araba sevdası
Düşüncelerim materyalist gibi görünse de araba sevdam, bir yaşımdan itibaren bindiğim arabalardan inmemem ile başlar.Anahtarın kontağa girmesinden itibaren, kendimizden on ya da yirmi kat büyük o demir yığınlarına yön vermemiz, Rodeo’da üzerine atlanan at kadar zor değildir. Bu tamamen sizin teknik donanımınız, manevra kabiliyetiniz, reflekslerinizle doğrudan ilgilidir.İyi sürücülük; kurallara uymak ve bunun yanında gereken yerde gereken hız veya yavaşlama kilometresi vermekle olacaktır.Kendinden emin olmak, tereddüt etmemek her konuda olduğu gibi araba kullanma konusunda da çok önemlidir.Çeşitli arkadaş grupları ile sizin kontrolünüzde çıkılan yolculuklarda, sorumlu olduğunuzu ve her konuyu can kulağı ile dinlemekten vazgeçip yola konsantre olmanız gerektiğini unutmamalısınız. Gözlerin geniş açıyla ileriye bakıp aynaların kontrol edilmesi gerekir. Bu önceden tehlikeyi görmek açısından yardımcı olabilir. Yanınızda ya da arka koltukta oturan kişilere dönüp bakmak, göz teması kurmak bu şartlarda hem zor hem de gereksizdir. Bunun yapılacağı, eğer alkol alınacak ise taksiyle gidilen akşam yemekleri ya da arkadaş toplantıları vardır. Bu uygulanmaz ise, bu konuda size uzatılan alkolmetre (imanmetre) sonucu promil oranınız ehliyetinizin alınmasına kadar gider. Sonuçta almış olduğunuz alkol üzerinize sürdüğünüz parfümden daha etkilidir ve trafik polislerine daha çekici görünmenize sebep olabilir..Yüksek hızlarda ani manevralardan kaçınmak gerekir çünkü kontrolü kaybeden bir aracı eski konumuna getirmek çok zordur, otların içinde gezinirken bulabilirsiniz kendinizi..Hızınızı yol şartlarına göre ayarlamak bunu istek ve arzularınıza göre ayarlamaktan çok daha doğrudur. Eğer öndeki araç ani bir manevra yapmış ise , mutlaka yolda çıkan bir engel olduğunu düşünüp onu izlemek ve uygun hareketi arkanızı kontrol ederek yapmakta fayda vardır. Sollamaları, önümüzdeki araç ile mesafe bırakarak bu mesafeyi araca hız vermek için kullanıp uygun zamanlama ile kontrollü çıkış ile yapabiliriz.Hareket halinde iken ani bir hayvan ya da obje ile karşılaşıldığında heyecan yapıp direksiyonu ani kırmaktansa, mümkün olduğunca kendini kaybetmeden canlının hareketlerini sezmeye çalışıp ona en az zararı verecek doğru manevrayı yapabilmek gerekir.Araçtan alışılmadık bir ses geldiğinde duyarlı olup, uygun yerde aracınızı sağa çekerek, benim gibi ön boşluktan faydalanıp aracınızın içine yuva yapmış, yavru bir kedi bulabilirsiniz.. (Yaptığım 3-5 yolculukta ‘’miyav’’lama sesinin gaipten geldiğini hissetmiştim oysa ki)Araba kullanırken gaza gelmemek gerekir, çünkü kendimizin direksiyon başına geçtiğimiz andan itibaren çevremizdeki her canlının sorumluluğunu taşıdığımızı unutmamalıyız. Gösterişi ve trafikte ateşli olmayı seviyorsak, o gün kendimizi gaza son derece kuvvetli basacak kadar mutlu hissediyorsak, hemen ortalığı toz ve gaz bulutuna katacak boş bir alan bulmalıyız ki, bir sürü vardır.Trafik kendini ispat alanı olmayıp, hırs, hız, gaz, ateş, ihtiras, itiraz , tutku gibi psikolojik boyutu yüksek huylarımızı tatmin edecek bir yer değildir. Bu huyların giderileceği ortamlar vardır. Mesela yaklaşmakta olan Formula 1 gibi.. Lütfen dürbününüzü alıp otomobilleri canavarlaştıran, bazılarının boyu 1.60 ları bulan o küçük dev adamları izlemeye İstanbul Park’a gidiniz.Benim vermiş olduğum bazı trafik kuralları son derece sınırlı olup, Trafik konusunda hassas olan bay ve bayanlara bir sürü kaynak önerilebilir. Yeter ki kullanmakta olduğumuz arabayı dinleyip, eksik gediklerini giderip, gülümseyerek yola çıkalım. Bazı kazalar ‘’Geliyorum’’ derVe bizim ‘’Hoşgeldin’’ diyecek fırsatımız olmayabilir..
yorumlar
benim de 1.75’lik bir arkadaşım var. Kimi’ye hasta! nedir bu küçük dev adamlara olan ilgi, anlamış değilim valla!ama tabii yazının ana fikri olaraktan, trafik canavarı olmayalım!
Kimi Raikonen, Ferrari ye geçti..Ona kim hasta olmasss ki !! pillipati..
yazının mesajını 10.000 kere tutuyorum. Pillibebek, anlatımını da 100.000 kere tutuyorum:)
pillibebek,bu konuda artık korkudan kafayı dağıtmış biriyim…Hele çocuktan sonra, araba kullanmak tamamen bir vicdan azabı…Bir de her gün tv’ lerde gördüğümüz, insan kitlelerinin ölümleri…kamyonlarca insan falan ölüyor….çok korkunç…
Çilekçim çok teşekkürler.Makalecim, sakın korkma..Tombiş i arka koltuğa oturtturup orta şeritten ortalama hızla gidersen bişeycik olmaz.. Arkadaşlar, yalnız paragraf aralıkları vermiştim. Hepsini içiçe birleştirmişler..Anlamadım neden böyle oldu..Bilginiz olsun..
kedi olayı güzelmiş 🙂
anne kedilerin akla zarar buluşudur arabaların ön kaput içlerine yavruları taşımaları… erkek kedilerden koruyayım derken bir de bakarlar yavrular koca bir dünya turu atıp geri gelmişler… ilginç olan yavrular bırakıldıkları noktadan kıpırdamazlar. motorun sıcaklığı mı onları mayıştırır? nedir bilmem ama işte kedidir kedi… formula 1’e hazırlanır çaktırmadan yavrular da… miyavlamaları korkudan değil kanımca, karınları acıktığındandır üstelik.
makaleci, pilli pati, çilek tuttuğu için ben de tutuyorum. ama imanmetrenin patentinin bende olduğunu hatırlatır, hakkım olanı isterim.
Aslında internet cafee, yazıda belirtmek istedim de uygun bir yer bulamadım..Sen söylediğin andan itibaren ”imanmetre”dilime yerleşti, çok tuttum ve kullanmak istedim..Tabii ki senin.Pillipati, akşamları silecek suyu yerine süt koyup o sorunuda halletsek diyorum..Razielz, karşılaştığımda ben de inanamadım, bir de gözlerime ”burası benim evim” diyen bir bakışları vardı ki anlatamam..
şöyle yapabilirdin. misal.
ama sana feda olsun telifler. rica ederim. arkadaşlar arasında sözü mü olur.
Yapacaktım ama, Yüce Nicox tan korktum..Tutar kulağımdan yine diye..Ne de olsa ilahi güç, geliyorum demez…
formula 1 manyagi olarak 18 yasim beri bu sporun hastasiyimmmmmmmmmm….ooffroad da severim …ama formula seyri bir tutkudur….o motorlarin sesi…wayywayy seviyorum ben sporu…bücür adamlar degil beni motorlar etkiliyor :-))))
başlığı okuyunca, recaizade mahmut ekremin kitabı geldi aklıma. sanırım edebiyatımızın ilk batı hayranlığı kitabıdır. lise yıllarında ödev olarak almıştım bu eseri. ama tabi yazının bununla ilgisi yokmuş.2003 yıllarında kimi maclaren’deydi montoya ile beraber, benim favorim hep montoya olmuştu. şimdilerde bıraktı F1 i, nascar’a katıldı. hatta ilk zaferini de geçenlerde aldı. zaten F1 montoya ya göre değil, daha sabır gerekiyor oysa montoya lakabı gibi ateşAdam. kimi içinde buzAdam diyorlardı.araba savurmaları için tavsiyem;bir ara bir viraja sert girmiştim. araba yalpalamaya başladı. hemen aklıma need for speed oynadığım üniversite yılları geldi. orada da araba yalpalamaya başlayıca, basıyordum gaza araba düzeliyordu. tıpkı oyundaki gibi hemen gaza yüklendim ve gerçekten arabayı toplayıp yola koyabildim.bir de derler; bilgisayar oyunları işe yaramıyor.güzel yazı ellerine sağlık…
araba mı o da ne, hiç merak etmedim araba kullanmayı,kullandığım yegane araç tabanlarımdır efendim, ama başkaları kullanınca daha hoş oluyo zaten (hınzır smiley)
Shadowy, ne mutlu çekirdeğine yazımla eşlik edebildiysem..Zez, ben de süperr seviyorum o motor sesini, cebe kaydedip, sabah uyanma müziği yaptım..evdekilerin vay haline..Zulce, şimdiye kadar F1 leri kaçırmadım, bu ayın sonunda da var..Aggani tabanlar da vücudun tekerlekleri, sağlık için yürümek şart..Teşekkürler arkadaşlar güzel yorumlarınız için…Bu yazıyı, arada iyi araç kullanan bayanların da var olduğunu belirtmek amacıyla yazdım..Ne faydası varsa bunu belirtmemin..
“Bu huyların giderilebileceği ortamlar vardır”. Olması gerek kesinlikle, fakat profesyonelce araba sporları ile uğraşan tabaka dışında böyle yerleri bulmak zor.
BU tabaka bile yeni oluşuyor, formula aracı kullanan kaç Türk pilot gördünüz ki Türkiye de ..Ya da katılan var mıydı?150 milyon dolar harcanıp pist yapılıyor, biraz o bütçeden ayrılıp Türk pilot yetiştirilmiyor..Pist var..Pilot yok, Formula aracı yok..bunları düşünmeyen ülkemizdeki diger gençleri düşünüp yer mi sağlayacak..Sonra bilinçsiz gençler caddelerde yarışıp kazalar yapıyorlar..Az boş alan var tabii..Ama yine de hiçbirşey bir canlının hayatından daha değerli olamaz..
Başlığı okuduğumda, hemen Recaizade Mahmut Ekrem’in ARABA SEVDASI adlı eseri geldi aklıma, acaba onunla ilgili mi diye, ama en az onun kadar değerli bir yazı olmuş, ellerine sağlık pillibebek.
Güzel yorumun için teşekkür ederim Results..Senin de gözlerine sağlık..
Talibinin bolca olduğuna eminim pillibebek karayollarında gözlemlediğim kadarıyla. Fakat yetenek var mı onu bilemeyeceğim.
Seni anlayamadım D.Yıldıztekin ; o zaman şöyle düşünebiliriz. Şu anda sadece 2 Türk yarışçı var..bunların daha da çoğalması lazım, hem gençler yarışa hazırlanırsa belli alanlarda normal yollar sadece ulaşım için kullanılacaktır..Bence de talip fazla olur..
zez’in yorumuna katılıyorum, beni de adamlar değil motorlar çok etkiliyor, tüm motorları seviyorum
O zaman Hibritlerle ilgilenin..O arabaların için de hem elektrik motorları hem de benzin motorları var..Bir sürü motoru aynı anda inceleme şansınız olur..
ama ülkemizde o motorlar yok henüz, buradaki motorlar da en fazla dört zamanlı çalışıyor. mesela koskoca jet motorunun içine bir ufacık kuş girse kocaman motor patlayabiliyor. Bu nedenle haavanında uçakların motorlarına kapak takarlar
Haklısın, sadece Honda ve Toyota da var şu anda..Problem yeteri kadar hız kazanamamaları..Sadece zamana ihtiyaç var biraz..Bu arada, kuşların uçaklara çarpmaları hala engellenemiyor..Keşke manyetik bir alan oluşturulsa ve uçağa yaklaşan küçük cisimler ya da canlılar çarpmadan geri püskürtülse..
Hahaha :D:D:D (yerlerde debelenen insan) okadar şeyin içinde neye takıldım biiyomusun pilli:):):) geçende ara sokakta seyirtiyorum alahım bir miyav miyav sesi ama nerden geliyor anlayamıyorum kedi var ama nerde:):):)Bir ara bir erkek kuaförünün önünde durdum(berber) Yaşlı berber amca kızım veterinermi arıyorsun dedi işte koptuğum an oydu sanırım:):):) benimde arabanın içine bi tane haylaz evini kuruvermiş…Sıkılmış zavallı avazı çıktığı kadar bağrıyor:) anladıkki altta bi yerdee kalakaldım sokakta arkamda milyon tane araba korna seslerini hesap et.:) bi dakka oldum amcalarla birlikte girdik arabanın atına önce yerini bul bulabilirsen, srada çıkar bakalım çıkarabilirsen:):) arkamdaki şöförlerde indi sağolsunlar toplucanak indirdik kediyi sütünü verdik:) annem eve amayacağı için berber amcaya verdim adınıda köpük koydum:):) Şimdi arada geçiyorum amcanın ordan amcam atmış sandalyeyi herzamanki gibi tükanın önüne kedi dolanıyor etrafta her işte bi hayır var iştee:)Nese ben keyfe gedim bu konuyu yazmalıyım şimdi burdada paylaşmak istedim sağlıcakla ka @pillicim…:):):)
shadowy, bu formulalar pek eyü, pek alâ
Shaika süper, sen, ”köpük” koymuşsun kedinin adını ben de ”F1” koydum..Shadowy ve Kop, boşuna dürbün alıp, gidiniz demiyoruz işte..(İşin şakası tabii)
Evet berberin önünde tanıştık biz onunla…Traş köpüğüm o benim:):):) F1 de süper buarada…:)
pilli ve results:))sizi kutlarım:))
Hayatta halledilmeyecek hiçbirşey yoktur, Makaleci.. Yeterki, karşılıklı anlayışlı olalım..Results, hırçın, dalgalı bir denize benzeyen kızkardeşim gibi..Yüreğinin iyi olduğuna inanıyorum..Biz herkesten özür dileriz tartışmalarımız için..
Herşeyi çok güzel anlatmışsın pillikbebek.@makalecim, Sarfedilen bütün kötü şeyler için, özür dilendi, belki kalpte küçük kırgınlıklar olabilir, ama anlayışlı olduk, ve şuan hiçbir sorunumuz yok. Tekrar özür diliyoruz herkesten tatrtışmalar için.
yaşasın:)))
Anlaşılmayacak bir şey yok, bu işin talibi olmazsa sürücü de çıkmaz; talibi olursa sürücü de çıkar. O kadar basit. Eğer dersen ki “talib varsa mutlaka sürücü de çıkar mı?”, ben derim ki “yetenek var mı onu bilemeyeceğim.”
@pillibebek,kuşların uçak motorlarına kapılmalarını engellemek adına ve dolayısıyla hava sahalarındaki kuş nüfusunu asgari düzeyde tutmak için birçok havaalanı civarına hala şahin ve atmaca salarlar. bu hayvanlar eğitimlidir ve şuradaki bilgiye bakılacak olursa havaalanı işletmeleri bütçelerinde hava sahası güvenliği hanesine bu eğitimli kuşların kiralanması için yıllık olarak usd.200.000,- civarında paralar ayırmak durumundadırlar.
Verdiğin bilgi için Teşekkürler pillipaticim…Bu kuşlar birtek Kanada da mı yetişiyor.. Burada niye yok..Yurdum insanına bir meslek daha çıktı şimdi…Özenle Şahin ve Atmaca yetiştirilir…Sonrada manşet, yetiştirdiği kuşların saldırısına uğradı…Kaş yaparken, göz çıkar yine….
efenim, ne demek!şimdi sanırız ki; uçak seyahatlerimizde bize hizmet edenler; uçak kabin ekipleri, pilotlar, uçak içindeki gizli ajanlar, güvenlik ekipleri ve yer üstü hizmetlerinde çalışan diğer insanlardır, değil mi? ı ıh, o kadarla bitmiyor işte…bunceğiz şahin ve atmaca kanatlıları da havaalanı hava sahasına akın eden diğer kuş türlerini bu sahadan uzak tutmak için kiralanırlar. onlar da hizmetlidir! bu çelik bakışlı ve eğitimli vahşi kuşlar; diğer kuşların bilerek ya da bilinçsizce uçakların ön cam ve motorlarına çarpmak ya da hava türbülansına kapılmak suretiyle pervanelere vakumlanarak zarar vermelerini önlemek için bu kuş sürülerini kaçırtmak adına havada tur atarlar.şuradan da görüleceği gibi, havayolu şirketleri yıllık tahmini usd.400 mio’luk zararları bulan bu kuş kazaları ve aksam parçalanması ve hasarlarından “İllallah” demişlerdir. insanların can güvenliği mevzuu da her daim enselerinde soğuk ter gibi asılı durur! o yüzden, bir takım insan uydurması düzenli silah patlatmak vb. gibi uygulamalar doğanın kendi dinamiklerine kıyasla fos çıkmıştır. ve insan doğaya bu konuda müteşekkirdir. işte bu vesileyle ekmek yiyenler de şuradan izlenebilir.şuradaki bilgiye göre son 15 yılda bu kuş sürüleri yüzünden üç majör uçak kazası meydana gelmiştir.konuyla ilgilenenler için bir bilgi de burada…
Bunu nasıl atlamışım, ne reklam..
Süpermiş
reklamın dört katlı ürünü tanıtanını iyi ki koymamışsın, mantık hatası yapmışlar çünkü!
farkettim ama benim için arabayı, kağıtlara çarpma sahnesi ve kağıtların mısır cipsleri gibi dağılması önemliydi, Paticik..
sırf müziği için bile tekrar tekrar seyredilir bu reklam!
aynı hatayı mı düşünüyoruz merak ettim..
kız tuvalet kağıdını elinde tutarken görüntüleniyor, sonra gaza basınca kağıt uçuşuyor falan!
tamam aynıymış 🙂 yuvarlak kağıdın dönüş şekline uygun bir tutuş şekli değil yani.. Tepki almamak için yapılmış bir mantık hatası gibime geldi..Ama yine de güzel..