Ben küçükken çok akıllı ve sağlıklı bir çocuktum. Maalesef hayat ağlarını örmüş ve beni yaşamım boyunca garip kılacak bir dizi olayı hazırlamıştı. Bunların birkaç tanesinin sebebi olan zayıf sümüklü ve ağlak bir kız vardı. Bugün ondan bahsedeceğim.Bir gece annem beni sıcak yatağımda uyandırdı.Terlemişti ve saçları yüzüne yapışmıştı. Annemin saçları simsiyahtı upuzundu. Siyah kollar gibi annemin yüzünü sarmıştı. Korkmuştum. Annem inliyordu. Ben şaşkın şaşkın bakarken kızım kardeşin geliyor şimdi üst kattaki komşuya bırakacağız seni, sonra gelip alacağız dedi. Kardeşim dediği şey bir süredir annemin karnında taşıdığı koca şişlikti. Annem büyümüştü. Elleri, ayakları ve karnı kocaman olmuştu. Bana, eve bir kardeş gelecek şimdi karnımda büyüyor demişti. Annemi o hale sokan pis yaratıktan o anda nefret etmiştim.Üst komşu şahane bir insandı. Bana kurabiye ve süt verip kızının bisikletine binmeme izin verdi. Sabah babam gelip aldı beni. Evde bir bebek vardı ama annem yoktu. Annen hasta oldu biraz doktorlarla kalacak dediler. Aşağılık bebek annemi hasta etmişti. İşte şimdi kızdırmıştı beni. Sonra yaşlı bir kadın geldi. Bebeğe süt verip bize bakacaktı. Kız kardeşim olan hainle tanışmam böyle olmuştu.Büyüdükçe aslında o kadar da kötü olmadığını anladım. Evcilik oynarken en iyi rolleri ben kapıyordum, oyuncakları da ona toplatıyordum. Ne istesem yapıyordu.Biraz daha büyüyünce peşimden ayrılmamasından sıkılmaya başladım. Sürekli ayağımın altındaydı. Evin damında bir oda vardı ve oraya ulaşmak için tahta merdivenlerden çıkmak gerekiyordu. Oraya saklanıp kitap okurdum. Kemalettin Tuğcu serim vardı. Okumakla bitmiyordu ve ben okumaya bayılıyordum. Kitap düşkünlüğüm ev halkı tarafında kabul edilmişti ve yemek saati dışında kimse bana dokunmuyordu. O küçük yaratık dışında. Bir gün artık yeter dedim. Laftan da anlamıyordu. Süper bir planım vardı.Bahçeye inip bulabildiğim bütün hamamböceği cesetlerini toplayacaktım. Ama sadece iki tane vardı. Hemen b planına geçtim ve taşları kaldırmaya çalıştım. Başaramadım. O anda odunluğu gördüm. Ayağımdaki terliğin birini elime alıp içeri daldım ve birkaç tane hamamböceğini oracıkta indirdim. Ancak darbelerin çok sert olmaması gerekiyordu çünkü onlar bana canlı lazımdı. 7- 8 tane yakalayıp annemin dikiş kutusundan drima ip aldım. Komşular geldiğinde bıyık ya da kaşlarını alırken mutlaka drima kullanırlardı. Demek en iyi ip oydu. Terasa çıkıp hamamböceklerini bıyıklarından ipe bağladım ipi de kapıya gerdim. Tam ölmemiş olanlar hareket ediyordu. Her şey hazırdı. Huzurla kitabıma gömülüp düşmanın ayak seslerini bekledim. Tam küçük kızın horlanıp dövüldüğü sahneye kapılmıştım ki ayak seslerini duydum. Kardeşim kapının karşısına gelip hamamböceklerini görünce panik olup arka üstü düştü ve merdivenden aşağı yuvarlandı. Aşağı bakınca dudağının patlamış olduğunu ve kan fışkırdığını gördüm. Ödüm patlamıştı. Ama intikamımı almıştım.Beni o kız kardeş ve Kemalettin Tuğcu romanları mahvetti.