bildirgec.org

yetenek hakkında tüm yazılar

ben de yazabilir miyim ki?

emotionnnnn | 26 March 2008 12:35

Sende yetenek var ama …..
Küçüklüğümden beri duyar dururum bu yarım kalmış cümleyi..
Aile eşrafından ,akrabalarıma ,arkadaşlarımdan ve hatta pek de rastlanılan bir şey olmamasına rağmen erkek arkadaşlarıma kadar herkesten.. E haliyle ağzınla kuş tutsan şapkası yok bunun diyen ‘erkek arkadaş’ illetleri bile böyle diyorsa o zaman kesin vardır bende bir şeyler diyerek yola çıktım ben de…
Bende bi yetenek var ama ……

müziksiz yaşam mümkün mü?

lovesredcloud | 17 March 2008 16:15

Bu ayki bant dergisinin sayfalarını karıştırırken hayatımızın müzikleri başlığıyla ilgi çekmeye çalışan, albüm tanıtımlarının yer aldığı bir yazıyla karşılaştım. Hızla giriş yazısını okudum. Çünkü heycanlandırmıştı beni başlık. Hayır, müzisyen değildim. Müzik eğitimi almayı aklımın bir ucundan asla ve asla geçirmemiştim. Bir dergiye yazı hazırlamam gerekseydi ya da mesela bir ödev yahut tez konusu olarak üzerime itilseydi böylesi bir başlık, neler yazardım, kimlere vurgu yapardım, diyerek irkildim. Büyük cümleler kurmayı sever ya insan. İster ki çoğu zaman söylediği en noktasını yakalasın. En iyi, en doğru, en mantıklı, en samimi, en…en.
Müziksiz bir hayatı nasıl kabul edebilirdik. Zor olmaz mıydı. Yahut müziksiz bir hayat olabilir miydi ki?
Geçtiğimiz senelerde yayınlanan babil adlı filmdeki Japon sağır genç kız karakteri geldi aklıma bu sorular ardından. Genç kız ve arkadaşları, gittikleri tekno müzikler çalan bar ve gençlerin kendilerinden geçerek dans ettikleri sahne. Hiç tereddütsüzdü dans anları kız karakterin. Diğer yandan, olayı daha iyi pekiştirelim diye filmdeki sesler susturulmuş koca bir sessizlik hakim olmuştu sinema salonuna. O ani sessizlik irkiltmiş düşündürtmüştü bazılarımızı.
Müzik olmasa da insanın iç sesinin varlığını fark ettirtiyordu o sessizlik.
Evet, herkesin yeteneği başka noktalarda başka alanlarda. Bu iç sesi dönüştürebilen insanlar müzisyenler. Bu içler ses bazen öylesi dolu dolu öylesi cıvıl cıvıl ve renkli oluyorlar ki. Bazense hüzünlü ve melankolik.
Ve bir gün yaratıcısından çıkıp öylesi geliveriyor ve hayatımızı kuşatıyorlar işte. Hani o olmazsa hayat artık eskisi kadar kolay akmayacakmış, artık hiç birşey eski gibi olmayacakmış gibi. Anılarımız oluyorlar, anılarımıza yerleşiyorlar, anılarımızı hatırlatıyorlar.

Romantizm’ e romantik bir bakış

makaleci | 12 March 2008 02:31

Cinsiyete göre romantizm analizinde bulunulmuş bu araştırmada… Erkeğe, kadına göre bu farklar ne ifade eder insanlara bilemem ama, benim -cinsler fark etmeksizin- gördüğüm bir çok romantizm manzarası var, buyrun…

Romantizm bir hâl mi?

Bir duruş mu?

Cidden içinden mi gelir kişinin, yoksa kişi kendini o ölüp bittiği karşı tarafa kabullendirmek, beğendirmek için romantik biri gibi mi görünmeye kalkışır?

Gerçekten Kadınların Yabancı Dillerde Erkeklere Üstünlüğü mü Var?

mturkmen | 07 March 2008 23:57

Araştırmacıların daha önceden kızların erkeklere göre yabancı dilde süper yeteneği olduğunu kabul etmelerine karşın, şimdiye kadar kimse biyolojik olarak aralarındaki farklılıkları açıklayamamıştı.

Northwestern üniversitesi ve Haifa üniversitesi dil öğrenme sürecinde erkeklerde ve kızlarda beynin farklı bölgelerinin çalıştığını ilk kez ortaya çıkardılar.

31 erkek ve 31 kadın beyinleri üzerinde fMRI cihazı ile yapılan araştırmalar neticesinde konuşma ve yazma yetileri esnasında beynin hangi bölümlerinin çalıştıkları belirlendi. Daha sonra hatta tek cinsiyetli sınıflardaki dil eğitiminin daha başarılı olabileceği desteklendi.

Bagimsizlik Bildirgesi

PTR | 11 February 2008 14:14

Kusura bakmayin begenmiyorum sizi ve kusura bakmayin daha iyi olabileceginizi dusunuyorum. Emek vermediginizi yasama ve daha iyisini hak etmediginizi de. Talihin size iyi davrandigini, “kisisel menkibe”lerinizi takip etmediginizi. yapabileceklerinizin yarisini dahi yapmadiginizi dusunuyorum.

Okumadiginizi, okuyanlari sevmediginizi, dinlemediginizi, anlatmaktansa bikmadiginizi…
Ukala ve hatta daha ilerisi oldugumu dusundugunuzu de biliyorum; ama bunu dusunmek icin bile ugrasmadiginizi da biliyorum.
Hazir paket fikirleri kullandiginizi, bu paketleri acip kullanma kilavuzunu bile okumadiginizi da biliyorum.

Cambaz

kopanisti | 22 January 2008 18:31

Denge dediğimiz şey çok önemlidir. Herşeyin bi dengesi olması gerekir. Kendinden dengeli olan şeyler de diğer dengeli şeylerle kendi aralarında dengeli olmalıdır. Yeter ki aralarına bi dengesiz şey girmesin. Bi şeyin dengesi kaçtı mı ipin ucunu yakalayamazsınız.
Dengesi bozulan bişeyi tekrar dengesine oturtmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur.

Arkadaşlıklar, dostluklar, evlilikler, şirketler, hükümetler hep bi denge üzerinde bina edilmişlerdir.
Bunların da dengesi şaşmaya görsün, olacakları bilmek bile istemezsiniz.

Cambaz, denge olayını en iyi kullanan kişidir.
Farsça’dan dilimize girdiğini sandığım bu kelimenin Farsça’dan gelip gelmediğini, hatta nereden gelip nereden gelmediğini araştırmadım, bunu merak da etmedim açıkçası. Merak edenler araştırıp bulabilir. İnternet denen alemde bunu bulmak hiç de zor değildir.

Mim Sanatı ve Michel Courtemanche

kadirgunay | 05 January 2008 16:26

Michel Courtemanche
Michel Courtemanche

Michel Courtemanche bir pandomim sanatçısıdır. 11 Aralık 1964 yılında Kanada’ nın Laval, Quebec bölgesinde dünyay gelmiştir. Bu adamla tanışmam yine pilli komünitesinin bir ürünü olan sosyomatta bir arkadaşımın videolarına eklemesi ile oldu. Nedir deyip tıkladığımda karşımda müthiş bir yetenek gördüm. Michel Courtemanche’ ye az sonra yine döneceğim fakat şimdi mim sanatından biraz bahsedelim. Mim sanatı, Grekce “mimeisthai” taklit etmek veya temsil etmek anlamına geliyor. Pandomim ise fransız kökenli bir sözcüktür “pantomime” ve Türk Dil Kurumu tarafından; “Düşünce ve duyguları müzik veya türlü eşyalar eşliğinde bazen dansla, bazen de gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan oyun, sözsüz oyun.” olarak açıklanır.