bildirgec.org

nazokiraze

11 yıl önce üye olmuş, 527 yazı yazmış. 8804 yorum yazmış.

bir dinazor

nazokiraze | 11 August 2009 10:44

Onun Bir Dinazorun Anıları ve sonrasında Bir Dinazorun Gezileri adlı kitaplarını ardarda okuduğumda maşallah yaş 85 i bulmuş ama dinazor teyzemiz hala geziyor,tozuyor yazıyor demiştim akabinde de kendisinin ölüm haberini almıştım.

Aziz Nesin kitaplarını sevdiğim gibi Mina Urgan’ın o iki kitabını da sevdim. Gezmiş, yemiş içmiş, tanışmış, sevmiş, kızmış, komik bulmuş gülmüş,dolu dolu yaşamış devrimler, darbeler ,ölümler görmüş , eskiyi yeniyi yaşamış , ilginç bulmuş, eleştirmiş her bir şey yapmış ve sonra bunları yazmış okunmaları çok keyifli gelir, kahramanın sonunu merak etmeden, kasılmadan okunası kitaplar her bölümde ayrı kişilikler, yerler,yemekler, dersler, hatıralar mevcut. Her şeyden önce Cumhuriyet tarihi görmüş yazarın içten anlatımları var (kendisi de kitabının bu kadar satmasına şaşırdıgını her fırsatta belirtmiştir)

Kendisi aslında İngiliz dili ve edebiyatı profesörüdür ,ödüllüdür, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin kurucu üyesidir, Thomas Moore, Shakespeare, D. H. Lawrence ve Virgina Woolf üzerine pek çok çalışma yapmıştır, ülkemizin ilk bayan yüzücü ve kayakçılarındandır, onun dışında kendi tabiriyle bir kocakarıdır. Günde iki paket sigara içen, cebindeki üç kuruşla orda burda gezen ama hayatın tadını çıkartan, ateist, içkiseven ,kominist,duayen ve sözünü asla sakınmayan yalansız dolansız bir kocakarı. (Kitaplarımın nasıl bu kadar sattığını anlamadım, hala da anlamıyorum. Nasıl satar benim kitabım. O kadar aykırıyım ki bu topluma” Mina Urgan)

Lady Wonder ve Akıllı Hans

nazokiraze | 11 August 2009 09:25

1927 yılında Lady Wonder ismi bazı kişiler için pek çok şey ifade ediyordu. “Konuşan at” olarak ün salan Lady Wonder o kadar önemsenmişti ki, petrol bulmak ya da kaybolan bir kızın cesedinin bulunması için kendisinden yardım bile istenmişti.

Lady Wonder harflere bakarak kafasını sallamak suretiyle insanların adını söyleyebilen bir attı. Sorulara harfleri sayarak cevap verir ve herkesi buna inandırırdı.

Psişik olarak tabir edilen hayvanların içinde belki de en ünlüsü olan Lady Wonder, gözleri önünde yaptığı gösterilerden ikna olmayan dönemin ünlü sihirbazlarından biri tarafından bir sınava tabi tutuldu. Tanımadığı kişilerin adını bilen ve bunu harflerin yazılı olduğu kağıtlar aracılığı ile yapan atın yanına giderken sihirbaz sahte bir isim kullandı.

yemek konulu

nazokiraze | 10 August 2009 10:37

Yemek içmek eskiden belki sadece sofraya ve mutfağa ait bir konuydu, artık hayatımızın her yerinde var, yemek yemediğimiz veya yapmadığımız zamanlarda da gerek yarışmalarla, ,internet yoluyla , filmlerde pek çok yolla artık bilim ve sanat haline gelen bu kavramlarla içiçeyiz.

Aşk Mutfakta Pişer çok sevdiğim Maeve Binchy romanlarından biridir. Catering şirketinde çalışan iki kişiyi ve çevresindekileri anlatır kalp kırıklıkları, aşk ve yaşama dair güzel bir romandır. Roman baş kahramanlarını sürekli tabak dizerken, et keserken veya sebze doğrarken görebilecegimiz bir eser yazar hayranlarına tavsiye ederim( İtalyanca Aşk Başkadır kadar güzel oldugunu söyleyemem)

Geçtiğimiz yıllarda yayınlanan Bir Tutam Baharatadlı Türk-Yunan ortak yapımı bu film Yunanistan’da ödül almıştır.Yunanlı aşçı Fanis geçmişte ailesiyle uzaklaştırıldığı İstanbul’a çocukluk aşkını görmek için gelir. (Biber acı ve kavruktur, tıpkı güneş gibi,tuz, ihtiyaç duyulduğunda birinin hayatınına ekilebilir, tarçın acı ve tatlıdır, tıpkı bir kadın gibi)

2000 yapımı Çikolata filmi Vianne’nin çikolatalarını anlatır.Küçük bir kasabada çikolata dükkanı açan ve kiliseye gitmeyen birinin önce aldığı tepkiler sonrasında çikolatalarıyla herkesi etkilemesini anlatır.(Juliette Binoche- Johnny Depp)

şahname

nazokiraze | 07 August 2009 14:15

Ebu’l-Kâsım Firdevsî tarafından kaleme alınan bir başyapıttır Şahname , otuz yılda kaleme alındıgından dolayı mı, altmış bin beyitten oluştugu için mi yoksa anlatımındaki olağanüstülük ve gerçekçilikten dolayı mı bilmem edebiyatçılar tarafından destan olarak tanımlanır. Belkide bunu nedeni bu eserin İran’ı tekrar ayağa kaldırmasıdır. Ayrıca Şahname ( şehname)dünyanın en uzun epik şiiridir ve krallar kitabıolarak bilinir.

İran edebiyatının milli şairi olarak tasvir edilen Ebu’l-Kâsım Firdevsî bu eserini Gazneli Mahmut’a sunmuştur. İran’ın efsanevi kahramanlarından, geleneklere, savaşlara kadar pek çok içeriğe sahip Şahname , o dönem kötü günler geçiren İran halkına kahramanlıklar, milli birlik ve beraberlik kavramlarının yeniden canlılık duygusunu kazandırmıştır. Unutulmaya başlayan övünülecek kahramanlık destanları, önemli olaylar, İran mitolojisi Şahname ile tekrar canlanır ve bu arada Şahname Farsça ‘nın zenginliğini de gözler önüne serer. Anlatılan her şey masalsıdır ve İranlılar dışında Türkler, Kürtler de yer alır.(“Çok sıkıntı çektim bu otuz yılda / Dirilttim İranlıyı ben bu Farsçayla” Firdevsi)

ramazana yaklaşırken

nazokiraze | 07 August 2009 12:57

Ramazana 15 günden az bir zaman kaldı, oruç ibadetini hiç aksatmayanlar için neyse, oruç tutmayanlar veya ara sıra tutanlar için de çok önemlidir Ramazan ayı, manevi havası herkesi etkiler müslüman olmayanları bile. Her eve Ramazan pidesigirer, ah eski ramazanlar konulu konuşmalar yapılır, Hacivat Karagöz oyunları ortaya çıkar,ünlüler çalgı eşliginde iftar verir ve paparazzilere çıkar.

Uzun zamandır ilk kez yazın en sıcak zamanlarından birine denk geliyor Ramazan bu sene, bir kaç yıl evvel 17:00-17:30 gibi yapılan iftar bu yıl 20:00 ye kayacak bu da oruç tutanlar için biraz zor olacak (Allah kolaylık versin). Sıcaklar ve oruç süresinin uzun olması sağlığa daha fazla dikkat edilmesianlamına geliyor.

Ramazan ayı İslamın beş şartından birinin ifa edildiği bir ay olmasının dışında bazı değerlerin daha çok önemsendigi mübarek bir zaman dilimidir. İftar davetleri sayesinde akrabalar birbirlerine gidip gelirler, ayın sonunda verilen filtre ve zekatlar ihtiyaç sahiplerini mutlu eder, kalabalık sofraların bereketi artar, herkeste normal zamandan daha fazla huzur, sukunet olur, sofradaki yemekler bile tamamen değişir ve daha güzelleşir, artar, çeşitlenir. Normalde bazı evlere girmeyen yada ara sıra gelen pastırma, hurma gibi yiyecekler sofralarda yerini alır, güllaçın saltanatı başlar, pide kuyrukları ve pide kokusu insanı kendinden geçirir , Ramazan öncesi alışverişler yapılır. (çocukluğumuzun öğlene kadar süren tekne orucunu unutmayalım)

ey günlük

nazokiraze | 05 August 2009 13:49

Bu yaz taşınma,yerleşme telaşından dolayı hiçbir yere gidemedim, herkes gitti kızım bile tatile gitti geldi ben gidemedim.( Bu arada Hafif üyelerinden Gülsey İzmir’de tatilde bebek ve tatil yüzünden iyice ayrı kaldı buradan)

Bende 15 yaşından beri tuttuğum günlükleri okumaya başladım bu bir kaç günümü alacak dün üç tanesini okudum , sıralamalı olarak değilde rastgele okudugum için daha eğlenceli oluyor.

1996 ağustosunda yani tam 13 yıl önce yazdıgım sayfalardı dün denk gelen, 9 gün sonra 13 yaşını dolduracak kızım için” kapkara saçlı bir kızım oldu, çok tatlı” yazmışım hatta adını şöyle ,böyle koymayı düşünüyorum bile yazıyor, neden onlardan birini koymadıgımı ise hatırlamıyorum.

Günlük tutmak çok güzel bir şey, çocuklarımızı bu yönce teşvik edelim yıllar sonra onların değerini anlıyor insan bazen aman nasılmışım diye şükrederken bazen de yaşlanmışız diye hüzünleniyor insan. Hayatta olmayanları anıyor, göremediği sevdiklerini özlüyor, yıllar öncesinin hallerine bakıp gülüyor. (İnsan Neden Günlük Tutmak İster Ki ?)

botter apartmanı ve diğerleri

nazokiraze | 05 August 2009 10:08

İstanbul’da yaşayıpta İstanbul’un bazı yerlerine gitmemiş olan var mıdır? Elbette vardır mesela ben hiç Pendik’e gitmedim ama Beyoğlu’na gitmemiş olan yoktur değil mi? Olmaz mı o da varmış (ben niye şaşırıyorsam ) Avrupa yakasında oturup hele hele Taksim’e 10 dakikada yaşayıp Beyoglu’na adım atmamış bir arkadaşım var benim.

Ben Beyoğlu’na aşığım babamın doğma büyüme Tophane’li oluşundan dolayı sürekli Kuledibi’ne giderken Taksim’de inip aşağı kadar yürümeyi tercih ederim. Başka zaman elli metre yürümeyen ben Pera’da fırıl fırıl olurum. Saint Antuan kilisesinde mutlaka dinlenmeden geçmem gerçekten bir başkadır Pera hemde bambaşka. Bu yazdıklarımın sebebi bu aralar oralara yolumun düşüp aşkımın depreşmesi yada özlem değil , Beyoğlu ile özdeşleşen Botter Apartmanı’ndan bahsetmek aslında.

yemek sohbetleri

nazokiraze | 30 July 2009 12:42

Mutfak başka bir alemdir insanın mutfaga girince bütün havası değişir, yemek yaparken en hamarat kadının beceriksizliği, en beceriksizin hamaratlığı ortaya çıkar. Mutfakta yemek yapmak başlı başına bir kültürdür.

Yemek tariflerine sadece malzemeleri için bakanlardanım, asla ölçü kullanmam, hayatımda hiç birşeyi ölçerek pişirmedim göz kararı ile yola devam ediyorum şimdilik idare de ediyorum. Amma velakin yemek tarifleri sorunsalı yıllardır hayatımızda var olan konulardan biridir.

Televizyonlardan toton usta, tonguç usta, şu usta, bu hanım diye yemek programlarından programlarına kumandalarıyla koşan hanımlar orada ne çıkarsa pişirmeye çalışmaktalar. Kimisi sağlıklı yaşam altında (Ebru Şallı programı gibi)adını duymadıgımız ot, çöp lerle bilmemkaç kalori yiyecekler yapıp, içine her ev kadınının bulamayacagı şeyler koyarken, kimisi sanki her evde hassas terazi varmışçasına gramla ölçü belirtir. Gerçi son yıllarca bu ölçü bahsi çokça anlaşılmış olacak ki artık gazetelerin eklerinde bile tarifler evdeki ölçüler ve malzemelerle diye açıklanıyor. İnternet hayatımıza girdi gireli yemek blogları imdatlara yetişti, hiç olmazsa koskoca programı izlemeden her yemeği bulabiliyoruz.(Türk kadını yemek tarifini nette arıyor)

hızlı yaşayan kadınlar

nazokiraze | 28 July 2009 09:47

Yükselmenin, en tepede olmanın ve birden aşağı düşüşün, kayboluşun en büyük örneği Cahide Sonku’dur . Zirvede oldugu dönemde kendisine Suvar de Paris isimli parfüm hediye eden adama bunun Paris’te hizmetçiler tarafından kullanıldığını söyleyen Sonku , adamın birgün gelecek ispirto bile bulamayacaksın cümlesini birebir yaşamış, sefalet içinde ölmüştür. Zamanında kendisine aşık olmayan oyuncu kalmayan Cahide Sonku‘nun cenazesine kendi kızı dahi katılmamıştır.

24 yaşında 1979 yılında trafik kazasında yaşamını yitiren Esengül, döneminin ne yapsa olay olan şarkıcılarından biridir. O zaman kendisi gibi sahneye çıkan sanatçılara benzemeyen Esengül tüm erkek hayranlarına mavi boncuk dağıtmasıyla bilinir. Esengül, Adnan Şenses ile büyük aşk yaşarken aniden o zaman futbolcusu Tayfun Kalkavan ile birlikte olmaya başlar bu ilişkininde ardından genç şarkıcı yeraltı dünyasının ünlü kişilikleriyle beraberlik yaşamaya başlayınca sadece gazetecileri değil polis birimlerini de peşinden koşturur. Attığı her adım takip edilir genç kadının, öyleki polisler onu izleyerek pek çok aranan suçluyu yakalar.

idamlık kadınlar üçüncü yazı

nazokiraze | 23 July 2009 09:36

Masha Bruskina Nazi Almanyasında idam edildiğindehenüz 16 yaşındaydı, belki sadece yahudi oldugu için öldürülseydi toplu şekilde diğerleriyle birlikte kamplara gönderilirdi, ama Masha Alman askerlerine yandaşlarıyla birlikte ateş açtıgı için meydanda asılmış ve cesedi günlerce sallandırılmıştır.(Boynunda biz Almanlara ateş açtık yazan pankartlarla)


masha asılmaya götürülürken

Nazi dönemi idam edilen 4000 kadından biri olan Maria Kislyak ‘ta Masha gibi çok genç yaşta ölümle tanıştı. 18 yaşında çeşitli suçlarla iki arkadaşıyla idam edilen Maria’nın infazı boyunlarına ilmek takıldıktan sonra ayaklarının altındaki kasaların askerlerce futbol oyunuyla oynar gibi oynanmasıyla yavaş yavaş ve işkence dolu olarak yapılmıştır.