Gün boyu yedim içtim, bazen acılı bazen tatlı yiyeceklerle karnımı doyurdum. Yemek yemeği seven biri olarak yerken hepsi iyidi ama yediklerimi sindiripte kalın bağırsaklara gönderdikten sonra sancılarım başladı. Hani çıkartmakta sorun değil de, çıkartma yerini seçen biri olarak eve kadar dayanmak çok zor. Eve vardım, koşarak tuvalete yetiştim, yolda elime okuyacak birşey buldum (eski gazete parçası, bedava restaurant kuponu, deterjan kutusu… önemi yok üstünde yazı var), ve genel bir hava ayarından sonra pönck, şurt sesleri arasında rahatlama, bunlar bilinen doğal gelişimler. Şimdi sorunsalım, olayı icra ettikten sonra pislenen kıçımı nasıl temizlemeli… işte kıç temizliği üzerine…

Geleneksel Türk yöntemi: Alaturka tuvaletlerde, bir tas yardımıyla veya her Türk alafranga tuveletinde bulunan taharet musluğu aracılığıyla sağlanan su ve sol el ile kıçımızı temizleme. Bu geleneksel yöntemi ilk büyük ablam öğretmişti bana tuvaletin dışından şöyle bağırarak(herhalde daha önceki tuvalete girişlerimde bir top tuvalet kağıdını telef edip kendimi temizledikten sonra harcadığım kağıtları tuvalet deliğine atmamdan dolayı böyle bir tavır aldı diye düşündüm sonraları) “önce sol elinle yıka sonra tuvalet kağıdıyla kurula, tuvalet kağıtlarını çöpe at, sonra ellerini bol sabunlu suyla yıka, tamam mı?” “tamam”. Bu meselede anlamadığım konu neden “sol” elimizi kullanmamız gerektiğiydi. Bu konuyu babama danıştığımda, dini olarak bu kuralın böyle olduğuydu. Peki neden sağ eli kullanamıyoruz dediğimde ise, babamın açıklaması “ o elin başka işlere yaradığıydı”. Ya adam solaksa ya da sakatsa dediğimde ise babam gel seni tatlıcıya götüreyim deyip polemiğe girmemişti, daha sonraki günlerde ise sağ elin önemini anladım. Geleneksel yöntemin savunması ve detaylar için bu siteden yararlanılabilinir.

Avrupai yöntem: Düşünceme göre bu yöntem en ilkel kıç temizleme yönteminin geliştirilmişidir. Şöyle; bir ağacın arkasına git, olayı icra et çevrendeki otla/kayayla kıçını temizle. Günümüzde sadece temizlik için kullanılan objenin değiştiği aşikardır, acaba bizim dedelerimiz neden bu yolu devam ettirmek yerine suyla temizlenme yoluna gitmişlerdir. Avrupai yöntemle ilgili olarak kendilerini haklı çıkarmaya çalışan savunucular; gelişmişlik tuvalet kağıdıyla doğru orantılıdır demişlerdir yani ne kadar tuvalet kağıdı o kadar gelişmişlik, biz kıçımızı elimiz boka değmeden temizliyoruz da bu konunun haklılığında kullandıkları en iyi dayanaktır(hijyen falan hep bu arkadaşların icadıdır, ama bir önceki yöntemde verdiğim linkte böyle demiyo). Konuyu araştırırken Arap abilerimizin bizden daha çok tuvalet kağıdı kullandıkları haberiyle aklım biraz bulanıklaştı. İşte avrupai akımın haber bülteni.

Gelelim bu iki yöntemin gelecekte yerini bırakacağı otomatik temizleme yöntemine: İlk ve son olarak otomatik tuvaleti İsviçre Zürih otelinde tanımıştım. 6 yıl önce bi şekilde vardığımız İsviçre de 4 yıldızlı bir otele yerleştik. Yerleştiğimiz oda vasat bir odaydı, ulan bu kadar para veriyoruz bu da ne be derken, tuvalete girdim ve olayı anladım. Otel sahibi bütün sermayeyi tuvalete yatırmıştı. Küçük su faslında bir numara yok ama akşam olup ta büyük faslına geçince tuvalet marifetlerini döktürmeye başladı. Oturak sıcak, iyi bunu 20 sene önce arabalarda yaptılar dedim. Kıç hizamın sağındaki panelde tuşlar dikkatimi çekti. Birine bastım bir çubuk çıktı geleneksel mahrem yerime soğuk su sıktı, huylandım diğerine bastım bu sefer aynı musluktan sıcak su geliyordu, dur şu düğmeye basıyım dedim sıcak hava üflemeye başladı, o ne hemen kalktım tepkisel olarak, hepsi durdu, bir kaç saniye sonra da sifon çalıştı, işte dedim olay budur. Bu olay japonya da space toiletadı altında bulunmakta.

Peki ben ne yapıyorum. Duruma göre davranıyorum yerine göre Türk yöntemini yerine göre avrupai yöntemi uyguluyorum, ama iki yöntemide sakıncalarından dolayı fazla sert uygulamıyorum.

Ama şuradan copy/paste yaptığım aşağıdaki konu beni oldukça derin düşüncelere zerk ettirdi:

Tehlike 2: Simitçinin tuvalet alışkanlığı;

Şehir yaşamında kahvaltılar simit, boğaça ile geçiştirilir. Simitçiler elleri ile tüm simitleri elden geçirirler. Elllerinin çok temiz olduğuna inanarak. Bu simitçilerin tuvalet ihtiyaçları olacağı muhakkak. Tuvalet sonrası sıhhi olarak nasıl temizleneceğini biliyorlar mı acaba? Simitçilerin, fırıncıların ne kadarının tuvalet kağıdı kullanma alışkanlığı olduğu hakkında bir araştırma yapılmış mıdır? Hiç sanmıyorum. Adetlerimiz ve alışkanlıklarımız genelde çıplak elle taharetlenmeye yöneliktir. Tuvaletten çıktıktan sonra eller sabunla şöyle bir yıkanır sadece. Halbuki o mikropların elden çıkması için dezenfektan maddelerle, tırnak araları fırçalanarak en az beş dakika yıkama gereklidir. Bu şekilde yıkanmayan bir elden simitlere, simitlerden de sizlere her türlü mikrobun bulaşması kaçınılmazdır. Özellikle sık sık ishal, bulantı, kusma, halsizlik gibi yakınmalarınız oluyorsa simitçinizin tuvalet alışkanlığını sorgulamalısınız.