bildirgec.org

zaman hakkında tüm yazılar

ORJİN

il mare | 10 March 2010 13:17

An(ı)larım gözümün önünden yitip gidiyor işte,büyüyorum benden habersiz.Gelsin diye yollarını gözlediğim yaşanmışlıklarım, geçmişte ve şu anda anlam bulamazlarken yarını bekliyorlar…Yarın, başka gözlediğim anları yaşayacakken ben… Ne zalimsin hayat,içine attığın farklılıkları öğütüp aynılıklar yaratan girdap, ne zalim… Şu anımı bildirtmeyecekseniz bana,niye varsınız bugünler, sizler,yarın dün olacak günler… Sinemdeki taşa sabır adını takıp , tüm yarınların adını tahammül yapıp, bugünü gerçek yapmak da neyin nesi? Bugünü bildirtmiyorken üstelik.. Neden, yarın bilinecek diye… Yarın sabretmemi söylemeycek misin, bugün,kendi doğurdukları arasında kaybolurken ,yarın önüme bambaşka dünler sermeyecek misin …? Yanlışın var zaman, sen yarınlara uzanmazsın, gebeliğin bugünler için… Yarın olsun diye kandıramazsın beni artık,saltanatın bugüne hükmetmek için…

Bir dakika..

pillibebekkuyuda | 27 February 2010 12:45

Kadın düştüğü yerden bir hamlede kalktı..Eteklerindeki tozları hafifçe sirkeledi..
Kısa, sarı saçlarını her zamanki gibi toplamıştı. En çok bu halini severdi..
Kadın;
-Yine geciktin.
Adam;
-Her defasında şu dakika hesabını yapma lütfen, topu topu bir dakika.
Kadın;
-Tamam, yapmayacağım artık ama bir dakika bile benim için çok kıymetli biliyorsun..

Adam sıkıca sarıldı kadına, sanki hiç gitmeyecekmiş gibi. Deli gibi öptüler birbirlerini, özlemek susamak gibiydi..Onlar birbirlerinin gözlerine baktıklarında, hiçbir gerçeğin aşk kadar güçlü olamayacağını biliyorlardı..

Gözlerinde Kalbin Görünüyor

astral | 20 February 2010 13:41

‘Mastırdan arkadaşımdı. Yıllardır fallarda çıkıyordu da ben fark etmemiştim. İçmiş o gün, epey. Bana açılacak ya.’

Kıkırdıyordu bir yandan. Gözlerinin içi ışıl ışıl. Umut ve şen kahkahasıyla anlatıyordu, canım arkadaşım. Şaşkınlıkla dinliyordum, nereye gelecek bu hikaye diye. Dört yıllık ilişki üzerine bana anlattığına bak diyor bir yanım, inanmıyordu. İnanmadığımsa, birinin ona yazması değil, bunca yıl ömrüm dediği adamın üzerine başkasına dan diye heyecan duyuyor görünmesine aldırış edemiyordu bir yanım/ bin yanım.

‘Facebooktaki tüm resimlerimi nasıl incelemiş. On üçüncü resimde beyaz oje sürmüşsün. Beyaz mı sürmüşüm dedim; ben bakıverdim, hatırlamıyorum. Yüzünde makyaj yok, çok masum çıkmışsın. İşte o benim en sevdiğim resmin. Asıl sen, osun. Yalın. Gözlerinde kalbin görünüyor. Geldiğimde alnının tam ortasından öpeceğim dedi. Ben de ne dedim biliyor musun? Sen gel, ilk önce sana sarılıp koklayacağım. Bunu söyleyince sesi birden kesildi. Çok etkilendi Leyla! Ay çok heyecanlıyım. Hemen gelse, bana ne dedi biliyor musun? Sen üç çocuk yapacak kadınsın. Aslında ben senden on çocuk isterim ama senin bünyen dayanmaz. Üç çocuk yeter. Kimse senin değerini bilmemiş. Ayrıca ne diyor biliyor musun? Çok feodal tarafları var Leyla. Akşam kaçta eve gidersin? Bu akşam Cuma, sen bu akşam dışarı çıkar mısın? Dışarı çıkarken ailene ben geç geleceğim mi dersin, geç gelebilir miyim mi dersin, dışarı çıkabilir miyim mi dersin, emrivaki mi yaparsın yoksa izin mi alırsın, bunu ne sıklıkla yaparsın, hangi cümleyi kullanırsın? Aileni üzme, onlar önemlidir diyor. Ben de dedim ki: Yok her zaman güzelce izin alırım. Ay çok heyecanlıyım. Kalbim patpat çarpıyor!’

-‘E iyi de Ahmet ne olacak?

– ‘Ne olacağı mı var? Yılbaşında beni dışarı bile çıkarmadı. Yıllar geçti, adamın değiştiği yok; üstelik yüzüğümü verdiği yok. Bıktım. Dönmeyeceğim ona.

-‘Ne oldu evlilik hayalleri, hepsi suya mı düştü?

Aşkın Yalın Hali…

pilla | 19 February 2010 10:49

Aşk…
Zamanın düştüğü en büyük tuzak…
Aşk…
Bedenime yapışan çocukluğum…
Aşk…
Mutluluk, tırnak diplerimde…

Aşk sensin, ötesi yok! Tırnak diplerimde ayaklarını bastığın toprak sadece. Çocukluğum güzelliğinin gizemini ararken kapıldığım bir rüzgar. Zaman dünden ve yarından başka ne varsa o.

Ben senin kölen. Dile benden ne varsa yüreğin ve aklın genişliğinde. Kanat uçlarıma yapışmış biraz umut bütün servetim. Bütün servetim gözlerinin içinde bulduğum nazar boncukları.
Bir hikayem var sadece avuç içlerine yazılmış. Okumam yazmam yok. Gözüm, kulağım, sesim, sözüm yok benim. Aşk sensin ötesi yok.

Düş-le MORDOL…

Dolce Magico | 20 January 2010 15:38

img167.imageshack.us/.../aklmkadarmasumdeil2.png
img167.imageshack.us/…/aklmkadarmasumdeil2.png

_ Ama ama zamanım yokkk…
_Çakıldım.
_Seni niye seviyorum biliyor musun? Hayal kuruyorsun, korkmuyorsun hayal kurmaktan
Hayalle yaşayanı bir defa, yaşamayanı iki defa demişşş şair…
_Bir de öyle bakarız yaşamak nasıl?
_Düşüne yattın ve baktın ki düş dediğin nedir ki, gerçek dediğin nedir ki? Düşün.
_Düşlerin gerçek olmadığını dahi kim iddaa edebilir ki! Görürsün, duyarsın, koklarsın, tadarsın.
_Hissedersin.
_Hatta ve hatta dokunursun
_Hatta ve hatta yaşarsın
_Bedenin buna tepki verir, belki kendi kendine bile gülümsersin, zamanı yitirirsin.
_Belki kendi kendine dans edersin.
_Ama zamanı yitirdiğini sanma sakın, o gelir iç döngüsüyle o zaman, o gelir başka zaman.
_Zamanı yeniden bulursun, istediğini arşivden çıkarırsın, gelecekten alırsın yol
_İstediğini açık arttırmaya çıkarırsın, alırsın yolunu o zaman, alırsın yolu istediğin zaman.
_Hayatını bölersin insanlarına.
_Ve bölersin sevdiklerine, bir bir çarparsın birbirine.
_Minik yaratıklar bile edinebilirsin fezadan istediğinde.
_Hatta çıkarırsın boşluklarını.
_Ya da perilerinin kollarından tutup götürmesine izin verirsin.
_Meleklere cenneti sorarsın. İşte derler! Cehennem ardında kalır, günahsız kalırsın.
_Bir başına, tek başına kalırsın, hava da uçuşan meleklerini sayarsın.
_Hayır hayır. Aslaaa… Allaha inanmak sana kolaydır. Anlasana. Ve binlerce güzellik avuçlarsın, binlerce yetime dağıtırsın, büyük bir kenttir yalnızlığın.
_Kolaydır, ama anlasana dokuz katı tırmanamazsın bir çırpıda, tökezlersin, durursun,
_Aman be.
_Dersin, ama tırmanırsın. Hiç yokuşlarını tırmandığın gibi mi? Hayır, altı doludur o yokuşun.
_Dönme, bakma arkana. Ya çık ya da düş, ama bakma arkana.
_Elbette düşşş, hep düş, illa düş.
_Düşş ama düşün de düş
_Ardımda yok zorba anılar, ilerimde erişemeyeceğim bulutlar yok benim ya da utandığım hayallerim.
_Olsun, bakma arkana.
_Çıplak olsam da.
_Sen yukarıya düş.
_Hayır, hayır gerekirse en dibe vuracağımmm gerekirse zirvede dolaşacağımmm. Ve sonunda dipleri zirveleri eşit koşacağım zamanlarım olacak benim, gündüzleri ve akşamları yitireceğimmm.
_Öyle zamanlar ki.
_Geceleri çoğaltacağım, geceyi güneşle ışıkla dolduracağım! Göreceksin! Yapamazsam, ben bir hiçim.
_Göreceğim, yapacaksın.
_Yanımda olacaksın.
_Evet, olacağım ve göreceğiz.
offff hadi yetiş düşüne o zaman.

YARIN GİTTİM AMA DÜN GELECEĞİM…

il mare | 16 January 2010 11:53

İnsanlar da arabalar gibidir,hızları arttıkça kontrolleri azalır.

Ne doğru yazmışım zamanında,minik bir kağıda…

Ve bunun farkındalığını yaşayabildiğim her yerde kendimi huzurlu hissettiğim de bir başka doğru…Bir önceki yazımı tekrarlıyormuşum gibi olmasın ama bir tiyatro sahnesi mesela.Ya da canlı bir sahne olması da gerekmez illa, kelimelerin tane tane çıktığı tüm yapay ortamlara da eyvallah…

Şunu demek istiyorum ki;

Tüm dialoglar,tüm kavgalar düzenli olsa keşke,birbirine karışıp da anlaşılamayan sözler yerine.Hayatta sarfettiğimiz tüm spontan sözler birer replik olsa,önceden sanki ezberlenmiş.Nasıl da daha kolay ve temiz olurdu herşey… Sesler düzenli olarak yükselip alçalsa,tonlamalar hep yerinde olsa…Mimiklerimiz hep kararlı ve asil,jestler ise hep yumuşak olsa…Hasar vermeyecek cinsten birinin burnuna,patlatsak da yüzünün tam ortasına…

Konserve Saat

d o g u h a n | 13 January 2010 19:08

Ton balığı kutusunda ilginç bir saat modeli. Masa saati olarak üretilen bu saat hediye olarak alınabilecek en ilginç şeylerden biridir. Bir AAA pille çalışan hediyelik saat ton balığı kutusuna benzemesiyle dışarıdan bakanları şaşırtıyor. Bu ilginç saatin alarm özelliği de bulunuyor.Ürün fiyatı ise 7.95 dolar.

jod he vau he

astral | 07 January 2010 17:30

Ölçümün telafisi: jod he vau he, aşkın sahtesi, ızdırabın kalıcı bedeni; kimsin? Aynaya sen son ne zaman baktın, yaralı ruhunu sarana tokat patlatmaktan başka işe yarar mı o ruhun? Neandertaldan ileri olduğumuz düşüncesini yıktıran adam!

Yazık ne mazi, seni severdim, hüznüm koynumda; hem uyanık hem uykumda. Sana rağmen yine severdim. Sen hisli korkak savaşçı. Ben her savaş meydanında seni severdim. Akmayan gözyaşımda seni severdim.

Negatif hataya doğru kayma eğiliminde olan hangi acının kara yankısıdır; son buluşun mu şehvetle açıkladığın sahtelik pazarında son büyülü oyun mu, şaheserlerin arasında?

img99.imageshack.us/i/yalan2ml1.jpg/
img99.imageshack.us/i/yalan2ml1.jpg/

saniye, okyanus, kadın

astral | 06 January 2010 17:07

Karşımda yeni aldığım Atatürk’lü bir saat. Saniyesi duruyor, tüm saat duruyor. Kalkıp saniyesini gevşetiyorum tekrar çalışıyor, sanırım ilgimi istiyor; erkekçe bir kapris olmalı. Saniyeler küçük ve önemsizdir. Lakin saniye durunca saat duruyor. Zamanı sorgulamak duruyor. Zaman duvarda asılı kalıyor, geriye kalan saniyeden öte sadece bir iki çubuk oluyor. Artık ne akrebin önemi ne yelkovanın adı kalıyor. Kalkıp ya ilgi göstermek gerekiyor ya da duvardaki saatin sadece asılı duran bir objeye dönüşmesini yadırgamamak.

Saniyeler önemsizdir, küçüktür; paylaşımsız olacak kadar küçük ve mütevazidir kimi zaman ama saniye dediğiniz o ince çubuk durursa akrep çalışmıyor; zamanın durması akrebe değil saniyeye bağlı, o küçük paylaşımlarda/ o küçük zaman aralıklarında/ önemsenmeyecek kadar küçük zaman aralıklarında/ çoğu zaman hiç de önemsemediğimiz zaman aralıklarında.

ZAFER SAYDIKLARIN K..INDA PATLADIĞINDA, GÖRECEKSİN ZAFERİ!

astral | 31 December 2009 12:28

httpfirenzegold.files.wordpress.com200903tears.jpg
httpfirenzegold.files.wordpress.com200903tears.jpg

Ki, ben beni biliyorsam geleceksin; kim ki gelmedi? O açılmayan telefonların sahibi kişi; kim zamanı geldi, ikna etme çabasına girmedi, tekrar?

Duy zaman! Hiç mi yok, inkarın, ihtimalin? Teninde fermandım ki, ben anında gün batımında yaldızlı ışıktım ufkunda, terinde; nerede? Neredesin? Ey zaman! Konuş benimle, konuş ki, zaman dursun biraz. Durmalı bu gönlümdeki isyan. Sana ‘yok’ gelen bu çağrı, benim son haykırışım zamana…