bildirgec.org

psikiyatri hakkında tüm yazılar

Dindar beyinler dua sırasında kapanıyor

denizkar | 29 April 2010 22:07

İnsanların sözde ilahi güçleri olan kişilerin dualarına verdikleri tepkilerin ölçüldüğü bir araştırma sonrasında, karizmatik birinin etkisi altına girdiğimizde beynimizin şüphecilik ve dikkat ile ilgili kısımlarının etkisiz hale geldiği tespit edilmiştir.

Danimarka’nın Aarhus Üniversitesinden Uffe Schjodt ve ekibi karizmatik kişilerin etkisi altındaki beyin aktivitelerini incelemek için bazı insanların ilahi iyileştirme ve bilgelik güçleri olduğuna inanan Pentecostal Hristiyanlar üzerinde bir araştırma gerçekleştirmişler.

Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) kullanarak 20 adet Pentecostalist ve 20 adet inançsız kişinin kayıtlı duaları dinlerken beyinlerinin taraması yapılmıştır. Deneklere dinledikleri dualardan 6 tanesinin inançsız kişilerce, 6 tanesinin sıradan Hristiyanlarca ve 6 tanesinin de özel iyileştirme güçleri olan kişilerce okunduğu söylenmiş. Fakat gerçekte bütün dualar sıradan Hristiyanlarca okunmuştur.Sadece dindar kişilerin beyin aktivitelerinde duaları dinlerken ölçülebilir değişimler gözlenmiştir. Dindar deneklerin sözde iyileştirme gücü olan kişinin dualarını dinlerken beyinlerinin bir kişinin söylediklerine önem verirken veya gerçekliğine karar verirken aktive olan prefrontal bölgeleri ve anterior cingulate cortices diye adlandırılan kısımlarının etkisiz hale geldiği görülmüştür. Bahsi geçen etkisizleşme normal bir Hristiyan olduğu iddia edilen kişilerin duaları sırasında daha düşük ölçüde gözlenmiştir.

Şizofreni ve görsel algı

denizkar | 12 April 2009 10:28

Bu imaj maskenin önü mü yoksa arkası mı? Şizofrenler biliyor. Fotoğraf: Thomas Papathomas
Bu imaj maskenin önü mü yoksa arkası mı? Şizofrenler biliyor. Fotoğraf: Thomas Papathomas

Bir maskeye karşıdan bakarak önüne ya da arkasına baktığınızı söylemek tahmin ettiğinizden çok daha zor olabilir. “Oyuk maske” efekti olarak adlandırılan etki yüzünden insan beyni algıladığı imajın iç bükey mi yok dış bükey mi olduğunu ayırt edemez.

Ama ilginç bir şekilde herkes maskenin şeklini anlamakta zorlanmamaktadır. Yeni araştırmalar göstermektedir ki, şizofrenler bu efektten etkilenmemektedir. Sonuç olarak bu illuzyon şizofreni tespitinde yeni bir test olanağı sunmaktadır.

nietzsche’nin besteleri

biSGen | 09 January 2009 18:13

Nietzche
Nietzche

pek çok kişi gibi ilk olarak irvin yalom‘un “Nietzsche Ağladığında (When Nietzsche Wept)” kitabını okuyarak tanıştım Nietzsche ile… hafızam beni yanıltmıyorsa henüz yirmi yaşında biLe değildim ve sarsıldığımı hatırlıyorum, ki hala da sarsılıyorum.

Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında

Sonra yine ya Nietzsche’nin kendi eserlerinden bulabildikçe ya da okuduğum herhangi bir kitabın herhangi bir pasajındaki Nietzsche alıntılarıyla ama mutlaka okuyarak/düşünerek geçti günlerim. GeçenLerde üyesi bulunduğum bir sitede Nietzsche besteleri buldum ve burada paylaşmayı uygun gördüm. bu yazıyı hazırlarken de nietzsche hakkında hazırlanmış şu sayfaya rastladım. sevgi ve saygılarımla…

Empati uzun vadede çiftlerde görsel benzerlik yaratıyor

denizkar | 28 December 2008 10:55

25 yıl birlikte yaşayan çiftlerin gerçekten birbirlerine benzeyen yüz yapısına sahip olmaya başladıklarına inanır mısınız? Psikiyatrist R.Zajonc’un çalışması bu garip olayı destekleyen sonuçlar ortaya koyuyor.

Deneyde 110 katılımcıya evliliklerinin ilk yılında olan ve evliliklerinin 25. yılında olan çiftlerin fotoğrafları gösterildi. Hangi erkeğin hangi kadınla evli olduğu söylenmeden, katılımcılardan yüzleri birbirlerine benzeyen çiftleri tespit etmeleri istendi. Katılımcı sonuçları gösterdi ki, 25 yıldır evli olanların yüzleri birbirlerine benzemektedir.

Yaratıcılık ve Psikiyatrik Bozukluklar Arasındaki Bağlantı

denizkar | 26 December 2008 12:21

Yaratıcılık ve Psikiyatrik Bozukluklar Arasındaki Bağlantı Antik çağlardan beri insanlar yaratıcılık ve psikiyatrik bozukluklar arasında bir bağlantı olabileceğini düşünmüştür. Peki gerçekten “deli profesörler” en acaip buluşları yapar, “şizofren ressamlar” en soyut sanat eserlerini üretir? ya da yenilikçi bir tasarım yapmak için biraz kaçık olmak mı gerekir?

Psikopatolojik ve nörolojik bozukluklarla yaratıcılığın karakteristik özellikleri arasında benzerlikler bulunmaktadır. Bipolar bozukluk,demans,dikkat kaybı bozuklukları, epilepsive şizofreni ayrı ayrı yaratıcılık ile karakteristik anlamda benzerlikler gösterse de, bu ilişkiyi kesin olarak kanıtlayabilecek bilimsel bir kanıt yoktur. Acaba bu ilişki bir neden-sonuç ilişkisi mi yoksa gerçekten direkt bir ilişki var mı?

1.bipolar bozukluk ve yaratıcılık kaynak:http://serendip.brynmawr.edu/exchange/node/1768

1949’da alman sanatçılar ve aileleri üzerine yapılan bir araştırmaya göre bipolar bozukluk ve yaratıcılık arasında tanımlanabilir bir ilişki vardır. bunun nedeni hem bipolar bozukluğun hem de yaratıcılığın genetik olarak nesilden nesile geçmesi olarak gösterilmiştir. bu ailelerde, genetik izolasyon nedeniyle gelecek nesillerde hem yaratıcı olup hem de bipolar bozukluk taşıma oranı yükselmektedir. yazarlar üzerinde yapılan başka bir araştırmaya göre, yazarların yüzde 80’i ciddi duygu-durum bozukluğu yaşamaktayken bu oran genel olarak topluma bakıldığında yüzde 30’da kalmaktadır. bir diğer çalışmada manik-depresif kişilerin yaratıcılık üzerine yapılan testlerde kontrol grubuna göre daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.

van gogh, bipolar bozukluk hastasıydı
van gogh, bipolar bozukluk hastasıydı

GÜZİN ABLANIN ÖLMEYEN KÖŞESİ

keremx | 24 October 2008 14:40

güzin ablamız
güzin ablamız

DERDİNİ SÖYLEMEYEN DERMAN BULAMAZ

İşim gereği gün içerisinde birçok gazeteyi okuyup inceliyorum. Hürriyet gazetesinin Kelebek eki bunlardan biri… Kelebek’te özellikle Güzin ablanın yazılarına mutlaka göz atıyorum. Yorumlarında katılmadığım noktalar olsa da, Genç kızlar ve erkekler için ibret dolu birçok hayat hikâyesi yayınlanıyor burada. Psikoloji, psikiyatri, rehberlik alanına giren birçok diyalog kayda geçiyor bu sayfada. Bu özelliği ile sayfa birçok akademisyenin araştırma konusu olmuş.

delilerde talim var

mansonilized | 21 October 2008 23:49

Belirli bir toplumda ya da kültürde görülen ve psikiyatrik ve somatik semptomlar taşıyan hastalıkların tümüne kültüre özgü sendrom adı veriliyor. Organlarda biyokimyasal ve yapısal değişiklikler görülmüyor ve bir bölgede rastlanan hastalık başka bir bölgede görülmüyor. Kültüre özgü sendrom hala bazı hekimlerce kabul görmüyor. Kısa kısa göz atalım:

Koro

“Koro”nun tıp dilindeki adı GRS; yani genital organların geri çekilmesi sendromu. Bu hastalıkta hasta dış genital organlarının vücudun içine doğru geri çekildiğine, yok olmaya yüz tuttuğuna yahut yerinden kopacağına inanıyor. Koro en çok Güneydoğu Asya’da görülmekle birlikte Afrika’da da görülüyor. Hasta sürekli yukardaki düşünceler içinde olmaktan mütevellit panik hissine ve histeriye kapılıyor. Bazı vakalarada xenophobia ile birlikte seyrediyor. Xenophobia yabancılardan korkma, çekinme durumu. Koro hastaları bu panik hallerinin ve hastalık halinin yabancılardan kaynaklandığına inanıyor. Koro Malezya dilinde kaplumbağa kafası demek. Kaplumbağanın kafasını kabuğunun içine çekebilmesi haline benzediği için yöresel adı koro olarak kalmış. Koro en çok erkeklerde görülüyor ve özellikle penis üzerine yoğunlaşıyor ancak memelerinin geri çekilmesi korkusu ile yaşayan kadın vakalar da bildirilmiş. 1967 yılında Singapur’da bir koro salgını bile yaşanmış.

Bir Türk Seri Katil/ Kolici- 2

mansonilized | 22 August 2008 15:26

Kaldığımız yerden devam;

Türk polisi yakalar…

Ali Rıza İdrisoğlu’nun yakınları mimar ve koleksiyoner Ali Bey’in bir telefon görüşmesi üzerine evden çıktığı beyanında bulununca telefon kayıtları araştırıldı ve son görüşmenin Orhan Aksoy ile yapıldığı belirlendi. Üstelik söz konusu kişinin bir çok sabıka kaydı vardı. 23 Ocak Salı günü Bursa’da bir hamburgercide yakalanan Orhan Aksoy’un üzerinden çıkan eşyalardan bazıları şunlardı; Ali Rıza İdrisoğlu’na ait mezuniyetinden kalma Boğaziçi amblemli bir yüzük, Ömer Şeker’e ait cep telefonu, Ali Rıza İdrisoğlu’na ait olması muhtemel Osmanlı tuğrası işlemeli gümüş bir kolye.

Bir Türk Seri Katil/ Kolici- 1

mansonilized | 22 August 2008 10:30

Orhan Aksoy kimdir?

16 eylül 1971 yılında Samsun’un Bafra ilçesi Engiz beldesinde inşaat işçisi Ahmet ve karısı Hacere ikinci oğullarını dünyaya getirdiler. Adını Orhan koydular, Orhan Aksoy. Orhan ve ağabeyi Muharrem’in sonradan 6 kardeşleri daha oldu. Küçük bir evde geçim sıkıntısının pençesinde dayak yanlısı bir ailenin reisliğini yaptığı on kişilik bir aile…

Aksoy ailesi Orhan bir yaşına bastığında Bursa’ya taşındı. Orhan Aksoy zar zor ilkokulu bitirdi ve bir daha okula gitmedi.