AŞK; TEN VE BEDENDEN İBARET DEĞİLDİRDiyelim ki çok seviyorsunuz. Âşıksınız. Nişanlandınız. Sıra geldi düğüne…Evleneceksiniz. Derken eş adayınız bir kaza geçirdi. Felç oldu. Veya sakat kaldı. Elini ayağını kaybetti. Burnu kulağı koptu mesela.
Tabiî ki Allah korusun. Hiç kimse için böyle bir şey istemeyiz. Ancak böyle bir durumun olduğunu var sayalım. Ne yaparsınız? Ben onun her şeyini seviyorum deyip, onu olduğu gibi kabul edip, yine de evlenir misiniz onunla?
Siz cevabınızı düşünün bakın ben sizle yaşanmış bir olayı paylaşacağım: İngiliz asker Martyn Compton iki yıl önce bir saldırıda ağır yaralanmış. Gövdesinin yüzde 70’i saldırı sırasında yanmış. Üç ay komada yatmış. Komadan uyandığında acı gerçeği öğrenmiş. Güzel yüzü ve gövdesi yüzde 70 oranında yanık. Göz kapakları da yanık ve içeriye doğru çökük… Kulakları, burnu ve saçları yok.
Martyn Compton askere gitmeden önce nişanlanmıştı. Asker dönüşü evlenecekti. Peki ya şimdi, ne yapacaktı? Acaba sevdiği bu haliyle onu kabul edecek miydi? Nişanlısının kendisini bu halde görmesine nasıl dayanacaktı? O hep kendisini yakışıklı ve bakımlı hali ile görmüştü. Şimdi ise yapay kulak ve burun ile ancak toparlanan parçalanmış bir yüze sahipti. Sevdiği ona “ayyüzlüm” derdi. Sevgilisinin sevdiği, beğendiği yüzünden ne gözleri, ne burnu, ne de kulakları kalmıştı şimdi?
Uzatmayalım; tabi ki nişanlısı onun bu durumuna çok üzüldü. Bu durumu kabullenmek kolay değildi. Ancak kendini çabuk toparladı. Sevdiğini terk etmedi. Bu zor günlerinde hep O’nun yanında yer aldı. Çünkü o sevdiğinin dış görünüşüyle ilgilenmiyordu, çünkü O’na âşıktı.
İnsanların gördüğünde irkildiği bu adamla, güzel Michelle geçtiğimiz ay evlendi. Ne O’na acıdığı için, ne de savaştığı ve kahraman olduğu için…. Kendi ifadesi ile hayattaki ruh ikizini bulduğu için onunla evlendi.
Aşkı, ten ve bedenden ibaret görenlere duyrulur…
yorumlar
böyle bir soruyu zihinde düşünüyor olmak bile abes! sevdiğinden uzaklaşmak da demekmiş?herşeyden önce; ona acıdığın için değil, sen kendini onsuz yaşayamaz gördüğün için birlikteliğini bitirmezsin zaten!
tebrikler makaleci!
Kişisine göre değişir.Kadın kısmısı bu konuda duygusal düşünür ama erkekler öyle değil. (Aralarındaki tek tükleri saymazsak)
Helal olsun o kadina…
bana birşey olduğunda terkedilmeyi göze alırım, ona birşey olduğunda bakım evinin tüm masraflarını karşıladıktan sonra arada ziyaretine gitmek kaydiyle, aşkımı kalbime gömüp, terkederim..
Simdi kalkip PBK’yi kimse kinamasin. Afferin dobra dobra kendince dogruyu söylemis. Insaallah kimse bu duruma düsmez…
Bence bu bayanın gösterdiği fedakarlığı çoğu bayan aşkı için gösterir de, çoğu erkek daha da aşka gelir terk eder gider. Başka limanlara yelken açmak üzere…Yanılıyor muyum?
çift taraflı eziyettir bu..Yazıktır bu şekilde ilişkiye devam etmek..Devasa fedakarlıktır, bir nevi hayattan iki kişi olarak vazgeçmektir..Kaza geçiren ben olsam asla karşımdakini yıpratmam,hayata geri yollarım onu..
Pbk hanım ben bunu mecburi bir çözüm gibi algıladım.insanları taşlaştıran materyalizm ilişkilerin önemini de sıfıra indiriyor.bir putun esiri olup yaşamaktan söz etmiyorum ama insanlığın da yeniden dirilişini beklemekten başka şansımız olmadığını düşünüyorum..
T&M
KADIN+ERKEK=AŞK…Kadınlar ağaçtaki elma gibidir.En iyileri en üst dallarda bulunur.Erkeklerin coğu düşüp incinmekten korktukları için üst dallara uzanmak istemezler.Onun yerine yere düşmüş çürükleri toplarlar çünkü onları elde etmek daha kolaydır.Yukarıdaki elmalar ise kendilerinde ararlar suçu ve sorarlar kendilerine ‘Nerede hata yapıyorum’ diye.Aslında gerçekten hatasız ve muhteşemlerdir.Sadece doğru erkeğin ortaya çıkıp cesaretini ve yüreğini toparlayıp o üst dallara ulaşmasıdır bütün olay.Lütfen bu gerceği iyi elma olan bütün kadınlarla paylaşın. (Dalından toplanmış olsalar bile)Erkekler ise …iyi birer şarap gibidir.Koruk olarak başlarlar, mayhoş ve tatsız…Kadınlar tarafından canları çıkana kadar çiğnendikten sonra ancak bir yemeğin yanında gidecek kadar tatlanırlar…:)))