bildirgec.org

verem hakkında tüm yazılar

bir salgından bir salgına -2

nazokiraze | 07 January 2010 16:28

Paleopatologlar tarafından yapılan araştırmalara göre hastalıkları toplumların yaşayış şekline, nüfusuna göre değişiyor.Küçük bir değişiklik hastalığın seyrini değiştiriyor ve başka hastalıkların yolunu açabiliyor.

1452 yılında Napoli Fransızlar tarafından kuşatılırken bir hastalık ortalıga yayılır, bu hastalık hem yeni hem ağrılı hem de öldürücüdüri ölmeyenler delirmektedir.

Bu salgının üzerinden bir yıl kadar sonra İmparator Maximillian halkı bu hastalıga karşı uyarır, uyarıya göre hastalık cinsel ilişki yüzünden değil de tanrıya karşı işlenen günahlardan dolayı başgöstermektedir. Çeşitli frengi salgınları oluştukça pek çok varsayım ortaya çıkar, bazı gezegenlerin uğursuzlugundan Kolomb’un bu hastalıgı taşıyıp getirmesine kadar pek çok teori.

1496 da frengi bir çeşit veba olarak tanımlandı ve elli yıl sonra hastalık ahlaki eksiklikle birlikte anılmaya başlandı.Teoriye göre hastalık cinsel ilişkide oluşan görülmeyen tohumlar sayesinde yayılıyordu, 1905 hastalık mikrobunun öğrenildigi yıldır.Salgınlar uzun süre safsatalarla, kocakarı ilaçlarıyla ,katı perhizlerle tedavi edilmeye çalışıldı.

Frengili yabancı kişiler Fransa’ya sokulmazken, İskoçya’dan sınırdışı edildiler veya yanaklarına kızgın demirle iz bırakıldı. Avrupa’da zenginler evlerine kapanmayı tercih ederken fakirler kovuldu, doktorlar korkudan tedavi yapmadılar.1788 yılında Danimarka frengi hastalarına bedava ilaç,bilgi ve bakım dagıtma fikrini önerdi, ancak halk korkudan ayaklandı ve bir devlet hastanesi basıldı.Frengi taramasına izin vermeyeceklerini söylediler.

bir salgından bir salgına -1

nazokiraze | 07 January 2010 14:03

MÖ 415 yılında Hipokrat notlarında Sicilya ve Atina ordusunda görülen yaygın bir hastalıktan bahseder, bu hastalık hala insanlığın başına dert olan gripten başkası değildir.Çin’de başlayan İspanyol Gribi 40 milyon, 1957 Asya gribi 70 bin, 1965 Hong Kong gribi 700 bin, İngiliz gribi ise 30 bin kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı.

MÖ 600`lü yıllar ise cüzzamı tanımlandıgı yıllardır,Hindistan dönüşü Büyük İskender tarafından Avrupa’ya yayıldıgı söylenen bu hastalık Haçlı Seferleri sırasında oldukça yayıldı.Toplum tarafından dışlanan ilanetli olarak suçlanan, uzaklaştırılan cüzzamlı hastalar uzak yerlere sürülmüştür.Aralık ayında çıkan bir habere göre Kudüs’te bulunan birinci yüzyıla ait bir erkek cesedinin DNA incelemesinde cüzzam vakasına rastlandıgı açıklandı.

veba çeşitli dönemlerde dünyayı çok büyük tehdit altına alan bir hastalık oldu, öyle ki altıncı yüzyılda (İstanbul’da başladı) Avrupa’ya gemiler yoluyla Asya’dan gelen veba kitlelerin korkulu rüyasıydı. Kara veba olarak bilinen hıyarcıklı veba insanları kasıp kavurdu. O dönemden öncesine var olan veba Hitit kralı 1. Şuppililuma tarafından Babil seferi dönüşü yaygınlaşmıştır ve sonrasında o zamana da damgasını vurmuştur.14. yüzyılda tekrar yayılan veba Avrupa nüfusunun üçte birini yok etmişti . Hastalık bilinemeyen bir sebeple 1352 yılında bitmiştir, sonrasında 15. yüzyılda ve 16 yüzyılda Osmanlı Devleti’nde (taun olarak bilinir) veba salgınları peşpeşe insanları kırıp geçirdi. (Avrupa’da ve Osmanlı’da vebalılara günahkar gözüyle bakıldıgı çok olurdu Mızraklı cin tarafından dürtüldüğü için hasta olduguna inanılan vebalı hastaya cin için muska yapılarak Ahkaf suresi okutulurdu)

bahar gitti dallarımdan

nazokiraze | 07 April 2009 18:03

Bu hafta biraz garibim, çok sinirli çok melankolik, az biraz bulaşık , biraz da çemkirik. Evet oysa ki geçen hafta bahar gelmişti dallarıma,ne oldu da bu hale geldim ben.

Çarşambadan beri bir garibim ben, belki telefonla uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımın arayıp, tüberkülozunun hortlamış olabilecegi haberinin bunda payı, o günden beri kendimi dinler oldum, cumartesi gece terledim, eyvah bu verem belirtisi diye iki gün uyumadım, uyumadıkça ateş bastı, ateş bastıkça terledim kesin verem oldum yine.
Sonra bir süre geçiyor, aa ne veremi yahu bak yutkunurken bogazım acıyor ben grip olmuşum, acıyor, aha şimdi acımıyor grip değil veremim, yaşasın bu kes acıdı, acıyor,acımıyor,acı…

Gülmeyen Babama…

aytenim | 20 February 2009 18:07

İlk yazıma kendime başarılar diyerek başlıyorum.
İlk yazım deken Hafif.org için demeliyim.
Efendim ben, Zonguldaklı bir ailenin beş çocuğundan ortalarda yer alan biriyim. Hiçbir özelliğim yok; Babam yirmisekiz yıl aralıksız yerin yüzlerce metre altında maden işçiliği yaparak hayatını kazanmış, beş çocuğunu okutmuş( halen okuyanlarımız var) bir aile babası iken, yıllarca yeraltında çalışmanın yol açtığı çeşitli rahatsızlıklarla boğuşarak geçirdiği emeklilik günlerinin ilk yıllarında akut akciğer rahatsızlığından vefat etti..

pnömonektomi

nazokiraze | 15 December 2008 11:26

Pnömonektomi kelimesini pek çogumuzun bilmemesi normaldir. Akciğerin ameliyatla alınmasına denir pnömonektomi, bir parçasının değil birinin tamamının çıkarılıp alınmasıdır.Hayvanlarda da sıklıkla uygulanır.Birde lobektomi vardır, o akcigerin bir parçasının çıkarılmasıdır. En son 9 yıl evvelki yatışımda planlanmıştı bana pnömonektomi her yıl tüberküloz olan cigerden kurtulmak için doktorlarım bunu çare olarak görmüşlerdi. Aylarca bekleyişimde hatta ameliyathanelerin tadilatından sonra yeni ameliyathanede ilk ameliyat olacak kişi olmanın heyecanını yaşadım. Ancak bir anda tedavim çok iyi gidince vazgeçtiler iyileştim çok şükür.

verem günlükleri-2

nazokiraze | 01 November 2008 15:07

Bizi çok özel kılan ince hastalık veremden bahsetmiştik.

Herkese göre farklılık seyreder bu verem, iyileşmek için bala,süte, bıldırcın yumurtasına dayanan, eşi yada ailesi tarafından üzülmüşse sigara çay eşliginde iyice hayata küsen, veremle ilgili şiirleri sabahtan akşama kadar okuyan vs. Yani herkese ayrı bir ruh hali verir bazen hastalıklar.

Sürekli tahlil için balgam isteyen doktorlara balgam çıkaramayan hastaların çeşitli taktikleri vardı çünkü vermek zorundaydık, veremeyenden tahlil için mide suyu alınırdı. Kimisi sabah sabah koşu yapar, kimisi samsun sigarası tüttürür, kimiside egzersiz yapardı. Sabah 5 te ordan oraya telaşlı koşturan hasta gördünüzmü anlardınız ki 1 saate kadar balgam çıkarmak için ellerinden geleni yapan zavallılar yani biz yine işbaşındaydık.

verem günlükleri-1

nazokiraze | 01 November 2008 11:41

İnsan hayatının belli döneminde mutlaka bir hastalık geçiriyor yada geçiren birinin varlığına şahit oluyor.

1997 yılında tanıştım tüberkülozla 3 kere tekrar etti 2001 yılında tamamen kurtuldum çok şükür.

Burda hastalıkla alakalı yazmaktan çok bu hastalığa sahip olanlarla ilgili yazmak istedim.

Öyle 3 gün bir hafta 1 ay yatmaz verem tedavisi gören hastalar 2-3 aydan kapı açılır bu 9 aya kadar uzar (ben önce 3 ay 2. sinde 3 ay en son 9 ay yattım) .

Hastane ortamına alışma süresinden bahsetmiyorum ölünce toprağa bile alışıyor insan hastaneye mi alışamayacak? Ama gerçekten verem hastalığı çekenler birbirlerini görür görmez tanır.

Çoğu zayıf hemde çirkin bir zayıf, popoların üzeri zayıflıktan buruşuk deriyle kaplı, pis pis öksürük ,balgam çıkarma ve terli terli suratlar evet hepimiz birbirimizi tanırdık.( Hastanede tabi herkes veremli demeyin astımlılar, bronşitliler ve kanser hastalıgı çekenlerde bizim servisteydi)

Biz özeldik veremdik. Bizi verem etmiştiler. Öyle ya çok duygusal insanlar verem olurdu. Filmlerde üzüntüden, aşk acısından verem olmaz mıydı güzelim kızlar? Eh bizde ince insanlardık ki ince hastalığa tutulmuştuk. Boşuna mı yazılmıştı vereme dair o kadar şiir?Franz Kafka bile veremden ölmüştü.

Biz verem ilaçlarının çokluğunun şokunu atlatmaya çalışırken her gelen ziyaretçinin verem önerilerini duyunca zaten 12-13 ilaçtan güzelleşen kafamız daha daha da sulanıyordu.

Hadi otu çöpü anladık herkesin başında ailesi tarafından yapılmış ana içerigi bal olan kavanozlar mevcuttu zaten( bal-fındık, bal-ısırganotu,bal-ceviz,bal-kaymak, bal-tereyağı, bal-arı sütü) ah o bal hastaneyi istila etmişti.

500 BİN YIL ÖNCE DE VAR OLAN HASTALIK

keremx | 18 October 2008 12:35

VEREM 500 BİN YIL ÖNCE DE VARMIŞ

“Garibim namıma kerem diyorlar.
Aslı’mı el almış haram diyorlar.
Hastayım derdime verem diyorlar.
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben.”

Faruk Nafiz Çamlıbel’in meşhur Han Duvarları isimli şiirinde geçiyor bu mısralar.

Verem ilk ne zaman ağıtlara türkülere girmiş bilmiyoruz. Yeni duyulan, yeni çıkan hastalıkların yanında insan tarihi kadar eski olan hastalıklar var. Verem de bu hastalıklardan biri. Hatta geçtiğimiz günlerde bilim adamları, 9000 yıl önceki, kesinliği kanıtlanmış en eski verem vakasını ortaya çıkardılar.

verem edilmek

nazokiraze | 16 October 2008 13:20

Yıllar öncesi tüberküloz geçirdim, ve hastanede yattıgım aylar(tüberküloz çok uzun tedavi gerektiren bir hastalıktır.)pek çok kişi tanıdım ve verem ettin beni deyiminin gerçekliğini öğrendim.

Arkadaşım Selma son aşamasında gelmişti, bie çocuk annesi 20 li yaşların başındaydı.30 kiloya kadar düştüğü için yürüyemiyordu, hemşireler ona iğne yapmakta zorlanıyorlardı, çünkü kalçasında et yoktu ve kemigini buruşmuş bir deri kaplıyordu.

Tüberküloz tedaviyle iyileşebilen bir hastalıktır. O yüzden doktorlar ailesine çok umut verdi. Bir ay boyunca yürüyemedi Selma, çok zor nefes alıyordu. Biz de hastaydık ama o kadar ilerde değildik yürüyor koridorda bahçede cirit atıyorduk.

Yelizin aşkı hepimizi deldi

nazokiraze | 14 October 2008 16:17

YELİZ VE SEVGİLİSİ
Biz bir grup arkadaş komşuyuz. Evlerimiz yakın,Yeliz bekar olanımız ,sevgili ile yaşıyor.

Yeliz çok duygusal bir kadın, sevgilisini de öyle bilirdi.Ama artık öyle olmadığını anladık sülalecek, şiddetle kınadık , adamı değil tabi Yeliz’i..

Yeliz duygusal laflar ederken, bu herif çiftetelli oynar. Yeliz ağlar,biz güleriz.Adam o esnada ekmek arası peynir domates yemeye başlamıştır bile, hemde pul biber doldurmuş arasına.

Bu adam kişisi kız gündem haberlerini internetten takip ederken bile biz yoksak önünü okşar, eğer varsak burnunu karıştırır.Zaten sürekli çorabı da yırtıktır. Makara yaparız kendisiyle anlamaz, sırıtır. Yeliz kahrolur, biz kızarız Yeliz’e bu salağı çok sevdiği için.