Ameliyathane; ne kadar boş geliyor bazı kelimeler insana, o yeri ve durumu yaşamadan önce…Sedyenin üzerine yatmadan önce arkası açık önlüğü giydirdiler, üşüdüm, içimde bir boşluk duygusu, kendimi ellerine teslim edecektim, uyuyacaktım ve vücudumda gezinen yabancı eller, derimin altına girecek ve iç organlarıma dokunacaklardı, şimdi bunları düşünmenin sırası değildi, ama beynim durmadan çalışıyordu. Sabah duşumu almış, gözlerime rimel sürmeyi ihmal etmemiştim, yanaklarım kendiliğinden al al olmuştu zaten, ya çok heyecanlandığımda, korktuğumda yada çok utandığımda kızarırdım, şimdi ki ruh halim korku ve heyecan karışımıydı, aynada kendime baktım, bir daha bakabilecek miydim bilmiyordum..Sedyenin üzerine uzandım, kolumda serum, saçlarım yeşil soğuk örtünün üzerinde dağıldı, hala nasıl göründüğümü merak ediyordum, her zaman etmiştim zaten, dudaklarım kurumuştu, dilimle ıslatmak istedim ama dilim damağımda kurumuştu, sabahtan beri hiçbirşey yememiş, içmemiştim, bir bardak su içmek istedim, ama içemezdim.. Üzerime o soğuk yeşil örtüden örttüler, iğrendim nedense, hep böyleydim zaten, otellerde çarşaflara değemez, duşa çıplak ayakla basamam, kimbilir daha önce kimlerin üzerinda yattığı o çarşaflar aklımın oyunları ile iyice iğrençleşir, düşünmemeye çalışırım, eğer tedarikli gelmediysem bavulumda çarşaf yoksa, hiç değilse yüzüm değmesin diye havlumu yastığa serer öyle uyumaya çalışırım, duşa ise terliklerle girerim, hiçbir yere değmemeye çalışarak, parmaklarımın ucuyla suyu açarım.. Nerden aklıma geliyor bu düşünceler, birazdan narkozla bayılacağım ve düşündüğüm şeylere bak, korkuyorum ve dua etmek istiyorum, ama aklıma gelmiyor bildiğim tüm dualar uçup gidiyor aklımdan, hep böyle olmadı mı zaten, o 99 depreminde de sadece bitsin artık bitsin diyebilmiştim.. Koridora çıkıyoruz ben sedyede, bir hemşire ve hastabakıcı eşliğinde, kendimi çıplak hissediyorum, eee çıplağımda zaten o bir kullanımlık hastane önlüğü dışında birşey yok üstümde, bir de o yeşil iğrenç örtü, tavandaki florasan lambalara takılıyor gözüm, köşelerdeki örümcek ağlarına, sonra duvardaki çatlaklara, neden herşey kusursuz değil sanki, burası özel bir hastane ama dip köşe bucak bakarsan heryer pislik yuvası gibi, görünürde bir hijyen hakim, ama ben bayılacağım diye çok açtım antenlerimi galiba, tüm kötü görüntüleri yakalıyor gözlerim, kafamı çeviriyorum hastabakıcının kıllı göğsünü görüyorum, v yaka giydiği yeşil kıyafetinin içinden çıkıyor kılları, boynunu kaplıyor simsiyah, sonra bıyıklarına çarpıyor gözüm, nerdeyse dudakları gözükmüyor, neden gözlerimi kapamak üzereyken bu adam var ki yanımda, bende şans yok zaten diyorum kendi kendime gülümserken ona gülümsediğimi sanıyor zaten üzerimde olan bakışlarını gözlerime dikiyor, allahım sarı sapsarı dişleri ile gözlerinin beyazında bile bir sarılık olan gözleri ve yavşakca bir gülümseme tiksiniyorum, gülümsemem donuyor kafamı çeviriyorum, bu sefer hemşirenin kocaman memeleri gözümün önünde, allahım diyorum tüm hilkat garibeleri burda sanırım cehenneme giden yoldayım:)Asansördeyiz, o kocaman sadece hastalar için yazan ama nedense herkesin kullanmak istediği uzun büyük asansörde, hep başım döner asansörlerde ani hareketler başımı döndürür, bazen arabanın hızla bir tümsekden geçmesi gibi bir hoş oluverir içim, bazen gözlerim kararır aniden bir kadeh rakıyı dikmişim gibi sallanırım.. Bu sefer yatıyor olduğum için birşey hissetmiyorum, ama midem bulanıyor nedense, sanırım korkum bunun sebebi, aşık olunca da midem bulanır benim, nerden aklıma geldi şimdi, olmadığına inandığım ve olmadığını savunduğum bir duygu aşk benim için, şimdi ise kendi kendime itiraf ediyorum aşık olunca midem bulanır:) Ameliyat sonrası insanların huyları değişir derler, belki bende bir aşk kadını oluveririm uyanınca 🙂 Yine gülüyorum kendi kendime, bu huyum çok fena, aslında seviyorum ama bazen başıma dert oluyor, miyop olduğum için gözlüklerimi sadece toplantılarda ve film izlerken takıyorum yada konserlerde, 2 metre ötemdeki insanların yüzlerindeki ifadeleri ayırt edemiyorum, doğrusunu isterseniz sokakta kimselere de bakmam zaten, kafamda sürekli konuşan birileri olduğu için fazla kendimle meşgulum, kimseleri görmem, bakmam, dolayısıyla kendi kendine konuşan biri olarak, dümdüz karşıya bakıp gülümserken yanlış anlamalara sebep oluyorum, hem bakmayan hemde görmeyen biri olarak:) Neyse bu sefer kafam hemşire hanıma dönük , tombul bir hemşire, umursamaz bir havada, kimbilir onun aklından neler geçiyor, bana bakıyor ve o da gülümsüyor.. Kafamı çeviriyorum konuşmak istemiyorum, normalde de tanımadığım insanlarla diyaloga giremem zaten, boş konuşmaları sevmiyorum, şimdi bana sorular soracak, cevaplarını hemen unutacağı neden boşa nefesimi harcayayım ki, belki de son nefeslerim bunlar, bir sigara mı içseydim acaba, nefes diyince geliverdi aklıma, içmem ki ben sigara, olsun şu anda deniz kenarında oturup, kahvemin yanında o kırk yılda bir içtiğim ve dumanını dışarıya üflediğim ligth sigaralardan birini tüttürüyor olsaydım keşke..Damak zevkime hitap etmiyor sigara, damağımdaki tadını sevmiyorum, damak diyince aklıma damak çukulatası geldi, şu ameliyattan çıkınca yemeli ölmeden.. Bu ameliyat meselesi ortaya çıktığından beri ölüm daha çok aklıma geliyor, oysa ölüm korkusunun yersiz olduğunu, ölümün bir kurtuluş olduğu fikrini hararetle savunan ben, daha erken diyorum daha erken, listemde yapılacaklar daha bitmedi, uzun bir liste değil belki ama bitmedi işte..Kapı açılıyor, sonra kocaman çelik bir kapı daha iki kanatlı, buz gibi bir odaya alıyorlar beni, etrafta maskelerini takmış, elleri havada bir sürü insan, komik gözüküyorlar, ooo diyor doktorum Şahane hanım şeref verdiniz,diyor. Hınzırca gülümsüyorum. Anestezi uzmanı doktorum geliyor esprili bir adam, odamda da ziyaret etmişti beni, gülümsüyor güzel bir kadını bayıltmak her zaman nasip olmaz diyor, off diyorum içimden hiç flört edecek halim yok, hemşirelerden biri Türkiye güzeli vardı neydi adı şimdi haber sunuyor hahh Jülide Ateş, evet evet ona benziyor hastamız diyor, gülümsüyorum kısaca, buz gibi bir yer, ışıklar gözümü alıyor, duvardaki saat gözüme takılıyor, üzerimdeki örtüyü kaldırıyorlar, çok kalabalık burası mahremiyetim kalmadı, utanıyorum, korkuyorum, üşüyorum, başka bir ortası delik bir örtü koyuyorlar, sonra ameliyat önlüğümüde çıkarıyorlar, kalbim kalbimi ellerine alan ilk adam olacaksın doktor diyorum, gülüyor herkes. Anestezi uzmanım konuşturuyor beni, günlük olaylardan, haberlerden, bana 10 dan geri say diyor, 10 – 9 – 8- 7 -6 -5 -…………………………….