Yaşam ağır bir gerçek. Önceki enkarnelerinden topladığın bir iz.

Taşıyabilene ne ala. Gerçek, öncelikle kabullenmek içindir ki; bazen en ızdırap verici olan da budur.

İddia ettiğim her şey yalan. Bu böyle olur mu hiç dediğim her şeyde gördüm ki, durum hiç de öyle değilmiş. Biliyorum dediklerim komple palavra çıktı. Ben yanıldım. Dünyaya karşı atıp tuttum, tükürdüklerimi yaladım. Komple ziyanmışım.

O kadar çok olay aklıma geliyor ki, ‘Karısından ayrılmamış ama mutsuz. Sonra bir sevgili buluyor ve kadına bir tekme!’

Demiştim ki, ne karaktersizlik, madem sevgi, aşk yok; niye hayatında? O zaman tek başına ol daha iyi… Bu onunla da oynamak olur, kendin için de ziyan.

Yıllar geçti. Yalnızım, huzur mu eskide kalan bir sözcük evet bir yerlerden hatırlayacağım ama çıkartamıyorum şu an…

Pek de birlikte olmayacağım insanları dahi özlüyorum. Neden? Terk edildim. Boşluğa düştüm. Çevremde flört ettiğim kimseyi bırakmamışım.Dünyada tek sadık aşık ben kaldım ya, etik davrandım diye madalyam aldatılmak oldu. Şimdi bir yanım yalnız olduğumdan şu an yalnız kalmak istemediğim için hadi ara diyor normalde o aramayacaklarımı hatta arasa açmayacaklarımı; diğer tarafımsa hayır güçlü olmalısın, ölmedin ve ölmezsin değil mi, bir hafta öncesine göre dahi daha iyisin. Senin bir gururun var, ne yapıyorsun sen? Aramayacaksın? Hatalılar, sen aradığında o hataları güme gidecek. Arayacak biri varsa dahi bu sen değilsin.

Evet, yalnızsın ama bu bir son değil. Sonsa dahi sonun yalnızlıktan olsun yanlış ilişkilerden değil…Görüldüğü gibi iki ayrı ses var. Melek ve şeytan kadar farklılar. Hangisi melek anlayınca iş çözülür, olay anlayabilmekte. Şu anda iki ayrı konuyu savunan iki ayrı ses gibi geliyor sadece. Hangisi bana iyiyi getirecek, bilmiyorum.Bazen o kadar çok düşünürsün ki, basit olandan uzaklaşırsın. Her zaman derin iyi değildir oysa. Her zaman yalnızlık iyi değildir oysa, her zaman günahkar olanı affetmek iyi değildir oysa.Belki de hep yalnızız. O kadar uzun zaman bu yalnızlıktan kaçmışız ki, ben şimdi nasıl kabul edeyim?Son okuduğum kitapta şöyle diyor: hayatımızın yarısını yalanlara inanmakla geçiririz. İyi niyetimizden o insanların yalan söylediklerini konduramamak ve aldanmakla geçer zamanımız. Zamanımızın diğer yarısını da olanları kabul etmek- edebilmekle geçiririz.Aslında durum bu kadar iç açıcı dahi değil. İlişkilerde Bağımlılığa Son kitabında M. Beattieşöyle diyor:Gerçeği kabullenmek mi? Zamanın diğer yarısında ise gerçeklikle yüzleşmek katlanabileceğimizden, herhangi birinin katlanabileceğinden fazlasıdır. Kabullenmemiz gereken çok fazla şey vardır.