Eğer gözlerini dört açıp her bir yöne aynı dikkatle bakarsa, gördükleri karşısında en fazla birkaç saniye içinde sımsıkı kapayacağından emindi göz kapaklarını.Onları tekrar dünyaya aralamak içinse oldukça uzun bir zamana ihtiyacı olacaktı.Nihayet açmayı göze alabildiğinde de kesinlikle öncekinden çok farklı bir şekilde ‘merhaba’ diyecekti her şeye. Gözleri dışarıdan bakan birinin bakış açısından, olabildiğince açıkmış gibi görünse de sadece kendisinin bildiği o gerçek değişmeyecek, aslında çevresindekilerin son derece sınırlı bir bölümünü görüyor olacaktı yine.Çünkü sınırları kaldırırsa biliyordu ki ‘acı’ vardı yolun sonunda. En nefret ettiği duygu yani… Eğer onu hissetmemek için yarı kör olması gerekiyorsa çoktan razıydı buna. Yeter ki önceki gibi olmasındı hiçbir şey. Bir kez daha o kadar derininde duymasındı acıyı.”Senden çok hoşlanıyor.” diyordu arkadaşı. “Görmek istiyor seni.””O zaman gözlerimi sonuna dek açmak zorunda kalırım ama… ” diyemezdi ki O’na. “Şimdiki gibi böyle yarı aralık tutamam ki göz kapaklarımı. En azından O’nu görmek için bu yarı kör halimden kurtulmam gerekir. Tüm sınırlar bir anda kalkar o zaman işte! Kalbim dört bir yanından açık kalır acılara.”Gözleri geldi aklına. İnanılmaz bir şefkatin ardındaki o iki derin maviliğin kendisine yönelişi öylesine canlıydı ki hala!Arkadaşıyla o kafede otururken, masalarına yaklaşan genç adamın gözlerini ilk gördüğünde alarm zilleri çalmaya başlamıştı hemen zihninde. “Dikkatli ol!” demişti kendine. “Acı çok yakınlarında dolaşmaya başlayacak yine.”Arkadaşı tanıştırırken ikisini, o bir çift maviliğin gözlerine kenetlendiği ilk anda hemen kalkmak istemişti o masadan. Çünkü yine aynı sızıyı duymaya başlamıştı içinde. Kafedeki tüm kızlar düşmanı olmuştu bir anda.”Ya gözleri kayarsa onlardan birine!..” sancıları yükselmeye başlar başlamaz da “Gitmeliyim!” demişti hemen. “Dayanamam yoksa!” diye de eklemişti içinden. “Paylaşamam kimseyle gözlerindeki o şefkati.” Ve apar topar ayrılmıştı oradan.”Bir şey söylemedin?!” dedi arkadaşı.”Ne diyebilirim ki?!” dedi. “Selam söyle O’na. Ama ben böyle çok iyiyim. Herhangi bir değişiklik de düşünmüyorum şu an yaşantımda.” Derin bir nefes aldı ve zihnindeki bir çift maviliği onunla birlikte çok uzaklara göndererek beklemeye başladı, bu konuya son noktayı koymak için gerekli zamanın geçmesini.”Sen onu bırak da söyle şimdi.” dedi, yeteri kadar zaman geçtiğinde. “Eee… Aradı mı seninki? Yaptıkları için özür diledi mi senden?”