telefon
telefon

Telefon, az sonra vereceği acı haberin etkisiyle acı acı çalarken, ben de, üzerinde günlerdir uğraştığım o çok önemli projeyi bu gün de bitirememiş olmamın sıkıntısıyla daha yeni yatmıştım. Bir telefon nasıl acı acı çalar ki,diye düşünüyor, yazarın beni uyandırması için gerçekten çok önemli bir sebebi yoksa canına okuyacağımı söylüyordum. O zamanlar cahildim. Yazarın ben olduğunu bilmiyordum.Telefona baktım. Aynı acılıkta çalmaya devam ettiğini görünce, sadece bakmakla olmayacağına kanaat getirip ahizeyi kaldırdım.-Sana kötü bir haberim var, dedi bana, Mecidiyeköy’den sizin oraya kalkan son otobüsün saatini 7’ye çekmişler. Yediden sonra beklersen ancak saat dokuz buçukta var otobüs. Başka da yok.-Ama bu çok saçma, diyebildim sadece.-Saçma olsaydı büyüklerimiz bunu bu şekilde uygun görmezdi. Saat yediye kadar otobüs durağında olamıyorsan hayat tarzını değiştirmek zorundasın demektir. Sana özel otobüs mü kaldırsınlar yani?

telefon
otobüs

Hem çok yorgun olduğumdan, hem de bu meseleyi bir telefonla tartışmak istemediğimden ahizeyi yerine bıraktım. Sen bir blog olsaydın görürdün gününü.Ne yapacaktın şimdi? Aslında şimdi ne yapacağım belliydi, yatıp uyumaya devam edecektim de, sonra, otobüse binmem gerektiğinde ne yapacaktım?

büyüklerimiz
büyüklerimiz

Mesela Beyaz Masa’nın sitesine girip şikayet formu doldurabilirdim. Onlar da bana iki gün sonra cevap yazıp, İETT’yle görüştüklerini, mevcut yolcu potansiyeli göz önünde bulundurularak böyle bir uygulamaya gidildiği cevabını aldıklarını söyleyebilirdi. Ya da, aradan aracıları çıkartıp doğrudan doğruya İETT’nin sitesine girebilir, şikayet formu doldurup gönderebilir, böylece 2 gün sonra İETT’nin mevcut yolcu potansiyelini göz önünde bulundurarak böyle bir değişiklik yaptığını ilk ağızdan öğrenebilirdim. Ya da belki, Mecidiyeköy’deki Büyükşehir İletişim Merkezi’ne gidebilir, durumu izah etmeye çalışabilir ve oradaki kızın yalan yanlış Türkçesiyle benim adıma Beyaz Masa’ya şikayet dilekçesi göndermesine izin verebilir; yine iki gün sonra, İETT’nin bu değişikliği mevcut yolcu potansiyelini göz önüne alarak yaptığını öğrenebilirdim.Her durumda, büyükşehir belediyesinin beni adam yerine koyup iki gün içinde cevap verdiği için gururlanırken, potansiyeldiye henüz gerçekleşmemiş ama ileride gerçekleşmesi beklenen büyüklüklere dendiğini söyleyememenin ezikliğini yaşardım.
En iyisi uyumak, biraz enerjimi toplayıp günlerdir üzerinde çalıştığım halde bir türlü bitiremediğim projeme devam etmekti.Ne demişti geçenlerde otobüste arkama oturan Taraftar amca? “Bu millet nankör. Bir hizmet yaparsın, beğenmez. Hemen her şeyi şikayet eder.”

Taraftar amca haklıydı tabii. Buraları eskiden hep tarlaymış. Hatta tarla bile değil, bomboş araziymiş. Biz de onun gibi zamanında akıl edip şuradan iki parça toprak çevirseydik biz de şimdi şikayet etmezdik belediye otobüsü seferlerinin saçma sapan saatlere çekilmesinden.Gerçi Taraftar amca bu engin yorumunu bizimle, otobüslerin ilk duraktaki hareket saatlerinin bir gün aniden değiştirilmesinin ardından, bundan haberi bile olmayan 50 kadar kişinini ayazda beklemekten dolayı homurdanmasına binaen paylaşmıştı; ama onu da başka sefere anlatırım artık. Çünkü o gün telefon acı acı değil, şaşkın şaşkın çalmıştı.