Ajda Pekkan’ı neden bu kadar sevdiğimi açıklayamam bir türlü. Aynı durum Hülya Avşar için de geçerli…

Özünde, en temelinde, nihayetinde sinema oyuncusudur Hülya Avşar. Denir ya sel gider kum kalır: Diziler, şarkılar, dergiler, bir tiyatro oyunu, tenis maçları, magazin programlarını silkeleyin, geride pırıl pırıl bir sinema oyunculuğu belirir. Avşar’ın gerçekte bir sinema oyuncusu olduğunu bize yeriden anımsattıkları için Altın Portakal Film Festivali’ne teşekkür borçluyuz…

10 Ekim 1963, Edremit doğumlu, güzel yıldız. Annesi Giritli, babası Ardahanlı. Orta halli bir ailenin üç kız çocuğunun en büyüğü. İlkokulu Edremit, Ayvalık ve Havran’da tamamlar. Ortaokul ve liseyi ise Ankara Cumhuriyet Lisesi’nde okur. Liseyi bitirir bitirmez Mehmet Tecirli adlı bir mühendisle evlenir. Bir yıl bile sürmez evliliği.Boşanır boşanmaz İstanbul’a gelir, Bulvar Gazetesi Kainat Güzellik Yarışması’na katılır. Duymuşsunuzdur, yarışmada birinci seçilir fakat daha önce evlenip boşandığı için geri alınır tacı.

Yarışmanın peşinden reklam ve film teklifleri alır. Sonra neler olduğunu yirmibeş yıldır hep birlikte izliyoruz zaten. Filmleri, aşkları derken her hareketi haber değeri taşımaya başlar sonunda.Yirmibeşinci sanat yılı
Yola 1983 yılında Salih Güney ve Fikret Hakanla beraber “Haram” filmiyle çıkan Avşar, elliye yakın filmde rol aldı. “Nefret”, “Fatmagül’ün Suçu Ne?”, “Bir Kırık Bebek”, “Alamancının Karısı”, Füruzan’ın usta işi öyküsünden çekilen “Benim Sinemalarım”, sanatçıya Moskova Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü getiren “Berlin in Berlin”, “Bir Kadının Anatomisi”, Varlık Vergisini konu edinen “Salkım Hanımın Taneleri”, Perihan Mağden’in aynı adlı romanından uyarlanan “İki Genç Kız” gibi Türk Sineması için önem taşıyan filmlerde başrol oynadı.

45. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin bu seneki başarı ödülü oyuncu Hülya Avşar’a veriliyor. Aynı zamanda yirmibeşinci sanat yılını kutlamaya hazırlanan Avşar Kızını bu vesileyle tekrar tebrik etmiş olalım.