Sebahattin’le tanışması dönüm noktası oldu böcek için ,artık bir abisi vardı, ufak tefek, oyuzlu yaşlardaki,çulsuz ve parasız bu adam herkesi tanıyor her işi beceriyordu ve sanki uçkuru yoktu.Hayat böceği işsiz güçsüz, parasız ama asla aç kalmayan herkesi tanıyan bu abisiyle vakit geçiriyor, karnını doyuruyordu. Bazen Sebahattin’in bahçesindeki çadırda kalıyor bazen onun ailesinin evine gidiyordu, kış geldiği için Side’de yaşam zorlaşmıştı, kalabalık bittiği için yalnız bir genç kız çok daha fazla dikkat çekiyordu, parasız,pulsuz,kimsesizler kışın tenhalıgında hemen aç kurtların avı haline gelebiliyordu.Şubat başı Sebahattin’le miskin miskin otururken bir şey esti böceğin önünden motorla, kumral uzun boylu , geçmişte aşık olduğu aktörleri andıran bir tatlı rüzgar, içinden bu beni ne yapsın dedirten bir rüzgar.Kader ağlarını örmüştü diye yazılası bir olay gerçekleşti bir süre sonra, Sebahattin’le çay içmek için uğradıkları dostları olan Eskişehirli Murat Pansiyon’un bahçesinde o aktör kılıklı rüzgar gibi geçen adamı gördü böcek, bir kere daha mesrt oldu ve abi dedigi adamdan şu cümleyi poposuna şaplak gibi yedi: O seni ne yapsın adam uzman çavuş.Birkaç gidip gelişte sonunda bahçede sohbet ederken buldu kendini küçük kadın uzman çavuş Zafer’le , girdiği koyunları, geçirdiği zor günleri anlatmadı, çünkü bu adam normaldi, babası milletvekili şoförüydü ve yakışıklıydı, onun gibi küçük yaşta hayatın çemberinden geçmiş birini ne yapsındı.Gece yarısı Alanya’da bir kafede ketçapla birbirlerine şaka yapan bir çift mutlu mesut pansiyon ararken, Side’de Sebahattin köpürüyordu, sahip çıktıgı küçük kaltak yeni tanıdığı birinin peşine takılmış gitmişti, nankörlük yapmıştı.Alanya’da Nilüfer pansiyonda ilk kez bir duygu tadıyordu, küçücük yaşta kadın olalı beri hiç yaşamadığı ama onunla birlikte olanların sürekli tattığı zevk duygusu, ilk kez seçtiği, beğendiği, olmak istediği biriyle yatmanın getirdiği mutluluk ve aldığı zevk ve sonrasında sonradan hayatımın en salakça cümlesi dediği cümle: çocuk yapalım mı?Side’ye döndükten sonra Sebahattin abinin gönlü alındı, artık ikisininde abisiydi, içinden bunun tatili biterse ve giderse ben nasıl yaşarım diye düşünceler geçirip sürekli tedirgin olan böcek onun henüz yirmi yaşında olduğunu öğrendiği zaman o yaşta nasıl uzman çavuş olunuyor diye kendi kendine henüz sormamıştı.Şubat bitmiş ama Zafer’in tatili bitmemişti, rüya gibi günler geçiriyorlar, Side’de adı çıkmış bu kızın peşindeki itlere aldırmadan neşeyle yaşıyorlardı. İlk tartışmaları ise Side’nin çıkışında oldu.Küçük yaşta, çalmış,kaçmış,yatmış,kalkmış ama asla sevdiklerine yalan söylememişti, kimsenin duygularıyla oynamamıştı, onunla bir saatlik yatan adamlar bile onu kandırmamıştı, karnında bir bebeğin oluştugunu hissettiği zamanlar Zafer’in aslında bir bokun çavuşu olmadığını, babasının Ankara’da kapıcı oldugunu, çalıştıgı işyerinin parasını çarpıp buraya geldiğini, parasının tükendiğini , kurusıkı tabancasını satarak bir kaç gün daha idare etmek zorunda oldugunu öğrendi. İlk kez düzülmek bu olsa gerek dedi bağıra bağıra….