İnsan hayatının belli döneminde mutlaka bir hastalık geçiriyor yada geçiren birinin varlığına şahit oluyor.1997 yılında tanıştım tüberkülozla 3 kere tekrar etti 2001 yılında tamamen kurtuldum çok şükür.

Burda hastalıkla alakalı yazmaktan çok bu hastalığa sahip olanlarla ilgili yazmak istedim.Öyle 3 gün bir hafta 1 ay yatmaz verem tedavisi gören hastalar 2-3 aydan kapı açılır bu 9 aya kadar uzar (ben önce 3 ay 2. sinde 3 ay en son 9 ay yattım) .Hastane ortamına alışma süresinden bahsetmiyorum ölünce toprağa bile alışıyor insan hastaneye mi alışamayacak? Ama gerçekten verem hastalığı çekenler birbirlerini görür görmez tanır.Çoğu zayıf hemde çirkin bir zayıf, popoların üzeri zayıflıktan buruşuk deriyle kaplı, pis pis öksürük ,balgam çıkarma ve terli terli suratlar evet hepimiz birbirimizi tanırdık.( Hastanede tabi herkes veremli demeyin astımlılar, bronşitliler ve kanser hastalıgı çekenlerde bizim servisteydi)Biz özeldik veremdik. Bizi verem etmiştiler. Öyle ya çok duygusal insanlar verem olurdu. Filmlerde üzüntüden, aşk acısından verem olmaz mıydı güzelim kızlar? Eh bizde ince insanlardık ki ince hastalığa tutulmuştuk. Boşuna mı yazılmıştı vereme dair o kadar şiir?Franz Kafka bile veremden ölmüştü.Biz verem ilaçlarının çokluğunun şokunu atlatmaya çalışırken her gelen ziyaretçinin verem önerilerini duyunca zaten 12-13 ilaçtan güzelleşen kafamız daha daha da sulanıyordu.Hadi otu çöpü anladık herkesin başında ailesi tarafından yapılmış ana içerigi bal olan kavanozlar mevcuttu zaten( bal-fındık, bal-ısırganotu,bal-ceviz,bal-kaymak, bal-tereyağı, bal-arı sütü) ah o bal hastaneyi istila etmişti.Öyle ya çok ismi vardı veremin, ince hastalıktı üşütmeye, üzülmeye, aşk acısına, yorgunluga gelmezdi. Zengin hastalığıydı et,bal,süt,balık çok yenmeliydi. Bu verem ünlü hastalıktı Dostoyevski, Cahit Sıtkı Tarancı,Abdülmecit gibi kişilerin hayatını kaybetmeye sebep hep veremdi.Ama ziyarete elli çeşit insanın elli çeşit ziyaretçisinin yüzlerce fikri, tavsiyesi duyuldukça hastalığımızın özel oldugunu daha da iyi anlıyorduk.

Birisine göre taburcu olunca birkaç yıl sevişmek yasaktı banyo yapmak bu hastalıgın düşmanıydı hele çocuk yapmak katiyyen yassaktı.(Bunları söyleyenlerin başında canım annem de vardı)Kirpi etinin iyi geldiği anlatılmıştı o kadar şaşırmamıştık ki , Muş’lu bir hanım teyzemizin reçetesi bizi iyileşmek istemekten bile vazgeçirmişti.Teyzeciğe göre eskiden verem hastalarına ailesi tarafından yeni doğmuş köpek yavrusu pişirilirmiş hasta hapur-küpür bunu yedikten sonra onun köpek eti oldugu açıklanırmış, o an tiksinen hasta o tiksintiyle beraber hastalıktanda kurtulurmuş.1- Hasta o tiksintiyle evdekilerin boğazını sıksa katil olsa, hapishanede tekrar verem olmaz mı?2-Yeni doğmuş yavru köpeği kesecek kadar ruhsuz bir ailenin mensubu bir kişi veremden ölse daha iyi değil midir?3- Peki bu mükemmel fikri biliyorda neden onun akrabası hastanede yatıyor verin köpecik etini iyileşsin.Velhasıl pek çok böyle ilginç maceramız olurdu. Bir kere balgam tahlili, ,idrar tahlili sürekli yapılır hastanede ve arkadaşlarımla görüştüğümde hala beyaz o heryerde içecek ikram edilen pilastik bardaklardan birşey içmediklerini söylerler. Bizim tüm sidik ve balgamlar o bardaklara doldurulup verilirdi hatta alınan mide suyu bile… Bu yüzden şehirler arası yolculuga çıkarken otobüslerde ikramın o bardaklarla yapıldıgını bilen ince varlığımna hep evden fincan koyar.Tüberkiloz olmaya hak kazanan özel varlıklardan biri olan bazı kediler bizim odalara dadanırdı. Bunlardan biri kocakafalı ismini Sülüman koydugumuz önüne gelene tecavüze yeltenen sarı kediydi. Anacığımın taa Rizeden getirttigi 2 kilo kavurmayı parça pincik edince aldığı ahlardan ne kadar yaşadı bilmiyorum.Adını hatırlayamadığım bir teyze idrar tahlili istedikleri zaman bardaga agzına kadar kaka yapıp hemşireyi çıglık çıglıga bagırtmıştı , sonradan taburcu oldugu zaman odasından çıkan kahvaltı zamanlarında saklanmış torbalarca küflü ekmek ve peyniri görünce teyzeciğimizin aslında veremden daha büyük derdi oldugu anlamıştık. Zaten onu psikiyatri servisinden tüberküloz şüphesiyle yollamışlar ama tahlilleri temiz çıkmış.O zamanlar annemin 14 yaşındayken vereme yakalandıgı ama önce yanlış teşhis nedeniyle önce apandisit ameliyatı olduğunu ögrendim.Şimdi tatlı anı olarak kaldı bol plastik bardaklı, balgamlı, idrarlı, öksürüklü, streptomasinli günler bana kazandırdıgı en güzel şey de o zamanlar edindigim hala süren arkadaşlıklarım Allah tüm hastalara şifa versin.