Çinliler “yemeklerle beslenmek ilaçlarla beslenmekten iyidir” atasözü ile beslenmenin önemini vurgulamışlardır.Beslenmeden kasıt elbette karın doyurmak amaçlı Allah ne verdiyse mideye indirmek değildir eminim. İlaçla beslenmeye karşı düşünüldügüne göre eminim bizim pek işimize gelmeyen sağlıklı yiyecekler kastedilmiştir. Biz de boş durmamışız ”can boğazdan gelir” demişiz.

Aç ayı oynamaz diyerek biz de karnı doymayan birinden pek bir hayır beklenmemesi gerektigini açıkça beyan etmiş bir milletiz, önce karın doyacak sonra iş beklenecek. Bu da çalışanlarına iyi yemek yedirmeyen kurnaz işverenlere hatırlatılsın aç ayı ne yapmaz, oynamaz. Hatta aç olup oynayamayanlara yani karnı doymadan bekleneni yapamayanlara ve bunu belirtemeyenlere bir atasözü gelsin: ağlamayan çocuga meme verilmez veya yemeyenin malını yerler.Ekmeği bizim kadar tüketen başka hangi millet var hiç araştırmadım, ama ben de her Türk gibi ekmek severim, ekmeksiz yiyemem çok açsam mantıya,makarnaya bile ekmekle dalarım ve ”Ekmek sultan, et vezir gerisi vızır vızır ” atasözüne canı gönülden katılırım. Amma velakin ete önem vermeyenlerin dediği gibi :Et yiyip it gibi olacağına ot yiyip at gibi ol.Yapılan araştırmaya göre kebap pek çok yağlı denilen besinden 6 kat daha fazla trans yağ içeriyormuş.(profesör Tom Sanders “Bir kişinin gün içerisinde alacağı trans yağ miktarı 4 ile 6 gram olmalıdır. Ancak kebap yendiğinde tek bir öğünle günlük yağ ihtiyacının tamamı alınıyor. Bu sağlık için büyük tehdit” — Vatan gazetesi ) Ancak kebabın aslına uygun yapıldıgı yerlerde servis edilen kebap miktarı sağlıgı tehdit edecek miktarda olmuyor.Kebap ekmek arası yenilen bir şey değil ki, yanında etten çok yeşilliği, ezmesi, lavaş ekmeği ,yogurdu olur elleşmeyin kebabımıza.(tok açın halinden anlamaz)Tok evin aç kedisi sözüne en iyi örnek, evde muzun yüzüne bakmayıp,ağzına sürmeyen oğlumun başka bir yerde muz diye ağlaması olabilir mi acaba?Demek ki neymiş, yemek önemli mevzuymuş, Kadın vardır arpa ununu aş eder, kadın vardır buğday ununu taş eder, yani her iş mutfaktaki beceriye, hamaratlığa bakar, dün gece üşenmedim ,okudugum kitapta gözüme takıldı ,canım çekti kestaneli pilav yaptım,(Yeme de yanında yat) hemde ilk kez yaptım ve şahane oldu :Erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer😀

Milletçe boğazımıza düşkünüz, gelinlerimizin pilavı hangi kıvamda yaptıgını önemseriz, gittigimiz günlerde yaprak sarmasının inceliğini,kalınlığını günlerce konuşuruz, sık sık diyete girer aynı sıklıkta diyet bozarız,((bir dirhem et bin ayıp örter,Yemeğin salçası kadının kalçası diye diye) her geleneğimizin altında yemek yatar. Bizden başka kaç millet hamileye iki canlısın diye eline geçen her şeyi yedirmeye kalkar bilmem.( Bir kahkaha yarım kilo pirzolaya bedeldir)

Amma çok yemekle ilgili atasözümüz varmış yahu.Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardırAç tavuk rüyasında kendini darı ambarında görürmüşSoğanın acısını doğrayan bilir yiyen değilKimse kimsenin nasibini yiyemezTok ağırlaması zordurYe tatlıyı içme suyu, yanarsa yansın, ye yağlıyı iç suyu donarsa donsunEmek olmadan yemek olmaz.Bunlar bizimkilerdi,şimdi başka milletlerinkine bakalım.Yemek pişirmek eski tavalar ile öğrenilir (Alman atasözü )Bir kaşık bozuk yemek bütün tencereyi bozar. (Çin atasözü)Michel de Montaigne ne demiş:Acıyı acıyla gidermeyi sevmem. Karnınız ağrıyor diye kendinizi istiridye yemek keyfinden yoksun ettiniz mi, derdiniz birken iki olmuş demektirBugün bunları yazmak istedim ne derler bilirsiniz : Misafir umduğunu değil bulduğunu yer.