Sinir Olurum” ve “Çok Severim” umarım sevilmiştir. Amacım bir üçleme yapmaktı. İşte bu da üçlemenin son ayağı:Olsa da Olur Olmasa da Olur. Tatlı kaşığı veya çatalı. Kahveme süt. Rakının yanına su. Pijama. Doğumgünü partisi ve pastası. Türkçe-Japonca Sözlük. Çaldıktan sonra ara verip indiğimizde yaptıklarımız hakkında güzel şeyler duymak (biliyom, daha önce yazdık!). Bornoz. Kolonya. Microsoft. Sigara. Hollywood. Arkadaş (dikkat! “Dost” demedim). Öğle yemeği (dikkat! “Sabah kahvaltısı” demedim). Cep telefonu (dikkat! Yok, “bişii” demedim). İçki yanı meze ve çerez. Eş dost ziyareti. Misafir. Portakallı Ördek. Yalnızlık. Kalabalık. Hasan Cihat Örter, Cüneyt Gökçer, Okan Bayülgen, Cem Özer, Sinan Çetin, Bulutbey ;). Kar. Mayo. Grand Cheeroke. 21” monitör (Aslında bin pişmanım aldığıma. 55 ekran televizyonun dibine oturmuş gibi oluyosun). Elma. Bira için bardak. Kilotlu çorap. Makyajlı kadın. Gece lambası. Hesap makinesi. Fanila. Hatır sormak için telefon açmak. Hipermarketler. Yazdığım kodun hata vermesi. Giydiğim şeylerin marka olması. Zımpara, 9 volt 120 amper adaptör, asetat kalemi, VHS video oynatıcı, sarmış kaset, cep telefonu kullanım kitapçıkları (abi bunların çalışma masamda ne işi var allaşkına!?). Mousepad. Dvd sürücü. Falan ve filanOlsa da olur olmasa da olur…Neyse, daha fazla saçmalamayım zaten. Ben kısmende olsa özelimi size açtım. Kendi özelini paylaşanlara teşekkür ederim. Başka bayıcı bir yazıcı olmayacak söz. Yazıları sevenlere ve biraz olsun gülümsetebildiklerime (kelimeye bak lan!) tekrar teşekkür ederim.Kalın sağlıcakla…ÜÇLEME