. Yağmurlu havada, akşam vakti, arabanın camını hafifçe aralayıp gezinmeyi. Pipoyu. Sabahları müzik dinleyerek uyanmayı. Duş almayı. Şarhoş kafa kokoreç veya midye yemeyi. Rakı ve şalgamı. Siyah, ahşap elyapımı heykelcikleri. Alfabetik sıraya dizilmiş cd’lerimi. Hediye almayı. Arabamı bakımdan çıkardıktan sonra yıkatıp tertemiz binmeyi. Bir cafede tek başına birşeyler içip, birşeyler okumayı veya yazmayı. Kulaklıkla müzik dinlemeyi. Düzenleme (müzik) yapmayı. Teknoloji hakkında konuşmayı. Kod yazarken kahve ve pipo içmeyi. Türk kahvesini, sıcak künefeyi, karnıyarık’ı, ayranı, muzu, portakal suyunu, şarabı. Gece vakti, bir arkadaş evinde, loş ışıkta ve sarhoş kafa gündelik şeyleri düşük sesle konuşmayı. Yarım uyku halini ve uykuya geçmeden evvel düşüncelerin saçmalaştığını farkedip yarım uykuda olduğunu sezmeyi. Yemek sonrası masa muhabbetini. Kahvaltı kokusu ve sesini (çay bardaklarına konan kaşık sesi). Siyah ekran, klavye ve mouse’u. Kuyruklu piyano çalmayı. Yazdığım kodun hata mesajı vermeden, bir seferde çalışıp ekranda belirmesini. “For” ve “next” arasında yapılabilecek herşeyi. Zeki insanları. Güzel kızları. Hem güzel hem de zeki sarışınları. Biçimli kalçaları ve bunu gösteren pantolonları ve bunu giymeyi akıl edenleri ve bu modeli yaratan firmayı. Yazın klimayı, kışın kaloriferi. Film sırasında müzikleri dinlemeyi. Hans Zimmer, Elliot Goldentahl, John Williams gibi film müziği yaratıcılarını ve yeni jenerasyon elektronik, funk, alternatif film müziklerini. Duş alıp temiz çarşaflarla yatmayı. Yüksel caddesini (Kızılay) , 7. caddeyi (bahçeli) , Sarıkadı-n- sokağını (Hacettepe arkası, öğrenci sokağı), Kale’yi. Fotoğraf çekmeyi. Gece kumsalda içmeyi (ateş etrafında ve gitar eşliğinde değil. Kum üstünde karanlıkta ve sessizce). Çaldıktan sonra ara verip indiğimizde, yaptıklarımız için güzel şeyler söylenmesini. Jethro Tull, Steve Vai, Orhan Gencebay, Johann Sebastian Bach, Chick Korea ve isimlerini sayamacağım bir sürü kaliteli ve “nadir bulunan” müzik adamlarını. Cazı, türküyü, klasik müziği, rock ve türevlerini (rockn roll hariç), newage ve türevlerini (Richard Klayderman hariç). Kırmızıyı, laciverti, siyahı, sarıyı. Berberden sonra o salak kokunun emrivaki şekilde sıkılmasını (ehehe şakaydı). Laptop bilgisayarları. Yorgun argın yattığımda, bacaklarımdan yatağa süzülen yorgunluğu hissedip dinlemeye başlamayı. Masaj yaptırmayı (özellikle ellerime). İş yazışmalarının altına “İyi günler dileği ve içtenlikle” yazmayı ve gelen cevapta bunun sevildiğini görüp buna benzer bir cümleyle yazının sonlanmasını. Yumuşak huylu, nazik, gülümseyen, sakin, olaylara ılımlı yaklaşan ve çözümcü olan insanları. Belki daha vardır ama aklıma gelmeyen daha bir çok şeyiÇOK SEVERİMÜÇLEME