Gelmişim 33′ üme. Elimde iki diploma var. Dilimde üç yabancı. Hala dönemsel çalışıyorum. Bazen bakıyorum arkama; “Ben ne yaptım?” diye tek müspet birşey yok. Lise ve üniversitedeki hormonal ilişkilerden başka, görüp de aşık olduğum ama yanına bile yanaşamadığım kızlar, annemin yaşım geçiyor diye öncesinde aşk cv si ile başvurumu benden habersiz yapıp, ardından buluşturduğu tanıdık kızları… hala bekarım. Bu bana koyuyor mu, koymuyor tabiki. Ama bazen geceleri gelen karabasanlarda aniden yataktan fırlayınca sana su getiren birinin olmaması ve tekrar uyumaya çalışırken sıkı sıkı sarılacağın örtülü bir meleğin yokluğu da hissediliyor.Bazen de önüme bakıyorum; “Ben ne yapacağım?” diye. Tek bir umut yok. Kendime çok fazla kulvar, meziyet açmışım diye övünürken, hiçbirinde bir halt olmadığım sonucuna varıyorum. Bu somut bir kaybediştir. Ben kaybetmeyi severim doğrusu. Kaybetmeyi kabul etmek de bir meziyet sayılırsa, bu konuda alanımın önde geleni sayılabilirim.Dost bildiklerime dert yanmayı sevmem. İçime ata ata da içim çürüdü yahu. Rakı balık sofralarında en uzaktaki yıldıza dalıp arkadaşlarım hayal kurarken, ben o yıldıza gidemedikten sonra niye orda diyecek kadar rahatsız mıyım? Şu yaşıma geldim hala yaşam sebebini soruyorum. Bol bol kitap okuyup bu sorunun cevabını giderebilir miyim, onu da bilmiyorum. Arkadaşlarıma söyleyince bu konuyu, bana abazalık başına vurdu herhalde deyip gülüyorlar. O an burnumdan soluyorum işte. Onları küçümsüyorum ve kapatıyorum tüm kapılarımı. Onlar benim gözümde, tek duyu organı penis olan, hatta yumurtalıklarından küçük beyinleri olan, bankacılık mağduru monitör kafalar. Sadece onlar mı peki? Tüm aylığını, doğacak bebeklerine birikim yapmak yerine, platin saçlarına ve made in Paris yazan takunya ve misvaklara harcayan karıları da öyle.Tüm bu hesaplaşmadan sonra benim mükemmel olmam gerekiyor. Sonra posta kutuma bakıyorum tabi. Ruh ve beden halimin aylık nümerik dökümü. Bankalar hala kibarca uyarıyor beni, ödememi yapmam için. Faturalar da, bir var bir yok gidiyor. Bir de kredi kartlarının yeni üye işyerleri ilanları. Düşünüyorum da her bankanın böyle ekstre ve ıvır zıvır gönderdiğini. Sonra da Doğu’ da kalem, defter yokluğu çeken çocukları. Tüm bu ekstre ve ilan kağıtlarını toplayıp onların birkaç senelik defter ihtiyacını karşılarız sanırım. Ne kadar hayırsever bir insanım.Evet doğru hayırseverim. Hayatımda o kadar “Hayır!” cevabını duydum ki. Artık bakış açımı da değiştirmeye karar verdim. Hayata bakış açımı. İş aramayacağım mesela. Şuan ucundan bir işim var ama onunda pili 2 ay sonra bitiyor. Yine yedek elemanlık yapamam. Şayet annem bana aşk “cv” si yerine iş “cv” si doldurursa ve kabul edilirsem belki.Herşeyi annem yapıyor yerime, bir ara bunu fark ettim. Belki bu yüzden hiçbirşey yapmıyormuşum gibi hissediyorum. Aslında yeni bakış açım bu olabilir. Annemsiz hayat. Annemi artık sadece haftada bir ziyarete gideceğim. Ayda dört kez. Yılda kırksekiz kez………….Annemi üç gündür ziyaret ediyorum. Sözümü tutmadığımdan değil, kadıncağız hasta olmuş. Geriye kaç ziyaret kaldı bimiyorum ama limitimden yedim kredi kartlarımda da olduğu gibi. Niye herşey hesap ettiğimin dışında gelişiyor? Niye plan yaptığımda ilk adımda plan ambole oluyor? Hayata tersten mi bakıyorum yine. Hayata bakış açımı yine değiştirdim. Kendi işimi kendim kuracağım.Küçüklükten beri hep kahraman olmak istemişimdir. O gün aklıma süper bir fikir geldi. 21.yy ın da kahramanı ancak böyle olur. Ben örümcek adam, yarasa adam, süper adam kılığına soyunamam tabi ki. Ama benimkisi bunları havada karada yer abicim, onu söyleyeyim. Ben Kartadam olacağım. İnsanların birikmiş kredi kartı borçlarını, refah düzeyi yüksek insanlardan para çalarak kapatacağım. Özetle Robin Hood ile Örümcek Adam’ ın sevişmiş hali. Şimdi kostüm tasarımı kısmındayım. Akşamları işe çıkmayı düşünüyorum. Gözüme kestirdiğim X5 ya da Navigator lü siyah giyinen adamlardan veya Grand Cherokee li diz üstü derin yırtmaçlı platin saçlı bayanların cüzdanını çalıp, şifre kırarak tanıdığım ve daha sonra posta kutularındaki hesap ekstrelerinden tanıyacağım tüm kredi kartı mağdurlarının imdadına yetişeceğim. Ben Kartdam’ ım. Ya da nam-ı diğer, Cardman…
yorumlar
hehe! halk kahramanı cardman.zor bir misyon seçmişsin be kardeş.şu kart -card benzettmeni şahsen beğenmedim, belki birazda bana dokunduğundan…altın çağındasın güzel kardeşim, tek sıkıntın eylemlerin olsun:)gerisini teyzeye bırak:) (bu arada teyze nin ellerinden öperim)
kredi kartları ve anne konuları dışında yazıda kendimi buldum valla aynılarını yaşıyorum. Bu arada yazının arasındaki google reklamında kredi kartı reklamının olması tesadüf mü 🙂 huehe
Hehe, o yeni dikkatimi çekti!
karabasanlar gelip uyandirdiginda su verecek biri olmayi versin, bosver, yatmadan once komidinin ustune bir bardak su koy, bu isini gorur..hayatta kendine cok sayida kulvar acmis olan insanlar icin evlilik bayagi riskli bir kurum. senin kulvarlarinin karsi cinsin kulvarlariyla cakismasi ihtimali cok dusuk. hatta senin cok kulvarin olup, onun ise yegane kulvarinin saclarini platin mi, kumral mi boyatacak olmasi basli basina bir sorun. bu, senin ozgur kanatlarinin kirilmasi demek. boyle diyorum da, yine de icim el vermiyor, yalnizlik Allah’a mahsus. evlen de gor…(evliligin de guzellikleri oldugunu dicektim)sen, ben butun bunlari dusunup, hayatimizi sinavlar, okullar, is aramalar, vicdan muhakemeleri vs. ile doldururken buyuk cipli, kravatsiz takim elbiseli adamlar ne de mes’uut ve rahaat arz-i endam ediyorlar..
Bu arada Cardman ben değilim, onu belirtmek isterim 😉
inkar etme sen Cardman’sın, kurtar mağdurları bakiim 🙂
Guzel yazi olmus.Anne ve ‘e hadi evlen’ muhabbeti, hayati senden daha duzenli giden bankaci arkadaslar, giderek artan kredi karti borclari, goze giderek daha cok batan platin sacli hatunlar…Insanin super kahraman olasi geliyor tabii:)
Ve kostüm tasarımı son hız devam ediyor!
Cardman
bu dar zamanda kostümü falan diktirmeye para harcama şimdi. elimden gelir az çok örgü, dikiş, dantel mantel ben ayarlar dikerim sana:)) bak o zaman tam halk kahramanı olursun:)
Hehe, o zaman deborahh seni Batman and Robin misalı, ek-Cardman yaparız 😉
ohh şöyle fiyonklu kurdeleli giyinir çıkarız dışarı. Zaten millet bizim tipimizi görünce gülmekten kredi kartı harcamayı bile unutur. Bu da eylemimize küçük de olsa bir katkı sağlar. Akabinde naralar atarız “haydi Türkiye’m” :))
:] güzel muhabbet dönüyo.Yazının bazı yerlerinde bende kendimi buldum. Anne konusunda dediğini yapmalısın bence. İyilik yerine kötülükleri oluyo bu durum çoğunlukla.Ama gel gör ki rüyamda gördüm annemi pek iyi değildi. Bi ziyaretine gideyim.
Bence Cardman gerçek olsa, gelmiş geçmiş en büyük kahramanlardan biri olur! Arkadaşlarıma anlattım biraz projeyi(!), hepsi kredi kartı batağında olduğu için bana destek çıktı. Ama diyelim ki, Cardman gerçek oldu. Ya onu yoketmeye çalışacak karakter türerse? İşte asıl o kafamı karıştırdı! Karşısında bankalar mı olur, Kolluk kuvvetleri mi olur ya da direk anti-Cardman mi? 🙂 Anti-Cardman in özellikleri kafamda var aslında. Benim kriptonit gibi zaafım yok ama? Reklam mühendisleri ya da PosMachine-Man…
Bunu bilerek yapıyoruz diiimi? Buruk bir soru.
Evet ne yazıkk ki, yok öyle biri.
Hikaye sonra Cardman ve Annesi adını almasın da…Not: O işler öyle hesaplayarak olmaz…Bazı insanları yakınken de doğru uyararak dilediğin uzaklıkta tutabilirsin 😉