Mutfak başka bir alemdir insanın mutfaga girince bütün havası değişir, yemek yaparken en hamarat kadının beceriksizliği, en beceriksizin hamaratlığı ortaya çıkar. Mutfakta yemek yapmak başlı başına bir kültürdür.Yemek tariflerine sadece malzemeleri için bakanlardanım, asla ölçü kullanmam, hayatımda hiç birşeyi ölçerek pişirmedim göz kararı ile yola devam ediyorum şimdilik idare de ediyorum. Amma velakin yemek tarifleri sorunsalı yıllardır hayatımızda var olan konulardan biridir.Televizyonlardan toton usta, tonguç usta, şu usta, bu hanım diye yemek programlarından programlarına kumandalarıyla koşan hanımlar orada ne çıkarsa pişirmeye çalışmaktalar. Kimisi sağlıklı yaşam altında (Ebru Şallı programı gibi)adını duymadıgımız ot, çöp lerle bilmemkaç kalori yiyecekler yapıp, içine her ev kadınının bulamayacagı şeyler koyarken, kimisi sanki her evde hassas terazi varmışçasına gramla ölçü belirtir. Gerçi son yıllarca bu ölçü bahsi çokça anlaşılmış olacak ki artık gazetelerin eklerinde bile tarifler evdeki ölçüler ve malzemelerle diye açıklanıyor. İnternet hayatımıza girdi gireli yemek blogları imdatlara yetişti, hiç olmazsa koskoca programı izlemeden her yemeği bulabiliyoruz.(Türk kadını yemek tarifini nette arıyor)Yinede insanımıza özgü mutfak kıvamlarımız vardır, soğanın pembeleşmesi , nohut büyüklüğü, bir tutam, bir çimdik, bir taşımlık gibi , ama en ünlüsü kulak memesi kıvamıdır, kutsaldır,kola formülü gibi açıklanamazlardandır. Herkesin kulak memesinin aynı kıvamda olup olmadığını düşünmeden, kulagın olmadıgı yerde neyi ölçü olarak kullanacaktık sorusunu sormadan girişiriz kurabiye işine ve ortaya şu cümle çıkar: herkesin kurabiye hamuru kendi kulak memesi kıvamındadır.(KULAK MEMESİ SENDROMU)

Mektupsa”kulak memesi kıvamı”nda olmalıİster okşa sabahlara kadarİster kızıllaştır onuçığlıklarınlaF. Cumhur Çakır

Kulak memesinden alabildiği kadarına geçiyoruz, alabildiği kadar un, alabildiği kadar yağ vesaire. (aldığı kadar un) Buda tartışılası bir konudur öyle ya alınabilenler birbirini tutar mı. Neyseki bir baş soğan, bir kalem pirzola ve bir diş sarmısak ta bu sorunları yaşamayız tane hesabı oldugu için kolay olur ama neden bir tane soğan değildir de baştır kurcalamamak lazım.Buradan alıntı:başarılı bir türk aşçı, fransa’da bir lüks otele transfer edilir. diğer aşçılara bazı tarifler öğretmesi gerekmektedir. geçerler ocağın başına, bizimki başlar:- bir tutam maydonoz, bir tutam karabiber, yetecek kadar su…fransız dayanamaz sorar:- bunların bir ölçüsü yok mu?bizimki terslenir:- ben ne diyorum? bir tutam olacak demedim mi?

Mutfaklarımızın vazgeçilmezi olan ölçüleri ne şekilde kullanılırsa kullanılsın, annelerimizin yaptıgı gibi en önemlisi ihmal edilmemesi gereken malzeme : Bir tutam sevgiEvet klişeleşmiş bir cümle belki ama sevgi olmadan yemek olmuyor, mutfaga girmeyi sevmeyen biri elbet güzel yemek yapar ama severek yapılan yemekle onun yemeği arasında çok büyük farklar vardır.(İnsanlık yemeği)Sevdiğimiz şeyleri yemek adına kendimizi mahvetmeyecegimiz gibi sağlıklı yaşayacagızdiye ot gibi beslenmeyelim, herşey ölçüsünde yenirse sevdigimiz besinlerden de ayrı kalmayız. Yedigimizden mutlu olmazsak zaten anlamı olmaz, ama mutlu olacagız diye sağlıgımızı riske atamayız. Margarin yerine ı zeytinyağı veya mısırözü ,bulyon yerine gerçek et ve tavuk suyu kullanmak pek çok yasaklanan yemeği yiyebilmemizi sağlar hemde lezzeti değişmeden. Her sebzeyi mevsiminde tüketerek kendimize çok iyilik yapmış oluruz, kış ortası taze fasülye yeme zorunlulugunu neden hissederiz bilinmez ama kış ortası yazdan kendi dondurucuya koyduklarımız dışında yaz sebzesi kesinlikle almamalıyız. Eğer onları ille o zaman yememiz gerekseydi, meyve ve sebzeler her mevsim olacak şekilde yaratılırdı, demek ki beslenmemiz öyle gerekiyor, herşeyi mevsiminde tüketmemiz gerekiyor.Kışın biber yemezsek , kar yagarken patlıcan yerine ıspanak tüketirsek ölmeyiz.