bildirgec.org

kirpi hakkında tüm yazılar

Sizce Nedeni Ne ki?

faraza | 20 February 2010 15:27

Dostoyevski‘nin budala ve delikanlı adlı romanlarının ikisinde de romanın bir yerinde kirpi geçiyor.Benim bakışaçıma göre öyle bir yerde ele almış ki kirpinin geçtiği sahnede roman karakterinin kaderi değişiyor.
Hatırlatma:i- Aglaya,Prens Mhyskin’e kirpi gönderiyordu.
Sonrasında Prensle Aglayanın gelişen olaylarla arası açıldı ve birlikte olamadılar.(Budala)
ii-Karakterlerin birinin anlattığı ;yaşlı, huysuz bir bunağın hikayesi var.Bu hikayede ihtiyarın evlatlığı sahilde ihtiyardan kaçarken bir kızın elinde kirpi görüyordu ve kısa bir konuşma yapmıştı kızla sonrasında denize yönelerek ilerledi ve boğuldu.Sonrasında ihtiyarın iyiliksever biri haline gelmesi.(Delikanlı)
İşte “meraklı ol! ” evet bunu merak ediyorum.Neden ikisinde de kirpi kullandı ve karakterin kaderinin değişmesiyle ne gibi bağlantı kurmaya çalıştı?Yorum yapın ey hafif sakinleri!

Milka M-joy Black ten 20 Kontör

infine | 10 February 2010 17:29

Milka M-joy un uzun zamandır yayında olan web sitesinde yürüyen, yorgun kirpiden başka bir hareket yoktu 🙂
Neyse ki beklenen oldu. Milka M-joy Black reklam filmini, facebook sayfasında yayınlayanlar 20 kontör kazanıyor.
Sadece Turkcell olması üzücü elbette ama değerlendirilebilir bir kampanya olmuş bence.

Pis menzil..

koza86 | 09 February 2009 14:43

Pis bir menzilin,
deliklerinden baktıkça,
hevese karşı döğüşmek gelir mi içinden?
uygun an, uygun deneme sandığın,
sivri oklu kirpi ise,
hevese karşı dövüşmek gelir mi içinden?

pis bir menzilin ,
deliklerinden baktıça,
ölülerden, canlılar yapmak gelir mi içinden?
saf kokulu güller sunup,
mühürlenmiş,
azgın kinlerle,
anayolun tam ortasında
hevese karşı dövüşmek gelir mi içinden?

İzleyiciler için zor bir hafta – 30 Ocak 2009 (vizyonda bu hafta)

inanco | 29 January 2009 12:58

30 Ocak 2009
30 Ocak 2009

Bu hafta vizyona giren 6 film var ve hepsi birbirinden başarılı yapımlar.Ardı ardına izlenecek 5 film ve malum şubat tatilinde 1 animasyon filmi.Sanırım benim öncelikli tercihim ”Operasyon” olacak.İzleyiciler için zor bir hafta.

Valkyrie - Operasyon
Valkyrie – Operasyon

Valkyrie – Operasyon
Türü : Dram
Ülke : ABD / Almanya
Süresi ve Yapım Yılı : 120 dakika – 2008
Yönetmeni : Bryan Singer
Oyuncular ;
Tom Cruise
Bill Nighy
Kenneth Branagh
Tom Wilkinson
Senaryo : Christopher McQuarrie, Nathan Alexander
Müzik : John Ottman
Görüntü Yönetmeni : Newton Thomas Sigel
Web sayfası , imdb

Geniş Zamanda Türk Filmleri

queennothing | 26 November 2008 16:02

2008 yılında Türk filmleri büyük bir artış gösterdi. Haftada 3 Türk filminin vizyona girdiğine bile şahit olduk. Adım adım ilerleyen Türk Sineması, ileriki yıllarda da hızını kesmeyecek gibi görünüyor.

İşte gelecekte vizyonda göreceğimiz bazı Türk filmleri;

Biraz Tuz, Biraz Biber: Kemal Sunal’ın rol alması bekleniyordu fakat Sunal’ın 2000 yılında hayatını kaybetmesi üzerine film, uzun bir süre rafta kaldı. Eylül ayı’nda çekimlerine başlanan filmin başrol oyuncular Fikret Kuşkan ve Rasim Öztekin. Senaryosu Fulya Özinancın’a ait olan filmin yönetmenliğini ise Aydın Bağardı üstleniyor.

verem günlükleri-1

nazokiraze | 01 November 2008 11:41

İnsan hayatının belli döneminde mutlaka bir hastalık geçiriyor yada geçiren birinin varlığına şahit oluyor.

1997 yılında tanıştım tüberkülozla 3 kere tekrar etti 2001 yılında tamamen kurtuldum çok şükür.

Burda hastalıkla alakalı yazmaktan çok bu hastalığa sahip olanlarla ilgili yazmak istedim.

Öyle 3 gün bir hafta 1 ay yatmaz verem tedavisi gören hastalar 2-3 aydan kapı açılır bu 9 aya kadar uzar (ben önce 3 ay 2. sinde 3 ay en son 9 ay yattım) .

Hastane ortamına alışma süresinden bahsetmiyorum ölünce toprağa bile alışıyor insan hastaneye mi alışamayacak? Ama gerçekten verem hastalığı çekenler birbirlerini görür görmez tanır.

Çoğu zayıf hemde çirkin bir zayıf, popoların üzeri zayıflıktan buruşuk deriyle kaplı, pis pis öksürük ,balgam çıkarma ve terli terli suratlar evet hepimiz birbirimizi tanırdık.( Hastanede tabi herkes veremli demeyin astımlılar, bronşitliler ve kanser hastalıgı çekenlerde bizim servisteydi)

Biz özeldik veremdik. Bizi verem etmiştiler. Öyle ya çok duygusal insanlar verem olurdu. Filmlerde üzüntüden, aşk acısından verem olmaz mıydı güzelim kızlar? Eh bizde ince insanlardık ki ince hastalığa tutulmuştuk. Boşuna mı yazılmıştı vereme dair o kadar şiir?Franz Kafka bile veremden ölmüştü.

Biz verem ilaçlarının çokluğunun şokunu atlatmaya çalışırken her gelen ziyaretçinin verem önerilerini duyunca zaten 12-13 ilaçtan güzelleşen kafamız daha daha da sulanıyordu.

Hadi otu çöpü anladık herkesin başında ailesi tarafından yapılmış ana içerigi bal olan kavanozlar mevcuttu zaten( bal-fındık, bal-ısırganotu,bal-ceviz,bal-kaymak, bal-tereyağı, bal-arı sütü) ah o bal hastaneyi istila etmişti.

Denizden Babam Çıksa Yerim !

tenedian | 06 July 2008 09:58

Deniz kenarında yaşayanlar bilirler: Beş kuruş harcamadan deniz size en lezzetli yiyecekleri sunar. Hem toplaması, hem hazırlaması ve hem de lezzeti bir olaydır.
Mesela pitalides:

Pitalides
Pitalides

Pitalidese deniz şemsiyesi diyenler de vardır. Şemsiye formunda kayalara sımsıkı yapışmış bir
midyedir. Adamı uyandırmadan bir bıçak darbesiyle kayadan ayırdınız ayırdınız, başaramadıysanız onu
unutun artık, kayaya iyice yapışır, inat ederseniz o da inat eder ve kırılır. Hemen kıyıda da yaşadığından elde etmek kolay ve zahmetsizdir. Ve hemen kıyıda tüketilebilir: Bunun için biraz çalı çırpı ve atılmış bir teneke ve bir şişe şarap yeterlidir. Yakılan ateşin üzerine teneke ve onun üzerine de pitalidesler
yerleştirilir. Pişenler şarap eşliğinde sahilde mideye indirilir. Yok, “ben bunları evde halledeceğim”
derseniz pitalidesleri güneşte kurutmadan eve ulaştırmanız gerekir. Kıyıdaki tenekenin işlevini bir
tavaya, biraz ısınmış şarabınkini de buz gibi bir beyaz şaraba yükleyebilirsiniz. Ama belki siz
avcı-toplayıcı bir ruhta değil de incelmiş zevklerin insanısınızdır, o zaman da kıyıdan toplanılan
pitalidesler hizmetinizdedir: Haşlar, ayıklar, zeytinyağında soğan, domates, baharat ile kavurur ve yapacağınız deniz ürünlü pilavın içine eklersiniz. Kimi yerlerde sıcak olarak tüketilen bu pilav soğutulup yenilirse bence parmaklarınıza dikkat etmeniz gerekir.

sarıl artık bana..!

| 21 October 2007 23:07

eski korkular, eski kokular, eski sesler, ..
kendin için ağladıgına şahit olmak, ağladıgını duymak,
tanıdık korkular yüreğinin orta yerinde..!
Beni de yakan acılar anlamaya çalıştıkca,
Kapalı bi kutu , kirpi kıvamında kucağın.
Kısacık bir göbek bağım hayallerime kucağında,
hayallerim icin dikenlerine batmak, dibine kadar, kanamak yanında sen uyurken,,

Hadi, yapalım su anlaşmayı, al git bedenimi, ama bırak ruhumu artık..
Senin kölen olayım neolur.
Ama rahat kalsın hayallerim.
Çekerim bütün acılarını senin yerine, ama sarıl bana uyurken,
seni izlememe izin ver, korkma sana her dokunuşumda,
izin ver, rüyalarında yardım edeyim işte.
Bırak , paylasayım bu lanet olası seni sen yapan karabasanları.