varolmasını en çok istediğim canlı, kuşkusuz ki deniz kızı..deniz ve sevdicek, iki aşkımı da bünyesinde barındıran insanüstü bir varlık. olsaydı hayatımın tek odak noktası olurdu, yaşamım ona endekslenince değer kazanırdı belki. şimdiyse sadece hayallerimin odak noktası..saçları denizin çırpınışlarına adını verdi, dalga denildi. suyun içindeki her hareketi saçlarını öyle bir ahenkle savurdu ki denizin karşı koyması imkansızdı. o uyuduğunda deniz çarşaf gibi olurdu, durgun ve sessiz..gözlerinin sabit bir rengi yoktu. onlarca ton arasında gider gelirdi deniz kızının gözleri. onun gözü ne renkse denizin rengi de oydu, dengesizdi denizin rengi..o hep deniz kokardı. benzersiz bi ferahlık verirdi kokusu ciğerlere dolduğunda. adeta ruhu tazelerdi. sanki damarlarımda kan değil de onun kokusu dolaşıyormuşçasına, onsuz hayatta kalamayacakmışçasına içime çekerdim onu. ve o hep deniz kokardı..pulları vardı teninde. göz alıcı parlaklık tam tabiriyle buydu. insanlar buna yakamoz diyorlardı. havanın aşk koktuğu gecelerde, o dipte yalnızdı. ama su yüzüne vuran ışıltısı birilerinin gözlerini dolduruyor, birilerinin ruhuna hüzün ekiyordu. oysa yalnızdı ve ışıl ışıldı.. göz kamaştırırcasına..