bildirgec.org

düşünce özgürlüğü hakkında tüm yazılar

BEN HANGİ BENİM

ibrahimg | 30 April 2011 14:06

Bir futbol maçını izlerken çocuk gibi sevinen ben. Samimi bir arkadaşla muhabbet ederken kelimeleri gelişigüzel seçen ben. Kültür düzeyi yüksek bir yerde bir konu tartışılırken söyleyeceği kelimeyi özenle seçen ben.
Bütün bunlar tek bana ait benler. Peki ama bu doğrumu, sanki bu benlerin her biri ayrı ayrı vadilerde. Birbirlerine çok uzak görünüyor bu benler. Eğer ortada tek bir ben varsa bütün olaylarda ve yaşamın her alanında insanın bir birine yakın tavır ve davranışlar sergilemesi gerekmez mi?
İyi ya da kötü bir olay kurgulayalım kafamızda. Örneğin cep telefonunuzun çalındığını düşünün. Bu durum karşısında ilk verdiğiniz tepki mi asıl benliğinizi gösterir yoksa olay biraz soğuduğunda takındığınız tavır mı sizin gerçek kişiliğinizi gösterir.
Şimdi cep telefonunuz çalınmadı sadece öyle varsaydık ve bu varsayım üzerine bir düşünce yapısı kurguladık. Ancak insanın kurguladığı düşünce yapısı onun olmak istediği düşünce yapısını ifade eder, olduğu düşünce yapısını değil.

DOYA DOYA YAŞAMAK

teacher07 | 20 October 2009 10:44

Birileri diyor ki:
“Türkiye’de Müslümanlığımı doya doya yaşayamıyorum.” Zaten en özgür sensin, yaşa be kardeş…
Soran olmaz mı? Dur bakalım, doya doya yaşamak ne demek? Miyonların doya doya yaşamak istediği şey farklıdır. Obur doya doya yemek, kimi doya doya macera yaşamak, kimi güç, kimi para, kimi sex, kimi din, kimi de doya doya bilgi ister. Bu kadar farklı yaşamları doya doya yaşayanların ülkesine demokrasi dense gerektir.

Londra’da Pakistanlı Müslümanlığı, eşcinsel eşcinseliğini, solcu solculuğunu yaşıyor. Fransa’da Budist Budist’liğini, Yahudi Yahudi’liğini, Ateist Ateistliğini doya doya yaşayabiliyor. Örnek çoğaltılabilir. Bunlar demokrat toplumlardır. Türkiye’de bunları kim doya doya yaşayabiliyor? Aslında doya doya yaşamak konusunda Bazı toplumsal kısıtlamalar vardır. Zenginler doya doya , fakirler doymaya doymaya yaşamaktalar. Bizde “demokrasi” dediğinde mangalda kül bırakmayan doya doyacılar, doyamayanların haklarını doya doya engelliyorlar.

Sünnet suç sayılabilir mi?

kaankisisi | 18 June 2009 14:28

Daha önceki iki yazımızda, sünnet ismi verilen operasyonun İslam dininde yerinin olup olmadığını sorgulamış, daha sonra ise sünnet operasyonunun İslam’ a nasıl yerleştiğini bulmaya çalışmıştık.

Ancak sünneti sadece dinsel / geleneksel açıdan ele almak yetersiz. Sünnetin sonuçta tıbbi bir operasyon olduğu düşünülürse, hukuki ve tıbbi boyutlarını da irdelemek gerekir kanaatindeyim.

İnternette ufak bir araştırma yaparak, sünnetin tıp açısından fayda ve zararlarını, bu konuda yapılan çalışma ve öne sürülen fikirleri, yüzeysel olarak da olsa inceleme şansımız var. Kimi uzmanlar sünnetin penis derisi altında oluşacak bakterilerin neden olduğu enfeksiyonları önlediğini, kimileri penis kanseri gibi hastalıklara engel olduğu, kimileri erken boşalmaya sebep olduğunu, kimileri ise tam tersi erken boşalmayı engellediğini öne sürerken, küçük yaşta geçirilen bu tip bir cerrahi müdahelenin psikolojiyi etkileyip etkilemediğini tartışan uzmanlar da var.

Özgür müyüz?

toz66 | 14 June 2008 14:18

Düşüncelerimizde sizce ne kadar özgürürüz? Olması gerektiği kadar mı? Yoksa, bizim istediğimiz kadar mı? Demokrosi ve özgürlük kavramını ne zaman açıklamak istesek, çoğu kez “başkalarının özgürlük alanına girmeden, herkes özgürdür” deriz. Fakat her zaman bu böyle midir? Tabiki hayır!. Çünkü, sadece ülkemiz değil, dünya’nın çoğu yerinde özgürlükler kısıtlanıyor, insan hakları yok sayılıyor. Özgürlüklerini de savunmak isteyen “düşünce suçlusu” damgasını yiyor. İnsan hakları ihlalleri ve özgürlük kısıtlamalarının Dünyadaki örnekleri saymakla bitmiyor, Çin,Rusya özgürlük beşiği Fransa, İngiltere, Almanya,İsrail ve Amerika bunların bazıları… Bizim ülkemizde ise özgürlük ksıtlamaları, farklı ideolojik çevrelerce, farklı yorumlanıyor veya engelleniyor. Bir kesim buna “mahalle baskısı” derken, farklı görüşte özgürlüğü engellenen birisi, buna “rejim kaygısı” diyor. Tartışmalar sempozyumlardan,konferanslardan ve mahkemelerden taşıyor, televizyonlarda reyting aracı olarak kullanılıyor. Zorla birilerini konuşturuluyor ve bunlardan kar elde ediliyor. Ne devletlerin yaptığı, nede özel kişiliklerin yaptığı özgürlük kısıtlamaları kabul edilemez. Bırakın insalar “birbirlerinin özgürlük alanına girmeden” istediklerini yapsınlar. Bırakın artık insanlar özgürlüğün ve haklarının tadını çıkarsınlar…

Çırılçıplak Düşünceler Zihnimizde Köle !!!

chesss | 05 June 2008 16:17

Düşünceye Özgürlük, Hayır Bahsetmek İstediğim Bizahati Kendi Düşüncelerimize Yaptığımız Makyajlardır Hangimiz Düşündüğünü Törpülemeden Söylüyoruz Ki ?

Şöyle Olur Böyle Olur Bunu Söylersem Böyle Olur Şunu Söylersem Böyle Olur.

Çırılçıplak Düşünceler Zihnimizde Köle !!!

Eğer Bir İnsana Alenen Küfür Etmeyi Aklımızdan Geçiriyorsak ve Etmiyorsak Biz kendimiz Değilizdir.

Biz Kendimizi Köle Ediniriz Kendimize Sadece Eğer Düşüncelerimizi İfade Edecek Cesareti Bulamıyorsak o O Düşünceye Haksızlık Etmiş Bulunuruz.

Düşünce Bazında Cesaret

chesss | 30 May 2008 09:47

Birçok İnsanla Birebir Muhabbetlerde Tartıştığım bir konuda Sizlerinde Fikirlerini Öğrenmek İstedim.

İnsan Fikirleri Ve Düşüncelerini Mufahaza Açısından Neden Diğer Bütün Düşüncelerden Sakınır Üstüne Titreyip Onu Korumak Zorunda Hisseder Kendini ?

Hatta Çoğu Zaman Karşı Fikir İle Birebir Temastan Korkanlar Olur Herhangi Bir Konuda Konuşmaktan Korkarlar ?

İyi Ama Fikirlerin ve Düşüncelerin Bireylerin Muhafazasına İhtiyacı Yoktur Ki ?

Başlı Başına Bir Savaş Gereklidir O Sahip Olunan Fikrin Yuvalandığı Akılda Daha iyi Kavranması.

Bülent Ersoy, Askerlik ve 318. Madde

| 02 March 2008 01:21

Bülent Ersoy’un “Popstar-Alaturka” programında askeri operasyonlar ve zorunlu askerlikle ilgili yapmış olduğu açıklama günlerce haber programlarında ve internet sitelerinde tartışıldı. Bazı kaynaklar Bülent Ersoy’u tabu olan bir konu hakkında fikirlerini cesurca beyan ettiği için kutladı. Örnek olarak Taraf gazetesi Bülent Ersoy’u “Doğurmadan Cesaret Ana” olarak nitelendirirken ntvmsnbc.com da haberi “Bir tabuyu daha mı yıkıyor” başlığıyla duyurdu. Habertürk ise Bülent Ersoy’un saçmaladığını iddia etti.

İnternet sitelerinin ziyaretçileri tarafından yazılan yorumlar da çok farklı görüşleri temsil ediyordu. “Halkı askerlikten soğutma” suçunu ele alan 318’inci maddenin kaldırılmasını ve düşünce özgürlüğünü savunan bir kesim olduğu gibi Milliyetçi kesim Bülent Ersoy’un cinsiyet değişimine bazen dokundurmalarda bulunarak “Ya sev ya terket” ve “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” tarzı sloganlarla yorumladılar haberleri.

İ.Cem’in Fransa Kararına Yorumu

astral | 16 October 2006 13:56

İsmail Cem Fransa kararı hakkında Can Dündar’a yorum yapıyor.

“Türkiye, Ermeni soykırımı yapmamıştır” demek Fransa’da yasal bir suç oldu. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu yasa, Fransa’nın kendini adeta zorla soktuğu bir sınava dönüştü. Fransa kendi geçmişini, özgürlükçülüğün Avrupa’daki öncüsü konumunu, “1789 İhtilal-i Kebir”ini, Fransa’yı Fransa yapmış değerleri, bir bakıma kendini inkâr etti. Farklı düşünmeyi ve bunu ifade etmeyi yasaklayan, cezalandıran bir Fransa’nın, dünya önüne çıkıp da özgürlükten söz etmesi sahtecilikten başka şey olamaz. Bunu gün ışığına çıkardığı ölçüde, Fransız parlamentosunun girişimi “hayırlı” bir gelişme olarak nitelenebilir. Türkiye, insan haklarını ihlal eden Fransız girişimi karşısında, savunma konumunda değil, tam aksine, iddia makamında olmalıdır. Fransa’nın özgürlükçü görünümü altındaki bu sahtecilik boyutunu bütün gücümüzle dünyaya duyurmalıyız. Edilgen değil, etken olmalıyız. 3-5 oy uğruna, Fransa’yı bu duruma düşürenler utansın…

ermeni soykırımı yasası

asymptot | 12 October 2006 13:49

fransada oylandı ve kabul edildi. böylece ermeni soykırımını reddetmek suç oldu fransa’da. yasalaşması için senato’nun da onayı gerekiyor.

reco kongo kenesi

esatergun | 08 July 2006 09:33

bir kene ile bir başbakan arasında ne gibi bir benzerlik olabilir ki? leman‘ın bu kapağı olay yaratacak gibi görünüyor.