bildirgec.org

hayal kırıklığı hakkında tüm yazılar

Mutluluğu Ürkütmemek

mavilikler | 30 January 2011 14:28

Mutluluğa da aynen böyle yapacağım. Güvercinlere ekmek verirken yaptığım gibi…

Ürkütmemek için hiç igilenmiyormuş görüneceğim. Yoksa o da uçup gider onlar gibi.

Bugün bu kararıma uyarak hemen harekete geçtim ve dışarıya çıkmadan önce, ilk kez kendime sormadım nasıl bir gün olacağını. Şu köşeyi dönünce her şeyle karşılaşmaya hazırdım.

Beklenti olmayınca, inanılmaz bir uyum baş gösteriyor içinle çevren arasında. Zihnindeki resimle kıyaslayıp durmuyorsun gördüklerini. Bu yüzden de hayal kırıklığı denen şey bir anda çıkıp gidiyor yaşamından.

İSYAN

karuma76 | 20 July 2010 09:56

Bu kadar kolay mı yaa…
İnsanların duygularını, emeklerini, yazılarını bir ahkamla karalamak. Siz ahkam yazanlar ne düşünüyorsunuz bilmem ama ben bunları yazarken de okurken de heyecanlanıyorum. Bunlar benimbir dönem yaşadığım ruh halimi anlatıyor. Bırakın böyle olmasını sizin bir yazıyı yorumlarken, yazı ne seviyede olursa olsun, sadece eleştirme hakınız var. Karalama yapmanız, özellikle seviyesiz ahkamlar yapmanız hem yazarı üzer, hem de onu okuyacak birkaç kişi varsa onları da önyargıya iter. Eleştirini yaparsın, gidersin güzel güzel kendi yazını yazarsın. Bunlar güzel. Ama unutmayın her seviyesiz ahkam yazarı biraz daha karamsarlığa iter. Ben bunları görmek, yaşamak için girmedim bu siteye. Hep beraber duygularımızı, yazılarımızı, sorunlarımızı paylaşalım diye girdim. Elimden geldiğince yazıları okumaya çalışıyorum. Belki ben de yazılarıma yeni yön veririm diye ama bazıları İşin gırgırında. Yazı yazmak kadar yorum yapmak da bir sanattır. Burası Chat odası veya facebook değil ki karşılıklı atışasın. Burada yazını yazarsın. Beğenen okur yorumlar, bazısı olumlu eleştiriler yapar ve paylaşım böyle devam eder. Saygının bittiği yerde ise güzelliknamına herşey biter…

SUSMUYOR KALBİM

mavilikler | 16 July 2010 09:08

Tamam, geleceğim seninle. Ama sadece birkaç gün daha istiyorum senden. İçimdeki o küçük kıza söylemeliyim bunu önce. Başta hemen itiraz edecek, biliyorum. “Gitme!” diye yapışacak ellerime. Bana olur olmaz onlarca neden sıralayacak kalmam için.

Gözleriyse bambaşka şeyler söyleyecek. Ben, dudaklarından çıkanlardan çok daha fazla dinleyeceğim onları. Esas onlar zorlayacak beni. Çünkü sıkı sıkı tıkamaya çalıştığım kulaklarıma değil kalbime seslenecekler.

“Beni düşünmüyor musun?!” diyecek gözleri. “Ben ne yaparım sensiz?! Eğer gidersen, ben hep burada böyle bir başına bekleyeceğim seni. Çünkü yeterince acıdı canım. Sayısız kez geldim peşinden. Aynı hataları defalarca tekrarlayışını izledim. Küçücük bir parıltı görmen yetiyordu bir yere yaklaşman için. Neşeli bir kahkaha, sıcak bir gülüş, yaşamında bir fark yaratacak küçücük bir şey çağırmaya yetiyordu seni.”

Gözlerinde Kalbin Görünüyor

astral | 20 February 2010 13:41

‘Mastırdan arkadaşımdı. Yıllardır fallarda çıkıyordu da ben fark etmemiştim. İçmiş o gün, epey. Bana açılacak ya.’

Kıkırdıyordu bir yandan. Gözlerinin içi ışıl ışıl. Umut ve şen kahkahasıyla anlatıyordu, canım arkadaşım. Şaşkınlıkla dinliyordum, nereye gelecek bu hikaye diye. Dört yıllık ilişki üzerine bana anlattığına bak diyor bir yanım, inanmıyordu. İnanmadığımsa, birinin ona yazması değil, bunca yıl ömrüm dediği adamın üzerine başkasına dan diye heyecan duyuyor görünmesine aldırış edemiyordu bir yanım/ bin yanım.

‘Facebooktaki tüm resimlerimi nasıl incelemiş. On üçüncü resimde beyaz oje sürmüşsün. Beyaz mı sürmüşüm dedim; ben bakıverdim, hatırlamıyorum. Yüzünde makyaj yok, çok masum çıkmışsın. İşte o benim en sevdiğim resmin. Asıl sen, osun. Yalın. Gözlerinde kalbin görünüyor. Geldiğimde alnının tam ortasından öpeceğim dedi. Ben de ne dedim biliyor musun? Sen gel, ilk önce sana sarılıp koklayacağım. Bunu söyleyince sesi birden kesildi. Çok etkilendi Leyla! Ay çok heyecanlıyım. Hemen gelse, bana ne dedi biliyor musun? Sen üç çocuk yapacak kadınsın. Aslında ben senden on çocuk isterim ama senin bünyen dayanmaz. Üç çocuk yeter. Kimse senin değerini bilmemiş. Ayrıca ne diyor biliyor musun? Çok feodal tarafları var Leyla. Akşam kaçta eve gidersin? Bu akşam Cuma, sen bu akşam dışarı çıkar mısın? Dışarı çıkarken ailene ben geç geleceğim mi dersin, geç gelebilir miyim mi dersin, dışarı çıkabilir miyim mi dersin, emrivaki mi yaparsın yoksa izin mi alırsın, bunu ne sıklıkla yaparsın, hangi cümleyi kullanırsın? Aileni üzme, onlar önemlidir diyor. Ben de dedim ki: Yok her zaman güzelce izin alırım. Ay çok heyecanlıyım. Kalbim patpat çarpıyor!’

-‘E iyi de Ahmet ne olacak?

– ‘Ne olacağı mı var? Yılbaşında beni dışarı bile çıkarmadı. Yıllar geçti, adamın değiştiği yok; üstelik yüzüğümü verdiği yok. Bıktım. Dönmeyeceğim ona.

-‘Ne oldu evlilik hayalleri, hepsi suya mı düştü?

Sonra çıkart hayatından, ben seni gecenin yarısında uğurlamaya bir gün önce gelmişken…

astral | 05 January 2010 14:27

Yatağa yattım. ‘Beni istemiyor’ dedim. Ağlamaktan kızarmış gözlerim düşündü. O yorganda kokunu duymak daha da üzerime getirdi her şeyi. Hayatımın en güzel iki gününü geçirdim sadece bir gün önce. Bir gün önce.

Ben fotoğrafımızı çekemeyen kadınım. Ya sadece fotoğraf, anı olursak diye. İki gün çantamda taşıdığım makineyi çıkartamayan kadınım. Oysa bizim birlikte hiç fotoğrafımız yok lafın hem içime oturmuştu hem de ne kadar duygusal düşünüyor diye daha da beter içime oturmuştu.

Saati 04.00’ a kurdum. Uyumaya çalıştım. Uyandım. Yatakta döndüm, çok fazla düşündüm. Cümlelerden kurtulamadım. Neden dedim. Sevmenin kendisi mi yalan dedim. Yalan dedim yalan. Sondu bitti. Aşk yok artık. Kumarbaz oyunda kaybetti, aşktan elini eteğini çekmek vaktidir. Adına iki ayda elli yazı yazmışım, bu mudur yalan olan? Ama dedim ya aşkın kendisi yalan diye… Tüm bunlar beynimi yakmışken, saat dörde yaklaşmıştır herhalde diyerek kalktım, saat 01.00’miş kayıp odadaki kırmızı saate kafamı çevirdiğimde…

CANIM

astral | 30 December 2009 12:09

httpimg.blogcu.comuploadsMeLye_uzuntu_Neden_Tek_Kisilik.jpg
httpimg.blogcu.comuploadsMeLye_uzuntu_Neden_Tek_Kisilik.jpg

Şimdi bir düşün yanmış isiyim…
Geride kalmış buzdolabında içilmemiş/içilememiş hevesle alınmış, hevesli akşam/ geceler için saklanmış alkoller…

Soğuk bir ‘Nasılsın canım…?’ olmuş-um. Susakaldım, diyeceklerimi unuttum. ‘Bu muyum ben?’ dedi kendim kendime bin kere, saniyenin bin de birinde.

Susakaldım, canım lafından nefret ettim, hayatım boyunca artık canım lafından nefret edeceğimi anladığım andı.

Yazmamışlar kaderimi kimseyle…

astral | 23 August 2009 19:08

Ruh durur bazen. Zaman da akmaz. O anlar da yalnız bir parça müzik vardır, bir parça matem… -Neye olduğu belli olmayan-

An durur ya, bir gece yarısı, gökte yıldızlar varken, gök lacivertten; yüreğin laciverde yakınken; Özlem Tekin bağırır bir yandan: ‘Yazmamışlar kaderimi kimseyle…’

‘Bu şarkı bana yazılmış olmalı ya da bu kadın beni hissetti, yazdı.’ dersin.

Bir iç geçirirsin, bir sigara yakıp üfler gibi içli hissedersin kendini. Oysa hiç sigara içmemişsindir. Uzaklardan bir kadın sesi duyarsın, bir şarap kadehi yere düşer, tuz buz olur; kadının gözünden bir damla yaş süzülür, duyacağını hiç ummadığı söz kulaklarında çınlar; bilmiyordur ki, bir yüzyıl çınlayacaktır o laf, o an…

Bendeki Sen

87hsn | 28 January 2009 11:13

Önce ‘ben’ vardım. Kendime bir ‘dünya’ oluşturdum ve ‘bendeki dünya’da yaşamaya başladım. Sonra ‘sen’ çıktın karşıma. Kalacak yerin yoktu, dünyamdan bir yer istedin, ben de verdim. Nasıl olsa dünyam genişti, sana da yer vardı…

Dünyamı dolaşmaya başladın. Tabi farklı bir dünya olunca ilgini çekti, hoşuna gitti. Her yeni keşfinde heyecanlandın. Hayalini kurduğun şeylere rastladıkça dünyama daha da bağlandın…

Sana verdiğim yerle yetinmedin, hep daha fazlasını istedin, ben de verdim. Neden bilmiyorum, sana hayır demedim, diyemedim. Belki de güvendim sana, korkmadım dünyamı teslim ederken. Dünyam senin olmuştu, sen ise dünyam…

ÖFKE

teacher07 | 15 September 2008 14:48

Hangi durumlarda öfkelendiğinizi düşündünüz mü hiç? Bu durumlarda ağzınızdan çıkan sözcük ve cümlelere dikkat ettiniz mi? “ Ağzınızdan çıkanı kulağınız duydu mu?” Bu sözleri işitip, hıı ben sinirlendim, öfkelendim dediğiniz oldu mu? Başkalarından duyduğunuzda evet, çok öfkeli dediğiniz oldu mu? Ne bu ya, beş-altı saat elektrik kesilir mi? İnsaf be kardeşim, bu kadar da zam olur mu? Yavrum; bir gün de yatağını, eşyalarını topla da öyle çık! Tam yeriydi yani, benzin de bitecek zamanı buldu! Bunlara benzer yüzlerce söz ya da cümle sayabiliriz. Bunları söylediğinizde, söyleyeni duyduğunuzda, kendinizi ve söyleyeni incelediniz mi? Hangi duygu ve görünüşte olduğunuzu gözlediniz mi? Son zamanlarda gazete ve televizyonlarda öfkeli insanlar görmeniz gerek… Ne durumlardalar inceleyebildiniz mi? Öfkeleri sonucu ne gibi durumlara düştüklerini, hangi yaptırımlarla karşılaştıklarını biliyorsunuz umarım.Engellenmelerle karşılaştığımızda, haksızlığa uğradığımızda, yaralanma ve incinmelerle karşı karşıya kaldığımızda, herhangi bir tacize maruz kaldığımızda, bir hayal kırıklığına uğradığımızda, tehdit altında kaldığımızda vb. durumlarda öfkeleniriz. Kontrolden çıkmadıkça, yıkıcı ve kırıcı olmadığı müddetçe öfke, son derece doğal bir duygudur. Toplumsal, aile içi ya da çocuğa yönelik şiddetin temelinde öfke vardır. Öfke, fiziksel dış ortamlardan bize yönelen olumsuz olan ya da olumsuz algıladığımız durumlar sonucu verdiğimiz tepkidir.

Hayalet Adam

zaynakim | 13 August 2008 11:40

Ben seni değil,
Sana olan uzağımı sevmişim
Ağlarken gülümsememi,
Özlerken nefret etmemi
Her gece seni yastığımla paylaşmayı sevmişim
Büyütmüşüm seni gözümde
Dev yapıp sığdıramamışım
Yerlere, göklere
Bir dünya kurmuşum beynimin bir köşesinde
Sevmişim seni yıllarca
Aldanmışım o kurguya
Bir gün olmuş açmışsın pencereleri
Düşmüş gözümden o perde
İnmiş tahtından taçsız kral
Neymiş, niçinmiş sana olan sevgim
Bilmemişim, yıllarca kanmışım,
O yalancı baharda
İnmiş sahnesinden bitmiş,
Filmin sonu gelmiş oysa
Böyle mi bitecekti
Böyle mi “son” yazacaktı sayfalara
Hayal kırıklığıydı bendeki
Ve onca geçen zaman
Kaybettiğim sen değilsin,
Kurduğum ve içimde yaşattığım
Hayalet adam…