bildirgec.org

bilmem hakkında tüm yazılar

senin dilin çok uzamış

kopanisti | 20 July 2007 16:22

Geçen hafta Rusya’nın başkenti Moskova’da yapılan en uzun dilli kız yarışmasına jüri üyesi olarak davet edildim. Beni nereden buldular, hangi uzmanlığıma göre jüri üyesi olmama karar verdiler açıkçası hiç sorgulamadım. Neyse gönderdikleri först kılas uçak bileti ile yolculuğumuza başladık. Moskova Şeremetyevo havalanında beni karşılayan hostes ile beraber kalacağım otele gittik. Bundan sonra yaşananlar konumuz dışında olduğu için pek değinmeyeceğim. Dönelim yarışmamıza ve yarışmadan örnek birkaç uzun ve güzel dile.

Yarışmaya dünyanın her yerinden yüzlerce uzun dilli kız katıldı. İlk defa dili bu kadar uzun ancak bir o kadar da güzel kızı birarada görme fırsatım oldu.

Jüri üyeleri arasında tek türk bendim, ayrıca tesadüfe bakın ki tek erkek de bendim. Jüri başkanımız Pamela Endırsın, diğer üyeler Ali Larter, Gisele Bündchen, Natalia Vodiavona, Mariya Şarapova idi.

Yarışmada kızların uzun dillerinin ölçüleri işte böyle mezura yardımıyla alındı ve dijital ortama milimi milimime aktarıldı.

Kızlar uzun dillerini gösterebilmek için hünerlerini sergilemekten de çekinmediler. Yarışmaya katılımın din, dil, ırk, milliyet, iş, güç, sosyal statü, sportif aktivite, eğitim, yabancı dil, tahsil, falan filan, ıvır zıvır hiçbir şartı şurtu kaydı kuyudatı yoktu.

Tek şart hiç kimsenin kızların bu dillerini nerede kullandıklarını bilmemeleri gerekiyordu işte o kadar. Biz de jüri olarak buna dikkat ettik ve buna göre oylama yaptık. kazanan insanlık oldu.

Bayan Hentbol Takımı

| 03 June 2007 10:58

Canavar düdüğünün yokuşunda yavaş adımlarla yukarı çıkarken karşıdan hızlı bir şekilde koşarak gelen bayan hentbol takımı, büyük bir hışımla yanımdan geçerken gölgemin yırtılmasına sebebiyet verdiler. Arkalarından, gün ışığına çıkmamış; içinde erkek ve kadın uzuvları bulunmayan, akraba-i talukatı barındırmayan nice küfür salladım da dönüp bakmadı; bu kısa donluların hiç biri. Hamili pusula sayın kendim gölgemi alaraktan terzi Bunuel’in yanına gittim. Abi dedim bizim gölge yırtıldı şunu iki dakkada hallet.” Yok, olmaz” ,dedi. Biraz düşündüm ve gölgemi orda bırakmaya karar verdim. 2 gün sonra alırsın dedi bana bunuel amca. Neyse, herşey böyle başladı. Garipleştim birden. Ne kadar diğer işçilerden farklı olacağımı düşünsemde, Amerika’ya inansamda; içimdeki garip hissiyat dinmiyordu. Ben de düşündüm; gireyim hafif kıraathanesine, bir çay içip çıkarım. Maksadımız biraz gevşeriz. Haluyeti ruhiyemiz pek bir otomatik portakal. Kuvetin içine radyo atacak adamda bulunmuyor vesselam white rabbit çalarken. Baktık hafif kıraathanesine genel mevzu dedikodu, aşk neyse ki fildişi sahillerinden aldığım kulak tıkacım yanımdaydı ki, bir çay söyleyip tıkayabildik kulaklarımızı. Kafamda 122 platipus, 34 zürafa, 22 mus geyiği dolaşırken bir şey dikkatimi çekti; (sesler gidip, 4 duyuyla kalınca ) kıraathanedeki bir çok kimsenin gölgesinin olmadığını fark ettim. İşin ilginci sanki insanın gölgesinin olmaması normalmiş gibi davranmakla kalmayıp geyikler üstünde niagara şelalesinden atlayıp intahar eden balıkçı kör allen’ın, “unsatisfied generated metabilizied sympaticly grown pimps dome” filminde sevgilisine kur yaparken kullandığı; alt dudağını, üst taraf sabitken hafif sol tarafa çekip dişiyle bastırmak ;hareketiyle birbirlerine kur yapmaktaydılar. Bir an için bunun normal dışı bir şeymiş gibi düşündüysem de sonraları aslında bunun olağan bir şey olduğunu, tek sorunun gölgemin yanımda olmayışı olduğunu hatırladım. Çayım gelmişti bu arada, bütün bu düşünceler aklımdan bir kağnı arabasıyla geçerken. Çayın içine normalde 1 adet şeker atacağıma, bu garip hissiyat dolayısıyla şekerin mutluluk verebileceği ümidiyle 2 adet daha şeker ekledim. Çayımdan bir yudum aldım. Arkama yaslandım. Sigaramı yaktım, çakmak taşı biten çakmağımı kibritle yakmak suretiyle. Birden keyiflendim. Diğer işçilerden farklı olacağımı ve Amerika’ya inanıp Amerika’da cenneti bulacağımı düşünüp hayallere daldım…