anne boleyn
Sekizinci Henry ‘nin ikinci ve birinci eşi aynı yıl bir kaç ay arayla ölürler, Anne Boleyn’in boynu uçurulurken gelinliğini seçen Jane Seymour ,Boleyn’in aksine daha sessiz, ılımlı ve sevilen biridir, her ne kadar kralın yeni çıkardığı dini genelgeleri kabul etmiş olsa da içten içe katolikliği benimsediği de gerçektir.(The Tudors dizisinde piskopos ona kralın ilk eşi Catherine’nin tespihini gizlice hediye eder) Boleyn’nin idamından on gün sonra evlenen ve taç giyme töreninden sonra yeni kraliçe krala kızı Mary’i tekrar saraya kabul etmesini rica eder, kızı ile barışmasının tek dileği olduğunu belirtir. Bunun sebebi hem yeni kraliçenin hala katolik dinini sevmesi ve ,ilk kraliçeye yapılan haksızlığa tahammül edemeyip Anne Boleyn’den nefret etmesidir. (Seks ve ölüm birbirleriyle ilintilidir. Özellikle VIII. Henry’nin sarayında”)Kralın kendisine aşık olduğu zaman Anne Boleyn tarafından hakarete uğrayan ve saraydan uzaklaştırılmaya çalışılan Jane Seymour artık İngiltere Kraliçesidir, tarihin tekerrürden ibaret olduğu bir kez daha ortaya çıkmış, Anne Boleyn geldiği gibi giderek yerine bir başka nedime kraliçe olarak geçmiştir, Jane Seymour’un hamilelik haberi ise krala yeni bir umut ışığı olur.Beklenen olur ve kral bir erkek evlat sahibi olur, mızrak dövüşü sırasında sakatlanan ve sürekli bacağından iltihap akan, acı çeken kral her türlü yaşadığı kötü şeyleri unutarak büyük kutlamalara girişir, öyle ya artık otuz yıllık evlilik yaşantısında sonunda kendisinden sonra tahta çıkacak bir varisi olmuştur.( Burada kralın ne kadar yanıldığını görüyoruz zira erkek evlat veremediği için çeşitli bahanelerle başından attığı iki kraliçenin iki kızı ülkeyi daha sonra yönetmiş,önce ikinci evliliği yüzünden reddettiği Mary (Kanlı Mary) sonra zamanında hastalıklı denilen hatta kendisinden bile olmadığı iddia edilen Anne Boleyn’nin kızı Elizabeth (Bakire Kraliçe) 45 yıl hükümdarlık yaparak İngiliz tarihine başarılarıyla damga vurmuştur . Ortalığı birbirine kattığı kıymetli oğlu 16 yaşında verem olup ölmüştür)Tam herşey yoluna girmişken oğlunun annesi, sevdiği kadın olan kraliçe Jane’nin ölümü ile yıkılır kral, tıpkı kralın annesi gibi o da loğusa hummasından ölmüştür ve bu kralın uzun süre üzgün yaşamasına, yas tutmasına sebep olur, dört yıl evlenmeyi düşünmez.İlk karısından boşanmasına, ikincisinin idamına karar verilirken en önemli görevi üstlenen, bu işlerde parmağı bulunan ferman mührü emini Thomas Cromwell kralı yeni bir evlilik için ikna eder, adaylar belirlenir ve kral portresini gördüğü Milano Prensesi Christina’ya hiç görmeden aşık olup, evlenme teklifini elçileriyle gönderir. Ancak prensesin cevabı çok ilginçtir, ilk ve ikinci kraliçenin kötü sonlarını bilen, üçüncüsünün de ihmalden öldüğünü düşünen prenses ” Kralla iki başım olsaydı evlenirdim” diyerek son noktayı koyar ve reddeder, bunun üzerine Cromwell’in ikna etmeleriyle Protestan Clevesli Anne ile evlenmeye karar verir, gelin adayının resmi Cromwell tarafından olduğundan daha güzel çizdirildiği için kral eşini hiç görmeden evlenir.Dördüncü eşi Clevesli Anne görür görmez fiziki olarak onu beğenmeyen kral eşinden yatakta da memnun kalmaz, onun pis koktuğunu ve yatakta birşey bilmediğini iddia ederek boşanmak ister. İlk kraliçenin boşanmak istememsi yüzünden başına gelebilecekleri bilen kraliçe Anne boşanma isteğini kabul eder ve kendisine karşılığında maddi olanaklar sağlanır. Bu arada kendisini kandırdığını düşündüğü Cromwell’e diş bileyen kral ,onun kendisi ülkeye reform getirmeden önce de reformcu olduğunu duyunca (kral Anne Boleyn ile tanışmadan önce Luther’in kitaplarını yaktırıyordu Cromwell kral reform getirmeden önce de kendisinin yasakladığı reformculardan biriydi) direk tutuklattırır. Cromwell’de kralın en yakınındaki kişiler gibi başı kesilerek idam edilir, herkes suçsuz yere idam ettirdiklerinin ahının tuttuğunu söyler.
Catherine Howard
Anne Boleyn’nin kuzeni olan Catherine Howard kralın beşinci eşi olarak tahta çıktığında kendisinin de kuzeni gibi aynı suçlamalarla idam edileceğinden habersizdir.Evet kraliçe Catherine Howard evlendikten ve kraliçe olduktan iki yıl sonra zina suçlamalarıyla yirmi yaş civarındayken boynu vurdurularak idam edilir, yaptıklarına yataklık ettiği iddiasıyla Anne Boleyn ile birlikte ensest ilişki yaşadığı suçuyla idam edilen George Boleyn’nin eşi Jane Boleyn’de kraliçe ile birlilte idam edilir. Kraliçe kuzenlerinin, Jane Boleyn ise görümcesi ve eşi ile aynı yerde aynı kaderi paylaşırlar. (kraliçenin kuzeni Culpeper’e yazdığı idama sebep olan aşk mektubu)
8. henry dönemi idam edilenlerin yattığı şapel -liste
Catherine Parr ,8. Henry ‘nin altıncı ve son eşidir.İngiltere kraliçeleri içinde en çok sevilenlerden biridir.Kendisi koyu protestan olduğu için kralın oğlunu da o şekilde yetiştirir. Kendisi için dini sebeplerden dolayı bir idam belgesi hazırlanmış olsa da kral bu fikrin yanlış olduğu kanısıyla idamdan vazgeçilir. Kral öldükten sonra tahta kralın Jane Seymour’dan olan oğlu VI. Edward ‘ın çıkmasına önayak olur.( VI. Edward bir kaç yıl sonra veremden ölecektir)Kral öldükten sonra VI. Edward ‘ın dayısı kralın eski kayınbiraderi Thomas Seymour ile evlenen kraliçe Parr , velilik ettiği Anne Boleyn’nin kızı Elizabeth ile yaşar kendisinin ölümünden sonra eşi Thomas Seymour arasında ilişki olduğu gerekçesiyle Thomas Seymour da idam edilir.
Sekizinci Henry eşleri arasında en çok sevdiği oğlunun annesi Jane Seymour, en ünlü olanı uğruna mezhep yaratıldığı için Anne Boleyn, en çok aşağıladığı Clevesli Anne, en talihsiz olanı Aragonlu Katherine , en çekicisi Katherine Howard ,halk tarafından en çok sevileni ve kralın gazabına uğramayanı ise son eşi Katherine Parr’dır.Alemin kralı geliyor, geliyor, geliyor diye tezahürat yapasım gelse de 8. Henry ‘i taktir ediyorum, ipiyle kuşşağı birbirine dolaşmış şekilde ülke isyanlar, veba salgınları, savaşlar, idamlarla çalkalanırken bir dakika olsun uçkurunu ihmal etmemiştir. Yeri geldiğinde elini masaya vurup Papa’yı bile iplemiyorum ulan diye tavrını koymayı bilmiştir, uyuz olduğu eşlerinin boynunu vurdurmaktan kaçınmamıştır, tam bir gönül insanıdır, canının istediği kadını elde etmiştir.Hapishanelerdeki mahkumlarla fahişelerin birleşmesini sağlayarak nüfus arttırılmasına yol açtığı söylenir. Kendisi İngiliz tarihinin en nefret edilen kraliçesi Kanlı Mary ile en çok sevilen kraliçesi 1.Elizabeth’in babasıdır.
yorumlar
:))))Takip edilesi bir yazıydı, tebrik ederim. Okurken başım döndü :)))
teşekkür ederim 😀 ben de yazarken heyecanlandım ve eğlendim
Bu ne yaw, ne çirkinler, iyi ki tarih olmuşlar..
sen çok güzelsin yaşamayı hakediyorsun çirkinler ölmeli tarih olmalı öyle mi. O devirde makyaj malzemeleri, botokslar, saç boyaları, fondötenler, fotoshoplu programlar , fotograf makineleri olmadığı için ölmeliler degil mi. Bir kere alt sıradaki ortadaki kraliçe güzelliği ile ünlenmiş biriydi,
Amma da bililiyorsun herşeyi, git te tarik oku biraz..Makyajın tarihçesi, Milad dan binlerce sene öncesine uzanmakta. Mısırlı ve Asurlu kadın ve erkeklerin gözlerine sürme çekmesi, saçlarını sarı nişasta ile boyayarak görünümlerini değiştirmeleri bunun delilidir. Eski Mısır kralları ile rahiplerinin, resmi ve dini törenlerde peruk taktıkları, tarih kitaplarında yazılıdır. M.Ö. 5000 yılına kadar uzanan kazılardan edinilen bilgilere göre, yüz ve göz gibi yerlere değişik boyaların tatbik edildiği görülmektedir.
Halı gibi maşallah, ser kafaya..
senin okumadığın belli sen ancak bunları bilirsin,benim ne kastettiğimi anlamamış gibi yapma bir kere resimler el ile çizilmiş, o dönem makyaj malzemelerini bugününkilerle kıyaslama kırışık görünümü azaltan kremler, göz kapatıcıları, bir sürü şey o dönem var mıydı şimdi en vasat kadını bile makyajla şahesere dönüştürüyorlar, pek çok sanatçı makyajsız tanınmayacak halde. Ben onu kastettim ayrıca insanları hala fiziksel özellikleriyle yargılamanın üstünü kapatmaya çalışma
Sanane, benim yaptığım şakaları ciddiye almak sana mı düştü..O kırışık kremleri hiçbir işe yaramaz, bunları erkek aklınla ancak bu kadar bilirsin, ama peruk istersen bir kaç dükkan biliyorum..
o dönem modası
merhaba, güzel yazı.. ancak imlaya biraz daha dikkat etseydiniz keşke… virgüllerle birleştirilmiş uzun cümleler filan okumayı zorlaştırıyor. bir de diziyi mi baz aldınız yoksa tarihi gerçekleri mi? dizidense eğer, oradaki bazı şeyler gerçeği yansıtmıyor. eğer tarihi gerçekleri araştırıp da yazdıysanız da kaynak belirtmeniz yerinde olurdu.
yazdım ama kaybolmuş tekrar yazayım, on tane link kaynak olarak sizi tatmin etmedi mi sevgili ubisunt, hatta bu yazı üç bölümde çıktı her birinde on veya daha fazla link var dolayısıyla bir konu için en az otuz link var diyelim ama bu da yeterli gelmediyse başka linkler ekleyebilirim.Diziden bakılarak yazı yazılır mı ki? Diziyi biliyordum ama geçen hafta ilk kez baştan sona izledim oysa benim geçmiş yıllarda bu konuyla ilintili bir kaç yazım daha vardı zaten.Yazıda kimsen bahsettiysem onunla ilgili link var sevgili ubisunt.