bildirgec.org

aşık hakkında tüm yazılar

Bana akıl lazım, kalp değil

ilterisk | 26 May 2011 17:09

Biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var, biraz kafamı duvarlara vurmaya ihtiyacım var, biraz ruhumu bedenimden arındırmaya ihtiyacım var, biraz seni düşünmeye ihtiyacım var, biraz da seni düşünmeye ihtiyacım var.

Hep doğru bilinen bir yanlışı öğrendim bugün; ben aslında iki kişiyi birden seviyorum. Aradayım birine gitsem diğerini özlüyorum, diğerine gitsem onu özlüyorum. Biri daha güzel, daha alımlı, nazik, biri daha anlayışlı, daha kalbi büyük, daha cana yakın.

Tek Meziyeti Çalıp Söylemekti-Muharrem Ertaş

Culture Orange | 17 April 2011 15:28

Kırşehir…
Kırşehir’li mahalli sanatçı Neşet Ertaş. Tele her vuruşunda ortamda oluşan duygu yoğunluğunun sebebinin babası olduğunu söylemiş. Türkü söylerken yaşadığı her anı babasının hisleriyle yaşadığını belirtmiş.
O zaman bakalım Neşet ustanın babası Muharrem Ertaş bu duyguları kimden ve nasıl almış.


Muharrem Ertaş-Kalktı Göç Eyledi

Ömrünün neredeyse tümünü çalıp çağırarak geçiren Muharrem Usta’nın bütün bir hayatı bir bakıma bu iki kelimede saklı: “Çaldı ve söyledi.”
Musiki kültürümüzün en orijinal ve sanatkarane örneklerini içeren hususi repertuarı ve icra üslubu üzerine değil akademik çalışmalar yapılması, ciddi bir makalenin bile yayınlanmadığı göz önüne alınırsa, ülkemizde Muharrem Ertaş’ı derli toplu değerlendiren elimizdeki tek yayının bu olduğu söylenebilir.

Hayal Şiir

omeredz | 22 December 2010 18:48

HAYAL
Her zaman hayal kuruyorum
Lakin resmine bakınca rüyada olduğumu anlıyorum
Deryaya bıraktım şiirlerimi
Sana beni anlatsınlar diye

Ben huzuru senden aldım
Yıllar geçti unutamadım
Hergün sevgim arttı
Artık içime sığmadı

Yazdım güneşe ismini
Yazdım dağlara kaylara
Yazıdım ismini şu yüreğime
Bırakmaz bu bedende can durdukça

Ben seni hep kendimde aradım
Lakin hep bana uzak kaldın
Sana hiç kavuşamadım
Sen beni bir mum gibi yaktın

Ahh aşka aşina olanlar anlar halimi
Mest ediyor gülüşün beni
Neden sevmiyorsun bu mecnunu
Divane derviş eyledin sen beni

Karşılıksız Aşk

omeredz | 22 December 2010 17:28

Aşkın kadirini öğretti bana
Sevdim ben onu içimden kan aka aka
Ey yar ben sana meftunum
Sensiz harap ve bitabım

Öldürüyor yıldızları güzelliğin
Söndürüyor hem şemsi hem kameri
Özledim özledim seni
Aşkın mest ediyor beni

Ey yar yüreğimde oldun har
Sen rüyama düşende uyanmak bana zarar
Ağlatma bu garibi senden başka kimsesi yok
Sen siz yetimler gibi mazlumum

Gülüşündür yarama merhem ey aşk
Seni görende öğrendim ben aşk nedir
Seninle tutundum hayata ve rahmana
Ağlıyorum yana yana

Bir öğretmenler günü sana hediye alırsam bana gülme
Çünki aşkı bana öğreten sensin ey benim özgürlüğüm
Sen azad et beni kafesimden sensizlik bana zindan
Ey yarrr Huda aşkına beni koyma yoksun koyma aşkından

Dolunaya Seranat…

firatocal | 29 July 2010 20:29

Şİmdi dolunay zamanı… Gecenin en romantik , en aşık , en sevdalı anları… eşimle beraber yazlığımızın balkonunda , hem çilek sefası yapıyor , hem de gözlerimizi kapatıp hayli mehtapların ışıltılı keyfini sürüyoruz…

Sahil şimdi bomboştur … esinti kesin herkesi kovmuştur… Çünkü düne nazaran hava serin… Rüzgarın her esişinde balkonda bile üşüyoruz… Kulağımız içeri de uyanıyor mu yavrumuz diye… Ürkek ürkek kulak kabartıyoruz tüm kıpırtılara… Şükür , ses seda yok…

Balkonda dolunay keyfimize devam ediyoruz… Aşk meyvaları , ayartan tatlarıyla çilekler , pek yakışıyor seyrimize… Komşularımızdan gelen taş sesleri okey kapışmasının habercisi… Aklımız üniversite yıllarına gitti… Denize nazır kafelerde umarsızca taş salladığımız yıllara… Canımız çekiyor… Ama yanlış zaman , yanlış mekan… Başka bir gençlik baharına erteliyoruz , reenkarnasyondan medet umarak…

Öyle ya şimdi dolunay zamanı… Gecenin en hüzünlü , en ağlamaklı , en sarılmalık zamanı … Ruhları havai heves , en taze aşıklar gibi , sarmak lazım avutulası ateşli bedenlerimizi…

AŞIK OLMAK SADECE LİSELİLERE VE ÜNİVERSİTELİLERE Mİ MAHSUS?

firatocal | 27 July 2010 09:59

Günün yorgunluğunu atmak için akşamları ve geceleri vuruyoruz kendimizi sokaklara… Saatin 10 u 11 i bulması hiç mühim değil benden genç ahali için… Sanki düşman çatlatmak istercesine kızlı erkekli salına salına geziyorlar havai heves , kafalarda dert tasa yok , oooohhh var mı bizden kralı bu dünyada dercesine… Kıskanıyorum size ne yalan söyleyeyim… Çoluk çocuğa karışmanın hiddeti midir , nedir bilmem , çekemiyorum benden genç , benden tutkulu ve benden aşık taze insanları…

Üniversitedeki yıllarımızı konuştuk eşimle az önceki gece turlamamızda… Biraz hüzün vardı sesimizde… Hemen yanımızda uyuyan bebeğimize bakıp , başımızı olsun misali salladık ,olgun bir kabulleniş içinde… Ama bu teslimiyet içimden çağlayan aşk hezeyanlarını durdurmuyor ki…

Lilly..

pillibebekkuyuda | 18 October 2009 20:06

Adımlarımı düşünmeden atmanın tadına vardığım o yıllarda, aslında ayakkabılarımı da atıp koşmanın özgürlüğünü, hiçbir kötü dikene değişmezdim..Güneşin, pencereyi camı aşıp bedenime ısrarla verdiği sıcaklığı, hiçbir yalancıya değişmediğim gibi..

Herkesin yolu başkadır değil mi sevgilim, bunu yeni aldığın arabanı, koşarak bana göstermeye geldiğin sabah, saçlarımı rüzgara bıraktığımda hissetmiştim..

hayat böceği 5-kış güneşi

taha3045 | 14 July 2009 11:12

Ankara’ya gidip orada ailesiyle tanışma, aile oluşturma hayalleri dibe vurunca yeni hayaller oluşturuldu hemen yaşamlarında, yaza kadar bir şekilde hayatta kalınacak yazın burada iş bulan Zafer doğacak olan bebeği ve küçük kadınınla hayat kuracaktı.

Artık iş hesap sormayı geçmişti, kime ne hesap soracaktı, beni uzman çavuşum, babam milletvekili dedin onların yalan olduğu yetmiyormuş gibi beş parasız ve gidecek yeri olmayan bir asalak mışsın nasıl diyebilirdi. Şimdi her ikisi de asalaktı işleri, paraları, evleri yoktu, Sebahattin abiden başka dostları yoktu, burası Bodrum, Marmaris gibi kış mevsiminde de çalışılabilecek bir yer değildi, burada kışın in cin top oynuyordu.

hayat böceği ve aşk -4

taha3045 | 12 July 2009 11:35

Sebahattin’le tanışması dönüm noktası oldu böcek için ,artık bir abisi vardı, ufak tefek, oyuzlu yaşlardaki,çulsuz ve parasız bu adam herkesi tanıyor her işi beceriyordu ve sanki uçkuru yoktu.

Hayat böceği işsiz güçsüz, parasız ama asla aç kalmayan herkesi tanıyan bu abisiyle vakit geçiriyor, karnını doyuruyordu. Bazen Sebahattin’in bahçesindeki çadırda kalıyor bazen onun ailesinin evine gidiyordu, kış geldiği için Side’de yaşam zorlaşmıştı, kalabalık bittiği için yalnız bir genç kız çok daha fazla dikkat çekiyordu, parasız,pulsuz,kimsesizler kışın tenhalıgında hemen aç kurtların avı haline gelebiliyordu.

aşığım nokta kom

taha3045 | 16 May 2009 10:21

Ben artı sen eşittir sevgi seli
Formülünü bir kimya kitabında gördünüz mü?
Ne bildiniz? ne duydunuz?
Şöyle bir deliren var mı hayatta,
olur olmadık yere
Yada bir deliyi seven var mı?
Boyutsuz, sorumsuz
Ne kadar engel çıkarsa çıksın karşısına
onları küçücük gören var mı?
küçük zararsız bir böcek gibi
ezilmeye mahkum.

Belki biraz benim gibisini bilirler
biraz da delileri
Ama içimizdekileri kim bilebilir?
Oluşturdugumuz muhteşem formülü
asla çözemezler
profesör dahi olsalar.

Mesela senin tabagında bıraktıgın, bir parçayı ağzıma atınca aldıgım çok çok özel tadı.
Deliren var mı aranızda?
Sarıldıgındaki romantizmin hemen ardından
birbirinin gözüne muzırca bakıp,kahkahaya boğulan.
Yada bağıra çağıra edilen
abes bir kavgadan zevk alan