Kyoto protokoluna bir imza da bizden olsun.1 Mart 2007 küresel ısınma için dünya tek yürek.Bu çorbada tuzumuz olsun diyorsak sadece bu link’i tıklamamız yetermi bilmem.Ama deneyelim.Kazanan dünyamız olsun.
Kyoto protokoluna bir imza da bizden olsun.1 Mart 2007 küresel ısınma için dünya tek yürek.Bu çorbada tuzumuz olsun diyorsak sadece bu link’i tıklamamız yetermi bilmem.Ama deneyelim.Kazanan dünyamız olsun.
yorumlar
link için teşekkürler akoni.hemen imzamı bende attım herkes tıklasın lütfen…
Tam metin: Kyoto Protokolü’ne Karşı GörüşÖzetle ve sonuç olarak:ABD Başkanı Bush’un hegemonik gücünü kırma adına öne sürülen Kyoto Protokolü, aslında politik strateji içinde onun lehine çevrilmiştir. Çünkü bu tartışma beraberinde bu zihniyetin eline yeni kozlar vermektedir:* Protokol’ün kapsamı ABD ile uzlaşma adına daraltılmış, bu haliyle daha da kötüleşmiştir.* Sanayileşmemiş ülkeler “büyük yol gösterici ülkelerin” elinde figüranlara dönüşmüştür.* Önceden eleştirel bir tutuma sahip olan çevre hareketleri ve medya AB politikalarını destekler hale dönüşmüştür.Sonuç: Kyoto Protokolü’nü savunanlar, gücün ve değerin neo kolonyalizm ve neoliberal pratik içindeki yayılımını savunmaktadırlar.Ve onların özgürleştirici bir politika ile hiç bir ilişkisi olamaz; demekteler.
uzun süredir üzerinde düşündüğüm, okuduğum bir konu bu. kyoto protokolünün tam metnini 2 defa okuyacak kadar abarttım. paga’nın linkini verdiği yazı ve benzerlerine de sıkça rastladım.bazı arkadaşlar karıştırıyor, o nedenle belirtmek isterim; kyoto’yu, sözü geçen linkteki gibi eleştirenler küresel ısınma yoktur, sorun yoktur demiyorlar kyoto’nun kapitalizmi kollayan yaklaşımından rahatsizlar ama maalesef sorun bu kadar sert kapıya dayanmışken kapitalizmin çevresinden dolanacak bir çözüm önerileri de yok. olamaz, zira kapitalist dünya sorumlu olduğu gibi, dünyayı yönettiğini ve kendi çıkarını dayatacağı aşikar… bu nedenle, kyoto da “yapabileceğimiz kadarına razıyız” protokolüdür biraz.ben de kyoto’daki bir çok gelişmeden rahatsızım ve fakat sanıyorum zaten 2009 civarında kyoto’nun hükmü pek kalmamaya başlayacak (2012 zaten protokolün resmi bitiş tarihi), adı değişecek, hükümler yeniden elden geçirilecek. tüm bunlara rağmen türkiye şimdiden kyoto’yu imzalamalıdır, bu bir samimiyet göstergesidir ve yeni yapılacak anlaşmalarda fikir beyan etme hakkıdır…
İmzacı sayısı: 1 Mart 2007 saat: 18:30 itibariyle 108 bin 178’e ulaştı.
niye imzalamamız gerektiğini bir türlü anlamış değilim üstelik sera gazı salınımında başı çeken ülkelerden bir olan Amerika bu anlaşmayı imzalamamışken. sırf anlaşmayı imzalamakla yurt dışından gelecek ithal teknoloji ile kurmamız gereken filtre sisteminin maliyetinin 20 milyar dolar olacağı söyleniyor. ayrıca kendilerine ayrılan gaz salınım kotasını dolduramayan az gelişmiş ülkelerin bu haklarını kotalarını dolduran çok gelişmiş ülkelere devretme gibi bir hakkı da bulunuyor (acaba kim alacak ki bu kotaları). ayrıca ülkede zaten yavaş yavaş ayağa kalkan sanayi üretimi bu anlaşmayla ile birlikte yükselecek yatırım maliyetleri ile ne hale gelir bilemiyorum. şimdi çıkıp 10 sene sonra içecek su kalmayacak napacaksın sanayiyi diyenlere bişey demiyorum (bu imza atınca 10 sene sonra beklenen felaket olmayacak ve gecikecek demekle aynı şey olup bilimsel olarak ne kadar tutarlı olduğu tartışılır) bilip bilmeden her yere imza atmayalım ayrıca o web sayfasına imza atınca hükümet üzerinde ne gibi bir baskı oluşacak (bence az veya hiç gibi baskı oluşacak mesela sol kulak sağ kulak olayı) elbetteki benim görüşlerim bilmsellikten uzak oalbilir çünkü sadece okuduğum bilgileri alt alta sıralayıp kendimce çıkarımlar yaptım. aşağıda DEU Deniz Bilimleri’ nden Doc.Dr.Dogan YASAR’ ın görüşleri mevcut. Burada da başka bir yazı. (bu yormumu daha önce bildirgeç‘ te yazmıştım.)———————————Arkadaslar,Turkiye’de bu konuda calisan universitelerden aradiklari destegi bulamayanAB ulkeleri simdi sivil toplum orgutlerini kullanarak Turkiye’yi baskialtina almak istiyorlar. Afrikali bir lidere, bir basin mensubu “NedenAfrika bir somurge kitasi haline geldi” diye soruyor. Lider bu soruya soylecevap veriyor. “Beyazlar Afrika’ya geldiklerinde ellerinde incil vardi,bizde toprak, su an bizde incil var onlarda toprak”. Simdi de Turkiyede birkisim insanlarin ellerine incil verilmis.Dikkatttttttttt. Ve Ataturk’un 1932yilinda soyledigi soz “ilim tercume ile degil tetkikle yapilir” Zaten 1933yilinda da Universite reformuna gitmis ama bizler hala Ata’mizi dahianlayamamisiz. Eger denizden sediman alip iklimleri tetkik etmemisseniz,eger buzullardan karot alip iklimleri tetkik etmediyseniz lutfen dikkat.Gectigimiz haftalarda katildigim TRT1’deki “konusuyorum” programinda da birradyo yonetmeninin, Cevre Bakanini, bir fen konusunda istifaya davetetmesine tanik oldum. Daha mini buzul donemini bilmeyen bir insanin, resmitelevizyon kanalindan Cevre Bakanini istifaya davet etmesi inanilmaztrajikomik bir durumdu.Ben master ve doktorasini iklim bilimleri uzerinde yapan birisi olarak, vehalen de bu konuda lisansustu dersler veren biri olarak, KYOTO antlasmasiniTurkiye’nin neden imzalamasi gerektigini anlamiyorum. Dunyada 1-2 ulkedisinda kimsenin indirmeyi kabul etmedigi bir antlasmaya neden imza atmamizgerektigini lutfen bana aciklayin. Zaten dunyadaki karbon emisyonunun%70’ini de 7-8 ulke atiyorsa. Bu ulkerden AB disindakiler de zaten bu olayagulup geciyorsa.Bu isin bayraktarligini yapan AB ulkelerinden Almanya ve Ýngiltere disindakalan diger ulkeler toplam emisyonlarini 2012’ye kadar arttiracaklarinideklare etmis durumdalar. Ýndirecegini kabul eden Almanya ve ingiltere ise,indirdikten sonra bile bizim 3 katimizi atmaya devam edecekler. Lutfenbunlari iyi okuyun. Atmosfer ortak degil mi? Neden benim halen 4 katimiatmaya devam ediyorlar, indirkten sonra da 3 katimi atmaya devam edecekler?Mademki bu gaz bu kadar olumcul, niye benim seviyeme indirmiyorlar.Bu isten uzak durmanizi oneririm. Cunku sizlere anlatilanlar gercek degil.”Hard Science” bunlarin tam tersini soyler. Zaten AB ulkeri ve digergelismis ulkelerinin de bu durum umurlarinda degildir. Cunku kuresel isinmaarttikca kuresel yagis miktari da artar. Bu konuda calisanlar zaten dunyaninen basit olan bu kurali bilir.Kyoto antlasmasi basit bir ticaret antlasmasidir. Hedef teknoloji satmaktir.Halen gelismis ulkeler 30 yillik stratejilerini “sozde 2500 bilim adaminin(bunlar devlet gorevlisidir)” yazdigi rapora degil bizlerin anlattigibilgiler dogrultusunda yapmalari da bunun en buyuk ispatidir.Bu konuda, once Cerceve ve sonra da Kyoto antlasmalarini iyi okuyun. 1986yilindan sonra nukleer santral yapmayan AB ulkeleri 2003’den sonra 11 tanebirden yapmaya baslamislardir. Acaba neden?Doc.Dr.Dogan YASARDEU Deniz Bilimleri.——————————————–
sahsen bizzat ben kendim olarak imzaladim.
daha kisa bi yol yokmudur acepsole ” kyotoyu imzaliyorum, sozlesmeyi okumadim ama size guveniyorum ,kabul ediyorum” 7575 e gonder diye fln bisey cikmadimi daha puahahahahasaka saka imzaladim 117016 kisi olmusum
uyanın lütfen! Bunlar türkiye gibi 3. düya ülkelerinin gelişmesini önlemek için sarf edilen çabalardır. “ordoabchao” nun da söylediği gibi amerika nın bile henüz kabul etmediği bu protokolü bize kabul ettirmeye çalışıyorlar. tıpkı bergamadaki altın rezervlerimizi kullanmamıza izin vermedikleri gibi. sebep olarak da son günlein popüler konularını çok güzel kullanıyorlar
Sayın Yaşar Hoca’nın açıklaması “yeşiller yahoo groups”da da dolaştı…Kuşkusuz Hocamız’ın bakış açısı doğru…Dünya’nın bu sömürgenleri; 1972 Stockholm Konferansı’nda da, AGÜ’lere “sanayileşmenizi durdurun, çevreyi koruyun” öğütleri vermişlerdi. Toplantıda AGÜ’ler adına konuşan Hindistan Babakanı Bayan Indra Gandhi de; “yoksulluğun en büyük kirlilik olduğunu, gelişmiş ülkelerin, AGÜ’lere, gelişmelerinizi durdurun demekle onları uluslararası haksızlık ortamına itmiş olacaklarını” söylemişti…Sürdürülebilir kalkınma söylemlerine karşın; elbetteki gelişmişler durmadılar/durmuyorlar/durmayacaklar da…Ve vahşi kapitalizmin bu açgözlü sömürgenleri; “küreselleşme” yalanıyla, “herşey satılık” söylemiyle ülkemizi/kaynaklarımızı onlara altın tabakta sunan işbirlikçi yöneticilerimizin yardımıyla, yeraltı ve yerüstü kaynaklarımızı talan ediyorlar, sonra da bizlere öğütler veriyorlar…Ya kendileri verdikleri öğütleri uyguluyorlar mı?…Kuşkusuz hayır…Bütün bu yaşananlar her zamanki gibi; Batılı ikiyüzlülüğünden başka birşey değil…Alaska’da en az 50 yıllık petrolü varken, gelip Ortadoğu’da petrol için kan dökenler, sanayi atıklarını getirip kıyılarımıza bırakarak, ülkemizi/karasularımızı dev bir çöp sepetine dönüşütürenler…İşte bu sömürgenler şimdi de küresel ısınmaya karşı bizlerden önlem almamızı istiyorlar ???…”kyotoyuimzala.org”a imzamı attım ama, Yaşar Hoca’nın sözlerini de yabana atmamak koşuluyla…