Bir önceki yazının sizleri meraklandırdığını biliyorum, ancak emin olun Rus polisi de son dört cesetten sonra en az sizler kadar meraklanmıştı. Hastalığından dolayı geride kalan grubun 10. üyesi Yury Yudin şöyle diyordu; “Eğer Tanrı’ya tek bir soru sorma şansım olsaydı bu ‘O gece arkadaşlarıma ne oldu?’ olurdu.”
Yury Yudin
Araştırma kapsamında ilk keşifte bulunan günlükler ve amatör video kayıtları incelendiğinde (Blair Witch? Cloverfield? REC? Noroi?) ortaya çıkar ki, grup 31 Ocak günü dağlık araziye varmış ve tırmanışa hazırlanmıştır. Dönüş için yiyecek ve ekipmanları için ormanlık alanda bir stok çadırı kurduktan sonra 1 Şubat‘ta tırmanışlarına başlarlar. Hesaplarına göre 1 günde tırmanışı bitirip ertesi gece kampı öteki tarafta kuracaklardır. Ne var ki giderek sertleşen hava, kar fırtınaları ve azalan görüş mesafesi bir şekilde onları hedefleri olan Otorten Dağı yerine Mansi dilinde “Ölüm Dağı” anlamına gelen Kholat Syakhl’a götürür. Dağın ismi hariç buraya kadar yaşananlarda pek olağandışı bir durum yok. Kampta bulunanlar buradan sonra ne yaşadıklarına dair bir ipucu vermiyor.
Her ne kadar cesetlerdeki hasarın insan gücüyle yapılmış olamayacağı söylense de Rus polisi bir cinayet olasılığını düşünerek adli araştırmalara başlar. Böylece zaten soru işaretleriyle dolu olan olaya bir yenisi eklenir: radyasyon. Cesetlerin üzerlerindeki giysilerde radyoaktif kirlenme vardır.
Ural bölgesinde yaşayan Mansiyerlilerinden şüphelenen polis geniş çaplı bir arazi taraması yaptığında çevrede hiç insan izine rastlayamaz. Zaten kamp alanı etrafında sporculardan başkasına ait ayak izi yoktur.Deliller detaylı incelenince birkaç ilginç nokta daha göze çarpar. Kamp çadırı dışarıdan değil de içeriden yırtılmış gibidir. Ormanlık alanda ateş yakan grup üyeleri çok yakında duran kuru dalları değil de nedense ıslak dalları kullanmışlardır.
Genç sporculara ne olduğu tam bir merak konusu olur. Gazeteler olaya geniş yer verir. Komplo teorileri üretilmekte geç kalınmaz.Eldeki verileri gözden geçirince, yapılabilecek en kesin varsayım birşeyin grubun ödünü kopardığı. Üzerlerine giysi giymeden çadırı yırtıp çıkarak ormanın içine koşmuşlar (tabii neden üzerlerinde giysileri olmadığı yine muamma). Daha sonra ormanın girişinde durup ateş yakmışlar. Aralarından ikisi (ölü ya da canlı) ateşin yanında kalırken üçü kampa geri dönmeye karar vermiş ancak yolda birer birer ölmüşler. Dördü ise ya önceden ya sonradan ormanın içlerine ilerlemiş. Bir varsayıma göre grubun düzensiz hareketi ve ateş yakarken çok yakındaki kuru dalları kullanmamalarından kör olduklarıdüşünülüyor. Bu ilk bulunan cesetlerin birindeki kafatası zedelenmesini de açıklayabilir, zira
kör birisinin ormanda koştururken ağaçlara çarpması gayet doğal.Peki bu gözüpek sporcuları ölesiye(gerçekten ölesiye) korkutan şey neydi? Ayı veya başka bir yabani hayvan olsaydı eğer yaralanmaları gerekirdi. Etrafta da ayak izleri, mücadeleye dair izler olurdu. Hem radyasyon?
Rus polisi ve KGB bu bilmeceyi çözemiyor (ya da halka öyle söyleniyor). Mayıs 1959‘da dosya kapanıyor. Sporcuların hepsinin “bilinmeyen zorlayıcı bir güç” yüzünden öldükleri söyleniyor. Olay dosyası resimleriyle birlikte gizli bir arşive yollanıyor. Resimler ancak 1990‘da ortaya çıkıyor – eksik olarak.
1967’de, araştırmalar sırasında görev almış ve fotoğrafçılık yapmış olan gazeteci yazar Yuri Yarovoi olaydan esinlenerek “En yüksek derecede karmaşa” isimli bir roman yazıyor. Ancak Sovyet yönetiminin olayla ilgili bilgileri sır olarak sakladığı bir dönemde yazıldığı için pek çok detayı es geçtiği biliniyor. Tanıdıkları ise yazarın romanın yayınlanmamış detaylı bir kopyası olduğunu söylüyorlar. Yazar 1980‘de hayatını kaybettikten sonra yazarın fotoğraflar, günlükler ve el yazılarından oluşan arşivi bulunamıyor.
1990‘da yazar Anatoly Guschin olayla ilgili bir araştırma yapıyor. Rus yetkililerin ona tanıdığı ayrıcalıklar sayesinde bazı fotoğrafları ve önceden bilinmeyen detayları gün ışığına çıkarıyor. Pek çok belgenin ortadan kaybolduğunu farkediyor. Araştırmasıyla ilgili “Sırların bedeli dokuz yaşam” isimli bir kitap yazıyor. Kitapta Sovyet yönetiminin gizli araştırmaları sonucu geliştirilen bir “gizli silah” teorisine ağırlık veriliyor.
Kitabın verdiği cesaretle 1959’da araştırmayı yürütmüş olan emekli polis subayı Lev Ivanov bir makale yazıyor. Makalede araştırma timinin olaya hiçbir açıklama getiremediğini söylüyor. En önemli nokta ise, Ivanov’un iddiasına göre gökyüzünde bazı “uçan küreler” görmüş oldukları. Üstlerine bunu rapor ettikten sonra timin araştırmayı bırakması ve bulguları gizli tutması emri geliyor. Ayrıca olayın olduğu tarihte grubun rotasından 50km güneyde olan bir yürüyüş grubu kuzeyde garip turuncu küreler gördükleri ve o çevrede Şubat ve Mart aylarında meteoroloji yetkilileri ve askerler dahil değişik kişilerden benzer raporlar geldiği biliniyor. Araştırmalarda bu tanıklar gözardı edilmiş.
Bir de şu aşağıdaki fotoğraf var. Olayla ilgili polis dosyasında yer aldığı söyleniyor.
Olay yerinde bulunduğu iddia edilen metal parçası
Grup lideri Igor Dyatlov’un adı geçide veriliyor. Sovyet yönetimi olayla ilgili detayları tüm gücüyle gizliyor. UFOlar mı, paranormal varlıklar mı, gizli ordu araştırmaları mı bilinmez ama ortada alışık olmadığımız birşeyler olduğu kesin.1959’da Kholat Syakhl’da o zavallı dokuz gence ne oldu sorusu hala yanıtsız.
Kaynaklar:http://en.wikipedia.org/wiki/Dyatlov_pass_accidenthttp://www.wunderkabinett.co.uk/damndata/index.php?/archives/1307-What-happened-at-the-Dyatlov-Pass.htmlhttp://www.neatorama.com/2008/03/03/the-dyatlov-pass-accident/http://skeptoid.com/episodes/4108http://www.sptimes.ru/story/25093http://www.unexplained-mysteries.com/forum/index.php?showtopic=120153http://unitedcats.wordpress.com/2008/02/28/the-dyatlov-pass-accident/
yorumlar
çok esrarengiz bi olay..bu konudan süper bir senaryo çıkar.hollywood , hollywood duy sesimizi …
Nükleer silah denemesi mi ? Çiklet kadar silahlarmış o zaman. Sadece leke bıraktıklarına göre.Hem çadırın içinden kaçmıyorlarmı bunlar. Çadırda dururken aa turuncu küreler deyip çadırı yırtıp çıkmışlar mı yani ?Kafaya aldığı darbeler ağaca çarpmaktanmıymış? Bir insan ormanda kör kör koşmaz mantıken. Ya bir arkadaşına tutunup gider. Ya da yavaşça hareket eder. Bana kalırsa canavar yoksa ortamda olduğu yerde durması daha mantıklı.O metalde hiç kanıt olacak gibi durmuyor. Ben saurusların yaptığına inanıyorum hala bağnaz bir biçimde 🙂
Bu Yorumlarda Her şey düşünülüyoda rusların insanlar üzerindeki deneyleri niye düşünülmüyor. bendede ilginç bi kanı oluştu ruslar insanların genleriyle oynayarak deneyler yapıldığını duymuştum acaba o darbeler insanla başkabirşeyin karışımı olmazmı ???//yoksa ben çok mu salladım—————————-bunun gibi bir çok olayın varolduğunu biliyoruz.—————————-uzaylı ,ufo deniyor. unutmayın roswell kasabasındada ufo düştüğü iddia ediliyor ve o zamanlar ruslarla abd soğuk savaş içinde rus casus uydusu olması ve abd nin bunu gizlemesi çok normal //————————–zaten uzaylılar var olsa ve teknolojide çok ilerde olsa şimdiye kadar dikkatle yaklaşmayı kesmişler bizim onlara karşı bir tehdit olmadığımızı anlamışlar bizimle yüzyüze gelmiş olurlardı :S
olur böyle şeyler
Devamı olcak mı????
bence predator ağaçta gezer iz bırakmaz az buçuk radyasyonludur işini karişilmasini sevmez. Bu iş onun işine benziyor ;)
@AvalianchOrmanda kör koşman için birşeyden kaçıyor olman yeterli 😉
ayrıca radyoaktiviteden bahsediliyor.herhangi bir ışımada gözler kör olabilir.
Yuksek frekansli mikro dalga sinyalleriyle kor olabilirler. Ama neden ates yakma istegi duysunlar. ayrica boyle bir silah olsa sadece insanlar degil oradaki agaclarda yanardi.
çarpılmışlardır 😉
fena degil, uzaylılar varsa neden bize gorunmezler ki?ama bence marduk olayı daha etkileyici engin ardıcın bu konuda guzel seri yazıları vardı,onları okuyabilirsiniz, youtube da guzel videolarda var,en azından bayagı etkileyici isaretler var mardukta
@MAJORIANAklıma iki şey geliyor.. Rusyada yapılan bazı deneylerle ortaya çıkan bir yaratık..Ya da o dağlarda çok eskiden beri olan (yerlilerin dağa verdikleri ismin kaynağı) kötü ve sinsi birşey..Paranormal bir varlık.Tabii bunlar benim çok çalışan hayalgücümün ürünleri 🙂 Burda asıl ilgi çekici olan olayın film senaryosu değil de gerçek olması bence.
çok güzel yazı
black smoke olmasın sakın 😛
besemele çekmeden işemişlerdir 😉
@webzebanisiYazının devamı yok, ama yeni konularda yeni yazılar gelecek (vakit oldukça)..
bence arşivlerden yokolan belgeler, gazetecinin günlükleri falan kesinlikle yapılan gizli bir denemenin varlığını (ihtimalini) güçlendiriyor.
bu yazı bana okuduğum bir kitabı hatırlattı.h.p lovecraftın deliliğin dağlarında kitabı.hikaye aynı orda da güney kutbuna araştırmaya gidiyolar.
@possiblymaybeEvet Lovecraft’ın romanına çok benziyor..
tebrik ederim harika yazı…
@eulogyTeşekkür ederim 🙂
Bence olayın askeri bir silah veya nükleer deneme ile ilgisi yok.Hele kuru dal kullanmayıp ıslak dal ile ateş yakmaya çalışıp sonra da kör olma teorisi ve daha sonra kör bir şekilde koşup ağaçlara çarpma teorisi ile de ilgisi yok.Sporcuları korkutan şey her ne ise apar topar kendilerini çadırın dışına atıp kaçtıklarını tahmin ediyorum.Hatta bir çoğu kar botlarını,elbiselerini ve paltolarını bile giyemeden kaçmışlar.Muhtemelen o şey çadırın içine girdi ya da kapıdan göründü.Veya onu ekipten birisi gördü ve diğerlerine haber verdi. Kamp çadırı ile ağaç arası yaklaşık 500 metre,ağaç ile diğer dört cesedin bulunduğu nehir yatağı arası 75 metre.Otopsiyi gerçekleştiren Doktor Boris Vozrozhdenny’nin raporuna göre sporcular son yemeğini yedikten 6 veya 8 saat sonra olay gerçekleşiyor ve yine aynı rapora göre sporculardaki yaraları bir insanın yapması mümkün değil.Bu şiddette bir hasarı ancak araba çarpmasının verebileceği belirtiliyor.Burada da bir gariplik var;darbe dışarıdan vücuda doğru değil,vücuttan dışarıya doğru gerçekleşiyor.Çadır ile ağaç arasında Igor Dyatlov, Zinaida Kolmogorova ve Rustem Slobodin’in cesetleri bulunuyor.Slobodin’in kafasında zedelenme bulunuyor ancak ölümcül değil.Georgyi Krivonischenko, ve Yuri Doroshenko üzerlerinde sadece iççamaşırı ile ağaç altında bulunuyorlar.Onlarda herhangi bir yaralanma yok.Lyudmila Dubinina, Alexander Kolevatov,Nicolas Thibeaux-Brignollel ve Alexander Zolotarev’in cesetleri ise nehir yatağında bulunuyor.Nicolas Thibeaux-Brignollel’in kafatası tamamen parçalanmış,Dubinina ve Zolotarev’in göğüs kafesi parçalanmış,Kolevatov’un kafatasında da ölümcül yaralar var.Aynı zamanda Lyudmila Dubinina’nın dili kayıp durumda.Hem cesetleri bulan ekip ve hem de sporcuların ailelerinin ifadesine göre cesetlerin derisi sanki kızarmış gibi turuncu ve saçları gri durumdaymış.Büyük bir şok ya da travma durumunda saça rengini veren pigmentlerin renk değiştirdiğini ve saçın beyaz veya gri bir renk aldığını biliyoruz.Peki sporcuları kızartan şey neydi ?Ve en önemli soru Dubinina’nın dilini kim kesti veya kopardı?Ordu kaynakları ve meteoroloji istasyonlarının raporuna göre o bölgede Şubat ve Mart ayları arasında havada uçan turuncu daireler gözleniyor.Benim kişisel tahminim o dairelerde her ne varsa sporcuların ölümüne onlar yol açtı.
ilgi çekici…
Bilgi için teşekkürlerlenskontakt lensrenkli lenstorik lenstoric lens
bilgiler için teşekkürler.ilansahibindenemlakikinci elaraba