Ütü yapmayı sever misiniz? Ben severim. Bazen tembellik edip ütülenecek giysileri bu küçük dağları ben yarattım kabilinden biriktirdiğim olur ama eninde sonunda kolları sıvayıp üstesinden gelirim hepsinin. Oysa ev işi sevmem; süpürmek, toz almak, çamaşır hele hele bulaşık yıkamak ve dahi yemek yapmak oldum olası ertelediğim hani neredeyse evi şey götürecek seviyeye getirdiğim işlerdendir. Ütü yapmak dışında. Gecenin bir vakti ya da sabahın beşinde – altısında ütü yapasımın geldiği vâkidir.Az önce de ütü yaptım zaten, kızımın giysilerini, eşimin gömleklerini bir güzel ütüledim. Ve düşündüm… Lise zamanlarında da okul formamı ben ütülediğim için geçmişten gelen bir el alışkanlığı ile mi bana zor gelmiyor ütü yapmak? Ya da üniversitede ailemden uzakta yaşadığım ve her işimi kendim yapmak zorunda olduğum için o zamandan kazanılmış bir beceri mi acaba? Oysa çamaşır, bulaşık ve dahi yemek de erinmemem gereken işler olmalı değil mi bu durumda? Neden ütü yapmak başka kefede diğerleri başka?Sonra anladım ki, bir şeyleri düzeltebilmeyi seviyormuşum ben. Yıkanmış temiz giysileri buhar tüten ütünün altında düzeltip, el içine çıkacak duruma getirmekmiş benim sevdiğim. Hayatımda üstesinden gelemediğim, düzeltemediğim pürüzlerin, kırışıklıkların acısını giysilerdeki pürüzleri, kırışıklıkları düzelterek çıkarıyormuşum.İşte gömlekleri astım, giysileri çekmecelere yerleştirdim. Her şey yerli yerinde, düzgün…