Onun Bir Dinazorun Anıları ve sonrasında Bir Dinazorun Gezileri adlı kitaplarını ardarda okuduğumda maşallah yaş 85 i bulmuş ama dinazor teyzemiz hala geziyor,tozuyor yazıyor demiştim akabinde de kendisinin ölüm haberini almıştım.Aziz Nesin kitaplarını sevdiğim gibi Mina Urgan’ın o iki kitabını da sevdim. Gezmiş, yemiş içmiş, tanışmış, sevmiş, kızmış, komik bulmuş gülmüş,dolu dolu yaşamış devrimler, darbeler ,ölümler görmüş , eskiyi yeniyi yaşamış , ilginç bulmuş, eleştirmiş her bir şey yapmış ve sonra bunları yazmış okunmaları çok keyifli gelir, kahramanın sonunu merak etmeden, kasılmadan okunası kitaplar her bölümde ayrı kişilikler, yerler,yemekler, dersler, hatıralar mevcut. Her şeyden önce Cumhuriyet tarihi görmüş yazarın içten anlatımları var (kendisi de kitabının bu kadar satmasına şaşırdıgını her fırsatta belirtmiştir)

Kendisi aslında İngiliz dili ve edebiyatı profesörüdür ,ödüllüdür, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin kurucu üyesidir, Thomas Moore, Shakespeare, D. H. Lawrence ve Virgina Woolf üzerine pek çok çalışma yapmıştır, ülkemizin ilk bayan yüzücü ve kayakçılarındandır, onun dışında kendi tabiriyle bir kocakarıdır. Günde iki paket sigara içen, cebindeki üç kuruşla orda burda gezen ama hayatın tadını çıkartan, ateist, içkiseven ,kominist,duayen ve sözünü asla sakınmayan yalansız dolansız bir kocakarı. (Kitaplarımın nasıl bu kadar sattığını anlamadım, hala da anlamıyorum. Nasıl satar benim kitabım. O kadar aykırıyım ki bu topluma” Mina Urgan)1915 yılında doğan Mina Urgan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ne gitti sonrasında İÜEF Fransız Filolojisi’ni bitirerek İngiliz Filolojisi Bölümü’nde doktora yaptı.Elizabeth Devri Tiyatrosunda Soytarılar adlı çalışmasından sonra 1949 da doçent 1960 da profesör oldu.1977ye kadar İngiliz edebiyatı öğretim üyeliği yaptı.Tek evlilik yaptı (Cahit Irgat) iki evlat sahibi oldu.(bir oğlunu kaybetmiştir)Dinazor lakabını kendi kendine takmıştır Mina Urgan çünkü modayı takmaz çünkü fikrini ,değerlerini asla değiştirmezdi çünkü anıları yazılacak kadar çok olan bir ihtiyardı.(Güçlü bir umut içimize öyle derin kökler salmıştı ki, şimdi yaşadığımız toplumsal felaketler, hortlayan gericilik bile, benim gibi dinozorları hala yıldıramadı. Bir Dinozorun Anıları’ndan)Yaptığı sayısız çalışmalardan sonra 82 yaşındayken yazdığı iki anı kitabıyla bir anda popüler olan Urgan kitaplarına başlarken ömrünün yetip yetmeyecegini bile bilmemektedir ve unutmak istemediklerini muhakkak yazması gerektigini hissetmekteydi. (Çağımıza uymak zorundayız palavrasına da hiç mi hiç inanmıyorum- Mina Urgan)Düşünce olarak nasıldı bu okuru ne denli ilgilendirir bilmem ama kitaplar gerçekten güzel, kimilerince ateist olduğu için yargılanan kimilerince zenginlerden nefret ettiği söylenen yazarın zenginlerden nefret ettiği halde neden zengin ailesinden kalan mirası reddetmedi, neden güzel bir evde yaşıyordu diye düşünmeden ,dinine imanına, politikasına bakmadan okunmalı bu iki kitap. İçinde Aziz Nesin’den Yahya Kemal’e ,Abidin Dino’dan Nazım Hikmet’e, Atatürk’e hatta Halide Edip Adıvar’ kadar pek çok kişiyi bulabilecegimiz kitaplarda bu kişileri neden sevip neden sevmediğini yazmış, onlarla yaşadıklarını anlatmış.Mustafa Kemal ile iki kere karşılaşan ve kendisinden çok etkilendiğini anlatan Mina Urgan kim sanatçı kim değil diye ikiye bile ayırmış ünlüleri.(Oğuz Atay’ı ayaküstü ve o kadar az gördüm ki, onunla ilgili ancak bir tek izlenim edindim: Koskocaman bir kediye benziyordu tıpkı. Çok kocaman ve çok güzel bir kediye öyle benziyordu ki, ona elimi uzatınca ‘miyaav’ diyeceğini sandım. Miyavlayacağı yerde ‘tanıştığımıza memnunum’ deyince şaşırıp kaldım Mina Urgan)