bugün babamın direktifi ile Gebze’ye gitmem gerekti ve bunun için Haydarpaşa’dan tren yolu ile gitmeyi tercih ettim, “eee bunun bizi ilgilendiren tarafı ne diyebilirsiniz” ki benim anlatmak istediğim şeyde bu değil zaten 🙂

,sadece konuya girme amaçlı ve anlatmak istediğim konuyu buraya nasıl yansıtabileceğimi – daha doğrusu yazıya nasıl aktarabileceğimi – düşünürken her şeyin aklımda darmadağın olmasından sebepLe yazacaklarımı sürdürebilmek amaçLı böyle bir giriş yaptım 🙂

…aslında her şey bir nevi buradan başlıyor. kafam da o kadar güzel kurgulamıştım ki eve gelip bilgisayar başına geçtiğim anda ki durumumu [unutkanlığımı] en iyi belirten cümle yazıya attığım başlıktır… evet bir kez daha unuttum [dağıldım] ve tutukluk yaptım. biraz kafamı toparlayayım he! Evet; Vapurda ki sakız çiğneyen adam, pis adam ! beni soktuğu duruma bak. Trene binmeden önce bindiğim vapurda karşımda mıydı? Ya yakınımdaydı işte ! sakız çiğneyen bir adam vardı ve sakızı çiğneyiş şekli iLe uyuz oLma dürtülerimi harekete geçirdi, daha sonra trene bindim ve tren yolculuğu yaklaşık bir buçuk saat kadar sürüyor ve buda bir şekilde kafanızda dolanan şeylerin üzerine gitmeniz ve onlar hakkında yorumlar yapmanız için bir fırsat gibi görülüyor ki o an için benimde kafama uyuz oLma dürtülerimi harekete geçiren – o adamın da iğnelemesi iLe – huylarım aklıma geldi ve biraz olsun onlar hakkında neler konuşabileceğimi ve neler söylenebileceğini merak ettim… Tabii ki bunları kronolojik bir sıraya sokamam ki buda saçma oLur zaten aklıma geldikçe ve toparlayabildiğim kadarı ile yazacağım…

İlk önce şunu belirteyim daha öncede bu huylarım ile yaşar konumdaydım ve biraz abartılı idi bunun farkındayım fakat 2 – 3 sene öncesinden buyana bu kadar yoğun yaşamıyor sayılırım hatta + eklenen huylarda cabası:) … “oLm ne diyon sen ya” dediğinizi duyar gibiyim :)) Offff oofffff makine başında kahkahalar atıyorum, çünkü yaklaşık 15 dakikadır henüz ne anlatmak istediğime giriş yapmadığımın farkına vardım. 🙂

Daha önceleri annemin bile kullandığı kaşıklardan, tabaklardan kullanmaz, içtiği su bardağından dahi su içmezdim. Liseden sonra girdiğim bazı ortamlardan sonra bunu yendim sayılır, gerçi az buçuk yine bir şeyler var ama eskisi kadar abartılı değil ve son zamanlarda yeniden gündeme getirecek derecede rahatsız oluşlarım artmış durumda…

Sakız çiğnenmesi, çekirdek yenmesi, parmakların kıtlatılması, yemek yerken ağız şapırdatılması gibi ses yükseklikleri birbirine eşit oLmayan sesLer huylandığım unsurlardan bazıları… Şunu da dipnot düşmek isterim; tren de giderken raylardan gelen sesler herhangi bir rahatsızlık uyandırmıyor, aksine bir dinginlik bile verebiliyor. Tabii ki bende bu kadar huylanmayı istemem ama elimde olmayan bir şey ve bu sesleri uzun süreli duyduğumda sanırım sinirselliğinde etkisi kendimden geçebiliyorum. Henüz geçenLerde gece 23:30 sıralarında ev halkı uyumuşken ve evde bir sessizlik hakimken kardeşim ile arkadaşı arasında cep telefonundan mesaj bombardımanı başladı ve ben onun o telefonun tuşlarına basışından çıkan rahatsız edici seslerden o kadar huylandım ki gidip içeride ki oda da mesaj atmasını söyLedim, tabii kardeşimde “hasta mısın? Abi sen !” dercesine yüzüme bakıp mesaj atmayı kesti… Ayrıyeten Kardeşimin uyurken horlama olayı var, bu noktada kardeşimin uykusunu bölmek zorunda kaldığım için karşılıklı birbirimizden baya çekeriz, gerçi ona horlama denmez 🙂 ama neyse anlaşılabilmesi için öyle diyeyim çünkü neredeyse 2 – 3 şiddetinde deprem olduğunu söyleyebilirim:) ve bu nedenle de kardeşimle yıllardan beri beraber aynı oda da yattığımı hatırlamam en azından evde bu olmadı ki öyle bir durumda ben ya uyumam yada akrabalardan birine yada arkadaşlardan birisine giderim, akrabalardayken birkaç kere aynı odalarda yatma zorunluluğumuz olmuştu, birisinde sabaha kadar sinirden ağlamıştım, bir diğerinde de mutfakta yattığımı hatırlarım:) bu nedenLe odaya ranza aLınmasına karşıyımdır…

Uyuduğum oda küçük bir oda ki uyudum odanın küçük, sessiz, karanlık olması ve tabii ki duvar saati veya benzeri “tik tak !” seslerini çıkarabilecek aletlerin olmaması taraftarıyım, çünkü o zaman daha huzurlu uyuyabiliyorum, zaten bunlardan birisinin eksik olması durumunda uyku eylemini gerçekleştirmem işkenceye dönüşüyor… Odanın büyük olması durumunda huzursuz oluyorum ve yatakta debelenip duruyorum, oda gözlerimin önüne geliyor, pencereler kafamda uçuşuyor ve pencerelerden ışık sızıyorsa gözlerim kapalı iken dahi oradan ışık sızdığının bilincinde olduğumdan rahatsız oluyorum…

ev de tek olsam dahi içerdeki büyük oda da uyumamayı tercih ediyorum. Buraya dipnot olarak uykuya dalma çabası içindeyken bilgisayardan gelen klavye sesinden de aşırı derce de rahatsız olduğumu belirtmek isterim… E bu kadar anlattıklarımdan uyumaya çalıştığım ortamlarda ne tür şeylerden rahatsız olduğumdan az çok anlamışsınızdır.

+ oLarak daha önce olmayan unutkanlığım,sakarlığım beni rahatsız edecek derece de artmış durumda… ara sıra bir iki gün önce konuştuğum şeyleri unutma ve ancak birilerinin bahsetmesi ile hatırlayabilme ve ek olarak cep telefonumu, çantamı, taşıdığım vb. cisimleri unutma, hatta dışarıdan açtığım kontörtlü tel. parasını vermeyi unuttuğum anlar dahi oldu…

ve Son oLarak okuduklarımı anlayamayacağım septiklerine kapılıp okuduğum kitabın, gazetenin veya derginin satırlarını tekrar tekrar okuma sendromlarına giriyorum…

Aklıma gelen kadarı iLe bu kadar:) . Durumum nedir? bilemiyorum ama bu konuda bilgisi olanlar bir şeyler söyleyebilirler… tabii ben bunlardan ibaret bir yaratık değilim, açıkçası bu halimden ben bile ürktüm:) , normal seyirde bahsettiklerim burada göründüğü kadarı ile ön planda değiller… kendimi bilen ve kasıtlı olarak bunları öne çıkaran benim, çünkü; en azından bu konuları yaşayan başka münferit kişilikler vardır ve buraya bir şeyler yazarlar şeklinde bir merak uyandı içim de…

Konuyu bağlamak istediğim bir diğer nokta ise bu huyları yaşayanlar ile yaşamayanlar arasında ki didişmeler, meselâ bizzat kendim rahatsız olduğum bu eylemleri – sakız çiğnenmesi, parmak kıtlatılması vb. – uygulayan arkadaşlarıma yapmamalarını dile getirdiğimde çoğu zaman olumsuz tepkiler alıyorum ve arkadaşlarım tarafından bazı kişisel testlere – “bunu yenebilirsin ya üzerine git” gibisinden cümleler kurularak – tabi tutuluyorum ve kimi zamanda o hareket iyice ilerletilerek yapılıyor ve huylanma katsayımın artmasına sebebiyet veriliyor ki bu da benim bu durumu bir tecavüz sahnesinden farksız bir durum olarak algılamama sebebiyet veriyor… insanların bir birlerini kendi kişisel egoları doğrultusunda ezme sahneleri aklıma geliyor. Bu farkında olmadan veya farkında olarak yapılabilir. Ve sanırım bunu ben de yapıyorum ama elimden geldiğimce – farkında olduğumca – yapmamaya gayret gösteriyorum… burada egoist davranmak istemem…

Benim huylanmamdan kaynaklı olarak bu eylemleri yapanlardan yapmamalarını isteme hakkına sahip olduğum gibi, aynen o kişilerin de o eylemleri yapma hakları var… İşte çatışmada burada başlıyor.

Acaba bu durumda;

1- bu huyları taşıyan kişilerin kendini kötü hissetmeme amaçlı olarak bulundukları ortamı terk etmesi mi gerekir? Yoksa karşılıklı anlayış sizce yeterli olacak mıdır? Ki benim için geçerli olan ikinci şıktır…

2- fikirleriniz ve önerileriniz nelerdir?

zor oldu ama sanırım az çok ne demek istediğimi anlatabilmişimdir…