Erkek egemen bir dünyada Dünya Kadınlar Günü diye bir gün belirlemiş büyüklerimiz. Bu özel günde büyük alış veriş merkezleri kadınlara yönelik ürünlerde özellikle kozmetikte müthiş indirimler yapmış bir güne mahsus. Eee kadın demek eşittir boya demek çünkü… Yılın tüm günleri erkeklerin ne de olsa bir tek günü de kadınlara armağan ediverelim ne olacak sevinsin garipler demiş biri. Genelde feminist ayaklanmalarının sıkça görüldüğü ve aslında kadın düşmanlarının diline pelesenk ettiği bu müstesna günde istisnai birkaç teşebbüs olsa da asıl mevzu bu değil ve bunların hiç biri umurumda değil…Neden evde kumanda hep erkeğin elindedir? Beylerin tutuğu takımın maçı ile bizim kaçırmadan izlediğimiz dizi çakıştığında neden sorulmaz bize ne izlemek istediğimiz?Neden aldatmak erkeğin elinin kiridir de kadın için namus şeref meselesidir? Kadında erkek kadar aldatmaz mı? Peki bu erkekler bu kadınları kiminle aldatır?Neden güvenilmez şoförlüğümüze? Trafikte gördüğümüz her kadın sürücüye acemi-beceriksiz gözüyle bakılır. Bak şimdi çarpacak, öyle mi park edilir, bu kadınlara ehliyeti verenin var ya… diye devam eden cümleler küfür gibi uçuşur durur havada.Biri evi terk edecekse illa bu erkek olmalıdır. Kadın ceketini alıp çıkamaz çünkü. Neden terk etme, yalnız bırakma, ayrılma hakkı erkeğin tekeline verilir?Arkadaşlarla gece eğlenmeleri, içkinin dibine vurma, felekten bir gece çalma gibi deyimlerin ancak bir erkeğin diline yakıştığı kabul edilir.Erkekleşen kadınlardan bahsediliyor.Erkekleşmedik, erkekleştirildik Annelerimiz belki bizden daha şanslıydı. Sabahın kör karanlığında işe gidiyorum diye evden çıkıp, metro-otobüs-münibüs beklemediler. Hatta toplu taşıma araçlarında tacize de uğramadılar. Sabah kocalarını öperek uğurladı çoğu ve yürümek zorunda kalmadı yağmurda buzda.Yorulmadı, didinmedi, çırpınmadı bu kadar. Arada bir çoraplara yama yapıp zor ve zahmetli yemekleri pişirip sundular eşlerine. Ayaküstü atıştırmaları, hamburger, pizza, kahvaltı merasimi olmadı akşam yemeklerinde. Kendi doğurduğu çocuklara kendi şefkatli elleriyle baktılar emanet etmediler kreşe, yuvaya…İpek, şifon, saten ve şık elbiseler giydiler. Rüzgârda uçuştu etekleri. Spor ayakkabı ve blucin ikilemesiyle hiç karşılaşmadı nazik tenleri…Her ne kadar erkekleştirilsek de yazımın başında saydığım gibi hala yapamadığımız ya da yapabileceğimiz halde bize yaptırılmayan pek çok şey var. Gizli toplum kurallarıyla örülü bir dünyada yaşıyoruz. Modernleştik, kariyer sahibi olduk ama karşılığında kadınlığın ritüellerini devrettik.Hem özgür hem kadın olmak istiyorum. Çok mu zor?