Harcadım hırpaladımçok zarar verdim beni affetinsan tuhaf ne hoyratne şaheser ve nasıl ilkel hayretkibir bir canavar gibibekliyor pusudatıpkı bir volkan gibi uykusundakalbini kurban veriyorsen aşkın talibi o galibiolmaya tutkun yok korkusu daküçük bir hayat var biliyoryanmam lazım daha yol almam lazımkendimden caymam lazım zor…

Beste olarak egoya, güfte olarak insan ruhuna hitap eden şarkılara pek rastlanmıyor günümüzde.İlk dinlediğimde bu şarkıyı, ya Sezen Aksu yazmıştır ya da Nazan Öncel diye düşünmüştüm. Yanılmamışım, söz ve müziğini Sezen Aksu yazmış. Özellikle sözlerdeki felsefi yaklaşım hemen belli ediyor Sezen Aksu menşeli olduğunu.Aslında hafife yazı yazma konusunu uzun zamandır düşünüyordum. Ancak buradaki bazı şahsiyetler beni bu düşüncemden vazgeçiriyordu.” Yazarım, biri gelir asabımı bozar, ters bir şey söyler, zaten polemik delisi bir sürü adam var, seni rahat bırakmazlar” diye düşünüyordum. Ama ego üstün geldi ruhuma.Ego ve ruh tan bahsetmişken, asıl konumuza dönelim.İnsan vardır melekten daha melek, İnsan vardır hayvandan daha hayvan. Yukarıdaki şarkı sözleriyle alakalı olduğu için bu konuyu açtım, hemen basit bir açıklama yapıp melek-insan-hayvan üçgenini kapatıyorum. İnsan melekten daha üstün olabilir, nefsine uyup, egoyu tatmine çalışmayıp, şeytana uymazsa. Ve İnsan hayvandan daha hayvan olabilir ruhunu geliştirmekle uğraşmazsa. Çünkü Meleklerde salt akıl vardır, hayvanlarda da salt nefs. İkisinin ortasında insan vardır. Sufist bir bakış açısı olayı böyle ifade eder.

Harcadım hırpaladımçok zarar verdim beni affet

Burada şair, Ya Allaha hitap ediyor ya da içindeki ızdırab sebebi ile kendi ruhuna.

İnsan tuhaf ne hoyratne şaheser ve nasıl ilkel hayret

Az önce bahsettiğim ruh-ego ikilisi anlatılıyor bu sözlerde. Ego derken siz isterseniz buna nefs, isterseniz şeytan diyebilirsiniz. Her şeyi çift yaratan Allah, ruhu nefs ile birlikte yaratmıştır.

Kibir bir canavar gibibekliyor pusudatıpkı bir volkan gibi uykusundakalbini kurban veriyor

Anlam giderek derinleşmeye başlıyor. (Burada Hande Yenerin tarzı da değişiyor. Dikkatinizi çekerim tempo artıyor çok başarılı bir tasvir) Ego-nefs-şeytan, insanı rahat bırakmaz. Sabah kalktığınızda her türlü olumsuz duyguyu kafanıza yerleştirir.” Yine aynı iş için uyandım yine aynı yollarda gideceğim yine aynı insanları göreceğim” dersiniz.Yağmur yağdığında ıslanma korkunuzu, fazla yağarsa yolda ya da selde kalma korkunuzu tetikler. Yazın sıcaktan, kışın soğuktan şikâyet edersiniz. Kahvaltı için masaya oturduğunuzda yine aynı şeylerimi yiyeceğim? Diye hayıflanırsınız.İşyerine gittiğinizde rahat değilsinizdir. Patronunuzun egosu, sizin egonuzu hep yeneceği için istim üzerindesinizdir. Eğer Erkekseniz, evli ya da bekâr olmanız fark etmez karşı masada alımlı uzun boylu güzel bacaklı yeşil gözlü hatunu yatağa atmayı düşünürsünüz, onun kocası ya da sevgilisi size göre ayının ta kendisidir, armudun iyisini ayılar yer misali.Kadınsanız değişen bir şey yoktur gene ego açısından. Onu yatağa atmak yerine, Onu güzelliğini kıskanır, bu kadar süslenmese bir boka benzemediğini, zengin bir koca ile evlendiği için çok şanslı olduğunu söyler durursunuz.Velhasılı kelam kalbinizi kurban verirsiniz namahreme yan gözle baktığınız için, kıskançlık yaptığınız için, suni zan ve gıybet ettiğiniz için.

Sen aşkın talibi o galibiolmaya tutkun yok korkusu daküçük bir hayat var biliyor.

Hayat kısa dersiniz, dünyaya bir daha mı geleceğim dersiniz. Ruhunuz size bunların tersini yapmanızı söyler, içinizde ufak bir kıvılcım dahi olsa vardır. Ama hayır, dediğim gibi hayat kısadır ve yaşanması gerekir. Her türlü yaşanması gerekir korkusuzca. İllaki yaşanması gerekir edepsizce. Ve yine ego galip gelir.

Yanmam lazım daha yol almam lazımkendimden caymam lazım zor…

Ve bir gün Hande Yener bir taraftan söylerken, bir kafede, ya da arabada tek başınıza, ya da diskoda sevgilinizle eğlenirken “yanmam lazım daha yol almam lazım kendimden caymam lazım zor…” dersiniz ama bilerek ama bilmeyerek.