El kaldırmadığım taksi, binmediğim otobüs kalmadı bu şehirde.Ama gidemedim şehrin bir ötesine.Sebebim sendin…Sebepsizdim…Hava pusluydu, hava soğuktu.Köşedeki lale ağacı yapraklarını sarartıp döküyordu…Hazinliydi, Hüzünlüydü.Yüzündü….Sende döktün gittin ya. Yüzünü….Tam tamına sekiz mevsim geçirdim bu şehirde.Sensiz…Tam tamına dört bahar geçti…Sevgisiz…İki tanesi yalancı “ilk”lerdendi…Gerisi hüzün bozgunu sarı….Hazanlı bir günde, hazin bir yağmur ahmaklığı üzerimdeyken karşılaştım seninle…Yüreğimde hissettim sonbaharı hüznüyle…Elimi uzattım okşamak için saçını…Sen görmedin…Oysa ne kadar çok kucaklamak isterdim. Kucaklayıp yüreğime sarmayı…Seyrettim ben de…Dudaklarımda yarım bir gülümsemeyleOysa ne çok isterdim öpmeyi. Öpüp kokuna bulanmayı …Görmedin…Gözlerimde sonbahar hüznü, kalbimde sarı yapraklar…Gidişini izledim bende.Yanaklarımdan süzülen yağmur damlalarıyla…Sonra…Sonra, yürüdüm…Sonbahar hüznüne bulanmış kordonu.Bir ucundan..…sensiz sonuna…