kuş lokumu aldım yine kuruyemişçiden. zaman geçse ve ben büyüsem de bir şekilde onları bulmayı beceriyorum. renk renk minik minik … işyerine de götürdüm geçen gün. benle yaşıt bir kız hemen “aa nerden buldun” diyip benim kaçamağıma ortak olurken, bizden bir kaç büyük arkadaşımız kuş lokumuna oldukça yabancı bir gözle baktı. bu kuş lokumu sadece bizim jenerasyona mal olmuş bir şey mi filan diye düşünmedim. onun da başına bu belayı sardım. o ilginç bir keşif yaptı biz de çocuk olduk yeniden kısa bir süreliğine
yorumlar
hales nerede yaşıyorsunuz bilemiyorum ama İstanbul’da büyük küçük birçok çarşı ve alışveriş merkezinde kuş lokumunu bulmanız mümkündür. Belki eskisi kadar küçüklerin elinde göremiyoruz, ama bunun sebebi de piyasadaki markalı ürünlerin çeşitliliği ve reklamların satın alma üzerindeki etkisi. Kuş lokumu hala birçok evde yeniyordur diye düşünüyorum. Örneğin annem! Çay içerken akide şekeri kırmayı ve kuş lokumunu damağına yapıştırmayı çok sever.
Ben bir kaç kuruyemişçi dışında çok zor buluyorum ve benim dışımda yiyene rastlamadım: ) afiyet olsun
kuş lokumunu ben de severim ama ulaşılmaz birşey değil. asıl kayıplara karışan cino. hatta terasın ürünüydü iyi hatırlıyorum. ben de onlardan arıyorum. bulan, gören olursa bana haber etse, pek bahtiyar olurum…
madem kaybolan ürünler listesi başlattık. biz de lisedeyken her gün kokoşale yerdik. ismi de bir garip biliyorum. zaten bizim okul kantini dışında rastlamadım. böyle hindistancevizli bisküvi gibi bir şeydi. nerde bulunur bilen var mıdır, ben de onu sorayım: )
hehe kokoşaleyi ben de hatırlıyorum ama güzel değildi. ben beğenmezdim. kokoşale etinin ürünü sanırım. karfırdan ya da üç memeli migroslardan tedarik edilebilir. hatta en son üç ay önce radarlara yakalandı. istanbulda ise en son tansaşta karşılaşmıştık kokoşaleyle. ailemin yanına gittiğim tatillerden birinde sılada bir tane migros özentisi market var ordan satın almıştım. ama yine pişman oldum. hala tadını beğenmiyorum.bu arada sprint vardı bi aralar. mor paketli sprint gören olursa bana haber versin. cino için kayıp ilanım hala yürürlüktedir. cinonun özellikleri: sarı paket, terasın ürünü, kayısılı ve portakallı olmak üzere iki çeşidi var. kayısılı tercihimdir. sağolun 🙂
kucukken annem pazardan alırdı…ne ulvi bir seydi ya o…simdi hiç bulamıyorum istiklalde bi kuruyemiscide vardir di mi???
tipitipyahu eskiden (çikletti heralde) içinden bir nesne çıkardı holografik mi desem yok başka birşeydi ışığın geliş şekline göre karakter hareket ediyor izlenimi veriyordu, çıldıracam yahu bunun bir ismi vardı bileniniz varmı?!!!
holografik demeseydin hatirlayacaktim ya…!
lenticular tekniği deniyor ama, ahali arasında bir ismi yoktu. sanırım, anlamlandıramadığı şeye isim de takamadı yurdum insanı 🙂
evet yahu lenticular (hoş 40 saat düşünsem aklıma gelmeyecekti ya:)) eksik olmayasın benbey hızır gibi yetiştin vesselam:)bir vatandaş olarak burdan devletin yetkili kurumlarına seslenmek istiyorum!hergün aksatmadan aldığım, sigara paketinin üzerinde lenticuler fotoğraflar( ne bilim şöle gittikçe kararan bir akçiğer fotosu yada organları,uzuvları eksilen bir adam) olsun. belki büyük puntolu caydırıcı yazılardan daha etkin olurda, bu mereti bırakırım…:)
tipitip süperdi cidden, küçükken hep biriktirirdim içinden çıkan karikatürleri. bir de şıpsevdi vardı : ) yalnız neden he tipitipte hem de şıpsevdide ingilizce tercüme vardı onu çok merak ediyorum
bunun bir kaç nedeni olabilir, hales. en geçer neden bu sakızı(tipitip ten bahsediyorum çünkü şıpsevdi de ingilizce deyimler türkçe ye çevriliyordu ve nedenini bilmiyorum) sadece iç pazarda satmayıp belki ihraçta ediyorlardı.pazar genişledikçe tercümelerde arttı.(arapça,rusça, ingilizce vs.)ama hatırladığım kadarıyla eskiden tercüme yoktu bu da yukarıdaki fotoğraftaki karikatürün 80 model olmadığını gösterir:).şıpsevdi’ye doğrusu mantıklı bir kılıf uyduramadım:)
kus lokumunu bilemedim, anlayamadim nasil birsey, belki biliyorumdur da görmem gerekir. Alakasiz olacak ama baska birsey söylemeliyim. Kücükken kusburnu hic yemezdim, cevredeki tanidik kadinlar da kusburnuna baglamislardi, eve getiren eksik olmazdi, ne varsa sanki. hem tadini sevmezdim hem de kuslarla ilgili bisey var sanirdim icinde. cocuklar salaktir.
AAA kuş lokumu isteyenler bana müracat edebilir ler ben onlara istedikleri kadar bulabilirim. Veya Afyonkarasir’a yolları düşerse tabii uzunçarşıda herhangi bir şekerci dükyanına girmeleri yeterli sanırım.
aaah ah,arka mahalledeki bakkaliyede satılırdı.Birde leblebi tozu vardı üzerindeki kağıdı pipetle delip fırk fırk çekerdik annemizden gizli.Aman çocuğum boğulacaksın demesin ,yüreğine inmesin diye..Bide poşet içinde donmuş meyva suyu satılırdı yazları..Ona da bi lafı vardı annelerin.Neymiş efendim boyalı suymuş.Vallahi pek keyifliydi.
leblebi tozu bize eski sanki (yeni gençlik:) ) ama leblebi şekeri süperdi. Kuşburnunun da çayını bilirdim de yeniyor muymuş o??
Evet, marmelat gibi birsey oluyor. Orta Karadeniz’de her evde bulunur, deliler gibi tüketilir…
içi meyve suyu dolu olan o poşetlerden teyzem hala satıyor (ki kendisi mahalle bakkalıdır:)) adı da meybuz. Lenticular dediğiniz şeyi de hatırlıyorum. biz televizyonlu sakız derdik ona. hatta koleksiyonunu yapmıştık. ama asıl biriktirdiğimiz şey turbo sakızın araba resimleriydi. hala hatırlarım 340km yapan Vector çıktığında ağabeyim ona vermem için bana 5 ayrı resim teklif etmişti. Ben de anladığımdan değildi ama bu bunu teklif ettiğine göre değerlidir deyip vermemiştim:)
Çocuk olup da bunların hepsinden istediğin kadar yemek ne güzeldi. Şimdi yok onun içinde bu madde varmış yok şusu zararlıymış Kilo yapar,sivilce yapar, mideni bozar vs vs vs…
“televizyonlu sakız” doğru galiba. fonetik olarak bile çağrışım yaptı. ihtimal sallama ve ucuzcu bir saptama yapmışım “anlamlandıramadığı şey” diye :)bizim dönemde de, bibip vardı. alt-üst-orta oynardık.tengri, gidenlerin taksiratlarını affetsin :)))
haha ”televizyonlu sakız” tabii yaa! hatırladım:))gördün mü benbey kardeşim halkı küçümsememek gerekiyor:))ayrıca halkın, fil hafızalı neferi deborahhh a burdan teşekkürlerimi yollamak boynumun borcudur.unutmamış yahuu:)
“halkın fil hafızalı neferi Deborahhh”Ya @bossout sayende öldüm gülmekten:)) Hata izin verirsen bunu imza olarak kullanmak istiyorum:)
hehe! bazen geliyor böyle… acaba ne geçiyordu aklımdan:)kullan anasını satayım:))
pekiii dağdan bir kız iner döne döne desem: ))
ya iki saat yorum yazdım ekle dedim sayfa görüntülenemiyor yazdı… bi sürü de yazmıstım.. geri gel dedim yorum yok yerinde.. gıcık oldum… uzun uzun yazmıstım ne güzel:( neyse kısaca 4 seyden bahsetmiştim:1- o kızın döne döne o dagdan inemeyeceginden.2- gecenlerde bakkaldan aldıgım agızda patlayan sekerlerden3- televizyonlu sakızlardan arkası cıkartmalı olanlardan bi tanesinin yeğenler sayesinde bizim buzdolabının kapağında durmasından4- Bursa da eskiden satılan “KADER KISMET” dediğimiz içi hediye dolu ve üzerinde kazınmayı bekleyen haneler olan her hanenin altında numaralar ve bu numaralarla eşleştirilen hediyelerin listelendiği hediye listesi olan karton kutudan..
hatta kader kısmetciler “ŞAAAAAAAANNNNNS… TALİİİHHH… KAAAAADER… KISSSMETTT 5 KURUŞA!” diye bağırırlardı di mi? içinden plastik güneş gözlüğü, yoyo (içi saman dolu) pembe boyalı gofret, leblebi tozu, en büyük hediye olan uyduruk mızıka, sakız misket ıvır vıvır… hepsi hazineydi akıllım…halescim yazı başlığına cevap: YOK! en pudralısından olsun geberirim…
DÜZELTME: ıvır ve zıvır olcek pardon
Ağızda patlayan sekerler cidden süperdi.bir de susam sokağı demişken:sür sür arabanı gez sokakları 🙂 da demek istiyorum
“SANS TALİH KADER KISMET KADERİNİ KISMETİNİ DENEEE!” diye bagırıyorduk biz.agızda patlayan sekerler hala süper..bu arada kuş lokumu sevmem…
o kus lokumunu hatirlayamadim efendimvellakin ozledigim abur-cuburlardan birisi IGDEvarmidir igde nin yerini tutacak sey,girerdim bizim bakkala( bakkal diyorum bak ne gezer ozaman gros lar-hiper carfur lar neyim)50 kurus la yalcin abiden(bizim bakkalci) butun igdeleri vermesini isterdimuyanik yalci abide verirdi 100 gr i 30dk oturur yerdimigde krizi geldi bak simdi, disari cikiyorum ben
Sizin son zamanda yediğiniz kuş lokumları nasıldır bilemiyorum ama benim bulduklarımda eski tat yok sanki.Bir de eskiden daha küçük kesilmiş olurdu 7-8 taneyi atardım ben ağzıma.Geçenlerde aldıklarımın bir tanesini ağzımda 4 e bölebildim.Sprint i de hatırlıyorum.Her tenefüste bir tane yemeden olmazdı.Başka renkleri de vardı ama en güzeli lacivertimsi paketli olanıydı.Ben de bir şey sormak istiyorum adını hatırlayamadım ama mutlaka müptelası olanlar çıkar.Kruvasan gibi ayçöreği gibi..yumuşak ve tatlı bir hamuru var.İçinde çikolata kreması olan en güzeliydi.Vişneli ve kayısılı olanları da vardı.Çok eski değil zaten.Ama artık hiç bir yerde bulamıyorum.Adı neydi? Hala üretiliyormu?
ağızda patlayan sakızı şimdi bir çikolatanın içine koymuşlar.milka galiba.çikolatayı yiyosun bir de patlıyor üstüne üstlük.susam sokağında ayrıca ‘sevdiğim sayı altııııııııııııııııııı’ vardı.bide big babol vardı.balon içinde balon yapardım.o sakız hala var.bir de arı mayalı silgi vardı,çok koklardım.ortaya karışık yaptım size.
Patlayan şekeri bulamadığımız için, milka’nın patlayan şekerlisini yemek zorunda kaldık.Bir de eskiden, kolonyalar vardı küçücük. Rengarenk. Alıp patlatırdık böyle süper olurdu.Gazeteden yapılan külahlara çay bardağıyla çekirdek almak için sıraya geçerdik.Balkondan sarkıtılan sepetle aşağıya bir şişe su inerdi. “annee paranın üstü benim olsun” diye bağırırken, terlemiş yüzümüzü tshirte silip, bir an önce bisikletle arkadaşlara yetişmeye çalışırdık.Tipi tip mi turbo mu ikileminde çok kalınırdı. Bir de televizyonlu sakız tabiki. O biraz pahalıydı ama. Rengarenk, parlak misketler de kız erkek herkesin elinde vardı. Bir de çat pat’lar vardı. Annelerin çok kızdığı. Zaten anne bakkala uğrayınca, ne aldın ne yedin bütün dökümü öğrenirdi.Ayın 15’i, yani maaş günü beklenirdi. Annenin elinden tutup oyuncakçıya giderken, bu sefer hangi oyuncağı almak istediğine karar verirdin.Hey gidi günler.Çocukluğun küçük şehirde geçmesi lazım. Şimdikilere üzülüyorum.
kurburnundan,tipi-tip den-igde sine gecince ne alaka ise aklima su torpiller,citir pitir lar geliyor, mahallede ki kizlari azmi kovalamadim bunlarla, hic ole ayrim flan yokyok bu halil amcanin kizi imis, way efem yoneticinin kizi imis, bunu patlatirsam yonetici kapiya gelirmis; simdi dusunuyorum da cok yaman , gozu kara imisimuludag gazozu da yad edelim alinmasin demi
@darjeelingsusam sokagında “sevdiğim sayı altıııııı” ilk aklıma gelenlerden…ama nasıl dı yaa? sandalyenin 4 bacagı var sevdiğim sayı 6 ?
minik kolonyalar! 🙂 ilkokulda kapı ıvır zıvır şeyler satan işportacılardan mutlaka bir tane alırdık her gün.en sevdiğin sayı altı da söyle bir sey:benim 2 gözüm 1 burnum varbir elimde tam 5 parmak var4 ayağı var iskemlenin6’nın yerini tutamazSusam SoKagı’nı özledim !
4 tekeri var arabanın4 bacağı var iskemleninama benim en sevdiğim sayıaltı altı altı..ben de böyle birşeyler hatırladım….
bir de şu vardı:arada kaldım tam aradaaaaabiri o yandan biri de bu yandannnnnnnarada kaldımtamm aradaaaa(bir adam iki adamın arasında sıkıştırıyolar bunu, bu da şarkıyı söylüyor) 🙂
Çek çek kürekleri, sür arabanıkeyifli neşeli … çıkar hayatın tadını… neydi ya bulamıyorum sabahtan beri.
gün güneşliinsanlar neşelisende gel oyna susam sokağındadostluk ve sevgisarıyor heryerisende gel oyna susam sokağındasev dünyayı açılır her kapı işte susam sokağı..(susam sokağı şarkısı)
şarkıyı yaratırken küreklerden girip arabada son buluyordu. son hali “sür sür arabanı gez sokakları, keyifli neşeli tasasız çıkar hayatın tadını” 🙂
hay saolasın @hales, burda 3 kişi hatırlayamadık.ohh be.
arada kaldıım birbir sosiis gibiibaşıma gelen en acıklı olaydır buuarada kaldımtam aradaaa…aahh ahh tekrar cocuk olsam
@sister blister akla takılınca insanı deli eder bilmez miyim: ) ben de susam sokagının sarkını yarım yamalak hatırlıyordum. sağol darjeeling.sev dünyayı : )kurabiye olsa da yesek, edi büdüyü sinir etse: )
-büdü—- biliyormusun edi bu güvercinler cok aptallar…-edi —- Neden büdü?-büdü—- 8 kez satranç oynadık ama sadece 2 kez yenebildiler beni …-edi —- ?!?!?!?!
kuş lokumunu sordum bugün profilodaki malatya pazarına. Bildiğimiz ufak lokummuş. neyse adını öğrenmiş oldum en azından.
ama kuş lokumunun üstünde pudra sekeri olmaz büyük lokumlar ya da çifte kavrulmuşlar gibi
kus lokumunu sevmeyen olurmu
olmaz
@nazo, yanılıyorsun..@makaleci sevmiyor..
Gül lokumu, daha güzel..
soslu fıstık var o da süperdir