bildirgec.org

esrar hakkında tüm yazılar

BIRAKIN GİTSİN…

akoni | 30 August 2012 09:09

BIRAKIN GİTSİN…

Bundan birkaç yıl öncesine kadar verilen molalarda sigaralarını içmeyip otobüse oturdukları an sigaralarını yakarak başkalarının rahatsızlığını önemsemeden rahatlıkla sigaralarını içerlerdi. Şimdi ise toplu yaşam alanlarında sigaranın yasaklanması ile yolculuğun keyfini çıkarıyorum.
Her yıl milyonlarca cana ve milyarlarca lira maddi kayba yol açan sigarayı en son 3 ocak 1990′ da içmişim, o gün bugündür içmiyorum.. Şimdi ise içenlere içmeyin, şu mereti diyorum. Gerçi benim çevremde sigara içenler yok denecek kadar az, çoğunluk kendi iradeleri ile bıraktı. Sıra ailemize yeni katılan damadımda, o da söz verdi sigarayı azaltmaya başladı umarım başaracaktır.

Aslında ne kadar masum duruyor değil mi? Bir an keyif aldığınızı, rahatladığınızı düşünürsünüz. Öyle durduğuna bakmayın, belki biraz keyif verdiği doğrudur. Fakat bu keyfi kısa sürede çok fazlasıyla götürür. Akciğer kanseri, beyin tümörleri, Gastrit, ülser, mide, gırtlak ve mesane kanserlerine neden olur. Üstünüz sigara kokar. Ciltte erken kırışmalar olur, dişleriniz sarı ve kirli olur. Ellerde, parmaklarda sararma, tırnaklarda, zayıflama görülür. Tat alma isteğiniz azalır ve yemeklerin tadını alamazsınız. Koku alma duygusunu azalttığı için kokuları algılayamazsınız. Ses tellerinizde bozulacağı için ses kısıklığı ses de kalınlaşma ve çatallanma ortaya çıkar, beyin hücrelerini öldürdüğü için unutkanlık ve yaşlılığımızda bunama ortaya çıkar. Gözlerde katarakt ve görme bozukluğu ortaya çıkar. Erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda ise kısırlık, çocuk düşürme, sakat doğuma yol açacağı için bütün yaşantınızı etkileyecek problemlerle karşılaşabilirsiniz. Vücutta, yorgunluk, uykusuzluk, ruhsal gerilim, stres, performans düşüklüğü, reflekslerde azalma olur.
Sigara içmek

Anne adaylarının sigarayı bebeği ve kendi sağlığı açısından içmemesi gerekiyor. Çünkü sigaranın doğum öncesi ve sonrası bebek üzerinde önemli yan etkileri bulunmaktadır. Hamilelikte sigara kullanan annelerin bebeklerinin az uyudukları, sık soludukları, çok terledikleri ve daha hiperaktif oldukları gözlemlenmiştir.

Ormanda esrar kampı

| 21 October 2008 11:04

http://www.milliyet.com.tr/Yasam/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1005854&b=Ormanda%20esrar%20kampi

Dyatlov Geçidi’nin Esrarı – 2

Xas | 17 August 2008 10:39

Bir önceki yazının sizleri meraklandırdığını biliyorum, ancak emin olun Rus polisi de son dört cesetten sonra en az sizler kadar meraklanmıştı. Hastalığından dolayı geride kalan grubun 10. üyesi Yury Yudin şöyle diyordu; “Eğer Tanrı’ya tek bir soru sorma şansım olsaydı bu ‘O gece arkadaşlarıma ne oldu?’ olurdu.”

Yury Yudin
Yury Yudin

Araştırma kapsamında ilk keşifte bulunan günlükler ve amatör video kayıtları incelendiğinde (Blair Witch? Cloverfield? REC? Noroi?) ortaya çıkar ki, grup 31 Ocak günü dağlık araziye varmış ve tırmanışa hazırlanmıştır. Dönüş için yiyecek ve ekipmanları için ormanlık alanda bir stok çadırı kurduktan sonra 1 Şubat‘ta tırmanışlarına başlarlar. Hesaplarına göre 1 günde tırmanışı bitirip ertesi gece kampı öteki tarafta kuracaklardır. Ne var ki giderek sertleşen hava, kar fırtınaları ve azalan görüş mesafesi bir şekilde onları hedefleri olan Otorten Dağı yerine Mansi dilinde “Ölüm Dağı” anlamına gelen Kholat Syakhl’a götürür. Dağın ismi hariç buraya kadar yaşananlarda pek olağandışı bir durum yok. Kampta bulunanlar buradan sonra ne yaşadıklarına dair bir ipucu vermiyor.

Dyatlov Geçidi’nin Esrarı – 1

Xas | 10 August 2008 13:00

Şimdiden uyarmak lazım, yazı biraz ürkütücü. Korku filmlerinde işlenen “vahşi doğanın kucağında bilinmeyen varlıklarla mücadele eden gençler” temasının gerçek yaşamdaki bir örneğine tanık olacağız. Bir grup kayakçı, Ural Dağları‘nda geziye çıkarlar ancak esrarengiz bir dizi olay onları deliliğin sınırlarına ve ölüme sürükler. Gerilim filmi konusu gibi duruyor değil mi? Ama bir zamanlar Rusya’yı çalkalayan ve sonradan unutulan bu olay gerçek.

Igor Dyatlov,  Zinaida Kolmogorova,  Lyudmila Dubinina,  Alexander Kolevatov,  Rustem Slobodin,  Georgyi Krivonischenko,  Yuri Doroshenko,  Nicolas Thibeaux-Brignollel,  Alexander Zolotarev. Yolculuktan önce.
Igor Dyatlov, Zinaida Kolmogorova, Lyudmila Dubinina, Alexander Kolevatov, Rustem Slobodin, Georgyi Krivonischenko, Yuri Doroshenko, Nicolas Thibeaux-Brignollel, Alexander Zolotarev. Yolculuktan önce.

27 Ocak 1959 günü Sovyet Rusya’da dokuz genç kayakçı Ural Dağları’nın uçsuz bucaksız eteklerinde 2 haftalık bir tırmanış ve kayak gezisi için yola çıktılar. Aslında 10 kişiydiler ancak bir tanesi sağlık problemleri yüzünden son anda geride kalınca yola 2 kadın 7 erkek çıktılar.

Bir Çıkmaz Sokak Hikayesi

yury | 19 June 2007 17:21

BİR ÇIKMAZ SOKAK HİKAYESİ.

Herşey o yağmurlu sonbahar akşamında başladı. Dokuz ay on gününü tamamlayarak karanlık bir odadan çıkmaz bir sokağa geçiş yapmıştı.Hayatın ona ne getireceğini bilmiyor ve kimsede ona anlatmıyordu. Bunu yaşayarak öğrenmesi lazım olduğunu anladı çocuklu yaşlarda.İçine kapanık dış ilişkileri kuvvetli olup derdini dışa vurmayan , içine atıp düşünceden düşünceye zıplayan bi tavrı vardı, tek aşkı çocukluk yıllarda yanlızlığıydı.4 kardeşten dördüncüsüydü ama onda değişik bir tablo çizilmişti, aile terbiyesi gayet iyi ve kimseye sataşmayacak , kalbini kırmayacak kadar temizdi.Kimsenin elinde tutamadığı şu, zaman onada cavcavlı bi hediye sunmak için onu yokluyordu. Ufaklığında kapsının önünde bulunan çıkmaz sokakta misket oynar arkadaslarıyla top oynardı.Gel zaman git zaman kişilerin karakterleri yerine oturmuştu bu yüzden çogu arkadaşını ya kaybettı yada selam dan öteye gidemedi onun yanında olduklari ise onun gibi düşünen onun gibi davranan onun gibi haraket eden kişilerdi.Hani dedik ya zaman daha ortaokullu yılarda güzelliğini yaptı. Ama onun yaptığı hatalar veya benimseme duygusu arkadaş çevresinden dolayı değıl. sadece aradığı şey yanlızlığına sırdaş olacak bi dosttu ama bu şey ne canlı olmalıydı nede cansız. O yıllarda ufak bir arkadaş edindi kendisine onda umut ardı ama oda kesmedi onu devamlı bulmak zorunda kaldı onla oda çok canını yaktı onun arkadasının adı sigaraydı. Bu geçici arkadaşı ona yenı bır arkadaşla tanıştırdı (alkol) cıvık tavrı vardı bu arkadasın ama onun halındende azda olsa anlıyodu şöyle bi durum söz konusu olmaya başladı yenı arkadaşı derdine dert katıyordu onu hiç güldürmüyor eğlendirmiyordu sadece bağırıp ağlamısana ve karanlık çıkmaz sokakta düşüp kalmasına neden oluyordu onun istediğide bu değildi. Biraz gülmek acılarını dindirmekti.Bıyıkları yeni terlemiş liseye yeni ayak basmış idi. bir ortama girdi okadar kahkahanı içinde bir o mahsumdu. ortamda biri omzuna vurdu ve niye gülmüyorsun dedi. Çok uzun zaman geçmedi ve bu esrar adındaki omzuna vuran delikanlıyla kanka olma durumuna geldi yedikleri içtikleri bir,o nerde o orda. Bölünmez bir elmanın iki yarısı oldular iyice. Çıkmaz sokağa sanki bir ışık yanmıştı her yer şenlik havası gibi olmuştu o gelince. Ve bunu gören mahhalenin eski misketçileri yanından ayrılmaz oldu hep birlikde geceleri gündüz ettiler. Her yeri gizemli dumanlarla bürüdüler. Zaman geçtikçe bu eğlencede ona yetmez oldu oynamak şarkılarla çıldırmak istiyordu.Sokağın başında parlayan her yere ışık saçan beyaz gelinlikli bir kız belirdi ilk sorduğu soru -benimle dans edermisn. Oldu .O delikanlılınında gözü faltaşı olmuş bir vaziyete ilk sorusu -ismin ne öğrenebilirmiyim oldu. o güzel gelinlik kız -benim birden fazla ismim var gençler bana arlarında şeker diye hitap ederler. Dedi. -Ama kalıcı ismim hap benim dedi. Kısa zamanda sevgili oldular o parti senin bu parti benim ibrati alem olsun gibilerinden sabaha kadar oynayıp seviştiler. Bir gün sevgilisinin ona toz halinde olanı sunuldu eliyle itmek istedi ama itemedi. o toz drunundan ve damarlarından içeri girdi. Kanını büs bütün kapladı on içinde hisede biliyordu .Zaman geçtikçe yorulduğunu ,uyuştuğunu farketti artk ayağa kalkamayack hale gelmişti ne sigara ne esrar nede diğerleri ile buluşacak takati kalmamıştı. soğuk bir kış akşamı hep oturugu o çıkmaz sokakta bankın üzerinde derin bir uykuya dalmıştı . Sabahın ilk ışıkları vurduğunda gözlerini dahi açamıyordu uzaktan bir ses -vaden doldu eşyalarını bırak onlar buraya ait buranın malı, günahların ve sevaplarını yanıan al gidiyoruz. Diyerek o genç delikanlının saçını okşadı ve yanağına bir öpücük kondurdu. genç delikanlı birden ayağı kalktı ve -ben ne yaptım dedi. yeni arkadası ise ona artık yanlız degılsın dedı ve elele tutusarak semanın derinliklerine uçtu. arkasına döndüğünde dunya malı olan vucudunu yere serili bir vaziyete kan ter içinde gördü. O ara anladığı tek şey bişeyleri arayış içinde olduğu süre içerisinde dünya nimetlerini güzelliklerini görememiş olup her hata sonunda hatasını hatayla kapatmaya çalışmış oldugunu anladı ve arkadaşlarını yanlızlığında aramamak olduğunu anlamıştı.