askerlik borçlanmamı eklemişler demek ki.bende yazabiliyom.
pehh pehh ne çok vakit harcamışım şu hafifee yuhh banaa..eskiden değerdi ama şimdi değmiyor…
Gerçekten yazıların güzel…Özellikle okuduğum “ASMİNA” o yazına ahkam kesememiştim sistemden dolayı.Keşke AHKAMLAR’ında bu kadar edebi içeriklerde leziz olsa…
asmina’nın yayım tarihi 22 temmuzsenin geliş tarihin 18 kasımbu durumda sistemden dolayı ahkam kesememek nasıl oluyor?
Ne demek istediğinizi anlamadım?
o tarihte üye olmamana rağmen, sistemden dolayı ahkam kesemediğini söylemeni anlamadım da…
sonradan okumuş olamaz mıyada okumuş ahkam yazamamıştır üye olmadığındansonradan üye olmak istemiş, olmuşturböyle bir şey olabilir.
tmm bende onu anlattım.sorun şu ahkam kesmek istediğimde tekrar giriş yapmam söyleniyordu .Yapıyordum tekrar giriş yapmam isteniyordu.Yazmak istediklerimi yazamadım kısacası.Şimdide yazıyı okuduğumda on hissettirdiği duygular yok ve yazmıyorum ahkam.
peki…
Bu yazıyı başkası yazsaydı büyük ihtimalle THING’in yorumu şu olurdu: “berbat bir yazı….”veya şöyle derdi: “saçma bir yazı”:))ama ben beğendim. THİNG, daha çok yaz olur mu?