bildirgec.org

altın hakkında tüm yazılar

finansa yeni bir bakış : paradefteri.com

ercans | 17 February 2012 12:24

Rastladığım finans (döviz, altın ve akaryakıt) siteleri içinde en kullanışlı olan site sanırım paradefteri.

İlgilendiğiniz kur veya altın için istedğiniz bankaya ait üst ve alt sınır belirleyerek, bu sınırlara gelindiğinde size uyarı vermesini sağlayabiliyorsunuz. Böylece her zaman finans sitelerini takip etmek zorunda kalmıyorsunuz.

isterseniz bülten bölümüne kayıt yaptırarak günde üç defa istediğiniz bilgilerin eposta adresinize gelmesini sağlayabiliyorsunuz.

Altın Yonca Kolyem

Chat Noir 1 | 26 February 2011 17:25

Hatırladığım kadarıyla yedi yaşındaydım. Balıkesir’de anneannem, ben ve Fahriye teyze kuyumcuya gitmiştik. Bana bir kolye alınacaktı. Anneannem altın yonca şeklinde bir kolye beğendi ancak ortasında da mavi bir boncuk vardı. Ben kolyeyi beğenmemiştim. Ortasındaki mavi boncuk hoşuma gitmemişti. Ben ortasında mavi boncuk olmayan daha zarif altın yonca şeklinde bir kolye beğenmiştim.

Ancak ortasında mavi boncuk bulunan altın yonca kolye yine de satın alındı. Kolye artık altın bir zincirle boynumdaydı. Kuyumcudan çıktık, anneannem, fahriye teyze ve ben kaldırımda yürüyorduk. Ben sağ elimi avucum açık bir biçimde göğsümde kolyenin altında tutuyordum. Neden öyle yaptığımı da bilmiyordum. Düşünerek bilinçli olarak yaptığım bir hareket değildi.

etoro

cilo6 | 20 December 2010 12:18

http://turkish.etoro.com/

fiyatı şaşırtan iphone

Barky | 17 September 2010 14:31

tamamen altından yapılmış iphone‘a 3 milyon dolar fiyat biçilmiş. her tarafı altın olan bu iphone’dan sınırlı sayıda üretilmiş ve satışa sunulmuş. dünyanın en zenginleri için söz konusu olan şey sıra dışı ürünleri satın almak olduğunda ne kadar pahalı olduklarının bir önemi kalmıyor. bu dünyada en fazla 5-10 tane bulunan iphone’u alanların da kullanacağını sanmıyorum, koleksiyon için almışlardır, yoksa bununla arama yapmaya kıyamazsın o kadar para vermişsin yani.

Alşimi Üzerine

turritopsis | 18 August 2010 14:24

Alşimi (simya) kavramı, günümüz literatüründe çelişkili değerlendirmelere tabi tutulmakta. Bunun başlıca nedeni, bu kavramın doğasıyla açıklanabilmektedir. Ancak tüm bu çelişkili değerlendirmelere rağmen, alşimi yüzyıllar boyunca var olmaya devam etmiştir. Günümüzde bile simya ile uğraşanların sayısı çoğalmaktadır.
Simyacılarla ilgili birçok efsanenin yanı sıra, nedense çoğu zaman gizlenen tarihi gerçekler de mevcuttur.
Flamel’in Beklenmedik Zenginliği
Kitap çoğaltıcısı Nikola Flamel’in (… – 1419) hikayesi, yapay altın elde etme sırrı ile doğrudan alakalıdır. Nikola uzun yıllar boyunca elinde bulunan Eski bir Yahudi manuskriptini çözmeye çalışır, ancak kitabı gizler, sadece sembolleri ayrı yazıp yanında taşır. Tüm Yahudilerin Fransa’dan kovulmalarından ötürü, Nikola, Yahudi bir bilim adamı bulmak için İspanya’ya gitmek zorunda kalır. Ancak iki sene sonra Yahudi sembollerini çözebilecek adamı bulur. Kitabı duyan bilim adamı Maestro Canches tüm işlerini bırakıp, Flamel ile uzun bir yolculuğa çıkar. Yolculuk sonucunda bilim adamı tüm sembollerin asıl anlamını açıklar. Yalnız kısa bir zaman içerisinde yaşlı bilim adamı, uğruna yola koyulduğu kutsal kitabı görmeden hastalanarak ölür. Kazandığı bilgilere dayanarak Flamel, 17, Ocak, 1382 tarihinde civadan gümüş, birkaç ay sonra da saf altın elde eder.

Umut Dolu Bir Geleceğin Altın Kanatlı Meleklerine…

firatocal | 04 August 2010 17:11

Tarih yazarak 20. Avrupa Atletizm şampiyonası‘ nın fatihi olan atletlerimiz Türkiye ‘ ye dönüşlerinde kahramanlar gibi karşılandı… Ne de çok özlemişiz gurur dolu zaferleri…

Özellikle bayan sporcularımızın göğsümüzü kabartan başarılı sonuçlara imza atmaları , beylik haber başlıkları olmasının ötesinde , sporla alakaları olsa da olmasa da , 7 den 70 e tüm halkımızın dikkatini çekmeyi ve onlardan destek görmeyi başardı… Anadolu ‘ nun cefakar kadının kürsüde başı dik bir şekilde temsil edilmesi herkes tarafından fazlasıyla özlenen bir manzaraymış…

Müsabakalarda , haberlerde ve spor programlarında doyasıya izledik altın , gümüş kadınlarımızı… Spora bakışımızı değiştirmek , olimpik dallarda başarılı olarak sporcu ruhunu yakalamak için yıllardır sürdürülen çabalara inanılmaz bir katkıdır onların zaferleri…

Geleceği yeniden yaratacak , toplumun hassasiyetlerine el verecek atılımlar sizlerin zaferlerinizden güç alacak… Sizler umut dolu bir geleceğin altın kanatlı meleklerisiniz… Sağolun , varolun… Sevgi ve Saygılarımla… Fırat Öçal

Vadedilen Zenginlik (Bir Doğu Masalı)

turritopsis | 30 July 2010 16:51

Çok eski zamanlarda bir çinli yaşarmış. Küçükken 36 yaşında çok zengin olacağı kehanet edilmiş. Velileri çok sevinmiş ve bu haberi etrafa anlatmışlar. Tüm köy bu çocuk için mutlu olmuş. Çocuğun ailesi bahçivanmış, ancak bu çocuk aile mesleğine devam etmek ya da farklı birşeyler öğrenmek istememiş. Ne gereği var? Nasılsa zengin olacakmış.
Böylece, ailesinin himayesi altında yaşamını sürdürmüş. Bir gün ailesi vefat etmiş, adam da evini ve bahçesini satmış. Köyün dışındaki küçük bir kulübede yaşamaya başlamış. Komşuları acıdıkları için bu adama yemek verirlermiş. Zaman geçmiş, adam 36 yaşına basmış, ancak vadedilen zenginlik ortada yokmuş. Etrafında adamın bu haline acıyan kimse de kalmamış.
Adam ormana gitmiş, çilek toplayacakmış, bulamamış. Evine dönerken bir çukura düşmüş. Merdiven yapıp dışarı çıkması lazımmış, o da üşeniyormuş, yanından geçen köylüler onu çıkarıncaya kadar o çukurda oturmuş. Sonra kulübesine dönmüş ve ölmüş.
Çinli göğe yükseldikten sonra Tanrılara şikayete gitmiş. Nasıl olur? Vadedilmişti. Zenginlik nerede? Herkes telaşa kapılmış. Kader kitabına bakmışlar. Gerçekten de, çinliye 36 yaşında zenginlik gelecekmiş. Sorunu araştırmaya başlamışlar. Altın bekçisini sorguya çekmişler. O da:
– Nasıl mı olur? Zenginlikle ilgili bir sıkıntı yok. Alıcıda bir sorun var. Zenginliği alma zamanı geldiğinde, bu adamı bahçivanların arasında aramaya başladık. Aradık, aradık, bulamadık. Ailesinin evine baktık, yabancı insanlar oturuyordu. Tüm bölgeyi taradık, yoktu. En son tesadüfen ormanda bulduk. Zenginliği yolunun üstündeki çukura yerleştirdik, sadece önündeki toprağı biraz eşecekti. Yine olmadı. Sonra adamı kulübesinde bulduk, zenginliği de kafasına düşürecektik, çok zayıftı, öleceğinden korktuk. Bir de, ne görelim, kendisi ölmüş…

Kaynak için buraya bakabilirsiniz.

saltanat kayığı

nazokiraze | 14 July 2010 09:07

Osmanlı döneminde yalnızca padişah ve ailesinin dolaşabildiği saltanat kayıklarında ihtişam ön planda olmuştur.

Genellikle otuz küsür metre uzunluğunda olan kayıklar pek çok törende de kullanılırdı. Malumunuz binecek kişi koskoca padişah, kayığın adı da saltanat kayığı olunca onu diğerlerinden ayıran belli başlı özellikleri olmalıydı.Gümüşlü,altınlı süslemeler, her padişahın zevkine göre değişen köşk bölümleri ,harem için yapılan kafesler,çiniler,sedef kakmalar ve daha neler neler.

Sultan Reşat'a ait
Sultan Reşat’a ait

Saltanat kayıkları ile dolaşan padişahların bulunduğu köşk kayığın kıç tarafındaydı ve bu kayıkların kürek çeken çalışanlarına hamlacı (yaklaşık seksen kişi olurdu) denirdi, ayrıca sandalya denilen kayıklar da saltanat kayığının önünden yol açarak ona rehberlik ederlerdi.

Bu haber sizi zengin edecek!

Beacool | 16 May 2010 14:27

Orada olmayı kim istemez?
Orada olmayı kim istemez?

Yaz geliyor! Hatta buralara geldi sayılır. Şanslı olan bir kesim yazın bunaltıcı bölümlerini benim bulunamayacağım deniz kenarları ve sahillerde geçirecek. Güneşin, kumun ve denizin mükemmel birleşimiyle kızgın kumlardan serin sulara yapabilecek. Bu şanslı kesimin gün sonlarında ya da çok erken saatlerinde görebileceği bir durum da söz konusu.

kader çizen mücevherler–2

nazokiraze | 13 January 2010 18:15

1944 yılında başlayan bir gelenekle Oscar törenine oyuncular ödünç aldıkları pırlantalarla gelmekteler. O yıl Oscar adayı oyuncu Jennifer Jones tarafından kuyumcudan ödünç alınarak takılan pırlantalar bu zamana kadar tüm oyuncular tarafından uygulanmaya başlandı.Bazı oyuncular ödünç aldıkları takıları beğenip satın alırken kimileri ise ille kendilerine ait mücevherlerle gelmeyi tercih ettiler.

Julia Roberts 2001 yılında Oscar’ı havaya kaldırırken ödünç alarak taktığı pırlanta bileziği ile göz kamaştırdı, bilezik o kadar beğenildi ki şarkıcı Luis Migue onu satın alıp sevgilisi Mariah Carey’e armağan etti. 71 milyon Dolar değerindeki takılarıyla en pahalı mücevherleri takan yıldız ise Whoopi Goldberg .2001 yılı Oscar töreninde Elizabeh Hurley taktıgı 750.000 Dolarlık bilekliğini kaybedince oldukça olay çıkmış ama sonunda bileklik bir muhabir tarafından bulunmuştu.