– “Daha demin şuradaydı, nereye gitti bu kalem?”- “Anahtarımı bulamıyorum gördün mü?- “Üç saat sonra uçak kalkıyor ve ben hâla pasaportumu bulamadım!..”
Prof Solomon
Siz de sık sık eşyalarınızı kaybediyor ve onları bulmakta zorlanıyorsanız, Profesör Solomon’un “Kayıp Eşya Bulma Tekniği” işinize yarayabilir.Kendini “Amatör Profesör” (!) olarak tanıtan Profesör Solomon‘un “Kayıp Eşyaları Bulma Yolları” kitabının hayli genişçe bir özetini ve ana noktalarını bu bildiride elimden geldiğince (biraz da keyfimce) çevirmeye ve kendim gibi bakar-körlere yardımcı olmaya çalışacağım.Yöntem 12 prensip üzerine kurulu. Bu prensipleri uygularken “Düşünme Külahı” ve “Eureka Çubuğu” gibi süpersonik araçlarla arama-tarama çalışmanızı daha eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.Bakalım bu 12 prensip hangi maddelerden oluşuyormuş:* 1-Dur bi düşün!2-Kaybolan eşya değil, sensin!3-RSK kuralını hatırla.4-Nerede olması gerekiyorsa oradadır.5-Gezintiye çıkan eşyalar6-Bakar-Kör sendromu7-Kamuflaj etkisi8-Geriye sar ve düşün!9-Bi kere bak, iyi bak!10-Euraka Bölgesi11-Olay yeri tatbikatı12-Senin suçun değil.
Bu temel prensipler, metodun çekirdeğini oluşturuyorlar.İlk madde ile başlayalım:1-Dur bi düşün!
Bir şey kaybolduğunda, ilk akla gelen, “temel içgüdü”nüzle onu paldır küldür aramaya başlamak olur genellikle. Rasgele karıştırarak panik halinde evin altını üstüne getirmeye başlarsınız. Bu davranış şekli, arama çalışmanız için hatalı bir başlangıçtır ve bütün çabanızı boşa çıkarabilir.Hemen başlamayın, önce bir durup düşünün. Nerelere bakabileceğinizi aklınızdan geçirin. Aklınıza bir fikir gelinceye kadar bekleyin ve prensipleri izleyin:2-Kaybolan eşya değil, sensin!
Hiç düşündünüz mü, belki eşyayı değil de kendinizi kaybetmişsinizdir. Çünkü ana prensip şudur: Kayıp eşya yoktur, sistemsiz arayıcılar vardır.Öncelikle bunu kendinize telkin edin ve durumu kabullenin.3-RSK kuralını hatırla
Kayıp bir objeyi bulmak için zihninizde bir çerçeve oluşturun ve RSK kuralına dikkatinizi yoğunlaştırın. RSK da ne diyeceksiniz:Rahatla
Öncelikle rahat bir koltuğa oturun, ya da divana uzanın.Artık bir fincan çay mı olur, pipo mu içersiniz, üzerinize rahat bir şeyler mi giyersiniz, orası size kalmış ama kendinizi rahat hissettirecek bir şeyler yapın.
Sakinleş
Şimdi zihninizi boşaltın ve gereksiz düşüncelerden kurtlun. Sanki deniz kıyısına oturmuşsunuz da, ufacık dalgalar ayakucunuza çarpıp çarpıp geri dönüyor. Ya da deniz tutuyorsa, bir çiçek bahçesinde olduğunuzu hayal edin.Kendine güven
Sonunda kendinize bu kayıp eşyayı eninde sonunda bulacağınızı söyleyin. Size yardımcı olacağına inanıyorsanız zihninizi toparlayacak bir düşünme külahı yapın.Şimdi sistematik arama-tarama çalışmaları yapmak için hazırsınız. 4. maddeye geçelim:4-Nerede olması gerekiyorsa oradadır.
İster inanın ister inanmayın, kayıp nesneler genelde olması gereken yerdedirler.Kayıp eşyanızı her zaman koyduğunuz bir yer var mı? Çekmece olabilir, özel bir kutu, kitap rafı? Öncelikle oraya bakın. Ceketinizi geçen gece portmantoya asmıştınız, arabanın anahtarları da büyük ihtimal oradadır. Ya da aradığınız kitabı kütüphaneye geri koymuşsunuzdur.Belki siz koymadınız da, ev arkadaşınız size haber vermeden eşyayı ait olduğu yere bıraktı, bu da mümkün.Bir bakın bakalım orada mı?Hayır mı? Devam edelim o zaman…5-Gezintiye çıkan eşyalar…
Bazı eşyalar, dolaşmaya çıkmış olabilir, ait oldukları yerde değil de son kullanıldıkları yerde bulunabilirler. (“Yürüme” diye de bir tabir vardır eşyalar için güzel türkçemizde. Yürütmenin bir başka şekli ama sanırım konumuzla alakalı değil. neyse…)Şimdi hatırlamaya çalışın, dolmakaleminizi en son nerede kullanmıştınız? Tel zımbayla hangi belgeleri zımbalamıştınız? Kısaca, detektiflerin dediği gibi:“Onu en son nerede görmüştünüz?”
Sevgili kayıp eşyanız onu en son bıraktığınız yerde sizi bekliyor olabilir.Buldunuz mu?II ıh?, devam edelim…6-Bakar-Kör sendromu
Tamam, olması gereken yerlere baktınız, son kullandığınız yerde de yok, bulamadınız… Acaba? Çok kereler tam da aradığınız eşyaya baktığınız ama onu göremediğiniz olmuştur. Bu büyük ihtimalle aklınızın karışık ve panik halde olmanızla ilgilidir. (ya da gözlüğünüzü takmayı unutmuşsunuzdur, ama bunun da konumuzla alakası yok)Bazen, neyi aradığımızı unutarak bakınırız. bu yüzden, aradığınız eşyanın adını sürekli mırıldanın:(“anahtaaar,anahtar! nerdesin sevgili anahtarım, gel bak seninle dolaşmaya çıkacağız, anahtaar” şeklinde)
Herşeyden önce panik olmayın. RSK kuralını hatırlayın. Ne yapıyorduk?:Sakinleşiyorduk!
Orda mıymış? Bir de 7.maddeye bakalım7-Kamuflaj etkisi
Durun, bulamıyorum diye hemen sinirlenmeyin, aradığınız eşya belki de bir şeylerin altına saklanmıştır. Eşyanızı örtebileceğini düşündüğünüz her şeyin altına bakın.Üstüne de bakın. Mesela bir gazetenin renkli resimleri arasına saklanmış olabilir. Belki de derginin arasına bıraktınız aradığınız kalemi?Bulamadıysanız hiç üzülmeyin, sekizinci madde sizi bekliyor.8-Geriye sar ve düşün!
Eşyanın yer değiştirme anında siz de oradaydınız. Şimdi hafızanızı geriye sarın ve düşünmeye başlayın, kalemi elime aldım, bulmaca çözüyordum, tam o sırada telefon çaldı..Tabi ya! Telefonun orada olmasın??Geriye sarma hafızanızı canlandırabilir ve size eşyayı koyduğunuz yeri hatırlatabilir. Bu da mı işe yaramadı?? Seçeneklerimiz giderek azalıyor ama hâla umut var:9-Bi kere bak, iyi bak!
Eşyayı ararken dairesel olarak hareket etmeyin. Alanı bölgesel olarak tarayın. Bir köşeyi kontrol ettiğinizde aynı yere geri dönüp karıştırmayın.İlk seferinde orada değilse büyük ihtimalle ikinci baktığınızda da orada olmayacaktır. Tabii doğru bir şekilde baktıysanız. Doğru şekilde, yani önceki maddelerde tavsiye edilen şekilde. Hem aynı yeri defalarca aramak size vakit te kaybettirir.Doğru şekilde bakmadıysanız, başa dönün ve aramayı usulüne uygun biçimde gerçekleştirin.10-Euraka Bölgesi
Kayıp objelerin büyük çoğunluğu olduğunu tahmin ettiğiniz yerdedir. Ya da bu yerin yakınlarında. Bazen bulunması gereken yerden biraz uzaklaşmıştır belki. Bu da sizin gözünüzden kaçmasına sebep olabilir. Mesela kaleminiz klavenin arkasına yuvarlanmıştır. Yatakta gazete okurken, gazetenin ilavesi yatağın altına düşmüştür, aradığınız kitap diğerlerinin arkasına kaymıştır..Evet, eşyalar da hareket ederler, ama araştırmalarımdan elde ettiğim sonuçlara göre bu hareket alanı orijinal lokasyonlarından 18 inç yani 45.7 cm yarı çapındaki bir daire alanıyla sınırlı.Buna “Euraka Bölgesi” adını verdim ve bir cetvel yardımıyla (ya da bu bir çubuk da olabilir) bu alanı işaretledim. Kayıp eşyanız büyük ihtimalle bu 1metrelik alan içindedir. İyi bakın!11-Olay yeri tatbikatı
Eğer hâla kayıp objenizi bulamadıysanız, olay yeri tatbikatı yaparak suç mahallini yeniden canlandırmaktan başka bir seçenek kalmıyor:
Düşünme külahınızı çıkartıp, Sherlock Holmes şapkasını giymenin zamanı gelmiş demektir.Tipik bir senaryoyla başlayalım:* İşten eve geldiniz. Posta kutusunda sevgilinizden bir mektup var. Mektubu nazikçe aldınız. Kapıyı açtınız… Mektubu okumak için güzel bir ortam hazırladınız… Ee? Mektup nerede!Yok! Daha demin elimdeydi yahu, ne oldu bu mektuba?Sakin olun.Şimdi kapıya gidin ve demin içeri girdiğiniz gibi girin, aynı adımları takip edin, ilk nereye gittiniz? Tuvalet. Bi bakın, sonra üstünüze rahat bişeyler giymek için odaya..Oraya da gidin..İyice bakının..Odada da mı yok, belki de çay demlerken mutfaktaki tezgaha bıraktınız? Mutfağa gidin..Bu sırayı takip edin.Evde bıraktığınız izleri tekip ederek, giriş anınızı ve sonrasında yaptıklarınızı aynen Canlandırın…”Et Voila!”Ben demiştim mutfak tezgâhının oradadır diye!İyi iş çıkardın Scherlock!
Voila!
12-Senin suçun değil
Herşeyi yaptınız ve yine yok değil mi? Yer yarıldı da yerin içine girdi sanki…Suç sizde değildir. Belki biri size sormmadan aldı eşyanızı, belki temizlik yapılırken bir yere kaldırıldı..Bunun için, son zamanlarda eve girip çıkanları şöyle bi aklınızdan geçirin ve onlara sorun.Bütün bunları da yaptınız ve sonuç alamadınız mı?Bu çok nadir rastlanan bir durum. Yani 12 maddeyi de hakkını vererek uyguladınız ve yine sonuç alamadıysanız..13-Qué Será Será
O kadar çabaladınız ve bulamadınız..Öyle mi?Bir de şöyle düşünün:
Eşyaların da insanlar gibi bir ömrü var ve kader sizi ondan ayırmış olabilir..Kim bilir, gün gelir, yine kavuşursunuz… Siz de o zamana kadar bu durumdan kendinize bir ders çıkarın: Sabırla beklemek, alçakgönüllülüğün erdemi ya da eşyaya olan düşkünlükten kurtulma çabası..Bütün bunlar sizi daha da olgunlaştıracaktır.Üzmeyin kendinizi, her şeyin bir ömrü var ve siz elinizden gelen her şeyi yaptınız..Ne diyordu şarkıda:“Qué Será SeráWhatever wil be, wil be”
(Ne olacaksa o olur)Son olarak:
Umarım bu metod işinize yaramıştır. Kaybettiğiniz eşyayı ararken bu yöntemler aklınızda olursa daha kısa sürede bulabilirsiniz.Bir de bu arama işini bir mücadele, bir hırs meselesi değil de, saklambaç gibi bir oyun şeklinde ele alırsanız, hem eğlenmiş hem de kendinizi daha az streste hissetmiş olursunuz..Olamayan için çok zor, biliyorum, ama annemin de hep dediği gibi: “Tertipli düzenli olmak gibisi yok evladım”
İflah olmaz “looser” lar için birkaç ipucu daha vererek kaybettiğim cd’yi aramaya gidiyorum şimdi.
yorumlar
hehe! cidden kanayan bir yaraya parmak basmışsın.soruyorum kaç kişi, faturalarını yada anahtarını hatta parasını :))cebinde kaybeder ve defaatle bakmasına rağmen bulamaz (en can sıkıcı ve bir o kadarda nefret edilesi örneklerden sadece bir tanesi).şeytan aldı götürdü satamadan getirdi-şeytan aldı götürdü satamadan getirdi…
Bunlari birakip ‘Ethem Dede, Ethem Dede, gömlegi keten dede, …imi buldur bana, 3 göbek atam sana’ diyin, kaybettiginiz esyanizi (calinmadiysa tabi) buluyorsunuz, ama sonra 3 göbek atmaniz gerek:) Kulaga komik ve batil inancmis gibi gelse de (ki öyle tabi aslinda) bilincaltini ister istemez, bulmaya odaklanma yoluyla karistirip (belki de maniyi söylerken zihni dinginlesiyor insanin) esyasinizi nereye koydugunuzu ya da nerde gördügünüzü hatirlamanizi sagliyor bu tekerleme. Tecrübeyle sabittir…
ben de bu Ethem dede nin daha dini bir versiyonunu biliyorum. yitiğimi getir fatihanı götür şeklinde. her seferinde buluyorum: ) psikolojik bir sey bile olsa bir sekilde işe yarıyor. hmm tabii bir de şeytanın sidiğini bağlama hadisesi var: )
Özellikle de acil olarak lazım olduğunda telaşa kapılırız.Aynı yerlere defalarca bakar da bulamayız.Bazen de önemli olduğu için güzelce bir yere koyarız kaybolmasın diye ki,yerini unuttuğumuzda bulması mümkün olmaz.Benim tecrübelerim şunu gösterdi;Arama telaşıyla girişilen çabalar çoğunlukla sonuç vermiyor,üstelik daha fazla strese neden oluyor.Benim tekniğim şu, aramaktan vazgeçerek zihnimizi sakinleştirmek.Aradığımız şeyi tamamen zihnimizden çıkardığımızda koyduğumuz yeri hatırlamamız kolaylaşıyor.Tabii ki aradığınız eşyayı daha önce, güvenli olsun diye veya başka bir nedenle özel bir yere koyduysak bu yöntem daha etkili oluyor.Daha sonraki olası kayıpları önlemek,kaybedileni daha çabuk bulmak içinbeynimize özel komutlar vermemizin de etkiyi artıracağını sanıyorum.Bunu, eşyamız, eşyayı bıraktığımız yer ve bu yerdeki akılda kalıcı diğer önemli eşyaların adlarını mırıldanarak veyaiçimizden söyleyerek yapıyoruz.Örneğin:En sevdiğim CD, en sevdiğim kitaplarımla birlikte kitaplığımdaki en üstteki rafta duruyor.
bunun için kitap yazmak.. hımm.. keşke önce ben yazsaymışım. .aklıma gelmedi .. ilk aklıma gelen şey şudur ( bakın teknik veriyorum ) acaba bu eşyamı benden başkası kullandı mı ya da kullanıyor mu… kullanmıyorsa.. br yerde bıraktınız tamam.. peki evin içnide kaybolduysa.. birisi onu harekete geçirmiş olabilir mi.. neyse.. gerisini kitaba yazarım… 🙂
Profesör Solomon Türkler’i tanısaydı eminim ki “şeytan aldı götürdüüüü, satamadan getirdiiiii…” ve “şeytanın sidiğini bağlama” gibi Türk’e has bazı teknikleri de – bilmiyorum başka milletler bu kadar yaratıcı olabiliyor mu? – eklerdi kitabına.Şimdi ne alıp veremediğimiz var ki bizim bu şeytanla?Kim neyini kaybetse hemen şeytana atar suçu! Kabak hep şeytanın başında batlar! Şeytanın bu durumda kendini savunma hakkı doğmaz mı hukuki olarak? -ki Keanu Reeves de bu günler içindir. -Şeytanın dili olsa kimbilir ne derdi?-yaaauv kardeşim, bana ne senin anahtarından, gözlüğünden, terliğinin tekinden? Hem sidiğimle ne zorun var ki, sidiğimi bağlayınca taç mı takacaklar başına ? Hurafe bunlar, itikat etme böyle şeylere gözünü seveyim…Benim de bir haysiyetim var, şeytanlık gururum var. Sayenizde iki paralık oldum şu alemde. Bak profesör kitap yazmış.Al, onu oku! Bi düş yakamdan yaaaauv!!!Kıssadan hisse ;alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…
çok küçükken “aradığın şey baktığın en son yerdedir” diye bir yazı çıkmıştı wall sakızından. o felsefeye uydum ben yıllarca ve aradığım şey baktığım, bakmayı akıl dahi etmediğim, “hadi leyn, orda mıdır” dediğim yerlerden çıktı. zaten ortalıklarda yoksa kayıp eşya o zaman kesin hiç umulmayan bir yerdedir.
31/10/2006 tarihli radikal gazetesi
Nur Çintay Radikal’deki köşesinde -çevirmeni atlayarak- yazıdan bahsetmiş.Neyse ki hafif.org’un adı geçirilmiş.Internetten sağlanan içeriğin diğer medyalarda kaynak belirtilmeden kullanılması o kadar yaygın bir davranış şekli ki,sitemkâr bir eposta göndermeden duramadım…
Yaziyi okuyunca kotu anilarim canlaniyor. Ucaga binmeden once -hani su tribun cikisi gibi koruklu yola girerken- hostes biletinize bakar kucuk bir parcasini kopartir ya… SINIR kapisindan cikarken insan elli defa bileti cikarttigi icin ve nereye koydugunu cok iyi hatirladigi halde bileti verememek… herkes ucaga binmistir artik ama siz o koca salonda ceplerinizi didik didik edersiniz, tum gorevliler sizi bekler, gozlerin size cevrilmis oldugunu gorunce soguk terler bosalir her yerinizden. Allahim ben bu bileti nereye koydum diye kendi kendinize yalvarirsiniz, neredeyse donunuza kadar ararsiniz hatta salonu bile polislere aratirsiniz (abi burdan gectim bir bak gozunu seveyim dusmus falan olmasin bulamiyorum iste) ama o bileti bulamazsiniz. Ne mi yaptim?Baska yapacak seyim yoktu zaten, sakince oturdum banka, kendi kendime sakin olmam gerektigini telkin ettim. Sakinlestim. koca salonda tek ben vardim zaten bir de gorevli abla, polisler SIKILMIS koseye cekilmislerdi bile herkes ucakta yerini almisti da…cebimde ama bulamiyorum bir de sen beni arasana diyemezdim de ablaya. Nasil olduysa her yerimi aradigim halde bi cebime hic bakmadigimi farkettim. Sakince ayaga kalktim elimi o cebime soktum ve bileti cikarttim.Allah tum unutkanlarin yardimcisi olsun. Elde termos caddede dolasirken ulan ben niye burdayim neden elimde termos var diye kafayi da yiyebilirsiniz. (Aylar sonra hatirladim o gun caddeye termosla neden ciktigimi. )
harika bir yorum yazmıştım, nereye kaydettim bulamadım.. aksilik işte !:)
bilgi için teşekkürlergüvenlik sistemlerikamera sistemlerialarm sistemlerigüvenlik kamera sistemlerigüvenlik kamerası