Matilda, kocası genç yaşta kahrından ölünce fazla bekar kalamadı ve sevillanın en yakışıklı karayağız delikanlısı Kristobal ile evlendi. Kristobal denizciydi ve ilerde baharat ve altın diyarı Çipango’ya gidebilmek için kendi teknesini yapıyordu. Birgün yine tekne inşasından yorgun argın eve döndü, kilere inip aletlerini bıraktı ve keserini de duvardaki çiviye astı.

Don Kıristobalın sevgili eşi Matilda
Don Kıristobalın sevgili eşi Matilda

Yorgunluktan oracıkta yere kıvrıldı uykuya daldı, kaç saat geçtiğini hatırlamıyordu ki karısı matildanın ağlamalarıyla uyandı, uyku sersemi fırladı yerden ve Matildanın duvardaki kesere bakarak ağladığını gördü. Ne oldu matilda neden ağlıyorsun dedi. Sen benim çocuğumu öldürdün dedi Matilda. Ama senin çocuğun yok ki nasıl ölsün dedi. Ya olursa dedi Matilda. Ama olursa ne güzel işte neden öldüreyim ki onu dedi.-Çocuğum büyümiyecek mi?-Büyüyecek.-Oyun oynamayacak mı?-Oynayacak tabi.-Peki ya bigün kilere de inerse,-insin ne var bunda-Burada da ıyun oynarsa?-oynasın ne var bunda.-Ya bu keserin altından geçerse-geçsin ne olacak ki?-ya keserin çivisi koparsa,-kopsun nolcakki-Ya o anda cocuğumun kafasına düşer de çocuğum ölürse..Kristobal güzel karısının alnına bir öpücük kondurdu, ben çöpleri döküp geliyorum beraber yemek yeriz üzülme dedi ve evden dışarı çıktı, Kristobal’ı o günden sonra sevilla’da hiç kimse görmedi.