Osmanlı döneminde yalnızca padişah ve ailesinin dolaşabildiği saltanat kayıklarında ihtişam ön planda olmuştur.Genellikle otuz küsür metre uzunluğunda olan kayıklar pek çok törende de kullanılırdı. Malumunuz binecek kişi koskoca padişah, kayığın adı da saltanat kayığı olunca onu diğerlerinden ayıran belli başlı özellikleri olmalıydı.Gümüşlü,altınlı süslemeler, her padişahın zevkine göre değişen köşk bölümleri ,harem için yapılan kafesler,çiniler,sedef kakmalar ve daha neler neler.

Sultan Reşat'a ait
Sultan Reşat’a ait

Saltanat kayıkları ile dolaşan padişahların bulunduğu köşk kayığın kıç tarafındaydı ve bu kayıkların kürek çeken çalışanlarına hamlacı (yaklaşık seksen kişi olurdu) denirdi, ayrıca sandalya denilen kayıklar da saltanat kayığının önünden yol açarak ona rehberlik ederlerdi.Padişah ne zaman geziye çıksa bu olay top atışlarıyla tüm şehre duyurulur ,kayıktaki herkesin yüzü sultana dönük olurdu. Kırmızı şemsiye kayıkların saraya ait olduğunun göstergesiydi .Dümeni tutan kişinin adı ise bostancıbaşı.Saltanat kayığının arkasında bazen veliahdın kayığı da yer alırdı, saray kadınlarının dolaştığı kayıkların da çeşitli isimleri vardı, valide sultan kayığı, kadın efendi kayığı, kırlangıç gibi.Ayrıca şeyhülislam , vezir, hanendeler,sazendelerin kayıklarını da unutmayalım ama hiç biri gösterişte ve güzellikte sultan kayığıyla yarışamazdı. Yırtıcı kuş figürleri vazgeçilmez saltanat kayığı süslemeleriydi,kayıkların başındaki figürler haremlik mi selamlık mı olduğunu haber verirdi.Sultanın gezisi sadece saltanat kayığı ve sandalyalardan ibaret değildi elbette mabeyncileri taşıyan kayıklar da geziye eşlik ederlerdi. Sultan kayığı dolaşırken herkes soluksuz bu gösterişe bakardı. Yazlık köşke geçmek isteyen, kılıç kuşanma törenine giden, ava çıkan veya ramazan eğlencesi amaçlı gezen sultan ve yakınları alabildiğince ilgi çekerdi.Kayıkların baş tarafında bulunan som altın figürler, köşkün tavanında yer alan eşsiz mücevherler yabancı kaynaklarda bile yer bulmuştur. Padişahların kayığa bindiği yer olan Sepetçiler Kasrı sürekli bu zamanlarda kalabalık olur, sultanlarının dolaşmaya çıkacağını top atışları ile öğrenen halk kıyılarda merakla beklerdi. Köşklü veya kuşlu denilen kayıklarda bazı dönemler gümüş bazı dönemler altın kullanılmıştır. Tahta çıkma törenine bu kayıklarla gelen Abdülhamid daha sonra bir daha saltanat kayığı kullanmamıştır, onun döneminde saltanat kayıkları yıllarca Dolmabahçe Sarayı kayıkhanesinde beklemiştir.

Sultan Reşat'a ait

Bir de sultanların törensiz bindikleri tebdil kayıkları ve sefere giderken bindikleri baştarde tekneleri vardı.Dünyada hükümdarların kullandığı teknelerden kalan sayı 40 dır ve bunların 15 i Deniz Müzesi’nde sergilenmektedir.Konu başlığına bakarak yazıyı saltanat kayığı yemeği ile ilişkilendirip hemen tarifi verelim.kaynak 1kaynak 2kaynak 3kaynak 4