Özgür Yazılımlarla ofisinizin tüm ihtiyaçlarını karşılayabilirsiniz. Biraz araştırma, destek, okuma, kurcalama ve bolca güncel takibiyle bu mümkün. Konuyla ilgili kısa hikayem şöyle;Geçenlerde bir arkadaşım kendi işini kurdu. Ve fakat kısıtlı bütçesiyle bilgi işlem altyapısında ve kurulumda kendisine yardım etmek zorunda olduğum konusunda 3 kilo rakı içirerek beni ikna etti. Üstelik balıklar çok tazeydi…Neyse, ilk önce neler yapacağını anlattı. 4 kullanıcılı bir ağ ortamı, 1 adet sunucu (dosya,uygulama ve veritabanı sunucusu), tabi ki paylaştırılmış bir internet, kullanıcılara ofice paketleri, antivirüs, antispyware, firewall ve bir adet en az iki kullanıcılı ticari paket program gerekiyordu.Donanım tarafını almak dert değildi, sadece seçip-gidip bir teknoloji mağazasından 12 taksit filan alacaktık. Ve fakat lisans tarafı neredeyse donanım kadar para tutuyor, canımızı sıkıyordu. Önce donanımları alalım gerisini hallederiz dedim ve tespit mespit etmeden bir teknoloji mağasına daldık.1000 $ seviyesinde laptop bakarken 799$ dolara düşmüş 3 adet kalmış bir kampanya ürünü yakaladık. Ürün hem core 2 duo işlemcili, hem 512Mb ram’li hemde 80Gb diskliydi. Utanmadan 15.4″ parlak ekranı vardı, işletim sistemi Xp Pro idi. Bunların yanına arkadaş ettiğimiz bir dotmatrix yazıcı, bir (fax, fotokopi, yazıcı, tarayıcılı) deskjet yazıcı, bir adsl modem ve bir kaç aksesuvarla (mouse filan) toplam maliyetimiz aşağıyukarı 3800$ oldu (12 taksit). Sunucu almadık, onun hikayesi aşağıda…Bu arada alınması gereken lisansların fiyatlarına baktık. Microsoft Office yazılımı 995$ (3 kullanıcılı SB Office 2003), En kıytırık ticari paket 170$ (tek kullanıcı), iş görebilir çok kullanıcılı bir ticari paket alırsanız fiyatı 1000$’ı aşıyor, 25-30$ civarında antivirüs yazılımları ve uygulama-dosya sunucu yazılımı 570$ olmak üzere kaba tahmin 2700$’a yakın para tutuyor. Bu paraya 3 laptop daha alabiliyoruz.Benim iş yerinde laptopları kurup güncellemelerini yaparken bir yandanda internet’ten açık kod yazılımları indirmeye başladık. İşte işin keyifli yanı başlıyor. (Aşağıda bahsi geçen tüm yazılımlar ücretsiz açık kaynak kodlu yazılımlardır.)İlk önce güncelleme sonrası hantal ve 3 aylık deneme sürümü Norton Antivirüs’ü bir güzel kaldırdık. Sonra hemen bir clamav kurduk, üzerine bir de winpooch attıkki spyware ve antispam işini çözerken clamav’yi gerçek zamanlı arama moduna sokabilelim. Yoksa clamav suya sabuna dokunmuyor, sadece güncellemelerini yapıp senin virüs aramanı bekliyor.Tabiki bir dergi cd’sinden “klasik araçlar”ı kurduk. Bunlar Firefox internet gezgini, Thunderbird posta okuyucusu ve diğer ıvır zıvırlar (xvid codec, quicktime, acrobat reader falan filan) oldu.Sonra office ihtiyacını hepinizin bildiği openoffice.org ile çözdük. Arkadaşım göz yaşları içinde beni izlerken “sormadan edemicem abi” dedi “muhasebe yazılımı ve sunucu işini n’apcaz peki? onlarında ücretsizi var deme şimdi!..”. evet var;Ticari paket için turkuaz‘a gittik güncel sürümü indirip denemek için laptop’ın birine kurduk. Pek şık çalıştı. Çok kullanıcı desteği de varmış ama denemedik henüz.Sunucu işine gelince benim evde müzik işinde kullandığım eski masaüstü bilgisayarıma bir adet fedora kurup, üzerindeki samba (dosya sunucusu, üstelik clamav ile antivirüs eklentili!), mysql ve postgresql (ticari paket için) gibi servisleri aktif hale getirmem ve güncellemeleri yapmam yaklaşık 2 saatimi aldı. Üstelik güvenli internet paylaşımı için aynı makineyi kullanmaya karar verdik (adsl modemi değil). Bu eski makinem celeron 2000, 1Gb ram, 120GB disk, bir adet ethernet ve bir adet kablosuz ethernet ile fazlasıyla bir sunucu oldu fedora ile…Kablosuz ağ yapılandırması, internet paylaşımının testi ve güvenliği, ticari paketin sunucuya kurulumu ve paylaştırılması, yazıcıların ayarlanması falan filan yaklaşık 6 saatimizi aldı. Şu an arkadaşım tekliflerini openoffice’le pdf formatında hazırlayıp thunderbird’le yollayabiliyor, virüslerden, spywarelerden korunuyor, turkuaz ticari paketle muhasebe kayıtlarını, stok durumunu, siparişlerini, cari borç-alacağını, kasa ve banka durumunu gözleyebiliyor, dosya sunucusunda ortak belgeler üzerinde çalışıyor, sunucu üzerinden internete güvenli bir şekilde çıkıyor. Üstelik bunlar için beş kuruş ödememiş olmasına hala şaşırıp “abi niye bu adamlar satmıyor bunları” sorusunun cevabını defalarca anlatmama rağmen, yaptığım dost işi yardımdan dolayı olayı kavrayamıyor.İşin özü şu: Lisanssız yazılım kullanmayın! Ama lisanslara vereceğiniz parayı donanıma yatırın. Alışkanlıklarınızı biraz değiştirirseniz hemen hemen her ticari paketin bir açık kaynak kodlu karşılığını bulabilirsiniz. Yakınınızda bu konuda yardımcı olacak biri olmasa bile bolca okuyup, forumlara üye olup, kurcalayıp olayı çözebilirsiniz. Office yazılımını nasıl öğrendiniz sanki, ya da işletim sistemi alışkanlıklarınız nasıl gelişti?.. Kendi kendinize İşletim sistemi kurmayı, internete çıkmayı, crack programları bulup, indirip kurmayı nasıl öğrendiniz peki?
Saygılarımla..
yorumlar
Çok güzeldi dostum teşekkürler.
Bir vaktim olduğunda daha eğlenceli şeyler yapacağız ; linux sunucuya yerel bir dns sunucu, proxy ve mail sunucu kuracağız. internetten gelebilecek tehlikeleri daha kapıdayken savucağız. Proxy ile internet’i kısıtlayıp, yerel mail sunucuda önce virüsleri ayıklayıp sonra içeri alıcaz. Böylece virüs client’a ulaşamayacak, internet kısıtlamaları sayesinde gereksiz internet trafiği oluşmayacak. Zaten openoffice, thunderbird, firefox oldukça güvenli ama saldırıları kapıda kesmek daha güvenli ve gereksiz trafiği engeller. Bunları lisanslı yazılımlarla yapmanın maliyetine bir 3 laptop daha alınır bu arada. Bu konuyu yapınca yorum olarak girerim ayrıca.Bir fikir daha; Microsoft’tan tamamen sıyrılmakta mümkün. Mesela Pardus Linux’a, zayıf kalırsa Ubuntu ya da Fedora‘ya geçebilirsiniz işletim sisteminde. Linux beni aşar derseniz Apple‘da değişik bir çözüm olabilir. Mesela Apple’ın 900€ civarında bir laptopunu alıp şekil şemal yaparken, üzerinde gelen MacOS’u kullanabilirsiniz. Openoffice gibi açık kaynak yazılımların MacOS sürümleri mevcut. Mac OS zaten güvenli olduğundan antivirüs filanda uğraşmazsınız üstelik.
bu yazıyı mümkün olduğunca çok insan okumalı. zira zor şartlarda üretilen gelirimiz, yukarıdaki yazıda da görüldüğü üzere lisanslarla yurt dışına gitmektedir.
Keşke bir yerli üretici çıksa ürettiği bilgisayarla beraber Pardus verse mesela. Bir de bu “yerli” üretici Türkiye’de ürettiği bu ürün için dolar fiyatı biçmesede adam gibi YTL fiyatını koysa. Yurtdışına akan paralar daha nasıl durdurulur bilmem ama tüketici olarak bizlerin daha bilinçlenmemiz gerek. Bir şeyin yerlisi varsa yerlisini kullanalım derim. Daha önce de demiştim gerçi ama konu bambaşka yerlere gidince sıkıldım.Kusura bakmayın marka vermek zorundayım; neden Nestle yada Turkuaz (kuyu suyu) marka su kullanıyoruz? Evet yerli üretici sulardan (mesela Erikli) daha ucuz olduğu için diyebilirsiniz. Neden ucuz? Bu bir pazarlama politikası, yerli üretici batana kadar maliyetine belkide zararına ürünlerini pazarlayıp üreticiyi batırdıklarında daha yüksek fiyata çekecekler. Suyun parası bile yurtdışına akacak. Çikita muz örneği en güzel örnektir bu konuda. Anamur muzunun eski tadı yok niye, üretici bağını bahçesini bozdu daha ucuza maloluyor diye gitti çikita pazarladı. Çikita artık üretim kesildikten sonra gerçek fiyatını diretti.Birçok ülkenin devlet kurumu açık kodlu yazılımlara geçti, milyon dolarlardan bahsediliyor tasarrufta. Güvenlik mevzu ayrı bir blog konusu zaten. Bizimkiler geçmeye kalktığında Gates bey gelip Milli Eğitim kampanyasına imza attı sayın başbakanımızla. Öğrenciler ve öğretmenler daha “yaşken” bağımlı oldular bu lisanslara. Ahh ah bu konu uzar gider. Neyse, anladın sen onu…
freefreshfish arkadasim, konu cok guzel, tesekkur ediyorum. Ama thunderbird’u kurduktan sonra smtp falan soruyor, nereden ogrenecegim benim smtp’mi?? benim internet baglantim, telenet.be uzerinden bu arada..
Thunderbird için desteği Thunderbird sayfalarından alabilirsin. Ama servis sağlayıcının (telenet.be) ayarlarını thunderbird bilemez. Yani smtp ve pop sunucu ayarlarını servis sağlayıcın söyler sana, sende thunderbird’ü ayarlarsın. Mesela gmail için thunderbird desteği şöyle anlatılmıştır gmail destek sayfasında. Bunun gibi bir destek almalısın telenet.be’den.
gercekten soylenecek bir sey yok eger bilisimde hindistan gibi olma istiyorsak bir an once paket yazilim kullanmaktan vazgecip acik kaynak koduna gecmeliyiz..yazi mumkun oldugunca cok kisiye ulastirilmali..tesekkurler
Endonezya kadar olamadık arkadaş. Adamlar 2005’de IGOS (indonesia, go open source) adında bir projeyle açık kaynak koduna yöneldiler. Biz hala ticari firmalarla el sıkışalım devlet olarak! Devam devam çok güzel böyle…Bu arada unutmuşum güzel bir kaynak daha OpenCD Projesi çok kullanılan açık kaynak programlarını bir Cd iso‘su olarak edinmenizi sağlıyor. Pek güncel değil diye tek tek indirmeyi tercih ediyordum açık kaynaklı yazılımları. Ama güncel sürümü mevcut şu anda. Bilgilerinize…Bu yoruma ekleyim yine; zamanında turkrock.com‘da konusu açılmıştı, müzisyenler için açık kaynak kaynakları 🙂 buyurun buradan yakın.
ilgilenenler içinumarım bu kadar linkin arasında yoktur, konu bana çok uzak olduğundan sadece duyduğum bir şeyi ekleyerek katkı yapayım dedim:)
yazıda bi yerde dergi CDsinden quictime kurduğunu yazmış freefreshfish, hemen onun yerine bir alternatif vereyim. zamanında wrzl efendi vermişti gerçi bu bilgiyi. aynı adresten realplayer ve mediaplayer (classic) edinmeniz de mümkün.. böylece sistemini yormayan playerlara sahip olabilirsiniz.
quicktime’dan kastım oydu (quicktimealternative) zaten, atlamışım. zaten dergi cd’lerinden artık quicktime çıkmıyor alternatifi çıkıyor. bazı dergiler quicktime yerine itunes veriyor.
kendi mail hizmetinizi sağlamak için zimbrakurup bunların senkronizasyonu için bir de funambol kurarsanız tadından yenmez gibi geliyor bana.
güzel yazi, elinize sağlık. ama eklemeden geçemeyeceğim Nestle Erikli’yi satın aldı. 😉
işte yerli üreticiyi batırmaktan kastımda buydu. haberdar değildim ama bekliyordum bu tip bişi. hayat su danone’de, pınar var galiba henüz satılmamış, bi kaç yerel üretici kaldı bi’de. onlardan batma aşamasına gelince gelen ilk satınalma teklifine evet deyip çekilecekler piyasadan. sonra aslında kendi suyumuzu satın alırken verdiğimiz parayı direk banka havalesi yapsak isviçre’ye diyorum. neyse ben çeşme suyu içtiğim için sorun yok, muz’da yemem kabız yapıyo’. 😉
şimdi ben ne yapıyorum ?bu yazıyı tuttum diyorum vebir takım sitelerde referans olarak gösteriyorum.teşekkürler.
@necrodome : özgür ve “ücretsiz” yazılımlarla işimizi gördüğümüz için önerdiğin yazılımlar pek işimize gelmedi. ilgilendiğimiz yazılımın web sayfasında “buy” ya da “price” linki varsa oradan koşarak uzaklaşıyoruz. mesela önerdiğin zimbra (pricing)ve funamol (buy) gibi.bunların yerine bilindik qmail, spamassasin, clamav (qmail ekletisi) ve bind (dns için) kullanmak daha özgür olacak sankim 🙂 ha bu arada bu işler sadece qmail’le ve yukarıda verdiklerimle yapılır diye bir şart yok. sadece daha önce bu işi bunlarla becerebildiğim için yazdım. qmail sevmeyen vardır başka bi’şey kullanır, bind’den nefret eden başka bi’şey… ama kesin olan şey şu; bu işi özgür yazılımlarla yapmanın bin tane yolu (vasyasyonu) var.edit : proxy için ne kullandığımı yazmayı unutmuşum : squid. dediğim gibi bunların daha iyileri, daha stabilleri ve belki daha basit kurulup kullanılabilenleri vardır. bilenler yazar artık heralde…
senin gibi arkadaş herkese lazım:)emeğine sağlık. tebrikler.
eline sağlık güzel olmuş
freefreshfish, frontpage 2003’un muadili bir pogram tavsiye edebilirsen cok yardimci olursun bana. Tesekkur ederim.
bittabi tavsiye ederim ve fakat frontpage’deki görsel kolaylıklar biraz kod üzerine yüklenmiş durumda bu yazılımlarda. yani yine alışkanlıklarını değiştirmen gerek. ben php kodlarken notepad++ kullanırım genelde. daha şatafatlı bişiler istersen nvu var bi’de. notepad++ hammallar için birebir 🙂 kod yazmayı seviyorsan pek başarılı, nvu daha bi otomatik. ikisinide kur dene, ikisinide aynı anda kullan hatta derim.kolay gelsin derim bi’de…
Çok sağolasın derim ben de …
Arkadaşlar ben şimdi pardus kullanıyorum sizce en iyi linux hangisi ? paylaşım için teşekkür ederim.
en iyi linux kullanabildiğin linux’tur gibi bir geyik yapıcam. gerçekten en iyi linux diye bişi yok bence. ben ubuntu (fileserver), fedora (desktop bilgisayarda masaüstü olarak), zenwalk (zavallı bir laptopta masaüstü olarak), openbsd (dns server, web server, mail server) kullanıyorum. suse çok güzel görünüyo ama ısınamadım. linux’u bana öğreten arkadaşım mandrake’cidir (şimdilerde mandriva). başkada bişi tanımaz, onca sorununa rağmen mandriva kullanır bana da bir sürü laf eder. pardus masaüstü için gayet başarılı ama daha yolu var biraz daha. fedora’yı beryl‘leyip şov yaptığımda herkes “aaa bende fedora kurayım aynı macos la!” diyor. ne biliim böyle işte.
fedora için beryl kurmak pek kolay arkadaşlar. merak edenlere şiddetle tavsiye ederim. bir arkadaşıma tarif ettiğim maili aynen kopyalıyorum, buyrunuz:uygun ekran kartı driverını kurduktan sonra (ki bunu fedora çoktan yapmıştır senin yerine);/etc/yum.repos.d/ dizinindeki fedora.extras repo’sunun sonuna şu linktekileri aynen ekliyosun:http://wilsonet.com/packages/beryl/beryl.reposonra; terminalden “su” modunda şunu yazıyosun –>yum -y install beryl-core beryl-manager beryl-plugins beryl-settings emerald emerald-themesrestart ettikten sonra, yine terminalden beryl-manager diyosun herif hop taskbara yerleşiyor. sonra ctrl+alt+sağ yön tuşuna basıp küpü deneyebilirsin mesela. eğer program crashlerse tekrar başlıyor gnome yada kde. o zaman bilki uygun ekran kartı driverını yükleyememişin. bunu denemek için terminale:glxgears yazıyosun, çarklar dönüyorsa sorun olmaması lazım.
freefreshfish gerçekten çok teşekür ederim.
eskiden kullandığım ve fakat yetersiz bulduğum bir firewall hazırlama aparatı vardı. bilen bilir : firewall builder‘dir adı. kendisi burada (windows sürümüde mevcut). şimdi daha yetenekli hale gelmiş, test ettim onayladım (isviçreli bilim adamı değilim ama olsun).şimdi, yukarıda bahsettiğim gibi minik bir ofisiniz ve elinizde atıl kalmış, eski, salak saçma bir bilgisayarınız var ise, ve güvenliğe ihtiyaç duyup adsl modeminizin firewall’una güvenmiyor ve de başka başka kurallar ekleyip (şu adam şu saatte internete çıkamasın, şu adam şu protokolü kullanamasın gibi) çıkarmak istiyorsanız leziz bir çözüm üretilebilir bunlarla. nedir;bu makinenize iki adet ethernet takarsınız önce. küçük bir disk yeter, cd rom’a gerek bile yok disketten ve networkten kurun isterseniz işletim sistemini. mesela en güvenlisi openbsd‘dir. şuan 4.0‘da versiyon olaraktan. openbsd kurulumu biraz çetrefillidir ama text modda olduğundan firewall için çok uygundur. veya kazık gelirse ve elinizdeki makine biraz derli toplu bi’şeyse linux kurun. fedora olur, ubuntu olur neyse artık.sonra firebuilder’ı açın (windows versiyonunu mesela). bu herif farklı işletim sistemleri ve farklı firewall kurallarına göre yapılandırma yapabiliyor.
hazır şablonlardan birini kullanarak fiks kuralları getirebilirsiniz hemen şöyle :
kural kapatıp açmak, yeni kural eklemek pek kolay böyle :
sonra hazırladığınız firewall kurallarını derliyorsunuz, bir medyayla işletim sistemini kurduğunuz makine atıp çalıştırıyorsunuz.
detay kullanım kulavuzu kendi sitesinde mevcut.niye bunu yazdım. en son bir arkadaşımıza via chipsetli salak işlemcili, minik güzel kasalı, 128mb ramli, 10gb harddiskli bir makineye bununla bi’şeyler yaptık. çok eğlendik. arkadaşım şu an kural ekleyip, derleyip eğlenip duruyor bununla. üstelik ssh protokolünden direk atıyormuş kuralları (medyayla taşımakla uğraşmadan). aştı yani. biraz okuyup kuracalıp sizde yapabilirsiniz dedim. inanın uzmanlık gerektirmiyor. benim bilgisayar felsefemi kullanın sadece : “bozmaktan korkma, yapmaya üşenme”. kolay gelsin.
Tüm linux ler elinizin altında… tıkla
çok güzel bir yazı, birde 3 kilo rakı içmeseydin ayık kafaya ne yapacaktın onu merak ediyorum :))
bugün ilginç birşey oldu, konuyla ilgili olduğundan buraya yazayım dedim. bilgisi olan da bilgi versin lütfen.msn’den bir arkadaş ücretsiz muhasebe yazılımı sordu, “turquaz” dedim. google’a aratmış. abi giremiyorum sayfaya zararlı olabilir diyor dedi. bende denedim ahanda başıma gelen:bu arama sayfası :
bu da arama sayfasından turquaz’ın sayfasına girince başımıza gelenler :
direk http://www.turquaz.com diye girince sorun yok ama :
google tekelleşme yolunda emin adımlarla ilerleyip, internette ne var ne yok satın alırken, özgür yazılımlara ambargomu uygulamaya başladı acaba? yukarıda yazıda bahsettiğim turquaz özgür muhasebe programının zarar verebilecek yönünü anlamış değilim. bilgisi olan?!…
Çok garip keşke bütün siteler böyle uyarsa diyesim geliyor ama senin düşüncen de olabilir. Küresel dünya da her zaman küresel sermaye kazanacak. Gelecek bunu gösteriyor ve yollarına çıkanları da ezmek zorun da freefreshfish yazın çok hoşuma gitti takipteyim. saygılar
buna benzer bir olayda güncelleştirme yaparken başima geldi,güncelleştirmeleri tamamladim yükledim akabinde,internet explorer ve massenger çalişmiyordu hata kodu veriyordu ve windows kimi özelliklerini yitirmişti,anlamadimda ne oluyor diye başlangiçta çünkü makineyede format atmiştim,uğraştim olmadi.bu işlerden anlayan bir arkadaşimi aradim onada anlattim oda bişey yapamadi.uzatmiyim.bilgisayarimin teknik destek hizmeti veren bir müşteri hizmetleri vardi daha öncede aramiştim orayi anladim ve bunun donanımla ilgili değil yazilimla ilgili oldugun belirttiler 444 67 87 nolu microsoft türkiyenin müşteri hizmetleri hattı nosunu verdiler.aradim durumu izah ettim,telefondaki kız bana lisansli bir win kullanicisi olup olmadiğim sordu ,oldumu söyledim ürün bilmem ne numarasini sordu okudum,sisteminizde lisansiz yazilim varmi dedi hayir dedim(aslında crack li bir photoshop var)ama o microsoft yazilimi değil.neyse kız beklermisiniz ürün lisans kaydinizi yeniden yapiyorum dedi yapti.şimdi bilgisayarinizi açıp kapayin.sorun devam ediyorsa bize ulaşin dedi,dediğini yaptim bilgisayarimi açtiğimda hiç bir sorun yoktu.bu uygulamaya yeni başladiklarinida söyledi hatta.güncelleme esnasinda windowsum kendini tanitamamişmiş ve bu zaman zaman olabiliyormuş,o kaydimi yapmiş bir daha sorun olmayacakmiş.resmen sisteminize girip bloke ediyorlar,kaldiki lisanssiz tek ürünleri yok bende.
Bunlara lisansız ürün kullananlar yaranıyor o zaman haritametoddefteri ama küresel dünya da microsoft bir numara ve bu uzun bir süre böyle devam edecek. Belirtmek isterim ki windows gerçekten güzel bir sistem. Linux denedim kaç çeşit çalışmaların oluyor program bulmakta zorluk çekiyorsun bıktır dı ve tekrar windows belki ilerde daha iyi bir lunix ile birlikte olmak isterim elbet.
ofiste hurdaya çıkmış 386 486, P1, P2 makinalar için ideal bir çözüm
şirketimiz bilgiişlem altyapısı 6. yılına giriyor. yenileme ihtiyacı var artık fazlasıyla. server tarafını halletim şimdi sıra desktoplara geldi. çıkan desktopları napcaz dendiğinde ihtiyacı olan okullara bağışlayalım dedik.ancak bu bağış sırasında şunu yapıcam üşenmeden. yaklaşık 70 bilgisayara pardus kurucam tektek! 😉 gittiği okulda çocuklar mecburen linux kullansın. nasıl milli eğitim bakanlığı microsoft’la el sıkışıp proje yapıp, kendi ürünlerini diretiyor okullara aynen öyle… alışkanlıkları baştan değişsin.yani diyeceğim şudur, aslında windows süper bir sistem değil. sadece alışkanlıklarımız o yönde gelişmiş. yani bebek yaşta müzik kulağı süper bir çocuğa nota değerlerini doğru öğretirken isimlerini farklı öğretsek n’olur mesela çok merak ederim. şöyle desek yani : do,re,mi,fa,sol,la,si yerine aynı nota isimlerini şöyle belirledim varsayalım : şo,to,ro,fi,zo,ki,ra 😉 çocuk süper kulağa sahip (absolut) nota değerlerini doğru okuyor ama benim öğrettiğim isimler farklı 😉 çocuğu konservatuvar sınavlarına soksak! eline verilen deşifreyi şo,to,ro,ki filan diye okusa ama bu nota değerleri frekans olarak doğru olsa. juri ne yapar çok merak ederim hep 🙂 işte öğrenme ve alışkanlık ilişkisi bu bence.doğuda bilgisayar yüzü görmemiş çocuklara linux yüklü bilgisayarları göndersek alışkanlıkları nasıl gelişir! aslında bütün firmaları da buna teşvik edip hem özgür yazılımı, hem ulusal işletim sistemimiz hem de ekonomimizi geliştirsek. ama notaları doğru öğretelim tabi ki. şaka yapmıştım o konu da 🙂
Küresel sermaye ye karşı bu tür yaklaşımlar için doğru kabul ediyorum. Maalesef lunix özgür yazılımlar şu an itibari ile mükemmel değil. Tamam mükemmel istemiyoruz ama gerçekten bu işe ilk başta sistem yapalım diye hevesle başlayanların bir çoğu yolu yarıda bırakmaları ve ayrıca ilk günlerde ki heveslerin kaybolması sorunların üstesinden gelinmemesi vs… Biraz daha zaman var ama destek olabildiğimiz kadar olmaktan yanayım.
3f, uzakdoğuda bir okulda benzer bir olay olmuş. Okula yeni bilgisayarlar alınmış. Microsoft için de lisans ödemek gerekiyor. Madem microsoft lisans parası istiyor, biz de linux kurarız demişler. Microsoft, taksit yaparız demiş, ayartmış okulu. Bu adamlar pazar konusunda çok agresifler.
togepi vardır yine bir çıkarları para için herşeyini veren insanlar olduktan sonra…
bence bu turquaz’ı tökezletmeye çalışan birilerinin işgüzarlığı. yerli üretim ticari yazılım firmalarından biri gitmiş stopbadware.org‘a bu linki girmiş sanırım. burasıda sorgusuz sualsiz aldı listeye turquaz’ı!! şimdi üşenmeden tüm yerli ticari paket üreticilerinin url’lerinini bildirsemmi “badware” diye. niye bad! çünkü çok pahalı, taahhüt ettiği işleri yapamıyorlar, veritabanını sürekli dağıtıyorlar, hatalı bir sürü kod içeriyorlar, microsoft bağımlılar başka veritabanı çözümleri yok!, hizmetleri berbat.ahanda badware’in 100 binin üzerinde url tam listesi burada. eğer mekanizma böyle işliyorsa bu badware’lerin içinde bir sürü “goodware” vardır eminim. bir ara araştırıp linklerim.
Türkçe diyorlar mesela pardus dosya isimleri her şeyi ingilizce bunun neresi türkçe oluyor ? Herkes bir şeyin peşinde tamam destekliyorum ama gerçekten etkileyici olmalı ? Türkçe ise her şeyin türçe olmasına özen göstersinler biraz.
Endian bedava hazır firewall,Monowall, BSD türevi firewallDikkat, turquaz daha tüm ticari işler için olgunlaşmış bir ürün değildir. Bunu iyi düşününüz…
bildiğim kadarıyla endian’ın tüm yeteneklerini kullanabilmeniz için (sadece donanım için değil antivirüs paketi için mesela) malesef how to buy‘ı ziyaret etmeniz gerekir. zamanında bir heves indirip kurmuştum ama “bunu kullanmanız için şu sayfaya gidiniz, bu paketi bu sürümde kullanamazsınız enterprice’ın fiyatını gördünüzmü? altıncı kullanıcı için şu paketi alsanız ne güzel olur” gibi sürprizlerle karşılaşınca hayal kırıklığına uğramıştım. bedava olan kısmı biraz kısıtlıdır yani. m0n0wall’un daha yeteneklisi bol paketlisi (msn, aim’i filan dinleyen ve kaydeden paketler gibi) pfsense‘dir. şiddetle tavsiye olunur. tamamen ücretsizdir, sınırsızdır (kullanıcı olarak ve ek paketler olarak) ve fazlasıyla stabildir. ofiste adsl yedek hattımızda kullandığımız bu firewall an itibariyle 58 gündür açık (o da sanırım bir update sırasında kapattığımdan).tüm ticari işler için olgunlanmış üründen kastınız logo unity ya da sap gibi bir ürünse fiyatlarını tartışmayalım (en miniği 100 bin dolardan başlar). logo ya da eta gibi firmaların küçük muhasebe paketlerinin fiyatları 1000 dolardan başlar ve 5 kullanıcı filandır. üstelik vaadettikleri hiç bir işi doğru düzgün beceremezler (1988’den beri kullanmadığım, kurmadığım ticari paket kalmadı diyebilirim). turquaz kobi’lerin işini görecek bir pakettir ve bu bahsi geçen 1000 dolarlık paketlere gayet yakındır. tabiki daha yol katetmesi gerekmektedir ama bahsi geçen ticari yazılım firmaları gibi piyasada 20 yıla yakındır faaliyet gösteren ve deneyimi olan bir yazılım değildir. unutmayın yakın geçmişte (sanırım 6 yıl önce filan) “linux’dan adam olmaz” diyenler şimdilerde o kaykılıp oturdukları koltuktan sıçrayıp kalkmaya başladılar “noluyo lan!” diye. zaman verin, destek verin…edit : linux üzerine edilen laflar deyince şöyle bir baktım arşive. 1999’da hafif uyku bir çıldırmış şöyle bi’şey yazmış. bu da 2001’den bir çıldırın of dı sançez.
Endian konusunu yanlış görmüşünüz, community sayfalarına bakın,pfsense içinde çat diye kurulan virus tarama özellikleri yok,turquaz’ın proje olarak aktivitesi 2006’dan beri ortadaAnkara’da şenlik sırasında bu işin önemli olduğunu konuşmuştuk, hatta bu gençler destek bile alacaklardı bir şirketten, ama bu işler olmadı. Geliştirilmeyen bir ticari paketle ne yapılacak?1998’den beri Linux, Unix’le iş yapıyorum, iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batırmak lazım,wine ile emülasyon yapıp windoze da çalışan bazı ticari uygulamaları çalıştırmak desek daha anlamlı konuşmuş olacağız. Ya da becerip ilgilendiğimiz AKK projelerde her türlü destek vermeyi denesek. Son kullanıcıya ucuz hayaller gördürüp sonra elemanı sinirden çıldırttıktan sonra nasıl bir başarı elde edeceğiz?Dürüst bir şekilde neyin yeterli neyin yetersiz olduğunu söylemek ve bu arada aslanlar gibi çalışmak gerekir.İyi günler.
endian’da virüs tarama özelliklerini çat diye kurup sınırsızca kullandığınızımı söylüyorsunuz? ben yanlış gördüm demek, yeni sürümünü indirip hemen deneyim. turquaz’ın yeni sürümü yolda bu arada. bir şirketten destek alamadıklarını söylüyorsunuz, tabiki yurtdışındaki gibi olmuyor bu işler. benim bir şirketim olsa destek vereceğim ilk proje bu olurdu. destek verelimden ilk kastım buydu. zira ticari yazılımlar bir takım firmaların tekelinde ve çok anormal rakamlara satılıyor. adamlar bu tip açık kaynak yazılımların gelişmesini engellemek için ellerinden geleni yaparken bizim destek olmamız gerekiyor diyorum. minik sermayesiyle yeni açılmış bir şirkete 1000$ verdirip ticari paket aldırmak yanlış bence. bu yazılımın kusursuz çalıştığını söylemek ise tamamen yanlış.wine emülasyonlu ticari uygulamalar çözüm değil bence. microsoft bağımlılığından kurtulmaktan bahsediyorum ben. ben turquaz’da başarı hikayelerini okudum, tavsiye ettiğim adamlar çatır çatır kullanıyor. bu arada danışmanlık yaptığım ve lisansli ticari ürün aldırdığım adamlar sinirden çıldırmıyor diyemeyeceğim. bir muhasebe entegrasyonunu bile doğru dürüst beceremeyen, envanteri yanlış hesaplayan, borç kapatmaları darma duman eden çok paralı ticari paket gördüm. üstelik 100 bin dolar verilmiş yazılımlarda bile bu sorunlar var ve bulduğunuz bug’ın düzeltilmesi en az 1.5 ay sürer. düzeltilmiş bug’lı yeni sürümde başka bir bug bulursunuz onun düzeltilmesini beklersiniz. bu anormal fiyatlı ticari yazılımlar taahhüt ettiği işlerin ancak ancak %80’ini gerçekten hatasız yapabiliyor ki sürümler arasında bunlarda dağılabiliyor.eğer açık kaynak kodu “ucuz hayaller olarak” görmeye devam ederseniz tabiki bir yere varamayız. “pahalı rüyaları” da gördük. vista’ya o kadar para verip bir çok şeyi çalıştıramayan çok adam var sağımda solumda. 100 bin dolarlar verip alınan o uçuk ticari paketin daha barkod takibini doğru dürüst yapamadığını (bu modülü iade edip kendim ek modül yazdım), ihracat modülünün akreditif dosyalarını birbirine kattığını (bu da üçüncü parti bir yazılımla çözüldü), üretim maliyetlerini doğru hesaplayabilmek için sekiz takla attırdığını, raporlama araçlarının anormal yetersiz kaldığını (raporlama uzmanımız sql üzerinde yaptığı sorguları, .net’le yazdığı arabirimden export ettiğini) biliyormusunuz? bunlar “ucuz hayaller” görmek istemeyen bir firmanın başına gelenler. checkpoint’in 1/3 fiyatına ve fakat daha yetenekli bsd tabanlı bir firewall satınalıp (5. yıl önce) sorunsuz çalışmak ucuz hayalmi sizce? hiç bir zamanda sinirden çıldırdığımı hatırlamıyorum.
Son kullanıcı açısından düşününüz. Konsolda tüm işlerini yapan bir “computer freak” gibi değil. En az 6 ay turquazın mail listelerini takip ettim. Geliştirici belgeleri de elimde var. İşin neresinde olduklarını biliyorum. Yeni sürüm çıkartır ve işe devam ederlerse mutlu olurum tabi.Mikro-zoft yıllardır kullanıcıya kolay kullanım vaad ediyor, işin içine girenler de bunun böyle olmadığını, aslında her bir işin (ağ yönetimi, SPAM, CRM, ERP v.b.) birer ayrı profesyonel alan olduğunu sonradan parasını verip anlıyorlar. Kullanılması gereken taktik aynı olmamalıdır.AKK uygulamalar, hiç de ucuz ve bedava değildirler. Lisansa verilecek parayı donanıma vermekten büyük yanlışlık olamaz. Lisansa verilecek paranın en az yarısını, eğitime ve yıllık desteğe ödemek gerekir. Ancak o zaman geliştiriciler aç kalmazlar.Bu işi iyice incelemek gerek. Bakınız Eric S. Raymond katedral ve pazar modeli.Hayal güzel şey, ancak orkestra ile kulak arasındaki okyanusu aşmak lazım.Bu ülkede insanların artık beleş düşünme, beleşe yaşama olayından çıkıp, ellerini taşın altına koyma zamanları çoktan gelmiştir. Turquaz kullanacak olanlar, ona geri bildirimle destek vermeyi, geliştiricilerine eğitim, destek, belgeleme için para ödemeyi akıl etmek ve SÜRDÜRMEK zorundadırlar. SourceForge ölüp gitmiş bir ton iyi projeyle dolu. Buna karşılık neden JBoss’un bunca başarı elde ettiğini iyi anlamak gerekir.Gittik 6 dakkada 30 uygulama kurduk bak hayat ne güzel söylemleri işimizi kolaylaştırmıyor, aksine zorlaştırıyor. Bu ancak sizi biraz daha meşhur eder. Meşhur olma isteği de bildiğim kadar Steve Ballmer ve arkadaşlarının baş motivasyon unsurlarından biri.Bu arada sitelerindeki sorun kendilerinden kaynaklanıyor.Bunu çağırıyorlar;
Ortada bir komplo filan yok.Ek olarak bu jinglelar da hediye olarak benden size gelsin. Fikri yaratan da ordaki herif sesi de benim. Ben de meşhur olmak istiyorum gayri 🙂
demiştim yazının başında. bu dost işi bir yardımdı. elinde donanım olmadan ofisini açamazdı. diğer lisanslara o kadar para verip tek bilgisayar kalması vicdansızlık olurdu. donanım al gerisi halledelim dedim 3 kilo rakıya karşılık 🙂 tabi ki danışmanlık yaptığım firmalara rakı karşılığı çalışmıyorum. açık kaynak beleş iddiam yok. adamların danışmanıyım, periyodik bakımlarını yaptırıyorlar ücretlerini ödüyorlar ama lisans ücretinden daha ucuza gelirken sorunsuzca (ve yeri geldiğinde daha yetenekli olarak) bilgi işlem altyapısı işliyor. yani exchange server kurdurmadığım bir firmada qmail 4 yıldır çalışıyor. mailbox sayısı 140 olmuş! exchange maliyetiyle bana ödedikleri ücret kıyaslanamaz bile. üstelik exchange kurdurmak ve işletmek içinde ayrıca para vermeleri gerektiğini hatırlatırım tekrar. (bu arada kullandığım bir kaç açık kaynak kaynak kodlu yazılımın donation sayfalarına uğramış gerekli yardımı yapmış biri olarak vicdanım rahattır belirtmeden geçemeyeceğim.)ben derim ki ; lisanslara para yığmayın, donanım alın, sonrası şöyle bu lafın (yazının başından) ;
1998’den bu yana açık kaynakla iş yapan, jingle’lar yapan, şenliklere katılan birisinden bunları duymak üzücü. bütün bunları hayal olarak görmeniz gerçekten ilginç. yani orkestra ile kulak arasına okyanus koymak bence hayal ve biraz kötümser bir yaklaşım. cso salonları bu yüzden boş sanırım. “amaaan kim gidecek şimdi oraya. digitürk’ten satın aldığımız decoder’ı açalım mezzo’dan dinleyelim mozart’ı işte” diyolar heralde. orkestraya kulağı götürmek yerine, kulağa orkestrayı getirmek biraz pahalıya malolur söyleyim (kendimden biliyom ;)destek vermekten bahsetmişken bulduğunuz hatayı kendilerine bildirseydiniz şimdiye çözülmüştü sanırım sorun. turquaz forumda konu geçmiş, çözüm arıyoruz gibi bişeyler söylemişler. yok “ben bildirmem vaktim yok okyanusu aşıp orkestra dinlemeye” derseniz ben bildireyim :)(dipnot : bu arada hafif’in posta kutusu yoluyla, ya da maille tarafımdan destek vermeye çalıştığım insanlardan ücret talep etmiyorum. bi ara bir yerlerde alman usulü beraber rakı içer tanışırız diyorum. meşhur olmak için aklıma açık kaynak kodunu kullanmak hiç aklıma gelmedi. genelde müzik üzerine hayaller kurar, o konuda çabalarım -bilenler bilir-. haa, beraber rakı içmek bir meşhur olma yöntemidir se, henüz meşhur olamadım söyleyim. tavsiye etmiyorum yani… 🙂
Daha once bakmamistim ama mudehale etmek istedim. Oncelikle yabancilarin dedigi gibi “There’s nothing like a free meal.” yani bedava yemek diye bir sey yoktur.Ben oh oh bu ozgur yazilimlar ucretsiz ne guzel tandansi yakaladim yazida ve cok katilamiyorum. Ozgur Yazilim’lardan arttirdiginiz paranin yarisini muhtelif ozgur yazilim vakiflarina bagislarsaniz (mozilla disinda sayet kendilerine yapacaginiz bagis onlar icin pek dise dokunur olmayacaktir) ozgur yazilim’in devam etmesi mumkun, ya da destek alma yoluna giderseniz o zaman ozgur yazilim aura’sinda yerinizi aliyorsunuz demektir.Bir tek para yardimi da degil, hata bildiriminde bulunun. Hic cekinmeyin, gordugunuz hatalari biraz vakit harcayarak uygun yerlere iletin. Bunun en az maddi katki kadar onemli oldugundan emin olun.FreeFreshFish’in yukarida bahsettigi gibi, ozgur yazilim’dan para alinmaz diye bir kaide yok. Zimbra ornegin pek de guzel ozgur yazilimdir, parali bilesenleri var ancak, bu Zimbra ile katma deger katan firmalar icin tercih edilebilecek bilesenler oluyor, destek satiyorlar, ve dedigim gibi (zimbra demosuna bakarsaniz) bu capta bir yazilimin finansal destek olmadan olusmasi ya da yasamasi imkansiz gibi.Yapabileceklerinizden bir tanesi de “Spread the word.” yani ucretsiz reklam. Anlatin, isinizi nasil gordugunuzu duyurun, Linux dagitimlari ile nasil artilar kazandiginizi esinize dostunuza akrabalariniza, lafa bunaldiginizda cekinmeden iletin. Sovenist olun, israr edin, denetin.Son olarak Turkiye’deki ozgur yazilim gruplarina destek olun, katilimci olarak. Bir kaci sunlar:GNOME TurkiyeKDE TurkiyeOpenOffice.org TurkiyeOzetle, ozgur yazilim icin ucret onemli bir kriter degildir asilnda. Hele ozgur yazilimin artisinin bu sekilde gosterilmesi ise bambaska bir hata gibi gorunuyor. Cunku su an kullandiginiz ticari yazilimlar da pek tabi ucretsiz olabilir. Ancak ozgur yazilim, uretici bagimliligi, ya da sirket oyuncagi haline gelmekten sizi alikoyabilecek felsefelerin basinda geliyor.
Bir de wine tam olarak bir emulator degildir. Yaptigi is Windows kutuphanelerindeki cagrilarin yaptiklarini Linux altinda ayni islevi yapan cagrilara donusturmek (bir katman ile). Bu proje bir gun ciddi bir sekilde cosarsa, ya da birisi bu fanteziye sahip olursa, calistirdigi bir programi alip derlenebilecek kaynak kodlarina (decompile) cevirebilecek noktaya bile gelebilir. Teknik olarak pek zor gorunmedigini soylemeliyim, pratikteki faydasi tartisilabilir pek tabi.
özgür yazılımdan para alınmaz kaidesini nerede yazmışım bulamadım? üstelik destek vererek para kazandığımı ve bağışlarda bulunduğumu (az ya da çok) yazdım ama ya okumuyorsunuz, ya da işinize gelmiyor. zimbra örneğinde sadece o parayı veresiye kendiniz yapın ya da yaptırın demeye getirdim bir sonraki yorumda (ama muhtemelen okunmamış). ne yani ubuntu ya da pardus kullanıp, gidip adamlara vista’nın yarı ücreti kadar bağış yaptığınızımı söylüyorsunuz şimdi?! bir de “Spread the word.” yazmışsınız ama bu yazının o işe yaradığını anlamamışsınız gibime geldi.neyse daha fazla “polemik haftası şenlikleri”ne katılmaya niyetim yok. istediğiniz gibi algılayıp istediğiniz tarafını değerlendirin bu yazının. isteyen gider öğrenir, kurar, kurcalar, komut satırında çoşmayı koşmayı öğrenip dibine vurur, “ücretsiz” tarafından yararlanır. isteyen bağış yapar, ya da crack program kullanır, isteyen wine’da decopile işi yapar, isteyen şenliklere katılıp birbirinin omzuna ağlar, isteyen kafayı yiyip vista’yı çöpe atıp “pardus kullancam lan” der. ne isterseniz onu yapın arkadaşlar.bundan böyle bu yazıya ekleyeceğim yorumlar sadece yeni “özgür” yazılımlar olacak. hadi size hayırlı günleeeerr…..
@freefreshfish: Yazdigim yorumdan onceki yorumu okumadigimi kabul ediyorum. Orada benim soylediklerime benzer seyleri soylemis oldugun dogru. Fakat ben kisa bir ozet gecmek istedim, zira reklamin iyisi kotusu olmaz dedigin gibi. Laflarim direk sana degildi, bu basligi takip edenler icindi, sen zaten elinden geleni pragmatik gorunse de yapiyorsun.Esasinda kodu acik ve izin verici (permissive) lisansli yazilimlar icin iki farkli gorus var. Teki “Free Software” (Ozgur Yazilim) fikri, teki de “Open Source” (Acik Kod) fikri. Ozetle izahi burada yapilmis Turkce olarak. Ornegin, ‘ya da Mac alin, Mac OSX ustunde de calisiyor bu programlar’ demek senin biraz Open Source’cu oldugunu gosteriyor.Bu kotu bir sey pek tabi degil, ben de bir cok acidan Open Source’cuyum diyebilirim, Free Software’ci yerine.
Çok güzeldi dostum teşekkürler.
arkadaşlar, yazıyı 2007’de yazmışım, en son yorum 2007 yapılmış. yorum avcısı dürtünce hatırladım hatta yazıyı. köprünün altından çok sular akmış ama görüyorum ki şu hali bile iş yapıyor :)daha iyilerine inşallah, kısmet…sevgiler, saygılar, hörmetler
Bilgi için teşekkürlerpanaxpanax ginsengalışverişsaat plusantakya biber hapı