green building in miami
green building in miami

“Koşar adım dünyanın yıkımına doğru giderken, biryerlerde bir hata yaptık, bu gidişe bir dur demek lazım, doğru, pozitif tanımlarla ve yaşam tarzıyla bunu değiştirmek gerekiyor” diyenlerdenseniz artık yaşamınızda biyofilinin anlamını aktif hale getirmeli, uygulamalı, bilmeyenlere de anlatmalı ve paylaşmalısınız.Biyofili şurada da tanımlandığı gibi yaşama ve yaşayan sistemlere duyulan sevgidir. İlk kez Erich Fromm tarafından kullanılmış olup, “canlı ve yaşamsal olan şeyler tarafından cezbedilme yolundaki psikolojik saplantı” olarak ele alınmış daha sonra da Harvard Üniversitesi’nden Edward Wilson tarafından “insan varoluşunun bilinçaltından hayatını devam ettirme ve yaşamsal bağlantılar kurma çabası” ile ilişkilendirilmiştir.Biyofili hipotezi sayesinde yaşayan bireyler olduğumuzu tekrar tekrar hissederiz ve bunun sonucu olarak yaşamsal süreçlere saygı ve sevgimiz artar. Nekrofilinin tam tersi olan bu hipotezin insanlığın nekrofobisi sonucu doğduğu da söylenir.bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape Örneğin, dünyanın pek çok ileri yaşam tarzı süren şehirlerinden biri olan New York’ta artık yeşilci gökdelenlerin inşa edilmeye başlanması hep biyofili sonucudur. Giderek yaşadığı çevreye yığınlarca beton yaratan bu şehrin yöneticileri alarm veren problemin farkına varmışlardır ve kurdukları Yeşil Bina Konseyi‘nin biyofili kuralları artık şehrin kimliğini değiştirmekte; yeni yapıların çevreye duyarlı olması yolunda emeği geçen herkesi de bu standartlara yöneltmektedir. Artık birçok firma, mesela burada örneği görüldüğü gibi, ürünlerinin tanıtımında doğanın yaşamımıza neler kattığını ve neden vazgeçemeyeceğimizi anlatan ve farkındalığımızı arttıran stratejiler gütmektedir. Binalarda yeşilin sadece göz zevkimizi nasıl okşadığı değildir, tabii ki asıl konu… Mesela, yeşilci binaların yağmur sularını depolayan çatı sistemlerine sahip olması ve bu suyu çeşitli arıtma yöntemlerinden geçirdikten sonra binanın tuvalet ve ısıtma sisteminde kullanmasıdır, örneğin.Ya da işe gelen çalışanların otomobil kullanmak yerine bisiklet gibi araçlara özendirilmesidir: biyofilik yaklaşım. Doğal ışığın binalara daha fazla girişini sağlayacak yekpare cam sistemlerini özendirmektir ve duvarlar yerine camın kullanılmasıdır, mümkün olan yerlerde… Dolayısıyla aydınlatma giderlerinin de belli oranlarda azaltılmasıdır amaç, tabii ki!Aramızda mimar arkadaşların da olduğunu düşünerek, şurada teknik anlamda projesinden bahsedilen örnek bir yeşil binanın (Ballard Kütüphanesi, Seattle) finansmanından enerji ve materyal kullanımına, tüm proje safhalarını ekleyerek göstermek istiyorum. Ayrıca şurada ve şurada da yeşil binalar hakkında birkaç makale bulunmakta…Öte yandan dünyanın başka noktalarında insanların içindeki biyofiliyi tetiklemek adına bir grup insan, şu şekilde oluşumlar düzenlemekte ve gönüllüleri, bir nevi doğada varoluşun tadına ve farkına varmaları için, etkinlikleri sayesinde teşvik etmektedirler.Edward Wilson’un yayımlamış olduğu kitaplar bu konuda daha derin bilgileri de barındırmaktadır.Siz de içinizdeki biyofilinin sınırlarını nerelere taşıyabileceğinizi bir düşünün. Yeşilin iyileştirici gücüne kulak verin, doğanın uzattığı eli tutmaktan çekinmeyin. Kendi yaşam alanlarınızda yapabileceklerinizle başlayın. Sonra da komşunuzu özendirin ve uyarın. Doğa ile aramızda unutmaya yüz tuttuğumuz o senkronizasyonu yeniden canlandırın.Çünkü bu dünya bir tane! Bir başkasını ummayın!