‘Mastırdan arkadaşımdı. Yıllardır fallarda çıkıyordu da ben fark etmemiştim. İçmiş o gün, epey. Bana açılacak ya.’
Kıkırdıyordu bir yandan. Gözlerinin içi ışıl ışıl. Umut ve şen kahkahasıyla anlatıyordu, canım arkadaşım. Şaşkınlıkla dinliyordum, nereye gelecek bu hikaye diye. Dört yıllık ilişki üzerine bana anlattığına bak diyor bir yanım, inanmıyordu. İnanmadığımsa, birinin ona yazması değil, bunca yıl ömrüm dediği adamın üzerine başkasına dan diye heyecan duyuyor görünmesine aldırış edemiyordu bir yanım/ bin yanım.
‘Facebooktaki tüm resimlerimi nasıl incelemiş. On üçüncü resimde beyaz oje sürmüşsün. Beyaz mı sürmüşüm dedim; ben bakıverdim, hatırlamıyorum. Yüzünde makyaj yok, çok masum çıkmışsın. İşte o benim en sevdiğim resmin. Asıl sen, osun. Yalın. Gözlerinde kalbin görünüyor. Geldiğimde alnının tam ortasından öpeceğim dedi. Ben de ne dedim biliyor musun? Sen gel, ilk önce sana sarılıp koklayacağım. Bunu söyleyince sesi birden kesildi. Çok etkilendi Leyla! Ay çok heyecanlıyım. Hemen gelse, bana ne dedi biliyor musun? Sen üç çocuk yapacak kadınsın. Aslında ben senden on çocuk isterim ama senin bünyen dayanmaz. Üç çocuk yeter. Kimse senin değerini bilmemiş. Ayrıca ne diyor biliyor musun? Çok feodal tarafları var Leyla. Akşam kaçta eve gidersin? Bu akşam Cuma, sen bu akşam dışarı çıkar mısın? Dışarı çıkarken ailene ben geç geleceğim mi dersin, geç gelebilir miyim mi dersin, dışarı çıkabilir miyim mi dersin, emrivaki mi yaparsın yoksa izin mi alırsın, bunu ne sıklıkla yaparsın, hangi cümleyi kullanırsın? Aileni üzme, onlar önemlidir diyor. Ben de dedim ki: Yok her zaman güzelce izin alırım. Ay çok heyecanlıyım. Kalbim patpat çarpıyor!’-‘E iyi de Ahmet ne olacak?- ‘Ne olacağı mı var? Yılbaşında beni dışarı bile çıkarmadı. Yıllar geçti, adamın değiştiği yok; üstelik yüzüğümü verdiği yok. Bıktım. Dönmeyeceğim ona.-‘Ne oldu evlilik hayalleri, hepsi suya mı düştü?-‘Değişmiyor birşey. Hem Hasan öyle değil. Duygulu adam. Telefonda bana ne şiirler okuyor. Buraya gelecek. Benim aşkımdan ölüyor adam. Bu, yıllardır benim peşimdeymiş, ben görmemişim. Anlamamışım. Okuldayken de hep benimle ilgilenmiş. Tam bana göre tam. Yahu benim erkek halim gibi, bu kadar olur. Herkes aynı şeyi söylüyor. Ben erkek olsam, aklımdan geçecek şeyleri söylüyor. Bu hafta sonu gelecek. Bırakacağım kariyerimi. Yıllarımı verdim ama bırakacağım onun şehrine taşınacağım, evleneceğiz. Ailesi de çok iyi görünüyor. Ailesine de çok düşkün. Sen onlardan sonra gelirsin dedi. Külahıma anlatsın onu…'(Günler geçti adamdan tık yok… Buluştuk, dert yanıyor.)-‘Yalan olsa durup dururken niye bunları desin ki, değil mi? Uzun zamandır beni düşünüyormuş. herşeyimi biliyor, beni takip etmiş, izlemiş, gözlemiş, gözlem yapmış. Adam tam kendisine uygun bulmuş beni. En sonunda açıldı bana. Şimdi niye böyle sessiz anlamıyorum. Kafayı yemek üzereyim. Sinirlerim çok bozuk. Arar mı? Sence ne zaman arar?-Şimdi arayacak.- Sahi mi? Hissettiğinden mi öyle söylüyorsun yoksa ben mutlu olayım diye mi?- Hissettiğimden.Telefon çaldı.-‘Ay vallahi, arıyor!!!Çantadan telefonunu bulmaya çalışan klasik kadın tablosunu sergiledi. Kocaman çantadan bir türlü çıkartılamayan ve bu süre zarfında üç dört kere çalan telefonun sesini tüm kafe duymuş oldu. Heyecandan daha çok panik bir halde telefona baktı, suratı öyle attı ki; Hasan’ın dışında biri olduğunu kapıcı dahi anlardı. En somurtkan halinle telefonu açtı, üç hafta önce ayrılmış olduğu sevgilisiydi. Sinirli bir sesle tüm hıncını çocuktan aldı. İlk kelime sinirine şahit olmaya yeteliydi daha doğrusu açış şekli, vurgusu, sevgisiz ve soğukluğu. Heyecanı donmuştu.-Efendim Ahmet!Sessiz ve izleyen gözlerde pipetimden meyve suyumun tadına varırken, sinirden kuduran tatlışım; gözlerimin önünde yılların tanıdık hallerini sergiliyordu. Tüm renkli kişiliğini ortaya koyarak… En canı sıkkın haliyle dahi şahsına münhasırdı. Yine de ona hiçbirşey diyememek ne kadar doğru? Yani beni dinlememesi. Hoş, buna alıştım. Bir nevi vazgeçtim, bir de bu tarafından bak dememeye. O zaman daha çok sinirleniyor. Anladım ki, anlatmak istiyor sadece. Duymak istedikleri dışında birşeyler duymak rahatsız ediyor, bir de bunlara karşı birşeyler söylemesi gerekiyor. Yoruluyor. Oysa o, rahatlamak için benimle buluştu.-Haklısın Ahu. Seninki de kader mi? Bunca yıldır yüzün gülmedi. Ahmet de adam çıkmadı ki… Ah arkadaşım benim, ah!

www.corbis.com
www.corbis.com

– Ay, aynen öyle. Öyle yoruldum ki, şu adam bir arasa. Ama tüm falcılar arar diyor.- Arar o zaman.- Ne zaman?-Şimdi.(Yasal Haklar: Kaynak gösterilsin ya da gösterilmesin, hangi dilde olursa olsun içeriğin bir kısmı ya da tamamının kullanılması yasaktır. Bu yazının yasal hakları www.hafif.org ve Astral’a aittir. Bu madde, altında yazmıyor olsa dahi, Astral’ın tüm yazıları için geçerlidir.)