Gazetedeki haberi okuduğumda önce şiddetli bir öfke hissine kapıldım.Sonra zararla oturmamak için sakince bir yazı yazmaya karar verdim.Biraz düşünürken,eski günlerdeki kendi düşüncelerim aklıma geldi vehaberle ilgili yorum yazmak yerine kendimi eleştirmeye karar verdim.Haber kısaca şu şekilde:bir büyüğümüz namaz kılmak için camiye gidiyor,camiden çıkışta(pahalı) ayakkabılarının çalındığını farkediyor ve oldukça şaşırıyor.Bunun için özel bir özel sözcükler kullanılmasa da haber başlığı ve metni bize bazı mesajlar veriyor.Türk filmlerinde de izlediğimiz bu sahnenin bende uyandırdığı izlenim şuydu:camiye sadece namaz kılan insanlar gidiyor,ve bunların bir kısmı hırsızlık gibi bir suç işliyordu.Elbette ki “adamın köpeği ısırması” gibi bu da haber niteliği taşıyordu amahaber yapanın (ve habere konu olanın) cami ortamına “fransız” olması , malumşaşkınlığın (ve tabii haberin üretilmesinin) asıl sebebiydi.Camilerdeki hırsızlıkla ilgili düşüncelerim , camiye gitmeye başladıktan sonrabizzat edindiğim tespitlerden dolayı değişti.İşte sonuç: namaz kılmak için gelenler,düzenli olarak camiye uğruyor ve hemen herkes birbirini tanıyor.Tabii ki bu kişiler arasında samimi bir muhabbet te var.Hırsızlık olayı herkes namaz kılarken gerçekleşiyor ve hepsinde de cemaat dağılırken farkediliyor.Cemaatteki herkes,namazın sonuna kadar iştirak ettiği içincamiden hep birlikte çıkıyor.Hırsızlık olaylarında sadece pahalı ayakkabılar çalınıyor.Maddi değeri fazlaolmayan fakat oldukça yeni ayakkabılara dokunulmuyor bile.Çoğunlukla bir çift ayakkabı çalınıyor.Sonuç: cami hırsızları tıpkı (işi meslek edinen) dilenciler gibibu işi düzenli olarak yapan profesyoneller.Çoğunlukla farz namazı kılınırken(ki bu durumda tüm cemaat aynı anda namazdadır) işini icra ediyor.bu kişiler sadece ,camini dolup taştığı cuma, bayram ve teravih namazlarında cami içerisinde iş yapıyor.Bu şekilde rahatça kamufle oluyorlar.Aslında bunu basın mensubu arkadaşlar da biliyor belki amaböyle bir haber insanların dikkatini çekmez,yani haber olmaz…