Bir elinde Kur’an bir elinde duman (esrar).Arena ekibi, Kur’anı ve dini kullanarak gençleri esrara alıştıran sahte hocayı yakalattı.Çok sahtekar hocalara şahit olmuştuk ama böylesine hiç şahit olmamıştık.Birde utanmadan Allah’ın emri olduğunu söylüyor.Belkide bu kişi müslüman bile değildir.Haberin detayı için tıklayın
yorumlar
ay bir de Allah ic emri vermis diyor yaa utanmaza bakar misinizz???cık cık cık
O’nun da yorumu o. bize ne.
süpermiş bu yahu 😀 o kafayla hoca da olur bu, astronot da olur, cumhurbaşkanı da olur.aklıma bir fıkrayı getirdi:adamın biri ölüp cehenneme gidiyor, bir de bakıyor her taraf güllük gülistanlık, havada masmavi gökyüzü, çimenler ağaçlar, dereler. Öyle şaşkın şaşkın bakınırken ilerde bişi görüyor, yaklaşıyor, bir de bakıyor bir adam. Bağdaş kurmuş, bir yanında dağ kadar esrar, bir yanında da bir tepe kağıt, ha bire sarıp yana diziyor amcam. Bizimki deli oluyor tabii; selam veriyor adama. Adam da nemrut bir ifadeyle alıyor selamını. “Bir tane de ben alabilir miyim?” diye soruyor, adam da yanında sarılı duran binlerce esrarı gösterip “Al tabii, istediği kadar al” diyor. Neşeyle bir tane şöyle irisinden seçiyo bizim adam, ağzına götürüyo, üzerini bir yokluyor ki, ateş yoook. Çaresiiz adama dönüyor:- Amca bi de ateş versen… Ateş var mı?- Sen ne diyorsun oğul?! Ateş olsa burası cennet olurdu cennet!bizim buradaki “hoca” da herhalde aynı inanca mensup. hakikaten bir de kızıyor yasaklayanlara, “Allah iç demiş sen nasıl yasaklarsın” falan diyor. Benim merak ettiğim, ne olmuş bu haberden sonra bu adama bilen var mı?
kopanisti tamam bize ne de adam cikmis olmayan birseyi söylüyor yalan söylüyor yani bunu söylemeye ne hakki var ki.bir kac kisi de ona inaniyor ve adam hoca olup cikiyor.baskalarini inandirmasin da kendi keyfince istedigine inansin…ama nedir bu yaa allah ic dedi diyoo
aklını kullanan, kitabı okuyan inanmaz,tabi ki kendine uygun olanlar toplanacaktır etrafına bu çok doğal, yasalar uygulanırsa çaresine bakarlar, defterini dürerler, üzülme.
tuttum bu otcu hocayı fazla bişey vaad etmiyo:))
değiştiriyorum torbacı baba ahah gıyas abii
abi adam nası bi kıvamdaysa “türkün belinden silahı, altından atını, elinden cigarasını alamazsın kardeşim diyor, ötesi var mı adamın durumunu açıklayacak????!nerede yazar? nası yazar? kim söyler? kim inanır tartışmasına girmek yanlış, amcanın öyle bir derdi varmış gibi gözükmüyor. Takılıyo amca, ellememek lazım, açığından dolaşmak lazım 🙂
at avrat silah demezler miydi?avrat yerine otu koymuş, gay olmasın sakın.
otla gay olabiliyosa plaket veririm be ona! hem bak adam diyor; “10 yaşına gelince çocuğum sarmasını da öğrenecek, içmesini de öğrenecek” diye. bu bağlamda, çocukları gayliğe alıtırmak gibi bu fikre de alıştırmalıyız.-cin ali tekkede-cin ali dumanaltı-cin ali bad tripte-cin ali ve pembe filkitaplarını yazın, getirin, ben resimlemelerine talibim.
altı yaşına gelince çocuğa hem sarmasını hem içmesini öğretecekmiş
aa evet doğru. pardon, benim aklımda 10 kalmış. herhalde beyin kendi kendine nispeten daha insaflı bi şekle getirdi duyduğunu.
onların beynide insaflı olsa keşke.
Ben şu lafa güldüm:Esrarı Türkiye Cumhuriyeti yanlış biliyor!Bir de düzeltme yapayım, Türkün belinden silahı, altından atını, elinden cigarasını alamazsın kardeşim değil, Müslümanın belinden silahı, altından atını, elinden cigarasını alamazsın kardeşim olacak.
ah! ah! evet haklısınız. mazur görün, yaşlılık işte 🙂
sakallı bir abimiz zamanında söylemişti din halkın afyonudur diye. baba bi yanlış anlama kurbanı galiba. yalnız serbest şimdi hafife almışlar yani…
yeni bir polemik başlatmak istemiyorum ancak yazmadan da edemiyeceğim, o yüzden baştan söyliyeyim, hemen hassasiyet göstermeyin. Bu konuyu da bir ara detaylı olarak toparlayıp bir yazı haline getirebilirim aslında;Müslümanlıkta Hz. Muhammed’in (S.A.V) hadislerinde insanları men ettiği şey “kendini kaybedecek, kendinden geçecek kadar keyif verici madde kullanmamaları” idi. Yoksa başta şamanizm olmak üzere neredeyse tüm dialektlerde lotus çiçeği, haşhaş, cannabis türleri gibi bir çok doğal afyon ritüelistik özellikler taşır. Bunlar kimine göre (algıları açtıkları bahanesiyle) yaradana yakınlaşmak için, kimilerine göre saklı manaları görmek için, kimilerine göre yüce ruhlarla temasa geçmek için kullanılırlar.Şimdi bu amca da Allah’ı karıştırmadan buna benzer bir öğreti ortaya atsaydı en azından biraz kabul edilebilir olurdu. Ama şimdi bu söyledikleriyle “zavallı keş” konumundan öte değerlendirilmesi mümkün değil.
afganistan’da bunlardan çok var, şube açmışlar herhal…
Esrarın kültürümüzde bıraktığı izlerden bazıları;Kabak başına patlamak (tekke’lerde su kabağı ile içilen ot ve içeri giren şanslı arkadaşın bu dumandan kafa olması durumu)Zıvanadan çıkmak (açıklamaya gerek var mı?)Artı eklemek isterim ki dünyada haşiş-kenevir-cannabis-herb olarak yaygın kullanılan malzemenin bizdeki karşılığı Esrar, adı üstünde ve bukadar güzel mealli yaklaşım bilen varsa beri gelsin…bulara diğer mamüllerden eklenebilecek çok sayıda söylem ve deyim haline gelmiş bilerek yahut bilmeyerek kullandığımız nicesini uyuşturucu kültürüne borçluyuz yahut borç yiğidin kamçısıdır (kamçılı hayvanın latincesi neydi?)Ayrıca eklemek isterimki Osmanlı’da mahpushanelere konan esrar zamanın azılı katillerine şiir yazdırmış ve zabıtlar tarafından belgelenmiştir. Bu hocayı anlamak veya anlamamak dinle veya zihni ile ilişkilerini sorgulamak flash tv’nin tribi olsa gerek!
bir ek;afyonu patlamak: ramazanda sahurdan önce kuzu bağırsağına tıkılan afyonun yuttuktan sonra gün ortasında patlayıp kafayı güzel ederken göya orucu da bozmaması..
cözmüs, bab-i esrar i ..yorum yok :-))
Kültür seviyem arttı. Arttıranlara teşekkürler
hoca doğru yolu bulmuş.
Aslında dümdüz düşündüğün zaman adam yanlış yapmıyor. Diyor ki: “Allah ‘Ben size zararlı hiç bir şey yaratmadım’ diyor, o yüzden onun yarattığı her şey bize helaldir” (tam bu kelimerle söylemiyodu, tamam gene yaşlılığımı yüzüme vurmayın :)) Hocanın “Allah iç emri vermiş” dediği o. Hatta bir de sure örneği verdi, misafirlerim vardı tam net dinleyemedim; “Onlar yeşil yaprakları avuçlarında ovalarlar, onlar ne yaptklarını bilirler” gibi bişi söyledi. Kazara Arena programını kaydeden ya da bu söylediğini hatırlayan var mı? Ben Kur-an’da o söylediği cümleyi hatırlayamadım, eğer hangi surenin ismini verdiğini çıkartabilen varsa bir zahmet buradan bilgilendirsin beni.
eskiden türkiyede daha doğrusu osmanlıda iki çeşit kahvehane olurmuş kıraathane gibi yani. biri esrar kıraathanesi diğeri afyon kıraathanesi. esrar yine büyük ölçüde yakılarak tüketilirken afon daha çok çeşitli sıcak içiceklerin içinde servis edilirmiş. hatta hayvanlarla yüklenip uzun yola çıkılırken bavulların veya bağlı eşyaların ilk kolayda açılacak kısımlarında mutlak küçük bir gaz ocağı, cezve işi görecek bir kap, kahve ve afyon bulundurulurmuş. yorulunca hemen bir kenara çöküp bir kahve pişirilir devam edilirmiş. esrar kıraathanelerinde ise kaç kişi gelmişseniz o kadarlık bir sigara siparişi verilirmiş saranlar işini bitirdikten sonra son servisten önce yakıp kontrol eden biri olurmuş o yakar onay verir ve masaya gidermiş..iran ve yakın coğrafların büyük bir kesiminde alkol için idam cezası uygulanırken afyonun bir cezası yok. yada birilerinin ekmeğiyle oynamadığın sürece kimse senin afyonuna karışmaz. hatta aynı bizim rakı sofralarındaki mezelerin benzerleri fakat daha çok şekerli olanlarıyla kurulmuş sofralar etrafında toplanıp kızartma afyon tüketiliyor. fazla baharat ve tuz yok çünkü kandaki şeker, afyonu daha hızlı kullanmaya yarıyor. alkol üretimi idamlık olduğundan özellikle iran sınırından koli koli türk rakısı kaçak sokulup karşılığından kilolarca afyon verilir. hala hala bazı büyük devletlerin hazine kasalarında altın külçeler yerine afyon kalıpların durduğu söylenir.ülkede esrar kelimesi yanlış bilindiği doğru esrar ile afyon ve her ikisinin türevleri arasındaki farkı bilmezler hayır tabi onlar çok kötü boktan şeyler onlardan elde edilen hissiyat bizi bağlamaz biz çok süperiz ama en azından şunun bilinmesinde fayda vardır o da esrarı fazla kaçırmış adama bol şekerli özellikle bol şekerli sıvılar tavsiye edilirken afyonu fazla kaçırmış adama ağız yolundan alacaklarını tüketecek kadar zamanı kaldığından eminseniz tuzlu sıvılar tavsiye edilir. bu iki madde hiçbir şekilde aynı maddenin değişik formları değildir.islami konudan bakarsak duruma başkasına zarar vermeyecek kontrolü kaçırmayacak şekilde olduğu sürece çok bir sorun yokmuş gibi görünüyor. kendine zarar vermesi de elbette mazur görülecek bir şey değil gibi. zaten daha çok şarabın kötülüklerinden uzak durulması gereken birşey olduğundan bahsediliyor sanki.genel olarak afyon bitkisinin dünya toprakları üstüne oluşmasına elverişli yerler daha kısıtlı. bir ismi de mekong delta olan bir bölge var. tamamiyle koskoca bir tarla üniformalı askerler tarafından güzenlik sağlanıyor. burası bir üçgen ve aynı anda 3 ülkenin sınırları içinde . boş giren kamyonlar dolu olarak çıkıp bermuda şeytan üçgenine benzer bir şekilde ortadan kayboluyorlar. o coğrafyalarda çoğu içicinin 1 metreden uzun tahta pipoları mevcut. yakmak icin de yine o kadar uzun çakmak vazifesi görecek birşey. yatarken de içilebilmesi dolayısıyla o kadar uzun bir pipo. afyon bitkisi gerçekten hala açıklanamayan bir çok soru ile çıkıyor karşımıza. bir tanesi de hiç bir başka canlının afyonu tüketiyor olmaması. ne tarlalarına dadanan zararlılar var ne de karga ve benzeri tarla kuşları afyona ilişmiyor. yani doğal düşmanı yok. ilginç.. bir yılda dünyada kayıt altında üretilen afyonun sadece yuzde 2 si ile 20 si arasındaki miiktarı kayıtlı yani tıbben tüketiliyor. yani kolay bir hesapla her yıl üretileni kayıtlı olarak tüketmemiz için 5 yıl geçmesi lazım gibi bir noktaya geliyoruz ki merak etmeyin öyle kolayca bozulmuyor da. başlangıçtan bu güne kadar kaç 5 yıl geçtiğini de hesaplarsak feci rakkamlara ulaşabiliriz. hatta şu an tonlarca yakalanan eroinin onlarca yıl önce üretilmiş afyondan yapılmış olabileceği zaten durum buyken de o yüzlerce kiloyu yakalamakla ilgilenen otoritelerin bakmadığı yerden tonlarcasının geçmesine yarıyor olduğunu düşünmek zor olmamalı. fazla açıklamak istenmese de her yakalanan kilo başına en az 10 kilonun başka bir noktadan geçirildiği üzerinde duruluyor.esrarın daha çeşitli coğrafyalarda üretilmesi mümkün. anadolunun ve karadenizin sıcak dağlık bölgelerinde kolayca yetiştirilebilinecek bir bitki, afyon kadar narin değil. genelde jandarmanın görev yaptığı dağlık şartlarda bazı tarlaların kuytu kısımlarında ekilen esrarın bir kökünden elde edilebilecek (uygun şartlarda) miktar yaklaşık bir kilo. insanoğlunun hayatına girişi konusunda bir çok farklı hikaye anlatılır aralarından biri; zamanında bir keçi çobanı keçilerini sabahtan otlatmak için (bazılarına göre büyük sal gibi bir şeye keçilerini yükleyip yakın bir adaya götürürmüş) bir yere götürür orda keçileri salar gidip otlanmalarını beklermiş keçilerden biri diğerlerinden farklı bir yöne gidermiş o farklı yöne giden keçi hep en önden koşarak gider ve geri dönme zamanında çoban onu gidip bulup getirene kadar da gelmezmiş. bir kaç defa tekrarlanınca ulen bu keçi napiyor böyle diye çoban peşinden gidip yediği bitkilere bakınca bu bahsettiğimiz bitkiyle karşılaşmış. şimdi tabiki bu bitkinin ekimi ülkemizde belirli izinler dışında yasak tabi afyon ekimi de de yasak ama onu da tıbben kullanmak için izin altında ekilen yerler mevcut ilginçtir ki bir şehrimizin ismi bildiğimiz gibi afyon. bu gerçekten çok ilginçtir bakın şehrin ismi esrar değil afyon. hani esrar olsa evet başka durumlarda da kullanılan esrar kelimesi üstünde durulacak birşey olmayabilir. ama direk afyon ilginçtir gerçekten ki ben bu ilginç durumu öyle bir şehir ismimiz olduğunu bildiğim halde özel isim olduğunda vurgunun farklı yerde kullanılmasından dolayı mıdır nedir bilmem hiç o çağrışım yapmamıştı seneler önce bir tatil sırasında ingiliz turistler ile tanışmıştık ellerinde türkiye ile ilgili kitaplar vardı bakınıyorlardı ne var ne yok orda afyon isimli bir şehrimiz olduğunu öğrendiklerinde aralarından iki tanesi direk türkiyeden sığınma hakkı isteyemeye karar vermişti. inanamıyorum siz türkler çok şanslısınız ya afyon diye bir şehriniz var siz hala buradasınız o ayrı tabi diye espri yapıyordu. gidicem ben ingilizim ve artık türkiyede bir türk olarak yaşamak istiyorum dediğimde neden dediklerinde ise sizin afyon diye bir şehriniz var yetmez mi derim olur biter diyordu. istanbula uçakla gelip sonrasında güneye inerken yolda resmen koskoca şehir isim tabelasında afyon yazdığını gördüklerinde inmeyi bile çok düşünmüşler otobüsten.esrarın kaçak üretildiği yerlerde ise komik başka bir durum söz konusu.. mesela bir köylu kimsenin geçmediği bir yere bir kaç kök esrar bitkisi ekiyor. öyle çok bakım isteyen bir bitki değil. tabi adam ancak toplamaya geliyor. toplanma zamanı gelmeden önce jandarma bir şekilde o kökleri ebelerse bir küçük jandarma ekibi oraya kamp kuruyor ve beklemeye başlıyorlar günlerce sahibi gelene kadar 🙂 sonunda birileri gelip o dallarla ilgilenmeye başlayınca gel bakalım önüm arkam sobee tadına koşuluyor. seneler önce yine bu jandarmanın o belki aylar süren sıkıcı kamp çalışması sonucunda yakalanmış birini kelepçelemişler bütün kökleri orada büyük bir ateş yakarak imha ediyorlarken jandarma komutani zanlıya yüksek sesle soruyor; -olm söylesene bu kadar otu ne yapacaktın lan? cevap titrek bir sesle de olsa anında geliyor; -keçi yemi yapacaktım komutanım keçi yemi…..
eyvallah goodie, çok güzel bir yazı olmuş. Bu ortaya çıkış hikayelerini bilmiyordum mesela. Şunu eklemekte fayda var, afyon, günümüzde artık doğu haşhaşının (papaver somniferum) beyaz çiçekli olanından çıkartılan morfinin kimyasal işlemlerden geçirilmesiyle elde ediliyor. Eskiden doğal fermentasyon yöntemleriyle sakız haline getirilerek kullanılırmış ki
demişsin ya, bu doğal sakız için geçerli. Hani mazıallah olur ya, ilk yardım gerektirecek bir durumla karşılaşırsınız, sakın opiatlardan biriyle over-dose olmuş birine bişeyler yedirmeye kalkmayın, hemen ambulans çağırın, o gelene kadar da, burada en alttaki koma durumunda yapılacakları yapadurun.