Sinirliysen,birine kızıp üzüldüysen,birileri yüzünden diplerde sürünüyorsan ölmek istersin,ölümle cezalandırmak istersin insanları.Öldüğünde kıymetini anlasınlar ve içlerinde onlar da ölsünler,dibi boylasınlar istersin.İkinci tekil şahısa konuşuyorum…Bilmiyorum kaç kişi daha benim kadar manyak,kaç kişi daha karşısındakini cezalandırmak için ölmek istiyor.Belki de bu bir ceza değil,belki ölme isteğinin ta kendisi.Asıl olan da ölmek zaten.Ne için,kimin için olduğunun ne önemi var ki…Tekrar bilmiyorum demek geliyor içimden…Bilmiyorum bu ruhsal bir sorun mu…Her insanın sinirlendiğinde,sevdiklerine ceza vermek istediğinde bu şekilde kafasında kurup kurmadığından haberdar değilim.Boşluktayım,denizin dibini boylamak ve boğulmak istiyorum,zaten kendi oksijensiz kalmış boşluğumda boğulmaya yüz tutmuşken.Martin Eden geliyor aklıma…bir zamanlar severdim kitap okumayı,kaybederdim kitaplar arasında kendimi.Artık okuyamıyorum.Tozlu sayfalar arasında birşeyler aramaya çalışmak anlamsız gelmeye başladı.Mutlu sonlara hasret ben birtek Martin Eden’ı seviyor.Yakındı o bana…Mutlu olmaya çabalayan,sonunda hayatın anlamsız,dumanlı boşluğunda kendini yok etmeye karar veren karakter.Haklıydı…Yaşamaya değmezdi kiBu hayatHep sıkıcıydı…İçinde yaşanılanlar bayat