Sabahın körü. Daha afyonum patlamadı. Daha “bugün günlerden ne?” diye düşünmedim bile. Güneşin ışıklarının gözümün içinde patlamasına daha yarım saatten fazla var. Var da neden o kara gözlükler? Neden gözlerini o simsiyah camların arkasına saklıyorsun?Sebep?
Kaç haftadır aynı yolu takip ediyoruz? Kaç gündür aynı araçlara binip, aynı eksoz dumanını soluyoruz? Neden hep aynı bekleme duraklarında boş yüzlerle hayatın akışını seyrederken, aynı sokak köpeklerinden korkuyorken, aynı trafik lambasına sinirlenip, aynı simitçiye gülüyorken… Gizleniyorsun…Her zamanki gibi benden dört dakika önce gelip alacak seni, o nereye gittiğini bilmediğim camları kara otobüs. Tıpkı gözlerinin önündekiler gibi. Ve gün böylece başlamış olacak, diğerleri ile aynı, ama değişik varyasyonlarla.“Fark etmez” değil mi? Yâda ne “Fark eder” ki? Sen gözler, gözler için neler yapar bilir misin? Yâda ilk gördüğün mavinin, kahverenginin yâda rengin günü nasıl kapladığını?
Bilmezsin, bilirim.Eğer bilseydin o koca siyah camların arkasına saklamazdın o renkleri.Eğer bilseydin tabi…Fark etmez… Değil mi? Fark etmez
Söylenmiş yâda söylenmemiş cümlelerin bütünüdür bence Fark etmez. Keskin değildir, umursamazdır, hüzünlüdür, yalnızdır, kararsızdır, korkaktır… Güçsüzdür…
Fark etmez”dir işte.
Fark edemez”dir işte.
Sabahın körü. Daha afyonum patlamadı. “Bu gün günlerden ne?”…Fark edenler için Farklı bir gün…